Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/2523 E. 2021/2046 K. 19.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : *******
KARAR NO : *******

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : *******
ÜYE : *******
ÜYE : *******
KATİP : *******

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ASLİYE *. Ticaret MAHKEMESİ
TARİHİ : *******
NUMARASI : ******* Esas ******* Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : *******
VEKİLİ : Av. *******

İSTİNAF EDEN DAVALI : ******* Holding Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. *******
DAVA : Şirket Ortağı Olunmadığının Tespiti ve Alacak

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : *******
YAZIM TARİHİ : *******

Davacı tarafından davalı aleyhine Konya Asliye *. Ticaret Mahkemesi’nin ******* Esas sayılı dosyası ile açılan şirket ortağı olunmadığının tespiti ve alacak davasında ******* tarihinde tesis edilen davanın usulden reddine ilişkin karara karşı tarafların istinaf kanun yoluna başvurması üzerine dava dosyasının dairemize geldiği anlaşılmakla üye hakimin görüşleri alındıktan sonra, dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı tarafın davalı tarafa para verdiğini, davalı şirket temsilcileri tarafından para yatırılırken, yatırılan para karşılığında yüksek kazanç elde edeceği ve yatırdığı paranın istendiğinde kendisine iade edileceği konusunda güven telkin edildiğini, davalı tarafça yatırılan para karşılığında ortaklık durum belgesi ve hisse senetleri verildiğini, davacının yatırdığı paraları geri istediğinde paranın iade edilmediğini beyan ederek, davacı taraf ile davalı taraf arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının ve müvekkili tarafından davalı şirketlere verilen tüm paraların tespitine, bu amaçla verilen paranın, fazlaya ilişkin dava, faiz ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.000,00 Euro’sunun(12.860,00 TL)dava tarihinden itibaren işleyecek Devlet Bankalarının Euro ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı ile birlikte davalı şirketlerden alınarak müvekkiline verilmesini dava ve talep etmiştir.

CEVAP: Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; Dosya kapsamındaki belgelere ve SPK listelerine göre davacının şirket ortağı olduğunu, bu nedenle ihtilafın 7194 sayılı Yasanın 41.madde kapsamına girdiğinden, Resmi Gazete’de 07.12.2019 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren 7194 sayılı kanunun 41.maddesi uyarınca davanın reddine karar verilmesini talep ettiği, davacı tarafın müvekkili şirkete veya şirketlere her an geri alabileceği garantisi ile para verdiğine ilişkin iddianın gerçek olmadığını, TTK nun 329 ve 405. maddeleri gereğince şirket ortaklarının hisse bedellerini şirketten geri istemesinin ve şirketin kendi paylarını geri almasının mümkün olmadığını, müvekkili şirket veya şirketlerin davacı taraftan para almadığını, bankacılık mevzuatına dayanarak herhangi bir mevduat toplamadığı gibi bunun da mümkün olmadığını, hak düşürücü süre ve zamanaşımı sürelerinin geçtiğini davacının Türkiye’de mutad meskeni olmadığını, teminat yatırılması gerektiğini, beyanla davalılar aleyhinde ikame edilen davanın 7194 SK.41 maddesi gereğince davanın esastan reddine, aksi takdirde davanın esastan reddine(zamanaşımı hak düşürücü süre)karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davanın hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinden tahsil edilen para miktarının, bizzat davalı tarafından davalı şirketlerin birleşmesi ve kayda alınması amacıyla, Sermaye Piyasası Kurulu’na verilen 09/02/2005 tarih 30 ve 31 sayılı yazıları ekinde yer alan ortakların şirkete yatırdığı miktar dikkate alınarak tespit edilmesinin gerekli olduğunu, nitekim davalı şirket, hukuka ve yasaya aykırı olarak tahsil ettikleri paraları ve ortaklar arasındaki hisse değişimini bu listelerle bizzat sunduğunu, müvekkilin adı, yatırmış olduğu paralar nedeniyle muhakkak söz konusu listede mevcut olduğunu, yatırılan para miktarının ispatı da bu listelerde açıkça bilirkişi incelemesi sonucu tespit edildiğini, yerel mahkemenin adalet ve hakkaniyete aykırı olarak Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna eklenen geçici 4. Maddesinin davanın reddine gerekçe gösterilmesinin kabul edilemeyeceğini, zira 7194 sayılı Kanun’un 41. maddesi ile çeşitli kanunlara eklenen Geçici 4. madde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesi ve bu maddede öngörülen karar alma hakkıyla birlikte ele alındığında Anayasa’nın 36. maddesinde hükme bağlanan hak arama hürriyetini ihlal eden bir yasal düzenleme olduğunu,
Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna eklenen geçici 4. Maddenin iptali hususunda Anayasa Mahkemesi’ne başvurular bulunmakta olup taraflarınca ikame edilen işbu davada da buradan çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinin aşikar olduğunu, yine yargılama safhasında yerel mahkemeye anayasaya aykırılık iddiasında da bulunulduğunu ancak yerel mahkecemece usul ve yasaya aykırı şekilde anayasaya aykırılık iddialarının dinlenmediği gibi anayasa mahkemesine bu kanuni düzenlemenin aykırılığına ilişkin başvuruların sonucunun beklenmesi istemlerinin dikkate alınmadığını, bu yasanın evrensel hukuk kurallarına ve hak arama hürriyetini engelleyici bir düzenleme olduğunun sabit olduğunu, bu nedenlerle Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvurular sonuçlanmadan yerel mahkemece davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın kabulüne, aksi takdirde yasa çıkmadan önce dava şartı ara buluculuk başvurusu olması ve süreç sonunda dava açılması nedeniyle uyuşmazlığın konusuz kalması sebebiyle yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının talebinin, davanın ikamesinden önce yürürlüğe giren 7194 sayılı kanunun 41. maddesi (3332 sayılı kanunun geçici 4. Maddesi)ne aykırı olması nedeni ile davanın esastan reddine karar verilmesi gerektiğini beyan ederek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davalı şirkete ortak olmadığının tespiti, kar payı alınması maksadıyla verilen paranın iadesi istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davaya konu ******* İnşaat Tarım ve Sanayi İşletmeleri Ticaret A.Ş’nin ünvanının ******* Sanayi Ticaret ve Yatırım Holding A.Ş. olarak değiştirildiği, bilahare ******* Holding A.Ş.’ye devredilmesi suretiyle birleştirilmesine ve tasfiyesiz infisahına karar verildiği ve unvanının ******* Holding A.Ş. olarak değiştiği dosya kapsamından anlaşıldığı,
7194 sayılı yasanın 41. Maddesiyle; 3332 sayılı yasaya “******* tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez.
Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” şeklinde Geçici 4.Madde eklenmiştir.
Sermaye Piyasası Kanunu
Madde 16 “(1) (Değişik birinci cümle: 28/11/2017-7061/109 md.) Payları borsada işlem gören ortaklıklar ile kitle fonlaması suretiyle halktan para toplayan ortaklıklar hariç olmak üzere pay sahibi sayısı beş yüzü aşan anonim ortaklıkların payları halka arz olunmuş sayılır. Bu ortaklıklar halka açık ortaklık hükümlerine de tabi olurlar. (2) Payları borsada işlem görmeyen anonim ortaklıklar, halka açık ortaklık statüsünü kazandıktan sonra en geç iki yıl içinde paylarının işlem görmesi için borsaya başvurmak zorundadırlar. Aksi durumda, Kurul, bu payların borsada işlem görmesi veya ortaklığın halka açık ortaklık statüsünden çıkarılması için, ortaklığın talebini aramaksızın gerekli kararları alır. (3)(Ek: 28/11/2017-7061/109 md.) (Değişik Cümle: 27/12/2018-7159/8 md.)….”
6102 Sayılı TTK’nın 379/1 maddesinde “…Bir şirket kendi paylarını, esas veya çıkarılmış sermayesinin onda birini aşan veya bir işlem sonunda aşacak olan miktarda, ivazlı olarak iktisap ve rehin olarak kabul edemez. Bu hüküm, bir üçüncü kişinin kendi adına, ancak şirket hesabına iktisap ya da rehin olarak kabul ettiği paylar için de geçerlidir….” hükmünün, 480/3 maddesinde; “…Pay sahipleri sermaye olarak şirkete verdiklerini geri isteyemezler; tasfiye payına ilişkin hakları saklıdır…” hükmünün yer aldığı,
Öncelikle; yasal düzenlemenin taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi kapsayıp kapsamadığı ve davalı şirketin yasal düzenlemede belirtilen şirketlerden olup olmadığı yönünden delillerin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davalı şirketin yasal düzenlemede verilen ******* tarihinden önce, BIST (İMKB) yönetim kurulunun 23/10/2012 tarihli toplantısında ortaklığın paylarının halka arz edilmeksizin 2.ulusal pazarda ******* tarihinden itibaren işlem görmesine karar verildiği ve ******* tarihinden itibaren işlem görmeye başladığı mevcut delillerden anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacının yatırım maksadı ile davalı şirkete para verdiğini, verilen para karşılığında kendisine “ortaklık durum belgesi” ve hisse senetleri verildiğini istenmesine rağmen parasının iade edilmediğini verdiği paranın faizi ile tahsilini, davalı tarafın ise; davacı tarafından davalı şirkete para verilmişse; şirkete ortak olmak maksadıyla verildiğini, kendisine verdiği para karşılığında nominal bedelli hisse senedi verildiğini , davacının şirket pay sahibi olarak şirket kayıtlarına kaydedildiğini Anonim şirket olan davalının 6762 sayılı TK’nın 329 ve 405. maddelerindeki düzenleme gereğince kendi hisselerini temellük etmesinin ve bunun sonucu olarak yatırılan paranın iadesinin mümkün olmadığını aksinin kabulü durumunda ise; davanın süresinde açılmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Yukarıda yapılan açıklama ve tespitler nazara alındığında; davanın 7194 sayılı yasanın 41. maddesiyle; 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. maddesi yürürlüğe girdikten sonra açıldığı, bu madde uyarınca davacının şirket ortağı olduğu, 6102 Sayılı TTK’nın 379/1 (6762 Sayılı Kanun’un 329/1) maddesi uyarınca, anonim şirketlerin kendi hisselerini temellük edemeyeceği gibi rehin olarak kabul edemeyecekleri, 6102 Sayılı TTK’nın 480/3 (6762 Sayılı Kanun’un 405/2) maddesi uyarınca, hissedarların sermaye olarak verdiklerini geri isteyemeyecekleri, bu durumda davacının hissedarı olduğu davalı şirketten hisselerini dava yoluyla isteyemeyeceğinden davanın 6100 Sayılı HMK’nın 114/2 maddesinde yer alan diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır hükmü uyarınca, aynı yasanın 115/2 maddesi gereğince usulden reddine karar verilmesi gerekirken hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olmadığından tarafların istinaf talebinin kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince yeniden hüküm kurulmasına ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A)Tarafların istinaf talebinin KABULÜNE; Konya Asliye *. Ticaret Mahkemesi’nin ******* tarih ******* Esas ******* Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
1-İstinaf talebinde bulunan davacı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
2-İstinaf talebinde bulunan davalı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
3-İstinaf kanun yoluna başvuru sırasında davacı tarafından yatırılan 148,60 TL başvurma harcının davalı şirketten alınarak davalıya verilmesine,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru sırasında davalı tarafından yatırılan 148,60 TL başvurma harcı ile 5,50 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 154,10 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı şirkete verilmesine,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
B) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.2 maddesi gereğince davacı talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1-Davanın dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 219,62 TL peşin harçtan alınması gereken 59,30 TL harcın mahsubu ile fazla yatırıldığı anlaşılan 160,32 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’nin 7/2.maddesine göre hesaplanan 1.929,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı şirkete verilmesine,
5-Arabuluculuk görüşmelerinden dolayı Hazine tarafından (suçüstü ödeneğinden) yapılan 1.320,00 TL yargılama giderinin, davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, bu amaçla harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
6- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333 ve HMKGAT’nin 5/1. maddeleri gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleşince gider avansını yatıran tarafa iadesine,
C)İlk derece mahkemesince arabuluculuk ücreti ile ilgili harç tahsil müzekkeresi düzenlenmiş ise; müzekkerenin bila infaz iadesinin istenmesine, iade işleminin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
D) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
E) Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine ******* tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan ******* Üye ******* Üye ******* Katip *******