Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/2518 E. 2021/2052 K. 19.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : *******
KARAR NO : *******

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : *******
ÜYE : *******
ÜYE : *******
KATİP : *******

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ASLİYE *. Ticaret MAHKEMESİ
TARİHİ : *******
NUMARASI : ******* Esas ******* Karar

ASIL DAVADA
DAVACI : *******
VEKİLLERİ : Av. *******

İSTİNAF EDEN
DAVALILAR :1- ******* Holding Anonim Şirketi
2- ******* –
3-******* –
VEKİLİ : Av. ******* & Av. *******
DAVALI/KISITLI : ******* –
VASİ : *******-

DAVA : Şirket Ortağı Olunmadığının Tespiti ve Alacak

BİRLEŞEN KONYA ASLİYE *. Ticaret MAHKEMESİ’NİN
******* ESAS SAYILI DOSYASINDA

DAVACI : ******* –
VEKİLİ : Av. *******

İSTİNAF EDEN
DAVALILAR :1- ******* Holding Anonim Şirketi
2- ******* –
VEKİLİ : Av. ******* & Av. *******
DAVALI/KISITLI : ******* –
VASİ : *******-

DAVA : Şirket Ortağı Olunmadığının Tespiti ve Alacak

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : *******
YAZIM TARİHİ : *******

Davacı tarafından davalılar aleyhine Konya Asliye *. Ticaret Mahkemesi’nin ******* Esas sayılı sayılı dosyası ile bu dosyayla birleşen Konya Asliye *. Ticaret Mahkemesinin ******* Esas sayılı dosyası ile açılan şirket ortağı olunmadığının tespiti ve alacak davasında ******* tarihinde tesis edilen karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karara karşı bir kısım davalı ve birleşen dosya davalılarının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine dava dosyasının dairemize geldiği anlaşılmakla üye hakimin görüşleri alındıktan sonra, dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı tarafın bir belge karşılığında ******* tarihinde davalılara 60.000 DM verdiğini, davalı şirket temsilcileri tarafından para yatırılırken, yatırılan para karşılığında yüksek kazanç elde edeceği ve yatırdığı paranın istendiğinde kendisine iade edileceği konusunda güven telkin edildiğini, davacının yatırdığı paraları geri istediğinde paranın iade edilmediğini beyan ederek; fazlaya dair hakları saklı tutulmak kaydıyla davalılara verilen 60.000,00 DM alacağın bugünkü karşılığı 58.594,05 TL’nin şimdilik 6.500,00 TL’lik kısmının ödendiği tarih itibariyle işleyecek ticari faizi ile müvekkiline ödenmesine, davacı taraf ile davalı taraf arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespitine, TTK, SPK, Bank ve diğer mevzuata aykırı şekilde kurulan yatırım ilişkisinin hükümsüzlüğüne karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar ******* Holding A.Ş, ******* ve ******* vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle mahkemenin yetkisizlik kararı vermesi gerektiği, davalı şirketin adresinin Konya olduğundan davanın Konya Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini, davacının ortaklıktan çıkma hakkı bulunmadığını, davacının davalı şirkette ortaklık payına sahip olduğunu, taraflar arasındaki bu ortaklık ilişkisinden dolayı TTK 329 ve 405 maddeleri davacının talebini geçersiz hale getirdiğini, davacının ******* tarihli işleme dayanarak talepte bulunduğundan talepleri zaman aşımına uğradığını, TTK 329 maddesi gereğince hisse senedi bedelini talep edemeyeceğini, pay defterinde hisse bedeli kaydı bulunmaz ise BK 31 maddesi hükümleri ve davanın süresinde açılıp açılmadığının tartışılması gerektiğini, davalı şirketler aleyhine ikame edilen davanın esastan reddine, hak düşürücü süre ve zamanaşımı sürelerinin geçtiğini, diğer davalılar yönünden husumetten reddine ve mahkeme masrafları ile ücreti vekaletin davacıdan tahsiline karar verilmesini beyan etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA: Birleşen Konya *. Asliye Ticaret Mahkemesinin ******* Esas sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davalı şirketin, yaklaşık 90’lı yıllarda Konya’da çeşitli alanlarda ticari faaliyetlerine başladıklarını, davalı şirket yetkilisi, ******* ve ******* başta olmak üzere davalı şirket yetkililerinin, faizsiz kâr payı dağıtma taahhüdü ile vatandaşların dini duygularını sömürerek yüksek getiri garantisi ve paralarının her an geri çekilebileceği sözü ile binlerce vatandaştan mevduat topladıklarını, hiçbir şekilde ortaklık ilişkisi kurmak istemeyen bireylere ortaklık durum belgesi, hisse senedi v.s.adında, derhal istendiği an bununla yatırdıkları paraları yüksek faiziyle geri alabileceğinden bahisle belgeler verildiğini, davacının davalı şirkete ortak olmadığını ve yatırdığı paraları geri alamayacağını anlaması üzerine de bu davayı açtığını beyan ederek, davacı taraf ile davalı taraf arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespitine ve müvekkili tarafından davalı şirketlere verilen tüm paraların tespitine, bu amaçla verilen paranın, fazlaya ilişkin dava, faiz ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 200,00 Euro’sunun dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile müvekkiline verilmesini dava ve talep etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davacı taraf yargılama aşamasında eksik harcı yatırmak suretiyle talebini 30.10.2019 tarihinde 16.741,57 Euro artırarak 16.941,57 Euro’ya çıkarmıştır.
BİRLEŞEN DAVAYA CEVAP DİLEKÇESİ:Davalılar ******* Holding A.Ş. ve ******* vekili birleşen davaya karşı verdiği cevap dilekçesi ile özetle; ; Davacının, iş bu davadan önce ******* tarihinde açmış olduğu Konya *.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ******* Esas sayılı dosyası ile derdest olduğunu, bu davanın ******* Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini talep ettiklerini, huzurda açılan davanın ******* Esas sayılı davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesini, ******* tarihinde açılan davada, Türk Lirası üzerinden tercih hakkı kullanıldığı ve alacak iddiası o tarih itibariyle Türk Lirasına çevrildiği için davanın Euro üzerinden açılmasının hukuka aykırı olduğunu, davacının ******* tarihli kur ile bağlı olduğunu, dava dilekçesindeki tüm iddiaların yersiz ve gerçek dışı olduğundan bahisle dosyanın mahkememizin ******* Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, birleşen iş bu davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; Davacı tarafından açılan dava hakkında 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Karanamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 41 maddesi ile yasal düzenleme yapıldığı ve 07/12/2019 tarih ve 30971 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren” “25/03/1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler ile 3182 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 sayılı Bankalar Kanunun da Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’a” eklenen Geçici 4/2. maddesi gereğince karar verilmesine yer olmadığına, Birleşen ******* Es.******* Kar. sayılı dosyasından; davacı tarafından açılan dava hakkında 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Karanamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 41 maddesi ile yasal düzenleme yapıldığı ve 07/12/2019 tarih ve 30971 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren” “25/03/1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler ile 3182 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 sayılı Bankalar Kanunun da Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’a” eklenen Geçici 4/2. maddesi gereğince karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İstinaf eden davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Birleşen dava dosyasına bakan Bakırköy *.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ******* Esas-******* Karar sayılı ilamında verilen yetkisizlik kararı nedeniyle, iş bu dava dosyasında, yetkisizlik kararından önceki yargılama giderlerini karşı tarafa yüklemesi ve yetkisizlik kararı dolayısıyla lehlerine vekalet ücretine karar vermesi gerekirken; yetkisizlik kararından önceki yargılama giderlerini taraflarına yüklediği gibi yetkisizlik kararı dolayısıyla lehlerine vekalet ücretine hükmetmediğini, yerel mahkemenin, yetkisizlik kararından önceki yargılama giderlerini taraflarına yüklemesinin ve yetkisizlik kararı dolayısıyla lehlerine vekalet ücretlerine hükmetmemesinin HMK’ya aykırı olduğunu, Kararın tesis edildiği tarih itibarıyla, 7194 sayılı kanun yürürlükte bulunması nedeni ile 7194 sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden önceki hale göre davalı tarafın hak düşürücü süre ve zamanaşımı itirazlarının reddine karar verilmesinin HMKya aykırı düştüğünü, Kaldıki Birleşen Dosya Konya *. Asliye Ticaret Mahkemesi ******* E. ******* K. Sayılı dava dosyası ilk dava tarihinden 10 yıl sonra açılması hakdüşürücü süre ve zamanaşımı süresi birleşen dava dosyası için çoktan geçmiş olması, birleşen dava dosyasının reddedilmesi gerektiği ortada olmasına rağmen yerel mehkemenin birleşen dava dosyasını reddetmediğini, ayrıca asıl davada, Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesince verilen yetkisizlik kararı yaklaşık 3,5 yıl işlemsiz kalması ve 3,5 yıl sonra tebliğe verilmesi karşısında zamanaşımı süresi asıl davada da geçmiş olması dolayısıyla asıl davanın da reddedilmesi gerektiğini bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava ve birleşen dava; davalı şirkete ortak olmadığının tespiti, kar payı alınması maksadıyla verilen paranın iadesi istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davaya konu ******* İnşaat Tarım ve Sanayi İşletmeleri Ticaret A.Ş’nin ünvanının ******* Sanayi Ticaret ve Yatırım Holding A.Ş. olarak değiştirildiği, bilahare ******* Holding A.Ş.’ye devredilmesi suretiyle birleştirilmesine ve tasfiyesiz infisahına karar verildiği ve unvanının ******* Holding A.Ş. olarak değiştiği dosya kapsamından anlaşıldığı,
Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması Ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler İle 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu Ve 3182 Sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun,
Geçici Madde 4- (Ek:5/12/2019-7194/41 md.)******* tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez.
Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.
Öncelikle; yasal düzenlemenin taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi kapsayıp kapsamadığı ve davalı şirketin yasal düzenlemede belirtilen şirketlerden olup olmadığı yönünden delillerin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davalı şirketin yasal düzenlemede verilen ******* tarihinden önce, BIST (İMKB) yönetim kurulunun 23/10/2012 tarihli toplantısında ortaklığın paylarının halka arz edilmeksizin 2.ulusal pazarda ******* tarihinden itibaren işlem görmesine karar verildiği ve ******* tarihinden itibaren işlem görmeye başladığı mevcut delillerden anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacının yatırım maksadı ile davalı şirkete para verdiğini, verilen para karşılığında kendisine “ortaklık durum belgesi” ve hisse senetleri verildiğini istenmesine rağmen parasının iade edilmediğini verdiği paranın faizi ile tahsilini, davalı tarafın ise; davacı tarafından davalı şirkete para verilmişse; şirkete ortak olmak maksadıyla verildiğini, kendisine verdiği para karşılığında nominal bedelli hisse senedi verildiğini , davacının şirket pay sahibi olarak şirket kayıtlarına kaydedildiğini Anonim şirket olan davalının 6762 sayılı TK’nın 329 ve 405. maddelerindeki düzenleme gereğince kendi hisselerini temellük etmesinin ve bunun sonucu olarak yatırılan paranın iadesinin mümkün olmadığını aksinin kabulü durumunda ise; davanın süresinde açılmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Yukarıda yapılan tespit ve açıklamalar doğrultusunda yapılan değerlendirme sonucunda görülmekte olan asıl ve birleşen davanın 05/12/2019 tarihinde 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. madde kapsamında olması, davalı tarafın zamanaşımı def’i ile hak düşürücü süreye ilişkin itirazlarının incelenmesinin sonuca etkili olmaması, TMK 50., TTK’nın 7/1 ve 371/5., TBK’nın 166/2. maddelerindeki düzenlemeler ve davacının davalı gerçek kişilerin sorumluluğuna ilişkin iddiaları nazara alındığında; ilk derece mahkemesinin, yasal düzenleme doğrultusunda davacı talebi ile ilgili asıl ve birleşen dava yönünden delilleri takdir ve değerlendirmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
İstinaf eden davalıların asıl davada, yetkisizlik kararından önceki yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesi ve verilen yetkisizlik kararı nedeniyle lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine yönelik istinaf taleplerinin incelemesinde; “Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28/02/2019 tarih 2017/2-3004 esas, 2019/217 karar ilamında da belirtildiği gibi görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararlarından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum eder. Söz konusu hüküm, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda (HMUK) yer almayan, 6100 sayılı HMK’nın getirdiği bir yenilik olarak karşımıza çıkmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki,1086 sayılı HMUK’un yürürlükte olduğu dönemde Yargıtay Büyük Genel Kurulu’nun 25/04/1945 tarih ve 1943/21 esas, 1945/9 karar sayılı İçtihadı Birleştirme kararı gereğince “yargılama masraflarıyla avukatlık ücretine dair olan istemlerin görevsizlik yahut yetkisizlik kararı veren mahkemece hüküm altına alınmasının gerekli olduğu” belirtildiğinden uygulamada görevsizlik veya yetkisiz mahkemece harca, yargılama giderlerine ve vekillerine temsil edildiği takdirde davalı/davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesini yasal zorunluluk olduğu kabul edilmekteydi. Hukuk Muhakemeleri Kanununun yürürlük tarihinden sonra ise “Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri” başlığı altında düzenlenen HMK’nın 331. Maddesinin 2. Fıkrası ile yargılama tekliği esası benimsemiş ve görevsizlik/yetkisizlik mahkemece yargılama giderlerine hükmedilmeyeceği kabul edilmiştir. Şöyle ki, görevsizlik ya da yetkisizlik halinde verilecek karar “usulden ret” kararıdır. (HMK m.115/2)diğer bir anlatımla görevsizlik ve yetkisizlik kararları ile mahkeme davadan elini çekmiş olsa da söz konusu kararlar davanın esasını çözmeyip, davacı bu kararların kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde görevli veya yetkili mahkemeye başvurarak davaya kaldığı yerden devam olunmasını sağlayabilmektedir. (HMK m.20). Ne var ki HMK’nın 331/2. Maddesi ile görevli ve yetkili mahkemede yargılamaya devam edilmesi halinde ilk kararı veren mahkemedeki yargılama için ayrıca bir yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmolunması gerektiği sonucu çıkarılmamalıdır. Çünkü usule ilişkin nihai kararla davanın esası hakkında herhangi bir karar verilmediğinden davanın sonunda hangi tarafın haklı, hangi tarafın haksız olduğu tespit edilemez. Ancak “yargılama giderlerinin, kural olarak aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilmesi” gerektiğine ilişkin HMK’nın 326. maddesi ve yargılama giderlerine, mahkemece resen hükmedileceği; yargılama gideri, tutarı, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği ve dökümünün hüküm altında gösterileceği; hükümden sonraki yargılama giderlerini hangi tarafın ödeyeceği, miktarı ve dökümü ile bu giderlerin hangi tarafa yükletileceğinin, mahkemece ilamın altına yazılması” gerektiğine ilişkin HMK’nın 332. Maddesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde henüz yargılamayı sona erdirmeyen görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararları üzerine yetkili mahkemede davaya devam edildiği hallerde uyuşmazlığın esası hakkında verilecek nihai kararda haklılık durumuna göre yargılama giderlerinin hüküm altına alınması yerinde olacaktır. İlgili maddenin gerekçesinde de; 1086 sayılı HMUK’da bu konuda açık bir düzenleme bulunmaması sebebiyle yerel mahkemeler ile Yargıtay’ın birbirinden farklı kararlar verdiği ve uygulamada yaşanan bu karışıklığın önlenmesi bakımından maddenin ikinci fıkrasında “görevsizlik, yetkisizlik ve gönderme kararlarından sonra, dosyanın gönderildiği mahkemede dava görülmeye başlanmış ise yargılama giderlerine davayı gören ikinci mahkemece hükmedileceği” hususunun düzenlendiği ifade edilmiştir. Öte yandan, görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin dosya üzerinde bu durumu tespit ederek davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceği de maddede belirtilen diğer bir husus olduğu bu nedenle asıl davada ilk derece mahkemesince Bakırköy *.Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen yetkisizlik kararı nedeniyle istinaf eden davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin ve yetkisizlik kararından önceki yargılama giderlerinden davalı şirketin sorumlu tutulmasının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından asıl ve birleşen dava yönünden istinaf eden davalıların istinaf başvuru taleplerinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Asıl ve birleşen dava yönünden istinaf eden davalıların istinaf başvuru taleplerinin ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL karar ve ilam harcının istinaf eden davalılardan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-İstinafa başvuran davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
6-Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine ******* tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan ******* Üye ******* Üye ******* Katip *******