Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/2507 E. 2023/246 K. 03.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/02/2020
NUMARASI : … Esas – … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : …
VEKİLİ : …

DAVALI : ….
VEKİLİ : …

VEKİLİ : …
DAVA : Menfi Tespit (Bankacılık işlemlerinden kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 03/02/2023
YAZIM TARİHİ : 07/02/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davasında 13/02/2020 tarihinde tesis edilen davanın reddine ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı banka ile müvekkili ve kefili arasında kredi sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşme kapsamına göre belirlenmiş (kararlaştırılmış) bir faiz oranı bulunmadığını, bu nedenle sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine göre takip dosyası için uygulanması gereken yıllık faiz oranı en fazla %9 olması gerektiğini, davacının temerrüde düştüğü kabul edilmesi durumunda belirlenen %50 fazlası ile yıllık %13.5 oranında faiz uygulanması gerektiğini, buna rağmen takip dosyasında kredi sözleşmesi içeriğine aykırı olarak yıllık %99 oranında aşırı fahiş faiz oranı uygulanması nedeniyle davacı ağır bir borç yükü ile karşı karşıya kaldığını, takip dosyasının 05/12/2012 tarihinde davalı … A.Ş. tarafından diğer davalıya temlik edildiğini, alacaklıya yapılan bütün ödemelerin takibini her aşamasında gözönüne alınacağının açık olduğunu, temlik eden bankanın kendisine yapılan ödemelerin büyük bir kısmını takip dosyasına bildirmemesi ve sözleşme kapsamına aykırı ve fahiş oranda faiz talebinde buulunmasının borçlu müvekkili aleyhine sonuç doğruması nedeniyle … A.Ş. davamızda davalı olarak gösterildiğini beyan ederek, Konya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında borçlu olmadıklarının tespitine, yargılama giderinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davacı vekili 10/05/2018 tarihli ıslah dilekçesiyle fazlaya ilişkin taleplerini saklı tutmak kaydıyla 170.000 TL borçlu olmadıklarının tespitini talep ettiklerini bildirmiş, ıslah edilen miktar üzerinden eksik harcı yatırmıştır.
CEVAP: Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; öncelikle davanın ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiğinden görev yönünden reddini talep ettiklerini, dava değerinin 29.378,16 TL olduğunu, eksik harcın tamamlatılması gerektiğini, esas yönden de davanın haksız ve yersiz açıldığından reddini talep ettiklerini bildirmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “….Dosya incelendiğinde, davacının her ne kadar takip çıkışı ana para borcunu iddia etmiş olduğu gibi 29.378 TL. olduğu tespit edilmiş ise de ; yapılan kredi sözleşmesinde faiz oranının tarafların ortak kabulü ile % 99 olduğu, tarafların tacir olması nedeniyle ve TTK.nın ilgili maddesi gereğince her iki tarafın tacir olduğu durumlarda tarafların serbest sözleşme yapabileceği ve bu sözleşmedeki hükümleri bağımsız olarak tespit edebileceği anlaşılmaktadır. Tarafların tacir olduğu göz önünde bulunarak TTK’daki yer alan tacirin basiretli olma sorumluluğundan söz konusu anlaşmayı yaparken gerekli tedbirleri alarak geleceği ön görmeleri gerektiği varsayılmıştır. Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının davasını ispatlayabileceği başkaca somut delilleri bulunmadığından ayrıca davacının tacir statüsünde olup yapmış olduğu sözleşmenin koşullarını önceden öngörebilme sorumluluğu bulunduğundan davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş ve oluşan vicdani kanaat ile davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; adı geçen banka yetkililerinin davacıya 30.12.2009 tarihinde bir ihtarname gönderdiğini, ihtarnamede kalan borç miktarının yanında çekilen kredi için uygulanan faiz oranı, gecikme faizi oranı ve temerrüt faiz oranının yazılı olmadığını, ihtarnamenin hiç bir hukuki geçerliliği bulunmadığını ve bu ihtarname kapsamına göre borçluların temerrüde düşmediklerini, bu nedenle de talep edilen alacak için temerrüt faizi talebinde bulunulamayacağını, alacağını davalı kuruma temlik eden ilgili bankanın davacı ile arasındaki hukuk ilişkiyi hangi şartlarla düzenlenmişse aynı koşullarda devretmesi gerekeceğini, devir esnasında veya daha sonra asıl sözleşmeye aykırı (kredi sözleşmesi)davacının yükümlülüğünü aleyhine artıran hiç bir değişiklik yapılmasının mümkün olmadığını, icra takibinde %99 faiz oranı uygulanamayacağını, alınan 20.000,00 TL kredinin 13.994,80 TL takipten önce 5.000,00 TL takipten sonra ödendiğini, 20.000,00 TL borcun 19.000,00 TL ödendiği halde icra dosyasında borcun halen 230.000,00 TL olmasının borçlar yasasının 28.maddesinde yer alan aşırı yararlanma(gabin) koşullarının tam anlamı ile oluşturduğunu ayrıca, yapılan ödemelerin hiç yapılmamış gibi uygulama yapılmasının Borçlar yasasının 88 ve 120. Maddelerinin ruhuna aykırı olduğunu, bilirkişi taraflar arasında yapılan kredi sözleşmesini irdelemediğini, kredi sözleşmesi ile ön görülen ve kararlaştırılan faiz oranı tartışmadığını sözleşme üzerinde yazılı %29,75 faiz oranının ne anlama geldiğini açıklamadığını, takibin %99 oran gibi yüksek miktarda faiz oranı uygulandığını açıklamadığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; borçlu olmadığının tespitine (menfi tespit) talebine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacı ile davalı banka arasında 28.03.2008 tarihli 20.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi düzenlendiği, davacıya sözleşme gereği kredi kullandırıldığı, kredi borcunun ödenmemesi üzerine davalı bankanın davacıya hesap ka’t ihtarnamesi gönderdiği ve borcun 24 saat içinde ödenmesinin istendiği, ihtarnamenin davacıya 08.01.2010 tarihinde tebliğ edildiği ve davalının 10.01.2010 tarihinde temerrüde düştüğü anlaşılmaktadır.
Kredi sözleşmesinin 7. Maddesinde, bankanın müşteriye açtığı kredilerden doğan alacağını herhangi bir ihbarda bulunmaksızın müşterinin cari hesabına yazabileceği ve müşterinin bu duruma itiraz hakkının bulunmadığının kararlaştırıldığı; 45.maddesinde, müşterinin sözleşmeden doğan borçlarını gününde ödememesi halinde borcun muaccel olduğu tarihten itibaren bankanın mevzuat gereği TCMB’ye bildirdiği kredi faiz oranlarından temerrüt tarihinde yürürlükte bulunan en yüksek kredi faiz oranına, bu oranın % 50 ilavesi ile bulunacak oranda temerrüt faizinden de sorumlu olacağının kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Bankaca gönderilen kredi sözleşmesi ve ekleri incelendiğinde temerrüt tarihi itibariyle yürürlükte olan TCMB’nin genel krediler için uyguladığı temerrüt faizinin % 66 olduğu görülmektedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun 88. maddesindeki “Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz.” hükmünü içermesinin yanı sıra, temerrüt faizine ilişkin 120. maddesinde de; “Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olayda, uyuşmazlığın çözümü bakımından, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunan ve halen devam eden davalarda da uygulanması gereken hükümler içeren 6098 sayılı TBK’nın 88. ve 120. Maddeleri ile “Oran serbestisi ve bileşik faizin şartları” başlıklı 6102 Sayılı TTK’nın 8. maddesi irdelenip değerlendirilmelidir. TBK’nın 88. ve 120. Maddeleri ile TTK’nın 8. maddesinin düzenleniş amacı ve niteliği gözetildiğinde, emredici nitelik taşıdığı ve taraflar ileri sürmese de re’sen gözetileceğinin kabulü gerekir.
Mahkemece bankacı bilirkişiden rapor aldırılmış ise de rapor hüküm kurmaya elverişli değildir. Taraflar arasında düzenlenen 20.03.2008 tarihli kredi sözleşmesinde akdi faizin hangi oranda belirlendiği araştırılmadan ve bilirkişi raporunda da akdi faiz oranına ilişkin çelişki giderilmeden karar verilmesi yerinde olmamıştır. Mahkemece, davacıların davalıdan talep edebileceği akdi ve temerrüt faizinin TBK’nın 88. ve 120. maddesine göre belirlenerek, bu bağlamda izah edilen hususları kapsayan, taraf ve yargı denetimine elverişli bilirkişi raporu alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, anılan yasal düzenlemeler göz ardı edilerek hazırlanan bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Ayrıca davacının kredi borcuna mahsuben yapmış olduğu ödemelerin miktarı, dava tarihinden sonra yapılan ödemeler olup olmadığı, davacının dava tarihi itibariyle ne kadar borcu kaldığı hususunda da bilirkişi raporunda bir açıklama bulunmamaktadır. Mahkemece, yukarıda belirtilen eksiklikler giderilerek, tarafların itirazlarını da karşılar, usule uygun ve denetime elverişli olacak şekilde yeni bir bankacı bilirkişiden rapor aldırılarak karar verilmelidir. Bu nedenlerle davacının istinaf talebinin kabulü ile HMK 353/1.a.6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, deliller toplanıp yeniden değerlendirme yapılarak karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacının istinaf talebinin KABULÜ ile; Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/02/2020 tarih, … Esas … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4 maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 03/02/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır

D.A.Ç