Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/2472 E. 2023/365 K. 17.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/06/2020
NUMARASI : … Esas … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : … – (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. … –

DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. …
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Ödünç Verme Sözleşmesinden
Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 17/02/2023
YAZIM TARİHİ : 27/02/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan alacak davasında 24/06/2020 tarihinde tesis edilen davanın reddine ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ve çalışanları tarafından, yatırılan paraların istendiği an geri çekilebileceği ve bu paralar karşılığında yüksek faiz verileceği vaatleri ile binlerce kişiden para toplandığını, müvekkilinden de … tarih ve … numaralı … tahsilat makbuzu başlıklı belge karşılığı 25.000,00 DM para tahsil edildiğini, müvekkilinin oyalanarak parasının iade edilmediğini, davalı şirketin TTK nun 329 ve 405. maddeleri gereğince müvekkilinin şirket ortağı olduğundan bahisle yatırdığı paraları iade edemeyeceklerini bildirdiğini, davalının Bankalar Kanununun 10. maddesine aykırı olarak mevduat topladığını, davalının Sermaye Piyasası Kanunu 30 ve 31. maddelerine aykırı olarak SPK izin almadan aracılık faaliyetinde bulunduğunu, SPK tarafından yapılan denetlemelerde şirket hisse senetlerinin izinsiz bir şekilde halka arz edildiğinin ortaya konulduğunu, davalının tacir olup basiretli bir iş adamı gibi davranmadığını, davalıca TTK nun 409/3. maddesine aykırı olarak şirket sermayesinin tamamı ödenmediği halde hamiline yazılı hisse senetleri çıkarıldığını, şirket yönetim kurulu üyeleri ve çalışanları hakkında yasalara aykırı bu tip faaliyetleri nedeniyle haklarında bir çok ceza soruşturması yapılarak kamu davaları açıldığını, müvekkilinin davalıya şirket ortağı olmak için değil yüksek faiz ve dilediği an geri almak amacıyla para verdiğini, davalının sebepsiz zenginleştiğinden bahisle taraflar arasında geçerli bir şirket hisse senedi satımının yapılmadığının (müvekkilinin şirket ortağı olmadığının) tespitine, taraflar arasındaki mevzuata aykırı şekilde kurulan ilişkinin hükümsüzlüğüne ve müvekkilinden tahsil edilen 25.000,00 DM karşılığı olan miktarın şimdilik 10.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline ve fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı, 27/02/2020 tarihli ıslah dilekçesiyle talep miktarını artırarak 81.823,34 TL’ye çıkarmıştır.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, zaman aşımı nedeniyle davanın reddini talep ettiklerini, müvekkili şirketin … Ticaret Sicilinin … sicil numarasında kayıtlı sermaye yapısı ve ortaklık yapısı belirli bir şirket olduğunu, müvekkili şirket yetkilileri tarafından hiç kimseye hiç bir vaatte bulunulmadığını, davacının dosyaya sunduğu tahsilat makbuzunun gerçek olmadığını ve bunu kabul etmediklerini, müvekkili tarafından davacıdan her hangi bir para tahsilatı yapılmadığını, davacı tarafından dosyaya 50’lik bir adet şirket hisse senedi sunduğunu, elinde hamiline yazılı şirket hisse senedi olan bir davacının şirket ortağı olarak kabulünün gerektiğini, şirketin ortağının TTK 329 ve 405. maddeleri gereğince şirkete sermaye olarak koydukları/verdikleri paraları geri istemelerinin ve şirketin de hisse senetlerini geri almasının mümkün olmadığını, hamiline yazılı hisse senetlerinin şirket pay defterine kaydedilmesinin mümkün olmadığı gibi bu tip senetlerin teslim ile el değiştirmesi nedeniyle bunlara hesap ekstresi veya bir başka belge verilmesinin de mümkün olmadığını, müvekkili şirket yetkilileri hakkında her hangi bir kesinleşmiş mahkumiyet kararı olmadığı gibi SPK ‘nun müvekkili şirkete karşı açtığı davanın redle sonuçlandığından bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “….Davalı şirketin şirket defter ve belgelerini inceleyen bilirkişi kurulu gerekçeli, denetlemeye ve hükme el verişli raporunda ayrıntılı olarak belirttikleri gibi; davalı şirketin yöneticilerinin veya çalışanlarının veya yetkilileri hakkında ceza mahkemelerince verilmiş her hangi bir mahkumiyet kararının olmaması, mahkumiyet kararı olsa bile o mahkumiyet kararının içeriğinin ve taraflarının ne olduğunun ayrı bir tartışmanın konusu olması, davacının sunduğu belgelerde davalı şirket veya yetkililerinin imzalarının olmaması, davacının davalı şirkete para verdiğine ilişkin davalıyı bağlayan bir belgesinin olmaması, davalı şirketin ticari defter ve belgelerinde davacıdan para tahsil edildiğine ilişkin bir kaydın olmaması, böyle bir kayıt olmayınca ticari defterlerin noter açılış ve kapanış tasdiklerinin olup olmamasının sonuca etkisinin olmaması, böylelikle davalı şirketin ticari defterlerinin kendisi aleyhine delil oluşturacak bir durumunun olmaması, davacının şirket pay sahipleri defterinde de isminin bulunmaması nedenleriyle davacı, davalı şirkete dava konusu ettiği 25.000,00 DM’yi verdiğini ispatlayamadığından ve bir kısım varsayımlardan hareket ederek davacının davalı şirkete para verdiği kabul de edilemeyeceğinden eski HUMK ve yeni HMK gereğince belli bir miktarın üzerindeki talep ve davaların yazılı belge ile ispatlanması gerektiğinden ve davacı vekili hiç yemin deliline dayanmadığından yemin delilinin hatırlatılmasına gerek kalmadığından yazılı belge veya kesin delille ispatlanamayan davacının davasının reddine…” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin gerekçeli kararındaki “ortağa ait bir hisse senedinin bir şekilde davacıya geçmiş olması” ifadesinin aykırı bir değerlendirme olup, kabul edilemez olduğunu, … tarih ve … numaralı … tahsilat makbuzu başlıklı belgeyi ve içeriğini davalı taraf kabul etmese de, davalının yurt dışında para toplayarak şirkete aracılık ettiği kişinin … isimli kişi olduğu tüm raporlarda ve değerlendirmelerde bilinmesine rağmen mahkemenin bu şahıs ve davalı şirketle ilgili para tahsiline yetkisi olduğuna dair başkaca belge aradığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunun mahkeme tarafından eksik incelendiğini ve hatalı değerlendirmeler yapıldığını belirterek; davanın kabulü ile, Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … E., … K. sayılı davanın reddine dair kararının kaldırılmasına, fazlaya ilişkin hak ve talepleri saklı kalmak kaydıyla 81.823,34 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkile ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Şirket ortağı olmadığının tespiti ve alacak talebine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacı, davalı şirkete ortak olmak amacıyla ve kar payı verileceği vaadiyle 25.000 DM ödediğini, ancak aralarında gerçek bir ortaklık ilişkisi kurulmadığını, kendisine her hangi bir kar payı da verilmediğini, iradesinin fesada uğratıldığını, ödediği paranın da iade edilmediğini beyan ederek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 10.000,00 TL’nin ödenmesini talep etmiştir.
Dosyaya sureti sunulan, … Antetli … tarih, … sıra nolu “Tahsilat Makbuzu” başlıklı belge incelendiğinde, davacıya bu tahsilat karşılığında birim değeri 500 DM’den 25.000 DM karşılığı 50 adet hisse verildiği, tahsilat makbuzu üzerinde davalı şirkete ait hiçbir kaşe ve imzanın olmadığı, tahsil eden kısmında … isminin yazılı olduğu ve isim altında imza bulunduğu görülmüştür. Davalı şirket hakkında düzenlenen SPK denetim raporlarında … isimli kişinin davalı şirket temsilcileri arasında yer aldığı tespitine yer verilmiştir.
Benzer nitelikte uyuşmazlığa ilişkin dosyaya emsal olarak sunulan Yargıtay 11. HD’nin 2014/9600 E.-2015/7743 K. Sayılı ilamında “Bu itibarla mahkemece, bilirkişi raporunda açıkça, şirket muhasebe kayıtlarında davacının pay sahibi olduğuna veya şirkete para ödediğine ilişkin bir kayda rastlanılmadığı belirlendiğine göre, taraflar arasında sahih bir ortaklık ilişkisinin mevcut olmadığı, bu durumda davacının zararından davalıların haksız fiil hükümleri uyarınca sorumluluklarının bulunup bulunmadığı üzerinde durulması ve haksız fiil, hile ve aldatma olgusunun tespiti yapılırken, davalı şirketin yöneticileri hakkındaki ceza dosyaları, bu dosyalardaki rapor ve tanık beyanları ve özellikle SPK raporlarında yer alan davalı şirket tarafından para toplanan kişilere ilişkin listelerde davacı adının olup olmadığının belirlenerek oluşacak sonuç çerçevesinde davalıların hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerekirken, davacının para verdiğini iddia ettiği Hanifi Karaca’nın davalı şirketin kayıtlı çalışanı olmadığı, ödenen paranın şirket kayıtlarında görünmediği ve davacının dayandığı tahsilat makbuzu ile Hesap Ekstresi belgesinin davalı … bağlamadığından bahisle davanın reddine karar verilmesinin doğru olmamıştır” şeklinde karar verildiği anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince emsal Yargıtay içtihadında belirtildiği şekilde gerekli inceleme ve araştırmanın yapılarak, Prof Dr. … , Yar. Doç. Dr. … ve Serbest Muhasebesi … ‘dan rapor aldırılmıştır. Bilirkişiler raporlarında özetle; davacı tarafından dosyaya sunulan belgeler üzerinde yapılan incelemelerde, dava konusu belgelerin düzenlendiği tarih itibariyle davalı şirketin ticaret sicil kayıtlarına göre davalı … yetkile temsili kişilerin imzalarının yer almadığının tespit edildiği, davacı tarafından kendisinden tahsil edildiği miktara ilişkin davalı şirketin ticari defterlerinde herhangi bir kayda rastlanmadığı, pay defterindeki kayıtların sadece senede bağlanmış payların ve nama yazılı senetlerin devrinin şirkete karşı ileri sürülmesi açısından önem arzettiği, TTK’ya göre ancak nama yazılı senetlerin pay defterine işleneceği, hamile yazılı hisse senetlerinin pay defterine kaydedilmesinin sahibi açısından hiç bir hukuki sonuç doğurmayacağını, hak sahipliğinin (Ortaklık sıfatının) hamile yazılı senedin zilyetliğini elinde bulunduran kişiye ait olduğunu, tahsilat makbuzunda adı bulunan … ‘in davalı şirketin SPK raporlarında belirtilen davalı şirket temsilcileri arasında yer aldığı tespitine yer verildiği, Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. Sayılı dosyasında bulunan SPK’nın 2001 yılı … Denetim raporunun ekinde bulunan CD’deki davalı şirkete ait taranmış evraklar içerisinde, davacıya ait … tarihli … seri nolu “… Tahsil makbuzu” nun bulunmadığı, davalı şirket hakkında TBMM ve SPK tarafından düzelenen raporlarda, şirketin 1997-1998-1999 yıllarında kar payı dağıttığı tespitine yer verildiği, dava dosyası içerisinde davacının kar payı aldığına ilişkin bir belgeye rastlanmadığı, davalının izinsiz olarak hisse senetlerini halka arz ettiğinin ve izinsiz aracılık faaliyetinde bulunduğunun kabulü halinde, halka arzedilen hisse bedellerinin talep edilmesinin mümkün olmadığı, izinsiz aracılık faaliyetinde bulunulması nedeniyle aracılık edilen sermaye piyasası araçlarının bedellerinin sahiplerine iade edileceğine dair bir düzenlemenin de mevzuatta yer almadığı, davalı şirket defterlerinin açılış tasdiklerinin süresinde yaptırıldığı, kayıtların muhasebe usul ve yöntemlerine uygun olarak yapıldığı fakat kapanış tasdiklerinin yaptırılmadığı, defterlerde davacı … adına herhangi bir tahsilat kaydı olmadığı ve şirket ortakları arasında adının bulunmadığı, tahsilatların kimden yapıldığının tespit edilemediği bu sebeple davacının davalı şirketten primli olarak pay iktisabının mümkün olmadığı belirtilmiştir.
Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, toplanan delillere ve özellikle Dairemizce usul ve yasaya uygun görülen bilirkişi raporuna göre, taraflar arasında geçerli bir ortaklık ilişkisinin kurulmadığı, davacının, davalı tarafından kandırılarak yüksek faiz ve istenildiği zaman geri alınabileceği garantisi ile davalı şirkete bir miktar para verdiğine ilişkin iddiasını usulünce ispat edemediği, açıklanan nedenlerle davacının ileri sürdüğü istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı, mahkemece delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacının istinaf başvuru talebinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinafa başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4.maddesi gereğince kararın dairemiz tarafından tebliğe çıkarılmasına,
6-Dava dosyasının temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 17/02/2023 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır
(Muhalif)

…Ç

MUHALEFET ŞERHİ

Her ne kadar davacıdan tahsil edilen miktar davalı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı değilse de, davacının dosyaya sunduğu tahsilat makbuzunda davalı şirketin logosunun ve … ‘in isim ve imzasının bulunduğu, … ‘in SPK’ca düzenlenen denetleme raporlarında … olarak davalı şirketin temsilcileri arasında yer aldığı, SPK denetleme raporlarında, davalı şirketin izinsiz olarak hisse senetlerini halka arz ettiği, alınan paraların şirket kayıtlarına hak sahipleri adına değil, şirket yöneticileri tarafından yatırılmış gibi gösterildiği tespitine yer verildiği; davacıdan şirkete ortak yapılacağı, yüksek kar payı vaadinde bulunularak kandırılmak suretiyle, 50 adet pay senedi verilerek 25.000 DM alındığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar bilirkişi raporunda izinsiz olarak halka arz edilen sermaye piyasası araçlarının bedellerinin iade edileceğine dair bir düzenleme bulunmadığı belirtilse de, bu şekilde halka arz edilen paylar hak sahibine şirkette ortaklık payı da vermez. Davalı şirketin hamile yazılı pay çıkartarak halka arz etme yetkisi bulunmamakta olup, hamile yazılı payların pay defterine kaydedilme zorunluluğu da bulunmamaktadır. Davalı şirketin tüm bu işlemleri yaparak davacıyı, yetkili temsilcisi olan … eliyle kandırmak suretiyle ve hileyle davacıdan para aldığı, davacının davalı şirkete 25.000 DM’yi ödediğini ispatladığı, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince davanın reddine yerine kabulüne karar verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenlerle sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.

Üye …
e-imzalıdır