Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/2439 E. 2022/2152 K. 14.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/06/2020
NUMARASI : … Esas … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : … – (T.C Kimlik No: … )
VEKİLİ : Av. … – …

DAVALILAR :1- … – (T.C Kimlik No: … )
VEKİLİ : Av. … – …
:2- … – (T.C Kimlik No: … )
:3- … – (T.C Kimlik No: … )

DAVA :Menfi Tespit

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 14/12/2022
YAZIM TARİHİ : 15/12/2022
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davasında 24/06/2020 tarihinde tesis edilen karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Müvekkili ile satıcı … arasında bir hayvan alım satım işi olması nedeniyle senet düzenlediklerini, sözleşmede belirtildiği gibi senedin teminat olarak verildiğini, nitekim sözleşmenin karşılıklı edimleri içerdiğini ancak satıcının edimini yerine getirmediğini, senedin üçüncü kişilere devrinin de yasaklandığını, müvekkilinin dolandırıldığını fark ederek Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’na … soruşturma sayılı dosyası ile şikayetçi olduğunu, senet hamili görünen …’ın senedin gerçek hamili olmadığını, senedin boş olarak doldurulduğunu ve …’a satıcı …’a teslim etmek üzere yediemin olarak verildiğini, senedin bedelsiz olmasının yanında sözleşmeye aykırı olarak düzenlendiğini, senedin daha sonra şu anki alacaklı görünen şahsa da ciro yoluyla devredildiğini, alacaklı görünen şahsın Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’ne ihtiyati haciz kararı verilmesini istediğini ve başvurduğunu, mahkemenin ihtiyati haciz kararı verdiğini, bu karar sonrası Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin taşınmazları ve banka hesapları üzerine haciz konduğunu, takibe konu senedin müvekkilinin dolandırılması suretiyle ele geçirildiğini ve bu nedenle bedelsiz olması göz önüne alınarak ihtiyati hacze itiraz edildiğini, aralarında yapmış oldukları sözleşmeye göre malların satıcılar tarafından en geç 24/09/2018 tarihnde mesai bitimine kadar teslim edilmesi gerektiğini, edilmez ise verilen senet ve atılan imzaların da şartsız olarak hükümsüz kalacağının belirtildiğini, karşılıklı edime bağlanmış olan bir sözleşmede satıcılar edimlerini yerine getirmemiş olup, edimin yerine getirilmemiş olması nedeniyle ve sözleşmede açıkça belirtildiği üzere senedin bedelsiz kaldığını, ayrıca devir yasağı olmasına rağmen devredildiğini, davalının iyi niyetli olmadığını, müvekkilinin de borcunun bulunmadığını, bu nedenlerle müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespit edilmesine, davalı …’ın asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: dava açıldıktan sonra arabuluculuğa başvurulduğunu, dolayısıyla usulden reddedilmesi gerektiğini, davacı taraf, müvekkilinin yetkili hamil olduğu senetten dolayı borçlu olmadığının tespiti ile müvekkilinin kötüniyet tazminatına mahkum edilmesi için işbu davayı açtığını, davacının işbu davası hukuka aykırı olup reddinin gerektiğini, davacı tarafın takibe konu senedin teminat senedi olduğuna yönelik itirazlarının hiçbir gerçekliği bulunmadığını, zira senet üzerinde “teminattır” ibaresi bulunmadığını ve müvekkilinin bu senedin teminat senedi olduğunu bilmesinin mümkün olmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı taraf bu itirazını müvekkiline karşı ileri süremeyeceğini, müvekkilinin iyiniyetli 3. Şahıs olup keşideci-borçlu ile ciranta arasındaki uyuşmazlıktan haberdar olma imkanının bulunmadığını, yine davacı keşideci, davalı lehtara karşı ileri sürdüğü iddialarını iyiniyetli 3. Kişi olan müvekkiline karşı ileri süremeyeceğini, kanunun açık hükmü ve Yargıtay kararlarında da görüleceği üzere müvekkilinin iyiniyetli hamil olduğu yasal karine olup, davacı-borçlunun müvekkilinin teminat senedi olduğu iddia edilen bononun bile bile kendisinin zararına hareketle iktisap ettiğini kanıtlaması gerektiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… davacı tarafça dava açarken arabuluculuk kurumuna başvurulmadan açıldığı anlaşılmış, diğer taraftan dava açıldıktan sonra arabuluculuk başvurusu yapılmış ve avukat onaylı arabuluculuk son sureti ibraz edilmiş ise de; arabuluculuk dava şartı tamamlanamayan dava şartı olduğu da dikkate alındığında “6102 sayılı Türk Ticaret kanunun’na eklenen 5/A maddesi uyarınca 1.1.2019 tarihi itibarıyla Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiştir” şartı sağlanamadığı anlaşılmakla, davanın HMK’nun 115. Ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2. maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilerek vicdani kanaat ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosyaya arabuluculuk tutanağı geç sunulmuş olsa da eksikliğin giderilebilecek bir dava şartı olduğunu, davacı vekili olarak 03/05/2019 tarihli arabuluculuk son tutanağını dosyaya sunduklarını, dava açarken arabuluculuk tutanağı sunamama nedenlerinin dava dilekçelerinde de yer aldığı üzere ihtiyati tedbir talepli olarak dava açtıklarını, o sebeple acil olan hak kaybına yol açabilecek nitelikte bir konu olduğu için öncelikle davalarını açma zarureti hasıl olduğunu, ayrıca Yargıtay’ın bu konuda yakın tarihli kararı mevcut olup, arabuluculuk alternatif çözüm yoluna başvuru, menfi tespit davaları için zaruri olmadığı aksine tarafların isteğine bağlı yani ihtiyati bir yol olduğunun bu kararda yer aldığını, bu sebeple açmış oldukları işbu menfi tespit davasında; arabuluculuk yolunun zorunlu dava şartı olarak değerlendirilip, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi kararının hukuka aykırı olduğunu beyan ederek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; menfi tespit talebine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 27.05.2021 tarih, 2020/6050 E- 2021/4519 K, 13.04.2021 tarih, 2020/6032 E-2021/3614 K, 20.04.2021 tarih, 2020/6031 E-2021/3835 K. saylı ilamlarında da belirtildiği üzere, 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı TTK’ya eklenen dava şartı olarak arabuluculuk başlıklı 5/A maddesinde; “(1) Bu kanunun 4’üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” düzenlemesi getirilmiştir. Madde metni herhangi bir tereddüde ve yanlış anlamaya yer vermeyecek şekilde açık yazılmıştır. TTK’ya bu maddenin eklenmesini sağlayan 7155 sayılı Kanun’un genel gerekçesinin bu konuyla ilgili kısmı ve madde için özel olarak yazılan gerekçe de bu açık anlamı desteklemektedir. Hal böyle iken, menfi tespit davalarının ticari bir dava olduğu için TTK’nın 5/A maddesi kapsamına alınması ve böyle bir davayı açmak isteyen kişinin önce arabulucuya başvurmaya zorlanması, kanuna aykırı olduğu gibi ticari davalarda arabuluculuğa başvuruyu dava şartı olarak öngören madde hükmünün amaçsal yorumundan da yasa koyucunun bilinçli olarak menfi tespit davalarını arabuluculuk dava şartına tabi tutmadığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığı ve arabulucuya gidilmiş olmasının bir dava şartı olmadığı hususu dikkate alınarak işin esasının incelenmesi gerekirken mahkemece anılan husus nazara alınmaksızın yanılgılı değerlendirmeye dayalı, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmadığından davacının istinaf talebinin kabulü ile; HMK’nın 353/1.a.4 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava dosyasının taraflar arasındaki ihtilaf ile ilgili esasa ilişkin delillerin toplanması ve değerlendirilmesi sonucunda karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının istinaf talebinin KABULÜ ile Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/06/2020 tarih … Esas … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/12/2022 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır

A.Ç