Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/2347 E. 2022/1561 K. 07.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/07/2020
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. … – …

İSTİNAF EDEN DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 07/10/2022
YAZIM TARİHİ : 17/10/2022
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasında 17/07/2020 tarihinde tesis edilen davanın kabulüne ilişkin karara karşı davalının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki 09/07/2018 tarihli sözleşme gereği müvekkilinin davalıya hazır beton satışı yaptığını, davalının bakiye 425.775,10 TL’lik borcunu ödememesi üzerine Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden giriştikleri icra takibine davalının haksız itirazda bulunması nedeniyle icra takibinin durduğunu ancak davalının itirazından sonra işbu davadan önce 23/05/2019 tarihinde 125.775,10 TL ve 17/06/2019 tarihinde 50.000,00 TL miktarlarında kısmi ödemelerde bulunduğunu, TBK’nın 100. maddesi gereğince kısmi ödemeleri mahsup ettiklerini, işbu davayı ödemelerin dışında kalan kısımlara özgü olarak açtıklarını belirterek eldeki davanın 250.000,00 TL asıl alacak, tüm alacağa isabet eden 30.981,00 TL icra vekalet ücretine, 2.875,00 TL takipten dava tarihine kadar işlemiş faize özgü olmak üzere taleplerinin toplam 283.856,00 TL’sine yönelik olduğundan bahisle davalının bu miktarlara yönelik itirazının iptali ile bu miktarlar üzerinden takibin devamına ve asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ticari ilişkinin gerçek olduğunu, kesin hesap mutabakatı yapılmadan ve alacak muaccel hale gelmeden icra takibi yapılmasının doğru olmadığını, müvekkilinin muaccel borcu olmadığını ve temerrüde düştüğünden bahsedilemeyeceğini, müvekkilinden faiz istenemeyeceğini, takipten sonra ve davadan önce yapılmış toplam 175.775,10 TL’lik ödemenin mevcudiyeti ve ödemelerin devamı sırasında dava açılmasının da yasal dayanaktan yoksun olduğundan bahisle davanın reddine ve davacının %20 oranında kötü niyet tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Yapılan yargılama sonucunda; “….taraflar arasındaki 09/07/2018 tarihli hazır beton satış sözleşmesinin imzalandığı, davacının davalıya sözleşme gereği bir kısım malları teslim ettiği, faturaların her iki tarafın birbirleriyle uyumlu ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, icra takibinin yapıldığı 10/05/2019 tarihi itibariyle davacının davalıdan 425.775,10 TL alacaklı olduğu, davacının bu miktar üzerinden başlattığı icra takibine davalının yasal süresinde tüm borca süresinde itiraz ederek icra takibini durdurduğu, takipten sonra ancak işbu davadan önce davalının davacıya 23/05/2019 tarihinde 125.775,10 TL ve 17/06/2019 tarihinde 50.000,00 TL miktarlarında iki kalem halinde kısmi ödemeler yaptığı, davacının yasal bir yıllık hak düşürücü süre içinde 250.000,00 TL asıl alacak, 30.981,00 TL icra vekalet ücreti ve 2.875,00 TL takip ile dava tarihleri arasındaki işlemiş faiz olmak üzere toplam 283.856,00 TL üzerinden takibin devamını sağlamak için bu itirazın iptali davasını açtığı, davalı alacağın muaccel olmadığını savunsa da davacının düzenlediği tüm faturaların tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin 5. Maddesine göre teslim edilen hazır betonlar nedeniyle davacı tarafından her ayın 6, 12, 18, 24 ve sonuncu gün fatura düzenleneceğinin, %20 oranında faturalara barter uygulanarak kalan %80 miktarındaki fatura bedelinin fatura tarihinden itibaren 90 gün sonra davacı satıcının banka hesabına ödeneceğinin kararlaştırıldığı, davacının düzenlediği son faturanın tarihinin 24/10/2018 olup icra takibinin 10/05/2019 tarihinde başlatıldığı, son faturadan itibaren 90 gün geçtikten sonra icra takibinin başlatıldığının ve davalının takip tarihi itibariyle ödenmeyen fatura bedellerinden dolayı temerrüde düştüğü, davalının alacağın muaccel olmadığına ve temerrüt halinde olmadığına ilişkin savunmalarına kesin süre içerir vadesi belirli borç nedeniyle itibar edilmediği, takipten sonra ve davadan önce yapılan kısmi ödemelerin TBK nun 100. maddesi gereğince mahsubu sonrasında kalan borcun davacının talebinin üzerinde olduğu, mahkemece yapılan hesaplamada kısmi ödemelerin mahsubu sonrasında 250.000,00 TL asıl alacağa takip tarihinden dava tarihine kadar işlemiş 46 günlük yasal faiz, takip tarihine kadar işlemiş faiz ile icra masrafları ile vekalet ücreti ilave edildiğinde davacının bakiye alacağının 286.060,78 TL olacağı, davacının talebinin ise asıl alacak ve ferileri toplamı 283.856,00 TL’ye ilişkin olup hesaplanan toplam alacağın altında ve davalının lehine olduğu……” gerekçesiyle davanın kabulü ile; Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki (itiraz dışı kısımlar hariç) davalının itirazının iptali ile icra takibine 250.000,00 TL asıl alacak, 2.875,00 TL işlemiş faiz, 30.981,00 TL icra vekalet ücreti olmak üzere toplam 283.856,00 TL ve 250.000,00 TL asıl alacağı dava tarihi olan 26/06/2019 tarihinden itibaren yıllık %9 ve ileride değişmesi halinde değişen oranlarda yasal faiz uygulanmak suretiyle devam olunmasına. kabul edilen 250.000,00 TL nin %20 si oranı olan 50.000,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Taraflar arasında cari hesap ilişkisinin olduğunu, müvekkili şirket ile davacı şirket arasında tedarikçi sözleşmesi kapsamında cari hesap ilişkisi temelli, sürekli alacak borç durumunun değiştiği ticari bir ilişki bulunmadığını, cari hesap usulüne uygun kapatılmadığı için ortada, kesin süre içerir vadesi belirli borcun bulunmadığını, bakiye borcun TTK’ya göre belirlenmediğini, müvekkilinin temerrüde düşürülmediğini, takip dayanağı faturaların tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olmasının hukuken cari hesabın kapatıldığı anlamına gelmeyeceği gibi müvekkili şirketin temerrüde düşmesini de sağlayamayacağını, faturaların ticari defterlerde kayıtlı olması, taraflar arasındaki cari hesaptan kaynaklı mutabakatın sağlandığı anlamına gelmeyeceğini, davanın ticari dava olduğunu, hukuki ilişkinin ticari satım olduğunu, bu nedenle TBK hükümleri değil TTK hükümlerinin uygulanmasının gerekli olduğunu, dava konusu olmayan miktar hakkında vekalet ücreti ve faize hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; faturaya dayalı ilamsız takibe vaki itirazın iptaline ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen 09/07/2018 tarihli Hazır Beton Sözleşmesi ile davacının davalıdan hazır beton malzemesi aldığı, sözleşmenin 5.maddesinde satış bedellerinin fatura tarihinden 90 gün sonra ödeneceğinin kararlaştırıldığı, satılan mala ilişkin faturaların tarafların birbiriyle uyumlu ve usulüne uygun şekilde düzenlenmiş ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, bilirkişinin raporunda hazır beton satışı nedeniyle davacının davalıdan 10.05.2019 tarihi itibariyle 425.775,10 TL alacağı bulunduğunu bildirdiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunun usule uygun, denetime ve karar vermeye elverişli olduğu, takip tarihinden sonra ve davadan önce davalının davacıya 23/05/2019 tarihinde 125.775,10 TL, 17/06/2019 tarihinde 50.000,00 TL olmak üzere toplam 175.775,10 TL ödeme yaptığı, davacının ödenen miktarları mahsup ederek 250.000,00 TL alacak üzerinden itirazın iptali davasını açtığı; mahkemece yapılan hesaplamada icra dosyasına göre ve ödenen miktarın mahsubu sonrası asıl alacak, faiz, yargılama giderleri ve vekalet ücreti toplamı davacının alacağının 286.060,78 TL olarak tespit edildiği, takibe konu alacak miktarının hesaplanan alacağın altında olduğu, her ne kadar bilirkişi raporu aldırılmasa da alacağın basit şekilde hesabının mümkün olduğu ve mahkemenin hesaplamasının yerinde olduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar davalı istinafında taraflar arasında cari hesap ilişkisi olduğunu, vadenin kesin ve belirli olmadığını, bu nedenle müvekkilinin temerrüde düşürülmediğini belirtmişse de, davalının satım ilişkisine ve satım sözleşmesine göre hazır beton satın alındığına itirazının bulunmadığı, faturaların her iki tarafın usulune uygun tutulmuş ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, sözleşmenin 5.ci maddesiyle ödemelerin fatura tarihinden 90 gün sonra yapılacağının kararlaştırıldığı, vadenin kesin ve belirli olduğu, davalının belirlenen vade tarihinde borcunu ödemediği, alacağın muaccel ve davacının mütemerrid olduğu, mahkeme kararında usul ve esas yönünden bir aykırılığın bulunmadığı, davalının istinaf sebeplerinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davalının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınması gereken 19.390,00 TL harçtan peşin alınan 4.847,55 TL harcın mahsubu ile bakiye 14.542,45 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına ücret-i vekalet takdirine yer olmadığına,
4- İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
6-Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 07/10/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

D.A.Ç