Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/2181 E. 2021/1497 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ASLİYE … TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACILAR : Müteveffa … ve …’ın mirasçıları;
1- … – (T.C. Kimlik No: )
2- … – (T.C. Kimlik No: …)
3- … -(T.C Kimlik No: …)
4- … -(T.C Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. … – […] UETS
İSTİNAF EDEN
DAVALILAR : 1- … Holding Anonim Şirketi
2- …
VEKİLLERİ : Av. … & Av. …
DAVA : Şirket Ortağı Olunmadığının Tespiti ve Alacak
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 24/06/2021
YAZIM TARİHİ : 09/07/2021
Davacılar tarafından davalılar aleyhine Konya Asliye … TİCARET Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile açılan şirket ortağı olunmadığının tespiti ve alacak davasında … tarihinde tesis edilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karara karşı davalıların istinaf kanun yoluna başvurması üzerine dava dosyasının dairemize geldiği anlaşılmakla üye hakimin görüşleri alındıktan sonra, dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murislerinin yurt dışına çalışmak için gurbetçi olarak giden ve zor koşullarda, dişinden tırnağından artırarak biriktirdiği kazancının hem ülkesinde değerlendirilmesi hem de istediği zaman geri alabileceği kârlı bir yatırıma dönüştürmek için davalılara, bir belge karşılığında 410.500 DM ödeme yaptığını, davalı şirket temsilcileri tarafından para yatırılırken, yatırılan para karşılığında yüksek kazanç elde edeceği ve yatırdığı paranın istendiğinde kendisine iade edileceği konusunda güven telkin edildiğini, davalıların halen talep edilen alacak yönünden müvekkili …’ın parasını ödemediklerini, parasının geri ödenmesi isteğinin reddedilmesi nedeniyle kanunlara aykırı ve planlı bir faaliyet sonucu tahsil edilen paranın geri alınabilmesi için alacağının cüzi bir kısmı için Konya …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile dava açtığını ancak davanın, alacağın ispatlanamamış olması nedeniyle reddine karar verildiğini, işbu davanın alacağın kalan kısmı ile ilgili olup müvekkilinin alacağını kanıtlayan yeni delillerin ortaya çıktığını, bu deliller ile kapsamlı bir bilirkişi incelemesi yapılmak sureti ile gerçek durumun ortaya çıkma imkanının doğduğundan bahisle müvekkilleri ile davalılar arasında geçerli bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tespitine ve Konya …Asliye Ticaret Mahkemesinin … Es. sayılı dosyasından reddedilen ve kesinleşen miktar kısmı dışındaki ödenen paranın iadesine değil ise fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile davalılar tarafından fazladan alındığı ortaya çıkan 99.500 Euro’nun ödendiği tarih itibariyle işleyecek ticari faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekili 17/03/2016 tarihli dilekçesi ile; ortaklık ilişkisinin geçersizliğinin tespiti ve ödenen paranın iadesi konusundaki istemlerinden feragat ettiklerini, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik davalıların müvekkilinden haksız ve fazladan aldığı 99.500,00 Euro’nun ödendiği tarih itibariyle işleyecek ticari faizi davalılardan tahsilini talep ve beyan etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, 27.12.2011 tarihinde Konya …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile davalı şirket aleyhine alacak davası ikame ettiğini, Konya …Asliye Ticaret Mahkemesince 23.05.2012 tarihinde davanın usulden reddine karar verildiğini, kararın taraflara tebliğ edilmediğinden henüz kesinleşmediğini, bu nedenle davacının işbu davasının derdestlik nedeni ile reddinin gerektiğini, yine davacının Konya …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında ikame etmiş olduğu davanın üzerinden 3 yıl 9 ay sonra ikame edilen işbu davanın zamanaşımı yönünden reddinin gerektiğini, davacının tek başına dava açma ehliyetinin olmadığını, zira, iş bu davanın konusunun el birliği halinde mülkiyet esaslarına göre çözümlenecek bir uyuşmazlık olduğundan, tüm mirasçıların birlikte hareket etmelerinin gerektiğini, bu konuda davacı tarafa kesin süre verilmesini, kesin süre içerisinde eksikliğin tamamlanamaması halinde davanın reddine karar verilmesini, dava dilekçesine ekli olarak sunulan belgeleri kabul etmediklerini, davalı yönünden belgelerin bağlayıcı olmadığını, TTK nun 329 ve 405. maddeleri gereğince şirket ortaklarının hisse bedellerini şirketten geri istemesinin ve şirketin kendi paylarını geri almasının mümkün olmadığını, davacı tarafın müvekkili şirkete veya şirketlere her an geri alabileceği garantisi ile para verdiğine ilişkin iddianın gerçek olmadığını, müvekkili şirket veya şirketlerin davacı taraftan para almadığını, müvekkili şirketin bankacılık mevzuatına dayanarak herhangi bir mevduat toplamadığı gibi bunun da mümkün olmadığını, aynı şekilde müvekkillerinin SPK, TTK ve BK hükümlerini de ihlal etmediğinden bahisle müvekkilleri aleylerinde ikame edilen davanın derdestlik, hakdüşürücü süre, zamanaşımı ve esastan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulü ile; davacıların davalı şirket ile ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tespiti ve ödenen bedelin iadesine yönelik talebinin feragat nedeniyle reddine, 236.734,95 TL’nin temerrüt tarihi olan 27/12/2011 tarihinden itibaren işletilecek AVANS faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Kayseri …Sulh Hukuk Mahkemesinin 14/05/2010 tarih ve … Es. … Kar. Sayılı ve Gölcük Sulh Hukuk Mahkemesinin 06/07/2005 tarih ve … Es. … Kar. sayılı veraset ilamındaki hissesi oranında davacılara verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ihtilafın 7194. Sayılı Yasanın 41. maddesi kapsamına girdiğinden yerel mahkeme kararının kaldırılarak dava da karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğini, aksi takdirde yerel mahkemenin davacının ödeme ve hile iddiasını ispat ettiğine yönelik kabulünün yasaya aykırı olduğunu, zamanaşımı definin dürüstlük kuralına aykırı bulunduğu gerekçesiyle reddedilmesinin usul ve yasa aykırı olduğunu, davalı tarafından SPK’ya sunulan CD ve üst yazı içeriklerinin yanlış değerlendirildiğini, zamanaşımına uğrayan dava hakkında kabul kararı verilmesinin hukuki izahının bulunmadığını, taraflar arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığına yönelik kabulün TTK 329 ve 405 maddelerine aykırı olduğunu, davacının taleplerini hak düşürücü süre ve zamanaşımı yönünden reddetmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının elinde bulunan hisse senetlerinin iadesine karar verilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı gerçek kişiler hakkındaki ispatlanamayan davanın hem esastan hem de zamanaşımından reddi gerektiğini, bir kısım ödeme belgelerindeki miktarın düşülmemesinin hukuka aykırı olduğunu, dava tarihindeki yabancı paranın değeri üzerinden zarar hesabı yapılmasının ve yasal faiz yerine avans faizine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını, davacının talebi olmamasına rağmen hükmedilen alacağın davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkemenin hisse senetlerinin nominal bedellerinin hesabını ve mahsubunu yanlış yaptığını, yerel mahkemenin yemin delilini kullanma haklarını engellediğini ve isticvap isteminin de usul ve yasaya aykırı bir şekilde reddedildiğini beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davalı şirkete ortak olmadığının tespiti, kar payı alınması maksadıyla verilen paranın iadesi istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davaya konu … İnşaat Tarım ve Sanayi İşletmeleri Ticaret A.Ş’nin ünvanının … Sanayi Ticaret ve Yatırım Holding A.Ş. olarak değiştirildiği, bilahare … Holding A.Ş.’ye devredilmesi suretiyle birleştirilmesine ve tasfiyesiz infisahına karar verildiği ve unvanının … Holding A.Ş. olarak değiştiği dosya kapsamından anlaşıldığı,
İlk derece mahkemesince delillerin esastan değerlendirilmesi ve davalıların istinaf kanun yoluna başvurmasından sonra dairemizce henüz istinaf sebepleri esastan incelenmeden; 7194 sayılı yasanın 41. maddesiyle; 3332 sayılı yasaya “31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez.
Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” şeklinde Geçici 4. madde eklenmiştir.
Sermaye Piyasası Kanunu
Madde 16 “(1) (Değişik birinci cümle: 28/11/2017-7061/109 md.) Payları borsada işlem gören ortaklıklar ile kitle fonlaması suretiyle halktan para toplayan ortaklıklar hariç olmak üzere pay sahibi sayısı beş yüzü aşan anonim ortaklıkların payları halka arz olunmuş sayılır. Bu ortaklıklar halka açık ortaklık hükümlerine de tabi olurlar. (2) Payları borsada işlem görmeyen anonim ortaklıklar, halka açık ortaklık statüsünü kazandıktan sonra en geç iki yıl içinde paylarının işlem görmesi için borsaya başvurmak zorundadırlar. Aksi durumda, Kurul, bu payların borsada işlem görmesi veya ortaklığın halka açık ortaklık statüsünden çıkarılması için, ortaklığın talebini aramaksızın gerekli kararları alır. (3)(Ek: 28/11/2017-7061/109 md.) (Değişik Cümle: 27/12/2018-7159/8 md.)….”
Öncelikle; yasal düzenlemenin taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi kapsayıp kapsamadığı ve davalı şirketin yasal düzenlemede belirtilen şirketlerden olup olmadığı yönünden delillerin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davalı şirketin yasal düzenlemede verilen 31/12/2014 tarihinden önce, BIST (İMKB) yönetim kurulunun 23/10/2012 tarihli toplantısında ortaklığın paylarının halka arz edilmeksizin 2.ulusal pazarda 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmesine karar verildiği ve 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmeye başladığı mevcut delillerden anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacıların murislerinin yatırım maksadı ile davalı şirkete para verdiklerini, verilen para karşılığında kendilerine “ortaklık durum belgesi” ve hisse senetleri verildiğini istenmesine rağmen paralarının iade edilmediğini verdikleri paranın faizi ile tahsilini, davalı tarafın ise; davacıların murisleri tarafından davalı şirkete para verilmişse; şirkete ortak olmak maksadıyla verildiğini, kendilerine verdiği para karşılığında nominal bedelli hisse senedi verildiğini, davacıların murislerinin şirket pay sahibi olarak şirket kayıtlarına kaydedildiğini Anonim şirket olan davalının 6762 sayılı TK’nın 329 ve 405. maddelerindeki düzenleme gereğince kendi hisselerini temellük etmesinin ve bunun sonucu olarak yatırılan paranın iadesinin mümkün olmadığını aksinin kabulü durumunda ise; davanın süresinde açılmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Yukarıda yapılan açıklama ve tespitler nazara alındığında; taraflar arasında görülmekte olan davanın 05/12/2019 tarihinde 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. madde kapsamında olduğu kabul edilmiştir. Bu nedenle; tarafların iddia ve savunmaları ile ilgili bildirdiği deliller usulden ve esastan değerlendirilmeden, 743 sayılı MK. 48 (4721 sayılı TMK 50. maddesi), 6762 sayılı TK 7 ve 321 (6102 Sayılı Yasanın 7/1 ve 371/5. maddeleri) ile 818 sayılı BK 145 (6098 sayılı TBK’nın 166/2. maddesi) maddelerindeki düzenlemeler ve davalı gerçek kişi hakkında sadece davalı şirket yöneticisi olması sıfatıyla şirket ile birlikte müştereken / müteselsilen sorumlu olduğuna ilişkin iddia gözönünde bulundurulmak suretiyle 7194 sayılı yasanın 41. Maddesiyle 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına, davacılar lehine davalı şirket aleyhine karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan asgari ücret tarifesi gereğince maktu ücret-i vekalet taktirine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Yasal düzenleme gereğince davalıların istinaf talebinin KABULÜNE; Konya Asliye … TİCARET Mahkemesi’nin … tarih … Esas – … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
1- İstinaf talebinde bulunan davalılar tarafından yatırılan 4.042,84 TL nispi istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran davalıya iadesine,
2- İstinaf kanun yoluna başvuru sırasında yapılan yargılama giderlerinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
B) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.2 maddesi gereğince davacı talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1-Açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
2- Davacılar tarafından dava açılırken yatırılan 5.813,35 TL peşin harçtan alınması gereken 59,30 TL harcın mahsubu ile fazla yatırıldığı anlaşılan 5.754,05 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
3- Davacılar tarafından yapılan 27,70 TL başvurma harcı, 59,30 maktu karar harcı, 2.250,00 TL bilirkişi ücreti gideri, 130,50 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 2.467,50 TL yargılama giderinin davalı şirketten alınarak davacılara verilmesine,
4- Davacılar davada kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T gereğince 4.080,00 TL maktu ücreti vekaletin davalı şirketten alınarak davacılara verilmesine,

5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333 ve HMKGAT’nin 5/1. maddeleri gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde gider avansını yatıran tarafa iadesine,
C) İlk derece mahkemesince davalıdan tahsiline karar verilen tamamlama harcı ile ilgili harç tahsil müzekkeresi düzenlenmiş ise; müzekkerenin bila infaz iadesinin istenmesine, iade işleminin İlk derece mahkemesince yapılmasına,
D) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
E) Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 24/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

A.G