Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/212 E. 2020/261 K. 20.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ASLİYE … TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI : … Ltd. Şti
VEKİLLERİ : Av. … – Av. …

DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Menfi Tespit ve Çek İstirdadı

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : …
YAZIM TARİHİ : …
Davacı tarafından, davalı aleyhine Konya Asliye … Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan menfi tespit ve çek istirdadı davasında … tarihinde tesis edilen davanın usulden reddine ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil firmanın alışveriş yaptığı Kahramanmaraş isimli firmaya olan borçlarına karşılık kargo yoluyla 6 adet çekini gönderdiğini ve çeklerin ilgili firmaya teslim edilmeden taşıma sırasında çalındığını, bunun üzerine Torbalı Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat edildiğini, İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyasıyla çek zayi davası açarak ödemeden men yasağı aldırdığını, ticaret sicil gazetesinde zayi ilanlarının yapıldığını ve mahkeme hesabına teminat yatırıldığını, bu işlemlerden sonra 6 adet çekten birisi olan ve mahkemeye bedeli depo edilen … Ltd. Şti. – 14/12/2018 vade, 79.000,00 TL bedelli çekin Konya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takibe konulduğunu, taleple ilgili olarak müvekkili firmanın Konya … İcra Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile dava açıldığını ve dosyaya 15.800,00 TL (takibin %20 oranında) teminat yatırılması kaydıyla 25/01/2019 tarihinde Konya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile davacı firma yönünden takibin durdurulduğunu, icra dosyası alacaklısı … A.Ş vekilinin İzmir Asliye … Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyasına müracaatla çekin iyi niyetli hamili olduklarından bahisle depo edilen çek bedelinin kendilerine ödenmesini talep etmesi üzerine 16/11/2019 tarihli ara karar ile müvekkili firmaya istirdat davası açılması için 15 günlük süre verildiğini belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas ve Konya … İcra Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyalarından ayrı ayrı %20 teminat yatırılmış olması karşısında takdiren teminatsız olarak, Konya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasındaki takibin davacı yönünden işbu dava kesinleşinceye durdurulmasına, … Ltd. Şti. olan 14/12/2018 vade tarihli, 79.000,00 TL bedelli çekle ilgili davacının davalıya Konya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespitine, icra takibinin iptaline, icra konusu … numaralı çekin istirdadı ile davacıya teslimine, davalı aleyhinde %20 oranında tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davacının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığını, davacının dilekçesinde beyan ettiği soruşturma dosyası ile çek iptali davasında verilecek sonucun müvekkilini bağlamayacağını, kambiyo senetlerinin temel ilişkiden bağımsız olduğunu, temel borç ilişkisi ile arasında doğrudan bir bağ bulunmadığını, müvekkilinin çeki elinde bulunduran yetkili hamil üçüncü kişi olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davanın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere 7155 sayılı yasanın 20. maddesi ile eklenen 5/A, 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanunu’nun 7155 sayılı yasa ile eklenen 18/A-2 ve 6100 Sayılı HMK’nın 114/2, 115/1-2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan usulen reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; işbu davanın açılması için İzmir Asliye … Ticaret Mahkemesinin ara kararı gereği davacıya kesin süre içerisinde dava açılması kararının bulunduğunu, aktif husumet ehliyetinin bulunduğunu, çekin çalıntı olduğu bilgisinin verildiğini, arabuluculuk faaliyetinin sonuçsuz kaldığını, 6102 sayılı Kanunun 5. maddesi ile 7155 sayılı 20-5/A maddesi düzenlemesinin göz ardı edildiğini, dosyaya sunulan İstanbul Bam kararı ile Adana Bam kararının çelişkili olduğunu beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; menfi tespit ve çek istirdadı talebine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkındaki 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na (TTK) eklenen dava şartı olarak arabuluculuk başlıklı 5/A maddesinde; “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır” düzenlemesi ile, TTK’nın geçici 12. maddesinde; “(1) Bu Kanunun dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümleri, bu hükümlerin yürürlüğe girdiği (01/01/2019) tarih itibarıyla ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtay’da görülmekte olan davalar hakkında uygulanmaz” düzenlemesi getirilmiştir.
Bunun yanında, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na (HUAK) dava şartı olarak arabuluculuk başlıklı 18/A maddesi eklenmiştir. HUAK’ın 18/A-2 maddesinde, “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Menfi tespit davasında arabulucuya başvurunun zorunlu olup olmamasının incelenmesinde; öncelikle menfi tespit davasıyla ilgili genel bir açıklama yapılmasına ve ilgili yasa düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır. Dayanılan hukuki ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonra da ileri sürülebilir. Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır. Borçlu belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi dayanaksız kalır ve borcu ödemekten kurtulur. Ancak borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamaz. Bu halde borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde hukuki bir yararı yoktur. Bundan sonra ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olur ki, bu da istirdat davasıdır. (Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 02/05/2019 tarih 2017/7853 Esas- 2019/4067 Karar sayılı ilamı). Menfi tespit davasında öncelikli olarak bir alacağın varlığının tartışıldığı bu nedenle alacaklıya dava açarken arabulucuya başvurma dava şartının tabi tutulması ancak aynı konu ve alacakla ilgili borçlu tarafından açılacak menfi tespit davasının arabuluculuğa başvurma dava şartına tabi tutulmaması hak arama yönünden eşitsizliğe yol açacağından menfi tespit davasında zorunlu arabuluculuk kapsamında olduğunun kabulünün gerektiği, davacının öncelikli talebinin menfi tespit talebi olduğu, çek istirdadı talebinin menfi tespit talebi sırasında değerlendirileceği nazara alındığında; ilk derece mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığından davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacının istinaf talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
6- Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine … tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır