Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/2101 E. 2023/236 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/03/2020
NUMARASI : … Esas -… Karar

ASIL DAVADA
İSTİNAF EDEN DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

İSTİNAF EDEN DAVALI : … – (T.C Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. …
DAVA : İtirazın İptali

BİRLEŞEN KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
… ESAS … KARAR SAYILI DAVASINDA

İSTİNAF EDEN DAVACI : … – (T.C Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … – (T.C Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. …
DAVA : İtirazın İptali

BİRLEŞEN KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
… ESAS … KARAR SAYILI DAVASINDA

İSTİNAF EDEN DAVACI : … – (T.C Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. …

DAVALILAR : 1-…
2-… – (T.C Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. …

DAVA : Alacak

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 02/02/2023
YAZIM TARİHİ : 15/02/2023
Davacılar tarafından davalılar aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …, … ve … esas sayılı dosyaları ile açılan itirazın iptali ve alacak davalarında 11/03/2020 tarihinde tesis edilen davaların reddine ilişkin karara karşı, davacı ile, davalı – birleşen dava davacısının istinaf kanun yoluna başvurmaları üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
ASIL DAVA: Davacı … Tur. A.Ş. vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı …’in; keşidecisi …, lehtarı ve ilk cirantası müvekkili … A.Ş. ve hamili davalı … olan 27/09/2000 tanzim, 20/10/2001 vade tarihli 458.000 USD bedelli sözde bonoya dayalı olarak müvekkili şirket ve keşideci gözüken …’na karşı Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibine giriştiğini, icra dosyasının zaman içinde en son … Esas numarasını aldığını, Konya … İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sırasında kayda alınan takibe itiraz davası açtıklarını, dava sırasında takibin tedbiren durdurulmadığını, mahkemece verilen kararın bozulması üzerine dosyanın … Esas sırasına kaydedildiğini, bu dosya numarası üzerinden verilen kararın da tekrar bozulması üzerine dosyanın adı geçen mahkemenin en son … Esas sırasına kaydedildiğini, Konya … İcra Hukuk Mahkemesinin 26/03/2013 tarih … Esas …. Karar sayılı kararı ile takip konusu bononun protesto ettirilmemesi nedeniyle müvekkili şirket yönünden icra takibinin iptaline karar verildiğini, işbu iptal kararının Yargıtay 12. Hukuk Dairesince onanarak ve davalı … in karar düzeltme talebi de reddedilerek 30/09/2013 tarihinde kesinleştiğini ancak dava sırasında tedbiren icra takibi durdurulmadığından davalının/alacaklının müvekkilinin borçlusu dava dışı … A.Ş. den 22/11/2011 tarihinde 980.000,00 TL tahsil ettiğini, 23/11/2011 tarihinde … Esas sayılı takip dosyasına alacaklı davalı … vekili tarafından beyan edildiğini, icra takibinin mahkemece iptal edilmesi nedeniyle bu paranın davalı tarafından müvekkili şirkete iadesinin gerektiğini, bu paranın iade ve istirdadı için Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden giriştikleri icra takibine borçlu davalı … in süresinde icra dairesinin yetkisine ve borcun tamamına itiraz ederek icra takibini durdurduğunu, borçlunun tüm itirazlarının hukuken geçersiz olduğunu ileri sürerek borçlunun icra dairesinin yetkisine ve borca itirazlarının iptaline ve %20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı – birleşen davada davacı … vekili cevap dilekçesi ile özetle; müvekkilinin yerleşim yerinin Antalya ili olması nedeniyle yetkili icra dairesinin Antalya icra daireleri olduğunu, davanın yetkisiz icrada takip yapılması nedeniyle usulden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, mahkeme bu kanaatte değilse müvekkilinin yerleşim yerinin Antalya olması nedeniyle yetkisizlik kararı verilerek dava dosyasının yetkili Antalya mahkemelerine gönderilmesine, bu da yerinde görülmezse davacının takip ve dava konusu ettiği sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacağının davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla zaman aşımına uğradığından davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmesini talep ettiklerini, bu da kabul edilmediği takdirde davacı şirketin Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası üzerinden açtığı menfi tespit davasının bono keşidecisinin mevhum şahıs olması nedeniyle protesto çekilmesinin mümkün olmadığından söz ederek menfi tespit davasının şirketin aleyhine reddedildiğini, ret kararının kesinleşmesinin beklenmesi gerektiğini, 458.000 USD bedelli bonoyu davacı şirket adına …’in müvekkiline ciro ederek verdiğini, şirketin bonoya mahsuben müvekkiline 50.000 DM kısmi ödeme yapması nedeniyle kalan 431.000 USD üzerinden … Esas sayılı dosya üzerinden icra takibine giriştiğini, bononun sahte olarak düzenlendiğinden bahisle müvekkili hakkında açtırılan kamu davası sonunda Konya … Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas (bozma üzerine … Esas) sayılı dosyası üzerinden müvekkilinin yargılandığını ve beraatine karar verildiğini, yargılama sonunda keşideci …’nun hayali bir kişi olduğunun ve onun yerine keşideci imzasının davacı … A.Ş. yetkilisi …’e ait olduğunun anlaşıldığını, bunun üzerine … ve … hakkında Konya … Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası üzerinden nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilikten yargılandıklarını, 28/05/2012 tarihinde nitelikli dolandırıcılık ile ilgili kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine ve resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyetlerine karar verildiğini, tarafların temyizi üzerine Yargıtay 11. Ceza Dairesince nitelikli dolandırıcılık suçuyla ilgili düşme kararının onandığını, resmi belgede sahtecilik suçu ile ilgili mahkumiyet kararlarının zaman aşımına uğraması nedeniyle bozulmasına ve adı geçenler hakkındaki sahtecilik suçundan haklarındaki kamu davasının düşürülmesine karar verildiğini, takip ve dava konusu 980.000,00 TL’nin istirdadının mümkün olmadığını, müvekkilinin davacı şirkete bir borcunun olmadığını savunarak davanın reddine ve davacı şirketin %20 oranından az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN KONYA … ATM … E. SAYILI DAVASINDA; Davacı … vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından yukarıda sözü geçen 458.000 USD bedelli bonoya dayalı olarak şirkete ve hayali şahıs olduğu sonradan anlaşılan dava dışı … aleyhine bakiye 431.000 USD nın TL karşılığı üzerinden giriştikleri icra takibinin Konya … İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası üzerinden protesto yokluğu nedeniyle borçlu şirket yönünden iptaline karar verildiğini, yine yukarıda sözü geçen ceza dosyaları üzerinden yapılan yargılamalar sonucu hayali kişi adına imzayı atan kişinin davalı … olduğunun anlaşıldığını, müvekkilinin takip öncesi 50.000 DM ve takibin iptalinden önce icra takibi derdest iken şirketin borçlusu 3.kişi olan … A.Ş. den 400.000,00 EURO karşılığı olmak üzere 980.000,00 TL tahsil edebildiklerini, bonodan dolayı davalı … in şahsen imzası nedeniyle sorumlu olduğunu, bonodan dolayı bakiye 1.250.000,00 TL nin davalı … den tahsili için Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden giriştiklerini, davalınıın haksız olarak takibe itiraz ettiğini ileri sürerek davalı … in itirazının iptali ile takibin devamına ve %20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili … Esas sayılı dosyadaki cevap dilekçesi ile özetle; mahkemenin görevsiz olduğunu, görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, uyuşmazlık konusu bononun zamanaşımına uğradığını, zamanaşımına uğramış bono sebebiyle kambiyo senedinden kaynaklanan hakların yitirileceğini, bu durumda bononun taraflar arasında temel ilişki olması halinde yazılı delil başlangıcı olacağını, müvekkili ile davalı arasında temel ilişki bulunmadığını, TTK 732. Maddesinde düzenlenen zamanaşımı süresinin de dolduğunu, dava konusu senet üzerindeki imzanın davalıya ait olmadığını, davacının bono üzerindeki imzanın davalı …’e ait olduğu hususunun ceza mahkemesi kararı ile kesinleştiği yönündeki iddiasının doğru olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN KONYA … ATM … E. SAYILI DAVASINDA; Davacı … vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından yukarıda sözü geçen 458.000 USD bedelli bonoya dayalı olarak şirkete ve hayali şahıs olduğu sonradan anlaşılan dava dışı … aleyhine bakiye 431.000 USD karşılığı olan TL üzerinden giriştikleri icra takibinin Konya … İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası üzerinden protesto yokluğu nedeniyle borçlu şirket yönünden iptaline karar verildiğini, yine yukarıda sözü geçen ceza dosyaları üzerinden yapılan yargılamalar sonucu hayali kişi adına imzayı atan kişinin davalı … olduğunun anlaşıldığını, müvekkilinin takip öncesi 50.000 DM ve takibin iptalinden önce icra takibi derdest iken şirketin borçlusu 3.kişi … A.Ş. den 400.00,00 EURO karşılığı 980.000,00 TL tahsil edebildiklerini, bonodan dolayı davalı … in bonodaki imzası nedeniyle şahsen sorumlu olduğunu, bonodan dolayı bakiye 1.250.000,00 TL’nin davalı … den tahsili için Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden giriştikleri icra takibine haksız itirazda bulunması üzerine takibin durduğunu, … in takibe itirazının iptali için açtıkları itirazın iptali davasının mahkememizin … Esas sayılı dosyası üzerinden görülmekte olduğunu, sözü geçen bonodan dolayı … Esas sayılı takip dosyasındaki takip çıkış miktarının toplam 1.202.162,93 TL olduğunu, yapılan kısmi tahsilatların icra dosyasındaki faiz ve ferilere mahsup edildiğini, işbu dava tarihi (11/07/2017) itibariyle toplam borç miktarının yaklaşık 4.000.000,00 TL sine ulaştığını, yapılan ödemelerin düşülmesinden sonra bakiye alacaklarının toplam 2.850.000,00 TL olduğunu, bakiye borçtan hem davalı … A.Ş.’nin hem de davalı … in müvekkiline karşı sorumlu olduklarını, davalı … hakkındaki 1.250.000,00 TL’lik takip ve dava ile mükerrer ödemeye ve tahsile yol açmayacak şekilde bakiye alacakları olan 2.850.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işletilecek faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar … A.Ş. ve … vekili … Esas sayılı dosyadaki cevap dilekçesi ile özetle; davacı … in Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında dava konusu yaptığı hususun müvekkili davalı … e yönelik olduğunu, davanın halen derdest olduğunu, dava derdest iken işbu 2.850.000,00 TL miktarlı davanın açılmasının hukuken mümkün olmadığını, müvekkili … hakkındaki davanın derdest davanın varlığı ve dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi gerektiğini, bu talepleri kabul edilmediğinde ise her iki müvekkili yönünden dava konusu alacağın zaman aşımına uğraması nedeniyle davanın zaman aşımı nedeniyle reddi gerektiğini, uyuşmazlık konusu bononun zamanaşımına uğradığını, zamanaşımına uğramış bono sebebiyle kambiyo senedinden kaynaklanan hakların yitirileceğini, bu durumda bononun taraflar arasında temel ilişki olması halinde yazılı delil başlangıcı olacağını, müvekkili ile davalı arasında temel ilişki bulunmadığını, TTK 732. Maddesinde düzenlenen zamanaşımı süresinin de dolduğunu, dava konusu senet üzerindeki imzanın davalı …’e ait olmadığını, davacının bono üzerindeki imzanın davalı …’e ait olduğu hususunun ceza mahkemesi kararı ile kesinleştiği yönündeki iddiasının doğru olmadığını dava değerinin 2.850.000,00 TL olarak nasıl belirlendiğinin anlaşılamadığını, talebin ciddiyetten uzak olduğunu savunarak davanın dava şartı, zaman aşımı ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Yapılan yargılama sonucunda; “… Öncelikle davalı … A.Ş. nin 980.000,00 TL’nin istirdadına yönelik başlattığı icra takibine davacı … in itirazı nedeniyle açtığı itirazın iptali davasının incelenmesi gerekmiştir. Davacı … in, davalı … A.Ş. ye karşı başlattığı Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas iken yenilenmekle … Esas sırasına kaydedilen davalara konu olan bonoya dayalı icra takibi derdest iken davalı şirketin dava dışı … A.Ş. den ipotekli alacağının olduğu, davacının ipotek borçlusu … A.Ş.’nin ipotek borcu üzerine haciz konulduğu, ipotek borcu üzerine haciz konulamayacağından bahisle … A.Ş. tarafından davacımız … aleyhine Konya … İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası üzerinden 18/10/2011 tarihinde dava harçlarını yatırarak ipotek üzerindeki haczin kaldırılmasını şikayet yoluyla davaya konu ettiği, mahkemece verilmiş olan davanın kabulüne ilişkin kararın Yargıtayca bozulması üzerine yapılan yargılama sonunda adı geçen mahkemenin 20/12/2012 tarih … Esas … Karar sayılı kararı ile şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Dava dışı … A.Ş. ile davacı …’in hesaben anlaştıklarından bahisle 23/12/2011 tarihinde 400.000 EURO karşılığı olmak üzere 980.000,00 TL’nin davacıya hesaben ödendiği ve ertesi gün 23/12/2011 tarihinde de bu durumun sözü geçen icra dosyasına davacı vekilince beyan edildiği ve böylelikle … A.Ş. nin davacıya hesaben yaptığı ödemenin cebri icra prosedürü içinde yapılmış bir ödeme vasfını kazandığı anlaşılmış ise de davalı şirketin bir borcu yoksa bunu istirdat edebileceği de izahtan uzaktır.
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin Yargıtay tarafından onanarak ve karar düzeltme talebi reddedilerek 25/02/2016 tarihinde kesinleşmiş olan (ki dava 21/11/2003 tarihinde açılmış bir davadır) 29/05/2013 tarih 2005/487 Esas 2013/136 Karar sayılı kararı ile davalı … A.Ş.’nin davacı … e karşı açtığı menfi tespit davası davalı şirketin davalara konu olan bononun … A.Ş.’yi bağlayacağı aksini savunmasının iyi niyet kurallarına aykırı olacağı gerekçesiyle davanın bu kısmının reddine karar verildiği ve davacı … ile davalı … A.Ş. arasında bonodan dolayı davalının davacıya sorumlu olmadığına ilişkin talebin reddedildiğine ilişkin kesin hükmün olduğu anlaşılmıştır.
Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki icra takibi Konya … İcra Hukuk Mahkemesinin 26/03/2013 tarih … Esas … Karar sayılı kararı ile (ki dava tarihi 04/12/2002 dir) davalı … A.Ş. yönünden bononun protesto edilmemiş olması nedeniyle iptal edildiği ve işbu takibin iptali kararının Yargıtayca onanarak ve karar düzeltme talebi reddedilerek 30/09/2013 tarihinde kesinleşmiştir.
İstirdada/Takibe konu edilen 980.000,00 TL’nin hesaben tahsili/ödenmesi sırasında hukuken geçerli ve derdest bir icra takibi vardır. Yine hukuken davalı … A.Ş.’nin dava dışı … A.Ş.’den ipotekle teminat altına alınmış alacağı vardır. İcra dosyası derdestken borçlunun borçlusundan yapılmış bir alacak tahsili vardır. Yapılan 980.000,00 TL lik tahsilat hukuken geçerli bir tahsilattır. Davalı … A.Ş.’nin bonodan dolayı borçlu olduğuna ilişkin kendi davasında kendi aleyhine kesin hüküm de vardır. kesin hükmün varlığı karşısında icra mahkemesince takibin protesto yokluğundan iptal edilmiş olması şirkete bir hak bahşetmez. Davalı … A.Ş. nin kesin hüküm nedeniyle sorumlu olduğu bonodan dolayı yapılmış olan ödemenin istirdadı talep edilemez. Davalı … A.Ş.’nin … Esas sayılı kök dava dosyamızdaki itirazın iptali davasının esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Her ne kadar davacı … işbu davada davalının kötü niyet tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiş ise de davalı … A.Ş.’nin kötü niyetli bir şekilde icra takibi başlattığı hakkında somut bir delil ve dahi iddia olmadığından ve şirket icra takibinde kötü niyetli sayılamayacağından, icra takibinin hak arama hürriyeti kapsamında kalması nedeniyle davacının kötü niyet tazminatı talebinin de reddine karar verilmesi gerekmiştir.
İşbu dosyamız ile birleştirilen mahkememizin … Esas sayılı dosyasındaki davacı … in davalı … e karşı bonoya dayalı olarak 1.250.000,00 TL’nin tahsili için Konya …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibine girişmiştir. Davalı … de süresinde itiraz ederek icra takibini durdurmuş ve davacımız işbu itirazın iptali davasını açmıştır. İşbu dosyamız ile birleştirilen mahkememizin … Esas sayılı dosyasındaki davacı … in davalılar … A.Ş. ve … e karşı bonoya dayalı olarak yukarıdaki 1.250.000,00 TL’lik takip ve dava ile mükerrer ödemeye yol açmayacak şekilde davalılardan 2.850.000,00 TL’nin tahsiline karar verilmesi için işbu alacak davasını açmıştır. Şimdi birleşen davaların incelenmesine geçilebilir.
Mahkememizin … Esas sayılı dosyasındaki davalı … e yönelik 2.850.000,00 TL’lik talebin 1.250.000,00 TL’lik kısımının … esas sayılı dosyamızdaki 1.250.000,00 TL ile mükerrer olup olmadığının ve bu konuda derdest bir davanın olup olmadığının tartışılması gerekmiştir. İtirazın iptali davaları bünyesinde alacağı da barındıran kendine has özellikleri olan geniş bir davadır. İtirazın iptali davasına konu edilen paranın ayrıca başka bir alacak davasına konu edilmesinde hukuki yarar yoktur. Davacı 1.250.000,00 TL’lik itirazın iptali davası varken alacak davası açarken alacak davasının davalısı … A.Ş. ile sözü geçen itirazın iptali davasındaki miktar hakkında tahsilde mükerrer ödemeye yol açmayacak şekilde talepte bulunabilirdi. Ancak davacı vekili hukuki yararı olmayacak şekilde … yönünden ayrıca alacak talebinde de bulunmuştur. … e yönelik 2.850.000,00 TL’lik alacak davasının itirazın iptali davasına konu edilen 1.250.000,00 TL’lik kısmının derdest itirazın iptali davası nedeniyle ve dava şartı yokluğundan bu kısmın usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Davacı … in … e yönelik 1.250.000,00 TL’lik itirazın iptali davası ile yine davalı … e yönelik 1.600.000,00 TL’lik alacak davası kısmının ve davalı … A.Ş. ye yönelik 2.850.000,00 TL’lik alacak davasının incelenmesine gelince;
Davacı … birleşen … Esas ve … Esas sayılı dava dosyalarındaki dava dilekçelerinde ve hatta davalıların cevap dilekçeleri ve … Esas sayılı kök davadaki tarafların dava ve cevap dilekçeleriyle taraflar ve özellikle davacı … (tüm taraflar) taraflar arasında bir temel hukuki ilişki olduğunu iddia etmemişler ve savunmamışlardır. Tüm davalar ve talepler bono ve bonodaki imzalara ve zaman aşımına dayalıdır. Sözün özü davalar salt bonoya dayalıdır.
Birleşen davalarda davalılar vekili zaman aşımı definde bulunmuştur. Zaten hukuken zaman aşımı re’sen nazara alınamaz. Öncelikle işini esasından olan zaman aşımı def’ilerinin incelenmesi gerekmektedir.
Taraflar arasında temel hukuki ilişkinin varlığı veya yokluğu önem arz etmeksizin belirtilmeli ki taraflar arasında temel hukuki ilişki olsa bile mülga BK ve yürürlükteki TBK ve TBK’nın Yürürlüğü Kanunu gereğince hangi temel hukuki ilişki olursa olsun en uzun süreli zaman aşımı 10 yıldır. 10 yıldan fazla zaman aşımı süresi yoktur.
Mülga TTK ve yürürlükteki TTK ve TTK’nın Yürürlüğü Kanunu gereğince de bonolar hakkında da uygulanması gereken poliçe hükümleri gereği bonolarda bonoyu düzenleyen keşideci vadeden itibaren 3 yıllık zaman aşımı süresinden yararlanabilirler. Sözün özü bonolarda keşidecinin zaman aşımı sorumluluğu vadeden itibaren 3 yıldır. 3 yıl geçtikten sonra bono zaman aşımına uğrar.
Mülga TTK’nın 644. ve yürürlükteki TTK’nın 732. maddesi gereğince zaman aşımına uğramış bir bonoda keşidecinin sorumluluğu zaman aşımının bitiminden itibaren 1 yıl daha devam eder ve bu 1 yıl içinde (daha açık söyleyişle vadeden itibaren -3+1 yıl içinde biz bunu 4 yıl diye ifade ediyoruz- 4 yıl içinde) keşideci ile temel hukuki ilişkisi olmayan hamil keşideciye karşı keşidecinin kambiyo senedi nedeniyle sebepsiz zenginleştiğinden bahisle alacak talebinde bulunabilir. Lehtarı ile keşideci arasında temel ilişki olduğundan lehtar sebepsiz zenginleşmeden yararlanamaz, lehtar temel ilişkiye dayanarak bonoyu da yazılı delil başlangıcı olarak kullanabilir. Bir an için temel ilişkinin varlığı bile kabul edilse diyerek yukarıdaki açıklamalar yapılmıştır. Temel ilişki yönünden iddia yoktur. Anlatımlarımız olsa bileye dönüktür.
Yukarıda anlatılan nedenlerle bono keşidecisinin temel ilişki varsa temel ilişki nedeniyle vadeden itibaren azami 10 yıl, salt bono ilişkisi nedeniyle vadeden itibaren 3 yıl ve sebepsiz zenginleşme nedeniyle zaman aşımı bitiminden itibaren 1 yıl olmak üzere 3 ayrı tür zaman aşımı sürelerinden yararlanma hakları vardır.
Takiplere ve davalara konu olan keşidecisi …, lehtarı ve ilk cirantası davalı … A.Ş. ve hamili davacı … olan 27/09/2000 tanzim, 20/10/2001 vade tarihli 458.000 USD bedelli bononun vade tarihi 20/10/2001 dir. Bugün itibariyle vadeden itibaren yaklaşık 19 yıl geçmiştir.
Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki takip 04/01/2013 tarihinde vadeden 11 yıl 2 ay 14 gün sonra başlatılmıştır. İşbu takip ile ilgili itirazın iptali davası 31/12/2015 tarihinde açılmıştır.
Mahkememizin işbu dosyamızla birleştirilen …. Esas sayılı dosyasındaki dava 11/07/2017 tarihinde vadeden itibaren 15 yıl 8 ay 21 gün sonra açılmıştır.
Görüldüğü üzere 20/10/2001 vadeli bononun vade tarihinden itibaren yukarıda belirtilen 3 yıllık veya 4 yıllık veyahut 10 yıllık zaman aşımı süreleri her yönden geçmiştir (aslında davacının talebine nazaran 3 yıllık bono zaman aşımı geçmiştir).
Davacı … in, davalı … e yönelik zaman aşımını kesen veya durduran … Esas sayılı dosyamızda dava konusu olan … Esas sayılı icra takip işleminden başka hiçbir işlemi yoktur. Davalı … yönünden 1.250.000,00 TL ye yönelik itirazın iptali davasının ve 1.600.000,00 TL lik alacak davası kısmının ayrı ayrı zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davalı … in itirazın iptali davası nedeniyle kötü niyet tazminatı talebi olmadığından bu hususun tartışılmasına gerek görülmemiştir.
Davacı … in, davalı … A.Ş. ye yönelik 2.850.000,00 TL lik alacak talebine gelince; davalı … A.Ş.’nin davacı … e yönelik Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasındaki menfi tespit davası 21/11/2003 tarihinde açılmıştır. Davalının açtığı işbu davadan o dosyanın davalısı olan davacımız … zaman aşımı yönünden yararlanamaz. … A.Ş.’nin menfi tespit davasındaki karar gereği bonodan sorumlu olması ayrı bir şey, davacının bu bonodan kaynaklanan haklarını kullanması veya kullanmaması veya bonoyu zaman aşımına uğratmaması veya uğrattırması ayrı bir şeydir. Sözün özü menfi tespit davası davacıya bu anlamda bir hak bahşetmez. Menfi tespit davasında davacı …’e TTK, TTK, TBK ve TBK’daki zamanaşımı hükümlerine göre alacağı hakkında hiç bir işlem yapmamaktadır. Dava veya def’isi yoktur.
Davacı … in, davalı … A.Ş. ye yönelik Konya … İcra Müdürlüğünün … (yineleme ile …) Esas sayılı dosyası üzerinden zaman aşımı süresi içerisinde 23/10/2002 tarihinde 431.000 USD karşılığı 703.391,57 TL asıl alacak üzerinden icra takibine girişmiş ise de (davacı işbu takipte tercihini TL den yana kullanmış ve davalarımızdaki taleplerinde bu miktarlardan farklı taleplerde bulunmuş ise de bu husus bu aşamada tartışma konusu yapılmamıştır) Yargıtay tarafından onanan ve karar düzeltme talebi reddedilerek 30/09/2013 tarihinde kesinleşen Konya … İcra Hukuk Mahkemesinin 26/03/2013 tarih … Esas … Karar sayılı kararı ile davalı … A.Ş. hakkındaki takibin iptaline karar verildiğinden ve artık şirket yönünden bir icra takibinden söz edilemeyeceğinden davacı … işbu iptal edilmiş icra takibine dayanarak bononun zaman aşımına uğramadığını söyleyemez. Sözün özü ortada geçerli bir takip yoktur, geçerli olmayan iptal edilmiş bir takip vardır. İptal edilmiş bir takip zaman aşımını kesti denilemez.
Davacı … ile davalı … A.Ş. arasındaki cebri icra hukukuna/prosedürüne yönelik pek çok dava veya şikayet veya ağır ceza davaları söz konusu olmuş ise de TTK ve TBK anlamında icra takibi dışındaki diğer icra şikayet ve davaları ve ceza davaları zaman aşımına etki etmeyeceğinden sözü geçen icra davalarından söz etmenin bir yararının olmadığı anlaşılmıştır.
Davacı … tarafından davalı şirkete yönelik başlatılmış icra takibi iptal edildiğinden ve dava konusu bonoya özgü davalının kısmi ödeme yaptığını davacı ispatlayamadığından ve davalı kısmi ödemelerin dava konusu bonoya özgü kısmi ödeme olmayıp taraflar arasındaki önceki ilişkileri nedeniyle verilmiş ve Konya 2. İcra Müdürlüğünün 1998/6214 Esas ve 1998/6215 Esas sayılı dosyalarında icra takibine ve Konya 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2001/2408 Esas ve 2001/2409 Esas sayılı dosyalarına ve Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 1998/1566 Esas sayılı dosyasına konu olmuş 25/06/1997, 25/07/1997, 30/06/1997, 30/07/1997 ve 30/08/1998 vade tarihli başka bonolar nedeniyle yapılmış ödemeler olduğunu sunduğu belgeler ve icra ve dava dosyaları ve ödeme tarihleri itibariyle ispatladığından dava konusu bonoya özgü kısmi ödemeden söz edilemez ve davalı şirketin ispatladığı başka bonolara özgü ödemenin kısmi ödeme adı altında davamızdaki zaman aşımına etkisinden de söz edilemez. Sözün özü yapılan ödemeler dava konusu bonoya özgü olmadığından o ödemelerin zaman aşımına etkisi olamaz. Ancak davacı taraf dava konusu bonoya özgü kısmi tahsilatı kabul ettiğinden işin esasına girilmesi halinde davacının ikrarı ve kendi aleyhine olan bu durumun nazara alınması gerektiği (varsa bir alacak ondan düşülmesinin gerektiği) izahtan uzaktır. Somut olayda kısmi ödeme zaman aşımına etkisi yönünden davalı tarafın aleyhine sonuç doğurabileceğinden zaman aşımı açısından kısmi ödeme olmadığı anlaşılmıştır.
Davalı … A.Ş. yönünden … Esas sayılı icra takibi iptal edildiğinden ve davacı tarafından … Esas sayılı dosyamızdaki 11/07/2017 tarihinde açılmış alacak davası dışında zaman aşımına etki edecek başkaca bir durum olmadığından 20/10/2001 vade tarihinden 11/07/2017 tarihine kadar hangi hukuki ilişki düşünülürse düşünülsün yukarıda belirtildiği gibi 3 yıllık veya 4 yıllık veyahut 10 yıllık tüm zaman aşımı süreleri geçtiğinden (aslında davacının talebine nazaran 3 yıllık bono zaman aşımı geçtiğinden) davacı … in davalı … A.Ş. ne yönelik 2.850.000,00 TL’lik alacak davasının zaman aşımına uğraması nedeniyle davanın zaman aşımı nedeniyle reddine …” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı birleşen davalarda davacı … vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Asıl dava yönünden; karşı tarafın kötüniyetli hareket ettiğini, bu nedenle taraflarına kötü niyet tazminatı verilmemesinin hukuka ve yasaya aykırı olduğunu,
Birleşen … E. Sayılı dosya yönünden; müvekkili tarafından davalılar aleyhine başlatılan Konya … İcra Müdürlüğünün … E. ( yeni esas … E.) sayılı dosyası 30.09.2013 tarihinde iptal edilmesi üzerine müvekkilinin alacağına kavuşmak için iş bu davayı açtığını davalıların icra takibi öncesi müvekkiline bu bonoya istinaden 50.000 DM ödeme yaptıklarını, kalan bakiye 431.000 USD için Konya … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile takip yapıldığını, karşı tarafça yapılan 50.000 DM ödemenin, dava miktarı dışında olup karşı tarafın borcunun varlığını ispat açısından önemli olduğunu, zira karşı tarafın borcun 50.000 DM’lik kısmını müvekkiline icra takibi başlatılmadan önce ödediğini, bu durumun dahi karşı tarafın borcun varlığını kabul ettiğinin en büyük ispatı olduğunu, … Tur. A.Ş. tarafından yapılan 50.000 DM ödemeye ilişkin banka kayıtlarının yerel mahkemeye sunulduğunu, buna göre ödeme 02.10.2001 tarihinde yapıldığını, bu ödemenin başka bir borç ilişkisi için yapıldığı iddiası karşı tarafça ispatlandığını, bu ödemenin zamanaşımını kestiğini ve borcun varlığının karşı tarafça kabulünü gösterdiğini, … A.Ş. yönünden zaman aşımı kararı yerinde olmadığını, Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. … K. Sayılı menfi tespit davasının alacağın varlığını açıkça ortaya koyduğunu, kesinleşen mahkeme hükmü uyarınca karşı tarafın ticari ilişki nedeniyle müvekkiline borçlu olduğunu, ayrıca yargılama konusu olayda protesto çekilmesine yer olmadığına, dolayısıyla zamanaşımının bulunmadığına karar verildiğini, ayrıca … A.Ş. tarafından icra takibi öncesi senede ilişkin ödeme yapıldığını, müvekkilinin karşı taraftan olan alacağının kesinleşmiş mahkeme kararı ile hüküm altına alındığını, ayrıca Konya … İcra Hukuk Mahkemesinin … E. … K. Sayılı dosyasında dava konusu bononun yazılı delil başlangıcı olarak genel mahkemelerde alacak davasına konu edilebileceğinin belirtildiğini, anılan kesinleşmiş mahkeme kararlarına istinaden eldeki davanın açıldığını, ayrıca müvekkilince yapılan icra takibinin 2012 yılında iptali ve bu süreçte açılmış İcra Hukuk Mahkemelerinin verdikleri takibin durdurulması yönündeki tedbir kararları neticesinde alacağın bu tarihe kadar tahsilinin imkansız hale geldiğini, anılan tedbir kararlarının zaman aşımı süresini kestiğini, bu kararlardan birinin Konya İcra Tetkik Mercii’nin … E. Sayılı dosyasında verilip 2012 yılına kadar devam ettiğini, müvekkilinin bekleme süresinin mahkemelerden ve hukuki süreçlerden kaynaklandığını, dolayısıyla bu davada bu nedenle zaman aşımının bir bütün olarak hesap edilip 10 yıllık sürenin dolduğundan bahisle ret kararı verilmesinin hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, taraflar arasında bulunan menfi tespit davası, icra takibi, ceza davası, icra dosyası üzerinde bulunan tedbir kararları ve diğer dosyalar zaman aşımını kesen dosyalar olduğunu, bu hususun mahkemece değerlendirilmediğini, borcun doğum tarihinden itibaren sürelerin kesintisiz olarak hesaplandığını, taraflar arasında 2012 yılına kadar geçerli bir icra takibi bulunduğunu, icra takibi bulunurken müvekkilinin dava açmasının düşünülemeyeceğini, ayrıca ticaret mahkemesinin menfi tespit davasında borcun varlığına hükmettiğini, ancak bir eda davası olmadığı için ilamın icra takibine konu edilemediğini, kaldı ki taraflar arasındaki borcun kaynağı olan sahte olarak düzenlenen bonoda hayali şahıs adına imzaların … tarafından atıldığının …’in yargılandığı ceza davasında ortaya çıktığını, bu hükmün kesinleşme tarihinin 01/10/2014 olduğunu, müvekkili tarafından bu davalar neticesinde ve icra takibinin iptal edilmesi sonucunda bu davanın açıldığını, bu davada bonoya dayalı zaman aşımının uygulanmasının düşünülemeyeceğini, Birleşen … esas sayılı dava ile birleşen … E. Sayılı dava yönünden davanın dava şartı yönünden reddinin uygun olmadığını, davanın tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla açıldığını, dosyalar arasında derdestlik ve çelişki bulunmadığını, bu nedenle verilen mahkeme kararı yerinde olmadığını,
Birleşen … Esas sayılı dosya yönünden; … yönünden zamanaşımı iddiasının yerinde olmadığını, dava konusu bonoda …‘in imzası bulunması nedeniyle Konya … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı icra dosyasından …’e ödeme emri gönderilmiştir. Ödeme emri o tarihte geçerli olan icra takibinden gönderildiğini, davaya konu bonoda …’in Konya Ağır Ceza Mahkemesinin kararından sonra ortaya çıktığını, bu tarihe kadar hayali şahıs …’nun mevcut olduğunu, …’in … sahte ismiyle bonoyu imzaladığı ortaya çıktıktan sonra …’in alacak borç ilişkisine dahil edildiğini, ancak Konya … İcra Hukuk Mahkemesinin … E, … K. Sayılı kararı ile borçlu hakkında ayrı takip başlatılması gerektiğine karar verildiğini, bu karara binaen Konya …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dava konusu icra takibinin başlatıldığını, dava konusu icra takibinin Konya .. İcra Müdürlüğünün … E. (yeni esas … E.) sayılı dosyasının iptalinden önce başlatıldığını, bu nedenle devam eden bir süreç olması (geçerli bir icra takibinin varlığı), mahkeme kararı doğrultusunda yapılan bir takip olması ve nizasız fasılasız olarak itirazın iptali davasının açılmasının yerel mahkemece ortaya konulan zaman aşımı tespitini çürüttüğünü, yerel mahkemece dosya incelemesi yapılırken bu hususların göz ardı edildiğini, ayrıca yine taraflar arasındaki Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. … K. Sayılı menfi tespit davasında … ve …A.Ş.’nin müteselsil sorumluluğunun bulunduğunun belirtildiğini, yerel mahkemenin vermiş olduğu kararın anılan kesinleşmiş mahkeme kararı ile çeliştiğini, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2014/35129 E. 2015/3005 K. 17.02.2015 tarihli kararında “borçlu tarafından açılan menfi tespit davasında, alacaklı bu davaya katılmış ve alacak iddiasını ileri sürmüş ise, borçlunun açtığı menfi tespit davası da zamanaşımını keser. Menfi tespit davası sonuçlanıp kesinleşinceye kadar zamanaşımı işlemez.” şeklinde içtihat oluşturduğunu, bu nedenle dahi yerel mahkemece verilen davanın zaman aşımından reddine ilişkin kararın hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, taraflar arasında bulunan ilişkinin karşı tarafın sahte olarak düzenleyip vekil edene verdiği bonoya ilişkin olduğunu, anılan bononun delil başlangıcı yapıldığını, müvekkilinin alacağına kavuşamamasının nedeninin haksız fiile dayalı olarak karşı tarafça bu güne kadar yapılan hukuki zorlamalarda olduğunu, ancak tüm bu zorlamalara karşın alacağın varlığı halen devam ettiğini, tüm bunların yerel mahkemece görmezden gelinerek dosyaların esasına girilmeden zaman aşımı kararı verilmesinin kabul edilemeyeceğini, zamanaşımı yönünden gerekçeli kararda kanun maddeleri belirtilmesine rağmen yanlış yorumladığını, müvekkilinin 2001 vadeli bonoyu 2017 yılında (dava tarihi) takibe koymuş olmadığını, bu bonodan kaynaklanan alacağına ilişkin 2017 yılında dava yoluna gittiğini, yerel mahkemenin gerekçesinde sanki vekil eden yaklaşık 16 yıl boyunca hiç bir işlem yapmadan dava açmış gibi tespit yapıldığını, ancak bu güne kadar devam etmiş hukuki süreçlerin mevcut olduğunu, bu süreçler (ceza davası, ticaret mahkemesi davası, icra takibi, icra hukuk davaları gibi) neticesinde bu davanın açıldığını, bu süreçlerin tek tek zaman aşımı yönünden ele alınması halinde zaman aşımının olmadığının açıkça ortada olduğunu, yerel mahkemenin eksik incelemeye dayalı hatalı tespitler sonucu yerinde olmayan, hukuka ve yasaya aykırı bir karar verdiğini ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması, birleşen dosyalar yönünden davaların kabulüne karar verilmesi, asıl dava yönünden kötüniyet tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilmesi talebi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davacı birleşen davalı … Tur. Hay. ve İşl. A.Ş. vekili istinaf dilekçesi ile özetle; uyuşmazlığın çözümü için, … A.Ş.’nin … aleyhine, Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … E, sayılı dosyası ile açtığı “ menfi tespit ve bononun iptali” davasında verilen hükmün, eldeki bu dava bakımından kesin hüküm teşkil edip etmediğinin vuzuha kavuşturulması gerektiğini, müvekkili şirket … A.Ş.’nin Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … E, sayılı dosyası ile açtığı “ menfi tespit ve bononun iptali” davasında … A.Ş’nin menfi tespit talebine ilişkin olarak Mahkemece “… bononun her ne kadar taraf vekillerinin imzalı beyanları ile taraf kayıtlarında yer almadığı anlaşılmış ise de kesinleşen ağır ceza dosyası il birlikte davacı şirket yetkilisi tarafından düzenlendiği onu bağladığı kabul edilmiş, aksini savunmanın MK 2 maddesi uyarınca iyi niyet kurallarına aykırı olduğu, davanın ispat edilemediği görülmekle reddine…” denilmek suretiyle bono üzerindeki keşideci yerindeki imzanın …’e ait olduğunun ve bu nedenle …’in kişisel sorumluluğuna gidilebileceğinden hareketle bononun bedelsizliği yönündeki talebin reddine karar verildiğini, görüleceği üzere davanın davacısı olan … A.Ş hakkında bedelsizlik yönüyle kurulmuş bir hüküm bulunmadığını, aynı mahkemenin gerekçeli kararında ise “….takibin iptal edildiği anlaşılmakla bu bölüm yönünden davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla takibin iptali yönünden konusu hakkında karar verilmesine yer olmadığına” denildiğini, keşideci yerindeki imzanın …’in eli ürünü olduğunun ağır ceza mahkemesinde tespit edilmiş olması nedeniyle, keşideciye karşı genel hükümler çerçevesinde dava açılabileceği de belirtilmek suretiyle bononun iptali talebinin de reddine karar verildiğini, özetle; menfi tespit davasının retle sonuçlanmasının sebebinin, bonodaki imzanın …’in eli ürünü olduğu ve bu nedenle genel hükümler çerçevesinde aleyhine dava açılabileceğine yönelik olduğunu, halbuki bu davada davacı olan … A.Ş’nin …’ten istirdadını istediği bedelin daha önce cebri icra ile … A.Ş’nin ödemek zorunda kaldığı 980,000 TL’nin iadesine yönelik olduğunu, buna ilişkin Konya … ATM … E. Sayılı menfi tespit davası kararında kurulmuş bir hüküm bulunmadığını, her iki davanın tarafları aynı olmakla birlikte kesin hüküm kabul edilen menfi tespit davası ile iş bu davanın dava sebebi ve hüküm fıkrası ile 2. davaya ait talep sonucunun birbirinden tamamen farklı olduğunu, menfi tespit davasının sebebinin borçlu olunmadığının tespiti ve bononun iptali talebine ilişkin olduğunu, eldeki davanın ise alacak (istirdat) talebi olduğunu, menfi tespit davasının eldeki bu dava için kesin hüküm teşkil etmesinin mümkün olmadığını, mahkemenin bu davayı kesin hüküm gerekçesiyle reddetmiş olmasına ve kesin hüküm dava şartı olmasına rağmen, maktu vekâlet ücretine hükmetmesi gerekirken nisbi vekâlet ücretine hükmedilmiş olmasının da hukuka aykırı olduğunu, mahkemenin, kesin hüküm nedenine bağlı olarak davayı reddettiği halde, davanın esastan reddedilmiş gibi hüküm kurulmuş olmasının da bu gerçeği değiştirmediğini ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi talebi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl dava, iptal edilen icra takibi kapsamında tahsil edilen paranın istirdadı için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir. Birleşen Konya …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas, … Karar sayılı dosyası bonodan kaynaklanan alacağın tahsili talebine, birleşen Konya …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas, … Karar sayılı dosyası bonodan kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
1-Asıl Dava Yönünden Davacı ve Davalı vekillerinin İstinaf Taleplerine İlişkin Değerlendirme; Asıl davada davacı … A.Ş vekili davalının Konya …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından 980.000,00 TL tahsil edildiğini, icra dosyasının Konya …Hukuk Mahkemesi’nin … Esas, … Karar sayılı dosyası ile iptal edildiğini, bu nedenle davalının tahsil ettiği parayı haksız ve hukuka aykırı tahsil ettiğini ileri sürmektedir. Dosyada mevcut bilgi ve belgelere göre davacı vekilinin Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının takip dayanağı olan senet nedeniyle borçlu olmadığının tespiti için Konya …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas, … Karar sayılı dosyası ile menfi tespit davası açıldığı, mahkemece davacının menfi tespit talebinin reddine karar verildiği, kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır. Buna göre davalı tarafça tahsil edilen paranın tahsil edildiği tarihte davacının davalıya borçlu olduğu sabittir. Bu nedenle yerel mahkemenin davalının tahsil ettiği paranın istirdadının talep edilemeyeceği yönündeki kabulünde usul ve yasa aykırı bir yön bulunmamaktadır.
İİK’nın 67/2. maddesi uyarınca, itirazın iptali davasının reddi halinde borçlu lehine hükmedilecek tazminat kötüniyet tazminatı olup, borçlu lehine kötüniyet tazminatına hükmedilebilmesi için, icra takibinin haksız olmasının yanında takip alacaklısının da kötüniyetli olması gerekir. Alacaklı icra takibi başlatmakta kötüniyetli değilse, aleyhine kötüniyet tazminatı hükmedilemez. Dava konusu somut olayda davacı alacaklının kötüniyetli olduğunu gösteren herhangi bir delil bulunmadığından mahkemece davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle asıl dava yönünden davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf talepleri yerinde görülmemiştir.
2- Birleşen Dosyalarda Davacı … Vekilinin İstinaf Taleplerine İlişkin Değerlendirme; Davacı, 20/10/2001 tarihli bonoya dayalı olarak alacak talebinde bulunduğundan olayda, takip dayanağı senedin vade tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 661, 662. ve 663. maddelerinin uygulanması gerekir. TTK’nun 661. maddesi uyarınca; bonolar için 3 yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Diğer yandan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 133. Maddesine nazaran daha özel nitelikte bulunan TTK’nın 662. maddesinde;

“müruruzaman; dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi sebepleriyle kesilir” hükmüne yer verilmiştir.
Türk Ticaret Kanunu’nun 662. maddesinde dava açılması ile kastedilen, kambiyo senetleri hukukuna ilişkin bir talep dolayısıyla yetkili mahkeme nezdinde, usulüne uygun bir davanın açılmış bulunmasıdır. Örneğin senet borçlusunun açtığı senet iptal davası zamanaşımını kesmez. (TTK 669 vd. md.) Keza ihtiyati haciz, ihtiyati tedbir, önceki davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması vs. davaları da zamanaşımını kesici nitelikte değildir. Zira açılmış bulunan davanın, HUMK’nun 237. maddesindeki kesin hükme konu teşkil edecek biçimde nizalı kazaya konu edilmesi gerekir (12. H.D. 07/04/1983-1439 K.-2701 E.). Anılan maddede mücerret dava açılmasından söz edilmekte olup, bu davanın kimin tarafından açılacağı hususunda bir açıklık bulunmamaktadır. Ancak borçlu tarafından açılacak davada, alacaklı durumundaki davalının, itirazını def’i yolu ile ileri sürmesi halinde borçlu tarafından alacaklı aleyhine açılan menfi tespit davasının da bu nedenle zamanaşımını kesmesi gerekir. Nitekim, Yargıtay HGK’nın 20.1.1996 tarih 1996/12–654 esas 1996/805 sayılı kararı ile de aynı ilke kabul edilmiştir. (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2021/7395 Esas, 2022/198 Karar sayılı kararı) Yukarıdaki maddelerde açıklandığı üzere takip talebinde bulunulması halinde zamanaşımı kesilir. Ancak, icra mahkemesi nezdinde yapılan itiraz sonucunda takibin iptal edilmesi zamanaşımını kesen dava niteliğinde kabul edilemez ve takibin iptali halinde bu takibe bağlanan (zamanaşımının kesilmesi vs.) sonuçlar da ortadan kalkar. (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2013/16097 Esas, 2013/24819 Karar sayılı kararı)
Davacı … vekili; taraflar arasında bulunan menfi tespit davası, icra takibi, ceza davası, icra dosyası üzerinde bulunan tedbirlerin zamanaşımını kesen sebepler olması nedeniyle zamanaşımı süresinin dolmadığını ileri sürmekte ise de ceza davası ve icra dosyasından verilen tedbir kararlarının zamanaşımı kesen dava niteliğinde kabul edilmesi mümkün olmadığı gibi, icra takibinin iptali halinde bu takibe bağlanan sonuçlar ortadan kalktığından iptal edilen icra takibi nedeniyle de zamanaşımı kesilmez. Ancak yukarıda açıklandığı üzere davalı tarafça açılan menfi tespit davasında alacaklı durumundaki davalının, itirazını def’i yolu ile ileri sürmesi halinde borçlu tarafından alacaklı aleyhine açılan menfi tespit davasının da bu nedenle zamanaşımını kesmesi gerekir. Dava konusu somut olayda davalı tarafından Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas, … Karar sayılı dosyasında açılan menfi tespit davasında davalı konumunda olan davacı …’in alacağını def’i olarak ileri sürmesi nedeniyle sözkonusu menfi tespit davasının davalı … A.Ş yönünden zamanaşımını kestiğinin kabulü gerekir. Buna göre Konya …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas, … Karar sayılı dosyasında verilen kararın kesinleştiği 25/02/2016 tarihinde yeni bir zamanaşımı süresi işlemeye başlayacaktır. Dava konusu bonoda davacı hamil, davalı … A.Ş lehtar konumunda olduğundan 6762 sayılı TTK’nın 661. Maddesi gereğince davacının davalı … A.Ş’ye müracaat hakkı bir yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Eldeki davanın açıldığı 11/07/2017 tarihi itibariyle bir yıllık zamanaşımı süresi dolmuştur. Davacı … in davalı …’e yönelik olarak yaptığı ilk işlem Konya …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile yaptığı takip olup davacının alacağını dayandırdığı senedin vade tarihinden icra takip tarihine kadar TTK 661. Maddesinde düzenlenen 3 yıllık zamanaşımı süresi ve aynı kanunun 644. Maddesinde düzenlenen 1 yıllık zamanaşımı süresi dolmuştur. Yerel mahkemenin menfi tespit davasının zamanaşımı süresine etkisi olmadığı yönündeki gerekçesi doğru değilse de menfi tespit davası dikkate alındığında da zamanaşımı süresi dolmuş olduğundan yerel mahkemenin davanın zamanaşımına uğradığı yönündeki tespiti sonucu itibariyle doğrudur. Bu nedenle davacı vekilinin birleşen davaların zamanaşımına uğramadığı yönündeki istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Ayrıca davacı tarafça açılan itirazın iptali davası, niteliği itibariyle bir eda davası olduğundan ve alacaklının itirazın iptali davasına konu ettiği alacak için ayrı bir alacak davası açması nedeniyle derdestlik söz konusu olduğundan yerel mahkemece davacının davalı …’e yönelik alacak talebinin 1.250.000,00 TL’lik kısmının desdestlik nedeniyle reddine karar verilmesinde de usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Tüm bu nedenlerle davacı … çekilinin birleşen davalara yönelik istinaf talepleri yerinde görülmemiştir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle asıl davada taraf vekillerinin, birleşen davalarda davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde görülmediğinden taraf vekillerinin istinaf taleplerinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Asıl dava davacısı … ile asıl dava davalısı, birleşen davalarda davacı …’in istinaf başvuru taleplerinin ESASTAN REDDİNE,
2- Asıl dava yönünden davacı …’den alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50 TL karar ve ilam harcının davacı …’den tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- Asıl dava ile birleşen Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … ve … esas sayılı davaları yönünden davalı – birleşen davalar davacısı …’den alınması gereken toplam 539,70 TL harçtan peşin alınan toplam 163,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 376,50 TL karar ve ilam harcının davalı – birleşen davalar davacısı …’den tahsili ile hazineye irad kaydına,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5- İstinaf başvurusunda bulunan … ile … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
6-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4.maddesi gereğince kararın dairemiz tarafından tebliğe çıkarılmasına,
7-Dava dosyasının temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 02/02/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır

O.B