Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/2085 E. 2022/1329 K. 21.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/06/2020
NUMARASI : … Esas – … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. … & Av. … – …
DAVA : Alacak (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 21/09/2022
YAZIM TARİHİ : 26/09/2022
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan alacak davasında 17/06/2020 tarihinde tesis edilen davanın reddine ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketten 27/03/2017 tarihli faturaya istinaden toplam 600 metre PVC boru satın aldığını ve 24.500,00 TL ödeme yaptığını, üzerinde davalı şirketin markası bulunan ve teknik özelliklerini de barındıran PVC boruların müvekkili şirketin … A.Ş. ile akdettiği sözleşme gereğince Erzincan ili, İliç ilçesi, … mevkinde gözlem amaçlı açılan su sondajı yapımı işinde kullanılmaya başlandığını, sondaj kuyusunun yapımı sırasında 210 metre derinliğe gelindiğinde davalıdan satın alınan 112 metre uzunluğa ulaşan 28 adet borunun diş sıyırması nedeniyle kuyunun içine düştüğünü ve kuyunun kullanılmaz hale geldiğini, kuyunun dibine düşen borunun zayi olduğunu, yapılan inceleme ve tespitler neticesinde borunun et kalınlığının 10 mm olması gerekirken 8,5 mm ile 9 mm olarak tespit edildiği, 31,20 kg gelmesi gereken boruların ağırlıklarının ise 28 kg olarak ölçüldüğü, diş sıyırmasının boruların üzerinde yazılı özellikleri taşımaması nedeniyle sorunun gerçekleştiğini, davalıdan alınan malların ayıplı olduğunu, ve bu durumun Ankara … Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bildirildiğini fakat davalı yanın ihtarnameyi kabul etmediğini, İliç Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … D.İş sayılı dosyasından yapılan tespit neticesinde bilirkişinin raporunda davalı yanın mallarının gizli ayıplı olduğunun bildirildiği, tespit raporunun davalı yana tebliğ edildiği fakat davalı yanın ayıbı kabul etmediğini, Ankara … Noterliği aracılığıyla keşide edilen 14/04/2017 tarihli ihtarnamede müvekkilinin ayıp nedeniyle zayi olan kısım dışındaki satılanı geri vermeye hazır olup sözleşmeden döndüğünü, ayıp nedeniyle kuyunun dibine düşerek zayi olan mallar dışında kalan boruların muhafaza altında olduğunu beyan ederek ayıplı mallar için ödenen satış bedeli için şimdilik 10.000,00 TL’nin davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının satın almış olduğu ürünlere ilişkin mail üzerinden kendisine gönderilen teklif ve sipariş formunu telefon ile onayladığını, daha sonra ürünlerin davacının belirtilen adresine teslim edildiğini fakat sondaj kuyusu ile malların teslim edildiği yer arasında 10 Km’lik engebeli bir mesafe bulunduğunu, davacının boruların nakli ve yerleştirmesi esnasında boruları hasara uğrattığını, tespit neticesinde düzenlenen bilirkişi raporuna itiraz ettiklerini, tespitin görevsiz mahkemede yapıldığını, malları teslim ettiklerinde ve süresinde davacı yanın teslim edilen mallara ilişkin bir ayıp ihbarında bulunmadıklarını, müvekkilince üretilen borularda herhangi bir ayıp olmadığını, boruların TSE standartlı ürünler olduğunu ve standartlara da uygun üretildiğini, müvekkili tarafından satılan ürünlerin ayıplı olmaması nedeniyle davacının malların kullanımından doğan zararın giderilmesini talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Yapılan yargılama sonucunda; “…dosyaya kazandırılan bilirkişi raporlarının ayrıntılı incelenmesi neticesinde 24/06/2019 tarihli …’ya ait rapor ile çelişkiyi giderir nitelikteki Veli Kan raporunun olayın özüne ve içeriğine uyumlu olduğu bilirkişi …’ın raporunun ise hükme esas alınmadığı görülmüş, diğer taraftan sonraki alınan raporlar ayıp-gizli ayıp yönünde raporlar olmadığından davalı vekilinin davacının ihbar yükümlülüğü olmadığı yönündeki iddiaları değerlendirmemiştir, İliç Asliye Hukuk Mahkemesi’nce alınan tespit raporunun karara esas alınmayacağı hususunda Yüksek Yargıtay 3. HD. 14/05/2015 tarih, 2014/14312 Esas, 2015/8605 Karar (Kararın özeti; Dava maddi tazminat talebine ilişkindir, delil tespitinin konusun maddi vakıalar oluşturur ve raporda belirtilen zarar miktarı davacı lehine kazanılmış hak doğurmaz, başka bir anlatımla; delil tespitinin kesin delil niteliği yoktur, dosya içeriğinden daha önce yaptırılan delil tespitine dayalı olarak dava açıldığı, tespit raporunun davalıya tebliğ edildiği ve rapora itiraz edildiği anlaşılmaktadır, bu durumda yeniden bilirkişi raporu alınarak sonuca göre karar verilmesi gerekirken itiraza uğrayan delil tespiti raporu esasa alınarak karar verilmesi hatalıdır.) Sayılı ilamının da aynı nitelikte olduğu anlaşılmakla, …” gerekçesiyle davanın reddine şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece 17/06/2020 tarihli duruşmada mesleki mazeretlerinin dayanak belgesinin bulunmaması gerekçesiyle reddedilmesi ve yokluklarında hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, dava konusu emtianın üzerinde “175 mm x 10.0mm, 31,20 kg” ölçülerde olduğu ve TS 11794 Standardına sahip olduğunun belirtildiğini ancak bu hususları taşımadığını, emtiaların ayıplı olduğunu, DSİ TAKK Dairesi Laboratuvarında yapılan test ve ölçüm sonuçları ile de bu hususun görüleceğini beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; tacirler arasında ayıplı satıştan kaynaklı tazminat ile ayıplı malın kullanımı nedeniyle oluşan zararın tazmini talebine ilişkindir.
Davacı, davalıdan satın aldığı PVC sontaj borularının ayıplı olması nedeniyle dişli sıyırdığını ve açtığı kuyuya düştüğünü, davalıya ayıp ihbarında bulunarak satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirdiğini ancak davalının bu taleplerini kabul etmediğini belirterek ayıplı mal bedeli ile ayıplı boruların kuyuya düşmesi nedeniyle kuyu kullanılamaz hale geldiğinden zararın tazminini talep etmiştir. Davalı, boruların ayıplı olmadığını, kuvvetle muhtemel nakil, istifleme, boşaltma ve yanlış muhafaza veya kuyudaki hata nedeniyle davacının boruları hasara uğrattığını savunmuştur.
Dava açılmadan önce davacı delil tespiti yaptırmış ve bilirkişi raporu aldırılmıştır. Tespit dosyasından aldırılan raporda bilirkişi, davacıya satılan boruların et kalınlıklarının standartları karşılamadığı, bu nedenle dişlileri sıyırdığı görüşünde olduğunu bildirmiştir.
Mahkeme jeoloji mühendisi bilirkişisinden rapor aldırmış, bilirkişi raporunda özetle, davacının açtırdığı kuyunun zemin şartlarına uygun montaj tekniği ile yapılmadığı, zeminin yüksek poroziteli olduğu, göçük ve yıkıntı yapabilecek özellikte olduğu, bu nedenle kuyunun göçük yapmasının kuvvetle muhtemel olduğu bildirilmiştir.
Makine mühendisi bilirkişi …’ın sunduğu raporda boruların et kalınlığı ölçüsünün ilgili standartlardaki karşılığı olan 10 mm+1,2/-0 olarak verilen değeri karşılamadığı, dava konusu boruların gizli ayıplı olduğunu bildirmiştir. Rapora itiraz üzerine makine mühendisi bilirkişi …’nun sunduğu 24/06/2019 tarihli raporda davaya konu sontaj borusunun ayıplı ve gizli olmadığı, kopma olayının trapez dişliden kaynaklanmadığı, kuyunun sıkça göçük yaptığı, dava konusu olayın kuyunun imalat şeklinden ve sontaj tekniğinden kaynaklandığı, yapılan teknik işlemin zeminin özelliklerine uygun düşmediği ve davacının tazminat talebinde bulunamayacağı görüşünde olduğunu bildirmiştir.
Bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi için bu sefer Makina mühendisi …’dan çelişkiyi giderecek şekilde rapor düzenlemesi istenmiş, bilirkişi boruların kuyuya düşmesinin diş sıyırmasından kaynaklanmayacağı, DSİ TAKK Dairesi labaratuar ölçümlerinde görüldüğü üzere, borularda ovalliğin olmadığı, boru dış çapının uygun olduğu, TS 11794’ün gerektirdiği şartları sağladığı, dolayısıyla imalat hatasından ve ayıptan söz edilemeyeceği, dava konusu olayın, TSF-1 kuyusunun imalat şekli, açılmasından tercih edilen hatalı sontaj tekniği ve zeminde oluşan göçükler nedeniyle oluştuğu, görüş ve kanaatine ulaşıldığı bildirilmiştir.
İlk derece mahkemesince aldırılan bilirkişi raporları hüküm kurmaya elverişli değildir. Davacı hem ayıplı satış nedeniyle sözleşmeden dönerek ödediği bedelin iadesini, hem de ayıplı boruların kuyunun kullanılamaz hale gelmesine sebebiyet verdiği iddiasıyla uğradığı zararın tazminini talep etmiştir. Satılan malın niteliği gereği ayıplı olup olmadığı hususu makine mühendisi ile metalürji mühendisinin; kuyunun kullanılamaz hale gelmesinin nedeninin zeminle vs… diğer jeolojik nedenlerden kaynaklanıp kaynaklanmadığı hususu jeoloji mühendisinin uzmanlık alanına girmektedir. Mahkemece yapılacak iş; aralarında bir makine mühendisi, bir metalürji mühendisi ile bir jeoloji mühendisinin bulunduğu, tercihen üniversitelerden seçilecek bilirkişi heyetinden, mevcutsa borular üzerinde ve kuyunun bulunduğu zeminde inceleme yapılmak suretiyle usule uygun, açık, anlaşılır, tarafların iddia, savunma ve itirazlarını karşılar, denetime elverişli rapor aldırılarak karar vermek olmalıdır. Mahkemece denetime ve hüküm kurmaya elverişli olmayan bilirkişi raporları hükme esas alınarak karar verilmesi hatalı olup bu nedenlerle HMK 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden değerlendirme yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacının istinaf talebinin KABULÜ ile; Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/06/2020 tarih, … Esas … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4 maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 21/09/2022 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır

…Ç