Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/2077 E. 2023/417 K. 24.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/06/2020
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACILAR : 1- … (T.C. Kimlik No: … )
2- … (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. …

İSTİNAF EDEN DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan Alacak

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 24/02/2023
YAZIM TARİHİ : 27/02/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan bankacılık işlemlerinden kaynaklanan alacak davasında 16/06/2020 tarihinde tesis edilen davanın kabulüne ilişkin karara karşı davalının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin toptan hırdavat satışı ve pazarlama işi ile uğraştığını, iş yerinin ” … – …. ” adi ortaklığı adına kayıtlı olduğunu ve …T.A.Ş/ …Şubesinde … numaralı mevduat hesaplarının bulunduğunu, müvekkili …’nin 16.10.2017 tarihinde pazartesi mesai başlangıcında internet bankacılığı ile banka hesabına girdiğinde 14.10.2017 cumartesi günü bilgisi dışında; 5 adette toplam 58.000,00-TL havale yapıldığını fark ettiğini, hemen bankayı aramak suretiyle bilgi verdiğini, banka tarafından hesaplarına bloke konulduğunu, … adına yapılan 20.000,00-TL’lik işlemin banka tarafından kurtarıldığını ve müvekkiline iade edildiğini, diğer 38.000,00-TL’nin müvekkiline iade edilmediğini, müvekkilinin internet işlemlerinde kullandığı şifreyi ve parolayı kimseye söylemediğini, ayrıca bankada kayıtlı olan … numaralı telefona olay günü internet bankacılığına giriş için gerekli tek kullanımlık şifrenin gelmediğini, müvekkilinin Konya Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunduğunu ve … sayılı dosyasında soruşturma açıldığını, bankanın mevcut teknolojik imkanlar çerçevesinde paranın ele geçirilmesini engellemek için gerekli güvenlik önlemlerini alması gerektiğini, güven kurumları olan bankaların mevduatları sahtecilere karşı özenle korumak zorunda olduğundan hafif kusurlarından dahi sorumlu olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile internet yolu ile yapılan işlemler sonucu uğranılan 38.000,00-TL’lik zararın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte davalı bankadan tahsili ile yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada da bu beyanlarını tekrar etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı … Anonim Şirketi’ne usulüne uygun tebligat yapılmış, davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yapılan işlemlerin internet bankacılığı aracılığı ile yapıldığını ve buna ilişkin müvekkili olan bankanın hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını, internet bankacılığı için mutlaka bir GSM hattına ihtiyaç bulunduğunu, GSM bilgilerinin ele geçirilmesinin ancak davacının alacağı önlemlerle önlenebileceğini, banka kayıtlarından işlemlerin 3D secure terminal üzerinden gerçekleştiğini, müşterinin kayıtlı cep telefonuna SMS ile bilgilendirme yapıldığını ve davalının SMS ile gelen şifreyi kullanarak alışverişi tamamladığının tespit edildiğini, bankanın yükümlülüğünün davacının sisteme kayıtlı olan GSM ile tek kullanımlık SMS gönderilmesinin sağlanması olduğunu, bankanın da bu yükümlülüğe uyduğunu ifade ederek açılan davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince “… Mahkememizce yapılan yargılama ve değerlendirme, toplanan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalının husumet itirazı yerinde görülmemiş zira bankanın sorumluluğunda olan bir husustan dolayı zarar meydana gelmiş, yine açılan davada görev itirazı da uygun bulunmamış, davada mahkememiz görevli olup, Ticaret Sicil Müdürlüğünden gelen cevabi yazılara göre de …’nin tacir olduğu bildirilmiştir. Öte yandan davacılar adına olan hesaptan 14/10/2017 tarihinde internetten toplam 5 adet havale yapıldığı, bunlardan … adına yapılan havalenin bankaca iade edildiği, toplam 38.000,00TL bedelli 4 adet havalenin ise … adına gönderildiği, davalı bankaca davacıya ait telefona internet ortamında yapılan her bir işlem için cep şifreleri gönderilmiş olsa da davacıların şifre ve parolasının davacıların kusuru ile ele geçirildiğinin davalı bankaca ispatlanamadığı, internet bankacılığı yolu ile banka hesabındaki paranın mudinin izni dışında 3.kişilere aktarılması halinde gerekli güvenlik tedbirlerini alamayan bankanın tazminle yükümlü olduğu, Bankalarda Bilgi Sistemleri Yönetiminde Esas Alınacak İlkelere İlişkin Tebliğ hükümlerine ve yukarıda zikredilen Yüksek Yargı Kararlarına göre de davacıların uğradığı toplam 38.000,00TL zararın dava tarihi 31/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline ve davacılara ödenmesine karar verilmesi gerekmiş …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın görevli mahkemede açılmadığını, görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğunu, mahkemenin itirazlarını dikkate almadığını, dava konusu havale işlemlerinin gerçekleşmesinde müvekkili bankaya atfedilecek hiçbir kusur bulunmadığını, zarardan sorumlu tutulmaması gerektiğini belirterek cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrar ettiği, en güvenli alışveriş yöntemi olan 3D yöntemi ile yapılan işlemler nedeniyle müvekkili bankanın tamamen kusursuz olduğunun ortada olduğunu, müvekkili bankanın güvenliği sağlama konusunda tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, asıl kusurlu olanın davacılar olduğunu ve dava açma haklarının bulunmadığını belirterek istinaf talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, internet bankacılığı yoluyla davacıların bilgi ve rızası dışında, hesabından para gönderildiği iddiasına dayalı uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22/11/2018 tarih 2017/11-2224 Esas 2018/1753 Karar sayılı ilamında “…İnternet, birden fazla haberleşme ağının (network) bilgisayarlar aracılığıyla meydana getirdikleri bir iletişim ortamıdır. Bu ağlar arasındaki ilişkiler IP (internet protokolü) kullanılmak suretiyle bilgisayarlar arasında gerçekleşir. Bankaların da bu ağa dâhil olmasıyla banka hizmetlerinin yer ve zaman kısıtlaması olmaksızın internet ortamında sunulmasına başlanmış ve böylece internet bankacılığı adı verilen yeni bir sistem doksanlı yılların ikinci yarısından itibaren yaygınlaşmaya başlamıştır. Günümüzde internet, tüm dünya üzerine yayılmış olan çok geniş bir bilgisayar ağı durumuna gelmiş olup, bu iletişim ağından yararlanan internet bankacılığı; teknolojide meydana gelen gelişmeler sonucu ortaya çıkan ve hemen hemen bütün bankacılık işlemlerinin zaman ve yer sınırı olmaksızın internet üzerinden yapılabilmesini sağlayan elektronik bir bankacılık türü olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bankalar tarafından hazırlanan sözleşmelerde yer alan yaygın tarifiyle ise internet bankacılığı; şahsın kablolu, kablosuz iletişim sistemleri ile teknik şartlara haiz bilgisayar, tablet, cep telefonu gibi araçlar üzerinden ve internet-wap aracılığı ile otomatik, sesli yanıt sistemi ile şifre ve parolayı kullanarak, bankanın belirleyeceği kurallar ve limitler dâhilinde şahsın banka hesapları üzerinde her türlü işlem yapma yöntemidir.
İnternet bankacılığı işlemleri bakımından uygulamada ortaya çıkan en önemli sorun, hiç kuşkusuz güvenlik sorunu olup, banka hesaplarındaki paraların, müşterilere ait özel bilgiler kullanılarak üçüncü kişilerce başka hesaplara aktarılmasıdır. Bu sorun hem bankalar hem de müşteriler açısından önemli riskler oluşturmaktadır.
Güvenli bir internet bankacılık hizmetinin sunulmasında, böyle bir hizmetin alınmasında, normal bankacılık işlemlerindeki yükümlülüklerin yanı sıra hem bankanın hem de müşterinin üzerine düşen bazı ek yükümlülükler vardır. Bu bağlamda, internet bankacılığı hizmetini müşterilerine bankalar sunduğuna göre, bankaların internet bankacılığı sisteminin güvenliğine yönelik tüm tedbirleri almaları ve sistem hatalarını ve eksikliklerini gidererek sistemi bilinen en son teknolojik gelişmeye uygun hâle getirmeleri büyük önem taşımaktadır. Müşterilerin internet bankacılığını kullanmakta olması bankaların mevduatı koruma yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağı gibi, sorumluluğunu da hafifletmeyecektir. Bu kapsamda işlemlerini internet ortamına taşıyarak daha fazla müşteri kitlesine ulaşmak ve dolayısıyla daha fazla kâr elde etmek isteyen bankanın, buna paralel olarak gerekli teknolojik ve yazılımsal önlemleri alması, gelişen teknoloji karşısında kötü niyetli üçüncü kişilerin internet bankacılığı sistemine girişimlerini anında engelleyecek güvenlik mekanizmasını oluşturması, sistemini sürekli güncelleyerek yenilemesi, herhangi bir usulsüz işlemle karşılaşıldığında gerekli önlemleri almanın yanı sıra müşterilerini de anında bilgilendirmesi gerekmektedir (Savaş, Abdurrahman; İnternet Bankacılığı ve Tarafların Yükümlülükleri, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 19, S. 2, s. 151.).
Bankalar, özel yasa ile kurulan ve kendilerine alanlarında çeşitli imtiyazlar tanınan, topladıkları mevduatı sahteciliklere karşı özenle korumak zorunda olan kuruluşlar olup, sahip oldukları bu vasıfları sebebiyle bankacılık işlemlerinin güvenilen tarafı konumundadırlar. Bu durum, bankaların bir güven kurumu olarak kabul edilmesini ve bankanın sorumluluğunun özel güven sebebiyle ağırlaştırılmasını gerektirir (Battal, Ahmet; Güven Kurumu Nitelendirmesi Işığında Bankaların Hukuki Sorumluluğu, Ankara 2001, s. 106). O hâlde, bankalar, ağırlaştırılmış sorumluluğun bir gereği olarak objektif özen yükümlülüğü altında bulunmakta olup, buna karşılık hafif kusurlarından dahi sorumludurlar. Ayrıca, bu sorumluluğu kaldırmaya yönelik sözleşmeler de geçerli değildir. Zira sorumsuzluk sözleşmesi hükümlerine sınırlama getiren 818 sayılı Borçlar Kanununun (818 sayılı BK) 99/2 ve 100/3 (6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (6098 sayılı TBK) 115/3 ve 116/3) maddeleri gereğince, bankaların hafif kusurlarından dolayı ortaya çıkan sorumluluğunu kaldıran sözleşme hükümleri geçersiz olacaktır.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun (6762 sayılı TTK) 20/2. (6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun (6102 sayılı TTK) 18/2) maddesi gereğince, tacir, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli iş adamı gibi hareket etmesi lazımdır. Nitekim, bankaların, tacir olarak bütün işlemlerinde basiretli davranma yükümlülüğü herhangi bir tacirden farklıdır. Bu sebeple bankalardan beklenen basiret ölçüsü ve özen yükümlüğü şüphesiz daha ağırdır. Özellikle bankaların internet bankacılığı hizmeti vermeye başladıkları andan itibaren özen yükümlülüğünün daha da arttığının kabul edilmesi gerekmektedir (Yılmaz, Süleyman; Hukuki Açıdan İnternet Bankacılığı, Ankara, 2010, s. 152.).
Buna karşılık, hiç kuşkusuz, internet bankacılığı işlemlerinde müşteriler de kendilerinden beklenen her türlü tedbiri almak ve her türlü dikkat ve özeni göstermek zorundadırlar. Bu sebeple bilgisayarlarına başkalarının ulaşmasına imkân tanıyan her türlü gerçek ve sanal saldırıyı önleyici tedbirleri almaları ve bu konuda azami özeni göstermeleri gerekmektedir. Müşterilerin, internet bankacılığında kullanılmak üzere kendilerine verilen özel bilgilerini, banka ve kredi kartlarında olduğu gibi, üçüncü kişilerden özenle koruma ve saklama yükümlülüğü mevcuttur. Bu yükümlülüklerin ihlal edilmesi hâlinde müşterinin kendi kusurundan kaynaklanan bu durumun sorumluluğuna kusuru oranında katlanması gerekmektedir.
Bu itibarla, müşterinin internet dolandırıcılığı eyleminin işlenmesinde ve kişisel bilgilerinin kötü niyetli üçüncü kişilerin eline geçmesinde kusuru var ise 818 sayılı BK’nın 44. (6098 sayılı TBK’nın 52.) maddesi gereğince bu kusur, müterafik kusur olarak değerlendirilebilecektir. Bu durumda banka, sözleşmeden doğan yükümlülüğünü yerine getirememesinde kusurlu olmadığını 818 sayılı BK’nın 96. (6098 sayılı TBK’nın 112.) maddesi gereğince ispat etmek durumunda olup, ayrıca müşterisinin müterafik kusurunu da ispat etmekle yükümlüdür (Yasaman, Hamdi; Banka Hukuku, İstanbul 2013, C. II, s.105) ….” hususu belirtilmiştir.
Somut olayda, davacılar arasında ” … Malzemeleri” unvanlı işletme hakkında 02/12/2011 tarihli Adi Ortaklık sözleşmesi ile kurulan Adi Ortaklık ilişkisi bulunduğu, adi ortaklığa ait banka hesabından davacıların bilgisi ve rızası dışında 3.kişilerin hesaplarına yukarıda belirtilen havalelerle toplamda 38.000,00 TL para aktarımı yapıldığı, bankaların, ağırlaştırılmış sorumluluğun bir gereği olarak objektif özen yükümlülüğü altında bulunmakta olup, buna karşılık hafif kusurlarından dahi sorumlu olacakları, ayrıca müşterisinin müterafik kusurunu da ispat etmekle yükümlü oldukları, davalı bankanın, davacıların kusurunu kanıtlayamadığı gözetildiğinde, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davalının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınması gereken 2.595,78 TL harçtan peşin alınan 648,95 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.946,83‬ TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinafa başvuran davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6- Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/02/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

M.Y.