Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/2021 E. 2020/1375 K. 06.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM .. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
.. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ASLİYE .. TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/03/2020
NUMARASI : Esas – 2 Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : … – (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. … –

DAVALI :
DAVA : Şirketin İhyası

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 06/11/2020
YAZIM TARİHİ : 12/11/2020
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya Asliye .. Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan şirketin ihyası davasında 03/03/2020 tarihinde tesis edilen davanın usulden reddine ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin terkin edilen ve ihyası talep edilen …’ne … sicil numarası ile, …i’ne … vergi numarası ile kayıtlı … isimli şirketin pay sahibi ve müdürü olduğunu, şirket hakkında TTK ilgili maddeleri uyarınca resen terkin işlemi yapıldığını, şirket adına … İli, … İlçesi … Mah. … Ada . Parsel Zemin Kat .. Bağımsız bölüme kayıtlı taşınmaz kaydı bulunduğunu, söz konusu taşınmazın tasfiyesinin gerektiğini, bu nedenlerle …’nin ihyasına, müvekkilinin bahsi geçen tapunun tasfiyesini gerçekleştirmek için yetkilendirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu …’nin sicil kaydının TTK Geçici 7. madde kapsamında 30/06/2014 tarihinde resen terkin edildiğini, ihya davasının 08/11/2019 tarihinde açıldığını, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 7. maddesinin 15. fıkrası gereğince beş yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğinden şirketin ihyasının istenemeyeceğini beyan ederek hak düşürücü ve zamanaşımı süresi geçtiğinden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ihyası talep edilen şirketin TTK’nın geçici 7. maddesi gereğince 30/06/2014 tarihinde re’sen sicil kaydının silindiği, davanın 08/11/2019 tarihinde açıldığı, terkin tarihinden dava tarihine kadar 5 yıllık sürenin geçtiği anlaşıldığından davanın hak düşürücü süre nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin ihyası istenen şirketin pay sahibi ve müdürü olduğunu, dava konusu şirketin … Müdürlüğüne … sicil, … vergi numarası ile… Dairesine kayıtlı olduğunu, ilgili şirket hakkında TTK ilgili maddeleri uyarınca resen terkin işlemi yapıldığını, her ne kadar terkin işlemi yapılmışsa da söz konusu şirketin tasfiye işlemlerinin gerektiği gibi tamamlanmadığını, tasfiyesi gereken hususların eksik bırakıldığını, müvekkilinin ortağı olduğu şirket adına taşınmaz bulunduğunu ve tasfiyesi gerektiğini, 6102 sayılı TTK Geçici 7/15. maddesine dayanılarak reddedilen tüm ihya davalarında hukuki yarar gözetilmeden, tasfiye aşamasında yapılan eksiklikler araştırılmadan zamanaşımından davayı reddetmenin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, resen terkin edilen şirket adına kayıtlı taşınmazın akıbeti belirsiz bir durum oluşturduğundan davayı açmaktaki hukuki yararlarının bulunmadığını, bu nedenle zamanaşımı uygulanmayacağını beyan ederek müvekkilin ortağı olduğu …nin ihyasına ve müvekkilinin bahsi geçen tapunun tasfiyesini gerçekleştirmek için yetkilendirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. Maddesi uyarınca Ticaret Sicilinden re’sen terkin olan şirketin ihyası istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. Madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Türk Ticaret Kanunu’nun “ek tasfiye” başlıklı 547. maddesinde: “Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.” hükmünün yer aldığı,
İhyası talep edilen …’nin … İli … İlçesi … Mah. … Ada . parsel, zemin kat, .. nolu bağımsız bölümde taşınmazının bulunması nedeniyle ihyasının TTK’nın 547. maddesi gereğince ek tasfiye niteliğinde olduğu, hak düşürücü sürenin söz konusu olmadığı, bu nedenle ilk derece mahkemesince davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı,
Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesi uyarınca … Müdürlüğünce 24/03/2014 tarihli münfesih ihtarnamesinin şirket müdürüne posta ile gönderildiği, 27/03/2014 tarihli … Gazetesinde ihtarın yayınlandığı, infisah sebebi olarak “18.05.2014 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunun 10 ve 32.maddelerine göre adreslerini ve durumlarını tespit edilememesi nedeni ile ilgili odadaki üyelikleri askıya alınan ve oda yönetim kurulu kararını takip eden yıl başından itibaren 2 yıl sonunda oda kaydı silinerek sicil kaydı silinmek üzere müdürlüklerine bildirilen şirket ve kooperatifler olarak” belirtildiği, şirket kaydının ihtar ve ilana rağmen süresi içerisinde bildirimde bulunmadığından 30.06.2014 tarihinde re’sen terkin edildiği, terkinin 04.07.2014 tarihli … Gazetesinde yayınladığı,
Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7. maddesinin 15. bendine göre, “Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” İhyası talep edilen şirket adına kayıtlı taşınmaz bulunduğundan davacının işbu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu anlaşılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta; davaya konu şirketin 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi kapsamında kaldığından bahisle davalı sicil müdürlüğünce ihtarname hazırlandığı ve ihtarnamenin … Gazetesi’nin 27.03.2014 tarihinde yayınlandığı, ihyası istenen şirket temsilcisine ihtarın posta ile gönderildiği anlaşılmaktadır. 6102 sayılı TTK’nın geçici 7.maddesinin 1-4.a ve 11.bentleri uyarınca terkin işlemi öncesinde ihtar ve ilanın yapıldığı görülmektedir.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Odalar Ve Borsalar Kanunun 10/3.maddesinde; “Oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl içinde, ilgilinin üyesi bulunduğu odaya müracaatla adres ve durumunu bildirmemesi halinde, oda yönetim kurulunun teklifi ve meclis kararıyla ticaret sicil kaydının re’sen silinmesi için ticaret sicil memurluğuna ihbarda bulunulur. İhbarı takip eden ayın ilk günü itibarıyla oda kaydı silinmiş sayılır. Bu süre içerisinde durumunu bildiren üyelerin aidat tahakkukları başlatılır. Ancak bu durumda olanlar tüm aidat borçlarını ödemedikçe seçmen listelerine tekrar kaydedilemeyeceği, hükmünü içermektedir.
Resmi gazetede 30/12/2012 gün ve 28513 sayıyla yayınlanan “Münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin” Tebliğ’in 1. maddesinin “d” bendinde; “18/5/2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 10 ve 32 nci maddelerine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle ilgili odadaki üyelikleri askıya alınan ve oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl sonunda oda kaydı silinerek, sicil kaydı silinmek üzere Müdürlüklere bildirilen şirketler ve kooperatifler.” ifadesi ile kanunda olmayan bir hali tebliğ ile düzenlemiştir.
Türk Ticaret Kanunu’nın geçici 7. maddesinde; “01/07/2015 tarihine kadar aşağıdaki hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır” denilmek sureti ile ancak kanun metninde sayılan halleri tespit edilen şirketin tasfiyesi TTK hükümlerine uyulmaksızın anılan maddedeki usule göre tasfiye edileceği belirtilmiştir. Diğer bir anlatımla bu madde belirtilen sınırlı hallere münhasıran özel bir tasfiye yöntemi getirilmiştir. Bu nedenle tadadi nitelikteki (numerus clausus) bu haller dışındaki durumlarda geçici 7. maddeye göre değil TTK veya ilgili kanunlardaki tasfiye usulünü uygun tasfiye yapılacaktır. Maddenin geçici ve istisnai oluşu göz önüne alındığında anılan maddedeki sayılan hallerin tadadi olduğu ve genişletilmeye tabi tutulamayacağı veya genişletici yorumda bulunulamayacağı açıktır. Kanunun istisnai tasfiye usulüne (geçici 7. Maddeye göre) tabi olacağını belirtmediği bir hal ikincil bir düzenleme ile de olsa geçici 7. madde kapsamına alınamaz. Hukuk Genel Kurulu’nun 14/06/2017 tarih ve 2017/4-1358 esas 2017/1193 karar sayılı kararında; “…Diğer taraftan normlar hiyerarşisi dikkate alındığında daha alt basamakta yer alan ve tamamen idarenin düzenleyici tasarrufu niteliğinde olan yönetmelikle, daha üst basamakta bulunan ve yasama organı tarafından objektif, soyut ve genel nitelikte bir yasama tasarrufu niteliğinde bulunan kanuna aykırı düzenleme getirilmesi mümkün değildir. Yönetmelik kaynağını kanundan alır ve ancak kanunun uygulanmasını gösterir. Kanunda bulunmayan bir düzenlemenin, yönetmelikle ihdası ve bu yolla kanunun önüne geçen bir uygulamanın benimsenmesi hukukun genel teorisine de aykırıdır” denilmek sureti ile yönetmeliğin kanunla çelişen hükümlerinin değil kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Özetle ikincil düzenlemeler dayandıkları kanun maddelerine aykırı olamaz ve çelişen hallerde ikincil düzenleme hükümleri dikkate alınmaz ve kanun hükümleri uygulanır.
Doktrinde de bu çelişkiye dikkat çekilerek tebliğdeki düzenlemenin kanuni dayanağının bulunmadığı ve kanundaki sayımın sınırlı olduğu vurgulanmıştır. (Murat Kaderoğlu Anonim Şirketlerin İnfisahı, sayfa 350-351, dipnot 251 atfı Çalışkan s. 200; Şengül Al Kılıç, Anonim Şirketlerde Tasfiyeden Dönme, sayfa 168 dipnot 418-aynı yöndeki atıf Karaman Coşgun s.316,)
Özetlenen süreçte davalı sicil müdürlüğünün terkin işlemleri sırasında kanunda olmayan bir hali esas alarak TTK geçici 7. madde uygulamak sureti ile re’sen terkin işlemini gerçekleştirmesinin normlar hiyerarşisine aykırı olduğu gibi; ticaret sicil müdürlüğünce şirketin kaydının 5174 Sayılı Kanunun 10 ve 32. maddelerine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle oda kaydı silinerek sicil kaydı silinmek üzere bildirildiğinden bahisle silindiği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 15/11/2018 tarih 2018/4965 Esas 2018/7120 Karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi; davalı Ticaret Sicil Müdürlüğünün şirketin terkini işleminin hukuka uygun olmadığı, davanın açılmasına Ticaret Sicil Müdürlüğünün sebebiyet verdiği, davalı … Ticaret Odasının yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulması gerektiği, bu sebeple davacının istinaf talebinin kabulü ile; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince davacının talebi hakkında yeniden hüküm kurulması gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Davacının istinaf talebinin KABULÜ ile; Konya Asliye .. Ticaret Mahkemesi’nin 03/03/2020 tarih … Esas … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
1- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
2- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret- i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf yoluna başvuru harcı ile 19,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 167,60 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
B) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.2 maddesi gereğince davacı talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1-Davanın kabulü ile; Konya Ticaret Sicili’nin … sicil numarasında kayıtlı …’nin … İli … İlçesi …. Mah. … Ada . parsel, zemin kat, .. nolu bağımsız bölümdeki taşınmazın tasfiyesi ile sınırlı olmak üzere İHYASINA.
– Şirketin son müdürlerinden davacı …’un ek tasfiye memuru olarak atanmasına, ek tasfiye memuruna ücret taktirine yer olmadığına, kararın tescil ve ilanına.
2- Alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T gereğince 3.400,00 TL ücret-i vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- Davacı tarafından yapılan 44,40 TL peşin harç, 44,40 TL başvuru harcı ile 122,90 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 211,70 TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

5- Hükmün kesinleşmesinden sonra HMK’nın 333 ve HMKGAT’nin 5/1. maddeleri gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde gider avansını yatıran tarafa iadesine
C) Karar tebliğ işleminin HMK’nın 359/son cümlesi gereğince dairemizce yapılmasına,
D) Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 06/11/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır

A.G