Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/2013 E. 2022/1850 K. 07.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/03/2020
NUMARASI : … Esas – … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI :
VEKİLİ : Av. … –

DAVALILAR : 1- … – T.C Kimlik No: …


VEKİLİ : Av. … –
DAVA : İtirazın İptali

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 07/11/2022
YAZIM TARİHİ : 08/11/2022
Davacı tarafından, davalılar aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasında 10/03/2020 tarihinde tesis edilen davanın usulden reddine ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendi;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların murislerinin davacı şirketin eski ortağı olduğunu, davalıların murisinin “şirket ortaklarından olan tüm cari hesap, havale ve şirket hisselerinin kârından doğan tüm alacaklarını tahsil ederek alacağının kalmadığını, bu konuda tüm haklarından vazgeçtiğini kabul ve taahhüt ederek gerek şirkette yetkili olduğu döneme ilişkin gerekse sonrasında yetkili olarak imzaladığı borçlandırıcı tüm senet, çek vb. evraklardan dolayı şirket ve şirket ortaklarının hiçbir şekilde sorumlu olmayacaklarını kabul ve taahhüt ederim” şeklinde taahhüdüne rağmen murisin taahhüde aykırı davranışları sebebiyle müvekkili şirketin takibe maruz kaldığı icra dosyalarına ödemeler yapmak ve ayrıca yargılamalarda masraf ve ücreti vekaletler ödemek zorunda kalındığını, ödemelerin istirdadı için davalıların murisleri aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi … E. sayılı dosyada istirdat davası açıldığını, tüm davalar ve neticesinde yapılan takipler nedeniyle ödemiş oldukları ücret ve masraflardan, davalıların murisi dolayısıyla davalılar külli halef sıfatıyla sorumlu olduklarını beyan ederek Konya … İcra Müdürlüğü … E. sayılı takip dosyasında ilamsız icra takibi yaptıklarını, davalılar süresi içinde borca itiraz ettiklerinden takibin durduğunu, bu nedenle itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; “…Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı davalıların murisinin şirket ortaklığı nedeni ile yükümlülüklerinin ihlali nedeni ile oluştuğu iddia edilen zararı değil, murisin taahhütname ve ibraname ile yükümlendiği borca aykırı davranışından ötürü meydana gelen dolaylı zararını talep etmektedir. Yukarıda açıklandığı üzere, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesi hükmünce davanın ticari iş niteliğinde sayılmadığı, göreve ilişkin düzenlemelerin, 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan; davanın mahkememizin görevli olmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği….” gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddi ile mahkemenin görevsizliğine, HMK nun 20. maddesi gereğince gerekçeli kararın tüm taraflara tebliği ile kararın kesinleşmesinden itibaren yasal iki haftalık süre içinde talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli Konya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin tacir olduğunu, açılan davanın sadece bu sebeple dahi ticari mahiyette olduğunu, yerel mahkemece işin ticari olduğu değerlendirilerek işin esasına girilerek delillere göre davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken usul ve yasaya aykırı, maddi gerekçelerle örtüşmeyecek şekilde hatalı değerlendirme yapılarak verilmiş olan görevsizlik kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Görev kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden nazara alınması gerekir. Ticaret mahkemelerinin görevi TTK’nın 5.maddesinde düzenlenmiş ve maddenin 1. bendinde “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” denilmiştir.
Bir davanın ticari dava olup olmadığı TTK’nın 4. maddesinde gösterilen ilkelere göre belirlenmekte olup, ticari davalar kendi aralarında mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Mutlak ticari davalar için tarafların sıfatlarına ve dava konusunun ticari işletme ile ilgili olup olmadığına bakılmazken, nispi ticari davalarda dava konusunun ticari işletme ile ilgili olup olmadığı kriter olarak kabul edilmiştir.
Ticari işletme, TTK’nın 11/1.maddesindeki tanıma göre; esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Esnaf işletmesi ile ticari işletme arasındaki sınırın ise Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak kararname ile belirleneceği hükme bağlanmıştır.Kanunda ticari işletme için herhangi bir miktarda gelir değil, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşar düzeyde gelir sağlama amacı aranmıştır.
Türk Ticaret Kanunu’nun 3.maddesinde; “ticari iş” kavramı açıklanmış ve “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” denilmiştir.
Ticaret hayatının temel sujesi olan “tacir” de yine işletme kavramı bağlamında tanımlanmış ve “bir ticari işletmeyi kısmen de olsa kendi adına işleten kişi”ye tacir deneceği TTK’nın 12/1.maddesinde belirtilmiştir.
Türk Ticaret Kanunu tacir kavramını gerçek kişiler ve tüzel kişilerde ayrı ayrı ele almış, gerçek kişilerde tacir sıfatının kazanılması bir ticari işletmenin mevcut olması, bir ticari işletmenin işletilmesi ve ticari işletmenin kısmen de olsa o kişi adına işletilmesi unsurlarına bağlanmıştır. Tüzel kişi tacir kavramının kapsamı ise TTK’nın 16/1. maddesinde düzenlenmiştir.
Buna göre; ticari davalar, mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın sırf dava konusunun TTK’da düzenlenmesi nedeniyle ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar ise, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1.maddesine göre her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava hâline getirmez.
Somut olayda; davacının davalıların murisi …’nın şirket yetkilisi olmadığı dönemde imzaladığı senetler uyarınca ödediği bedelleri davalıların murisinin imzaladığı hisse devir ve ferağ sözleşmesi ve 16/07/2009 tarihli ibraname uyarınca sorumlu olduğunu belirterek ödediği miktarların tahsili için Konya …İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında yaptığı takibe davalıların itirazının iptalini talep ettiği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın hisse devrinden kaynaklandığı, bu nedenle uyuşmazlığın ticari dava niteliğinde olduğu anlaşıldığından eldeki davada Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114 ve 115. maddelerine göre dava şartı olarak görev kamu düzenine ilişkin olup taraflarca ileri sürülmese dahi yargılamanın her aşamasında mahkemece res’en göz önünde bulundurulması zorunludur ve görev konusunda kazanılmış hak da söz konusu olmayacağından ilk derece mahkemesince görev hususu değerlendirilmeden davanın esası hakkında karar ittihazının usul ve yasaya uygun bulunmadığı anlaşıldığından, davacının istinaf talebinin kabulü ile HMK’nın 353/1.a.3 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının istinaf başvuru talebinin KABULÜ ile; Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/03/2020 tarih … Esas … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,

4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4 maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 07/11/2022 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

A.G