Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/1992 E. 2020/1314 K. 23.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ASLİYE … TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas

DAVACI : … – (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLLERİ : Av. … & Av. … – …

İSTİNAF EDEN DAVALI : … -(T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : …
YAZIM TARİHİ : …
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya Asliye … TİCARET Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davasında … tarihinde tanzim edilen ihtiyati tedbire itirazın reddine ilişkin ara karara karşı davalının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının sahtecilik yapılan, kambiyo vasfına haiz olmayan ve tahrifat öncesi zamanaşımına uğrayan senet ile müvekkiline karşı icra takibi başlattığını, 25/07/2019 tanzim ve 26/08/2016 vade tarihli 750.000,00 TL bedelli, keşidecesinin müvekkili olduğu, lehtarının … ve ciranta ile hamilinin davalı olduğu senette birden fazla şekilde tahrifat ve sahtecilik yapıldığını, senedin zamanaşımına uğradığını, tahrifatla birlikte senette çift vade olduğundan bono vasfına haiz olmadığını, Yargıtay ilamlarında da lehtarın gerçek ya da tüzel kişiliği olmadığında bononun kambiyo senedi vasfını taşımayacağının belirtildiğini, davalının haksız ve kötüniyetli olduğunu, davalı aleyhinde İİK’nın 72 ve 170. maddeleri gereğince kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini beyan ederek HMK’nın 209. maddesi gereğince teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesi ile icra takibinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince 10/01/2020 tarihli ara kararı ile; ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile Konya … İcra Müdürlüğü’ne ait … Esas sayılı icra takibinin HMK’nın 209. maddesi gereğince, takibin sadece davalı tarafından başlatılmış olması halinde ve sadece davacı yönünden tedbiren durdurulmasına karar verilmiştir.
İTİRAZ: Davalı vekili itiraz dilekçesinde özetle; davacının daha önce de tahrifat iddiasıyla ilgili dava açtığını ve davanın reddedildiğini ancak kararın kesinleşmediğini, aynı konu ile ilgili yeniden dava açılamayacağını, takibe konu senette sahtecilik yapılmadığını, davacının iddialarının kötüniyetli olduğunu, borcu sürüncemede bırakmak istediklerini, senet üzerindeki sayı ile senet metninde farklılık olması halinde senet metninde yazılı olan ibareye itibar edilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla böyle bir şey var ise söz konusu durumun maddi hatadan kaynaklandığını ve tarafların gerçek iradelerine itibar edilmesi gerektiğini, mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının ölçüsüz ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin mağdur edildiğini beyan ederek ihtiyati tedbir kararının kaldırılması ile davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan değerlendirme sonucunda; ihtiyati tedbire itirazların reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; itiraz dilekçesindeki beyanları tekrar ederek yerel mahkemece verilen tedbir kararının hukuka aykırı ve hakkaniyetsiz olduğunu, borçlunun sahtecilik veya tahrifat nedenine dayalı olarak açılan menfi tespit davasının İİK’nın 72. maddesi kapsamında dava olduğunu ve anılan madde usulüne göre tedbir kararı verilmesi gerektiğini, yerel mahkemenin HMK’nın 209. maddesine göre tedbir kararı verdiğini, söz konusu genel hükmün işbu dava da uygulanamayacağını beyan ederek ihtiyati tedbire itirazın reddine ilişkin karar ile konulan ihtiyati tedbirlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep; ihtiyati tedbir kararına itirazın reddine ilişkin ek kararın kaldırılması istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
İhtiyati tedbir talebinin kabulüne itiraz eden davalı borçlunun istinaf sebepleri doğrultusunda dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
İstinaf isteminde bulunan davalı borçlunun itirazları; HMK’nın 209.maddesi gereğince icra takibinden sonra açılan senedin sahte olarak oluşturulduğu iddiasına dayalı menfi tespit davasında tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Bu konudaki düzenlemeler dikkate alındığında;
İcra İflas Kanunu’nun 72/3.maddesinde;“İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.”
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 209.maddesinde ise;”1)Adi bir senetteki yazı veya imza inkâr edildiğinde, bu konuda bir (karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz. (2)Resmî senetlerdeki yazı veya imza inkâr edildiğinde, senetteki yazı veya imzanın sahteliği, ancak mahkeme kararıyla sabit olursa, bu senet herhangi bir işleme esas alınamaz. (3)Senede dayanılarak verilmiş olan ihtiyati tedbir, o senet hakkındaki sahtelik iddiasından etkilenmez ve gerektiğinde senet sahibi haklarının korunması için yeni tedbirler talep edebilir.”şeklinde yasal düzenleme mevcuttur.
Menfi tespit davası her ne kadar İİK’da düzenlenmiş ise de icra hukukuna özgü bir dava türü olmayıp maddi anlamda kesin hüküm teşkil eden ve HMK’daki genel usul ve yargılama kurallarına tabi olan ve genel mahkemelerde görülen bir dava türüdür.
Dolayısıyla usul kuralları bakımından İİK’nın hükümleri ile yetinilmesi doğru olmayıp HMK’daki usul kurallarının ve yasal düzenlemenin dikkate alınması gerekmektedir.
Yine her ne kadar menfi tespit davası, İİK da özel olarak düzenlenmiş ise de borçlu olmadığı iddiası ile açılan menfi tespit davasında; ödeme borcun sona ermesi, edimin ifa edilmemesi başta olmak üzere pek çok iddia gerek borcun dayanağı olan belgeye ilişkin def’ilerden gerekse kişisel def’ilere ilişkin olabilir.
Halbuki icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında takibe dayanak senetteki itiraz hususu HMK’nın 209.maddesinde özel olarak düzenlendiğinden yazı veya imza inkarına dayalı menfi tespit davalarında takip dayanağı belgedeki imzaya ve yazıya itiraz bulunduğu takdirde bu konuda özel hüküm olan HMK’nın 209.maddesinin uygulanması gerekmektedir.
Diğer yandan takibin durdurulması bakımından HMK’nın ihtiyati tedbirin koşullarına ilişkin genel düzenlemelerinin dikkate alınarak HMK’nun 390/3.maddesinde; “tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklindeki düzenlemede “yaklaşık ispat” ölçüsünde bir kısım delil ve emarelerle haklılığı ihtimal dahilinde gösteren belgelere dayalı olması koşulu da aranmalıdır.
Bu genel açıklamalardan sonra somut olay değerlendirildiğinde; davalı alacaklı … tarafından davacı borçlu hakkında Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasında icra takibine başlandığı, davacı takip borçlusu tarafından takip dayanağı senedin vade tarihinde tahrifat yapıldığı, ayrıca hiç var olmayan hayali … isimli şahsın lehtar olarak gösterildiğinden bahisle menfi tespit davası açıldığı, mahkemece davacının adli yardımdan yararlandığından şimdilik teminatsız olarak takibin durdurulmasına karar verildiği, davalı borçlunun tedbire itirazının reddedildiği, dosya içinde mevcut adli tıp raporu ve davalı borçlunun Konya Asliye … Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında yargılandığı göz önüne alınarak ilk derece mahkemesince tedbir talebinin HMK’nın 209. maddesi delaleti ile HMK 389 ve devamı maddelerindeki düzenlemeler ve davacının adli yardımdan yararlanması nedeniyle teminatsız olarak kabul edilmesinin usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu, bu nedenle, HMK 353/1.b.1 maddesi gereğince ihtiyati tedbire itiraz eden davalı borçlunun istinaf kanun yoluna başvuru talebinin esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davalının istinaf talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince davanın esası ile ilgili verilecek kararda dikkate alınmasına,
5-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6- Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda … tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1.f maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

A.G.