Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/197 E. 2023/379 K. 21.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/10/2019
NUMARASI : … Esas … Karar

ASIL DAVADA
İSTİNAF EDEN DAVACI : … (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. …

BİRLEŞEN KONYA … ATM … E. SAYILI DAVASINDA
İSTİNAF EDEN DAVACI : … (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. …

ASIL VE BİRLEŞEN
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 21/02/2023
YAZIM TARİHİ : 24/02/2023
Asıl ve birleşen davacılar tarafından, davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … sayılı dosyası ile açılan genel Kurul Kararının İptali davasında 30/10/2019 tarihinde tesis edilen davanın asıl ve birleşen davaların reddine ilişkin karara karşı asıl ve birleşen dosya davacılarının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
ASIL DAVADA:
DAVA: Asıl davacı … vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı Kooperatif üyesi olduğunu, davalı kooperatifin 30/06/2018 tarihli genel kurulunda alınan 7 nolu ara kararı ile Kooperatif’in 415.000 TL. civarında borcunun bulunduğu belirtilerek her üyeden 10.500 TL. bedelin alınmasına karar verildiğini, alınan kararın üyeler arasında eşitlik ilkesini ihlal ettiğini çünkü aidatlarını düzenli ödemeyen üyelerin bulunduğunu, usulüne uygun bir tasfiye kararı olmadığı için Kooperatif’in tasfiyeye girdiğinden söz edilemeyeceğini ve alınan kararda gerekli nisabın sağlanmadığını, toplantı nisabının sağlanmaması, eşitlik ilkesinin ihlali ve hile sebepleriyle alınan kararın yoklukla malül olup geçersiz olduğunu beyan ederek, davalı Kooperatif’in 30/06/2018 tarihli genel kurul tutanağının 7. maddesinde yazılı kararların yoklukla malül olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesini ve bu taleplerinin kabul görmemesi halinde davacının davalı Kooperatef’e 10.500 TL. borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Açılan dava Mahkememizin … E. sırasına kaydedilmiştir.
CEVAP: Davalı vekili asıl davaya cevap dilekçesinde özetle; davacının genel kurul kararını iptal ettirene kadar genel kurulda alınan kararların geçerliliğini koruyacağını, davacının iptal ile birlikte menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığını, menfi tespit talebinin tefrik ile ayrı değerlendirilmesi gerektiğini, davacının usule ve yasaya uygun olan ve katılmadığı genel kurul kararının iptal ettirebilmek için asılsız nedenler saydığını, mahkemeyi yanıltmaya yönelik beyanlar sunduğunu, davacının toplantı nisabı sağlanamaması iddialarının dava açısından hukuki bir geçerliliğinin bulunmadığını, davacının genel kurul toplantısına katılmadan ikame ettiği iş bu davanın reddi gerektiğini, hukuki mesnetten yoksun ve ispat edilmeyen davanın reddini savunmuştur.
BİRLEŞEN DAVADA
DAVA: Birleşen davacı … vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı Kooperatif üyesi olduğunu, davalı kooperatifin 30/06/2018 tarihli genel kurulunda alınan 7 nolu ara kararı ile Kooperatif’in 415.000 TL. civarında borcunun bulunduğu belirtilerek her üyeden 10.500 TL. bedelin alınmasına karar verildiğini, toplantıya çağrının usulüne uygun olarak yapılmadığını, toplantıda alınan kararların Kooperatifler Kanunu’nun 45, 46, 47 ve 50. maddelerine aykırı olduğunu, üyelere ek külfet yükleyen kararların yasanın aradığı şartları taşımadığını beyan ederek davalı Kooperatif’in 30/06/2018 tarihli genel kurul kararlarının iptaline ve davacının davalı Kooperatif’e borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; davacının menfi tespit davası açmada hukuki menfaatinin bulunmadığını, müvekkili kooperatifin üye sayısının 38 olduğunu, davacı 39 olduğunu iddia ediyorsa bunu ispatlaması gerektiğini, genel kurul çağrı mektubunun davacının kooperatife bildirdiği adrese yapıldığını, davacının adresini değiştirmiş ise bunu kooperatife bildirmesi gerektiğini, davacının genel kurul kararlarının kanuna aykırılığını iddia ediyor ise genel kurul toplantısına katılması gerektiğini, toplantıya katılmadan açılan bu davanın reddi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince “… Somut olayda ; Birleşen her iki davanın yasanın aradığı 1 aylık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
30/06/2018 tarihli genel kurul tutanağının 7. maddesinde alınan (her bir üyeden 10.500 TL. aidat alınmasına ilişkin) kararın kanun, anasözleşme ve iyiniyet kurallarına aykırı olup olmadığı ve dolayısıyla iptalinin gerekip gerekmediği, yoklukla malul olmasını gerektiren bir husus olup olmadığı yönünden yapılan incelemede ise ;
Dosya kapsamına uygun görülerek hükme esas alınan 01/08/2019 tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere; her iki davacının davalı Kooperatif’in normal üyesi olduğu, 2017 yılına ilişkin 30/06/2018 tarihli genel kurul tarihi itibariyle, davalı Kooperatif’in 38 üyesinin bulunduğu, iadeli taahhütlü gönderi ile tüm üyelere genel kurul çağrısı yapıldığı, davalı Kooperatif’in … , … ve hizmet alınan şirketler ile arsa sahibi … ‘ın alacaklarından dolayı 415.999,70 TL. borcunun bulunduğu belirlenmiştir. Aynı raporda hukuki değerlendirmeler de yapılmış ise de, hukuki değerlendirmenin Mahkememize ait bir yetki ve görev olması nedeniyle, rapordaki hukuki değerlendirmelere ilişkin tespitler, Mahkememizce değerlendirmeye alınmamıştır.
Davalı kooperatifin tasfiye halinde olması nedeniyle genel kurul toplantılarında nisap aranmayacağı, kararların oy çokluğu ile verileceği, iptali istenilen kararın da toplantıya katılanların oy birliği ile verildiği anlaşılmıştır.
Asıl davada davacı …, 30/07/2018 tarihli genel kurul karanının yoklukla malul olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesini istemiş, tespit ve iptal talebi terditli olarak ileri sürülmemiş, tespit talebinin iptale gerekçe niteliğinde feri bir talep olduğu sonucuna varılmıştır. Her iki talebin aynı anda ileri sürüldüğü kabul edilse dahi, söz konusu genel kurul kararına ilişkin, yukarıda yazılı emsal içtihatlarda belirtilen ve yoklukla malul sayılmasını gerektiren hallerin de bulunmadığı görülmüştür.

30/07/2018 tarihli genel kurul toplantısında alınan 7 nolu kararın, kanun, anasözleşme ve iyiniyet prensiplerine aykırı olmadığı, yoklukla malul olmasını gerektiren bir durumun da olmadığı, her iki davacı tarafın bu yöndeki iddialarını ispat ta edemedikleri görülmüş, birleşen her iki davanın ispat edilememesi nedeniyle ayrı ayrı reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Asıl davacı … istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu genel kurul kararının yoklukla malül olup iptali gerektiğini, dava konusu genel kurul kararınını, toplantı nisabının sağlanmaması, hile ve eşitlik ilkesi ihlali sebebiyle yoklukla malül, geçersiz, yok hükmünde olduğunu, kooperatif yönetimi ve denetleme kurulu tarafından kooperatif üyereleri ve genel kurulun aldatıldığını, kooperatif genel kurulunca hak eşitliği ilkesinin açıkça ihlal edildiğini, davalı kooperatifin tasfiyeye henüz girmemiş olduğunu, henüz iş ve inşaatın tamamlanmaması sebebiyle teknik anlamda tasfiyeye geçilmesinin de bu aşamada mümkün olmadığını ve gerçek anlamda tasfiye sürecinden bahsedilememesi sesebiyle davalı kooperatifin nisap aranmama ayrıcalığından faydalanmasının mümkün olmadığını belirterek istinaf talep etmiştir.
Birleşen davacı … istinaf dilekçesinde özetle; müvekkiline genel kurul ile ilgili usulüne uygun bildirim yapılmadığını, kooperatifin resmi kayıtları ile yönetim kurulunun aldığı kararın, toplantı gündemi ve genel kurulda alınan kararda yazılı hususlar ve borçların birbirini tutmadığını, genel kurul kararında arsa sahibine 415.000 TL borç olduğunun yazılı olduğunu, ancak arsa sahibine olan borcun,. Yönetim kurulu kararına göre 220.000 TL olduğunun anlaşıldığını, dosyaya sundukları 13/08/2013 tarihli belgeye göre kooperatifçe müvekkilinden 152.000 TL para alındığını ve bundan sonra para alınmayacağının kabul edildiğini, dava konusu genel kurul kararı ile ise müvekkilinden ek ödeme talep edildiğini, bu açıdan da kararın müvekkili açısından geçersiz olduğunu belirterek istinaf talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl dava ve birleşen dosyada dava; davalı kooperatifin 30/06/2018 tarihli genel kurul tutanağının 7. maddesinde yazılı kararın yoklukla malul olduğunun tespiti ile iptali istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Davaya son veren taraf işlemleri olan feragat, kabul ve sulh, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 307 ilâ 315. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Tasarruf ilkesinin bir sonucu olarak davaya son veren taraf işlemleri hüküm kesinleşinceye kadar yapılabilir. Bir başka ifade ile taraflar davayı kabul ederek ya da davadan feragat ederek veya sulh sözleşmesi yaparak yargılamanın her aşamasında ve hatta kanun yollarında herhangi bir hükme gerek kalmaksızın davayı sona erdirebilirler. Ancak bu işlemler vekil tarafından yapılacaksa vekilin vekâletnamesinde özel yetkinin bulunması gerekir (HMK m. 74).
Davadan feragat, davayı kabul ve sulh, içerikleri itibariyle birer maddi hukuk işlemi olmakla birlikte, yapılış şekli itibariyle birer usulü işlemdir. Bu nedenle söz konusu işlemler bir taraftan maddi hukuk anlamında uygulama imkânı bulan iradeyi bozan hâllere dayanılarak iptal edilebilirken, diğer taraftan kesin hüküm gibi sonuç doğurmaktadır.
Davadan feragat, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir (HMK m. 307). Davadan feragat eden davacı, bununla dava dilekçesinin talep sonucu bölümünde istemiş olduğu haktan kısmen veya tamamen vazgeçer. Feragat, davayı kesin olarak sonuçlandıran bir hukuki neden olup, yapıldığı anda kesin hükmün sonuçlarını doğurur.
Asıl dosya davacısı vekilince verilen 16/02/2023 tarihli dilekçe ile birleşen dosya davacısı vekilince verilen 21/02/2023 tarihli dilekçelerin davadan feragat dilekçesi olduğu, davaya konu nizanın tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri türden olduğu, asıl ve birleşen davacı vekillerinin vekaletnamelerinde davadan ve kanun yollarından feragate ilişkin özel yetki bulunduğu, HMK’nın 310. maddesi gereğince karar kesinleşinceye kadar davadan feragat mümkün olduğundan ve dairemizce henüz davalının istinafı esastan incelenip karara bağlanmadığından; asıl ve birleşen davacıların feragat beyanları nazara alınarak ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince yeniden hüküm kurularak asıl ve birleşen davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Asıl ve Birleşen dosya davacılarının davadan feragat beyanları nazara alınarak istinaf talebine ilişkin dilekçelerinin REDDİNE,
1- Asıl dava davacısı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde asıl davacı davacısına iadesine,
2- Birleşen dava davacısı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde birleşen dava davacısına iadesine,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4
– İstinaf kanun yoluna başvuru sırasında asıl ve birleşen davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde bırakılmasına,
B) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.2 maddesi gereğince davacı talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1-Asıl dava yönünden davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
– Asıl dava davacısından alınması gereken harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
– Asıl dava davacısı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
– Asıl davada davalının yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
2-Birleşen dava yönünden davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
– Birleşen dava davacısı tarafından yatırılan toplam 215,22 TL peşin harçtan karar tarihi itibariyle alınması gereken 179,90 TL harcın mahsubu ile fazla yatırıldığı anlaşılan 35,32 TL harcın talep halinde birleşen dosya davacısına iadesine,
– Birleşen dava davacısı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
– Birleşen davada davalının yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
3-HMK’nın 333 ve HMKGAT’nin 5/1. maddeleri gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının gider avansını yatıran tarafa iadesine,
C) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
D) Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 21/02/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

M.Y.