Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/1957 E. 2022/1262 K. 19.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/09/2019
NUMARASI : … Esas – … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : … Bankası A.Ş.
VEKİLLERİ : Av. … & Av. … -…

DAVALI : … – T.C Kimlik No: …
VEKİLLERİ : Av. … & Av. … & Av. … – …
DAVA : İtirazın İptali

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 19/09/2022
YAZIM TARİHİ : 20/09/2022
Davacı tarafından, davalı aleyhine Konya …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasında 26/09/2019 tarihinde tesis edilen davanın reddine ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendi;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile dava dışı kredi borçlusu …. İnş. Ltd. Şti arasında 10.000 TL limitli 08/07/2016 tarihli ticari müşteri sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme uyarınca kredi borçlusu lehine ve davalı borçluya müşterek ve müteselsil kefaleti ile krediler kullandırıldığını, borçluların taahhütname hükümlerini yerine getirmemeleri üzerine hesapların kapatılarak ihtarname gönderildiğini, alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığını, davalının ödeme emrine itiraz ettiğini, bu nedenle takibin durduğunu, açıkladığı nedenlerle davanın kabulü ile asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin kredi sözleşmesine şirket yetkilisi sıfatıyla imza attığını, kefalet hükümlerinin uygulanamayacağını, ortada herhangi bir kefalet sözleşmesi bulunmadığını, dava konusu kredi şirketine taraf olan … Şti’nin borcun doğumundan önce 20/09/2017 tarihli ve … yevmiye numaralı limited şirket pay devri sözleşmesi ile dava dışı …’a tüm aktif ve pasifleri ile birlikte devredildiğini, müvekkilinin bu tarihten sonra tüzel kişilik aleyhine doğacak olan borçlardan herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; “….Davacı, 08/07/2016 tarihli kredi sözleşmesinin asıl borçlusu olan dava dışı … Ltd. Şti.’nin sözleşme imzalandığı tarihteki tek ortağı ve yetkilisi olduğunu, davalının alınan kredi nedeniyle ortaya çıkan yararları elde ettikten sonra kendi yol açtığı şekle aykırılığa dayanarak sorumluluktan kurtulma çabasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu savunmuştur. Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2016/9549 Esas 2017/2962 Karar sayılı 11/04/2017 tarihli ilamında da açıklandığı üzere; asıl borçlu şirketin ortağı ve yöneticisi olan davalının şekil şartına sığınarak kefalet sözleşmesinin hükümsüzlüğünü dile getirmesi hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmadığı gibi iyiniyet kurallarına da aykırı sayılamayacağından borçlu şirketin ortağı ve yöneticisi olan davalının şekle aykırılık nedeniyle kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğunu ileri sürmesi hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmadığından davacının bu savunması yerinde görülmemiştir. Anılan nedenlerle davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
İİK’nın 67/2. Maddesine göre; Bu davada (itirazın iptali davasında) borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. Somut olayda, davacının tazminat talebinin şartları oluşmadığından, davalının tazminat talebinin ise takibin kötü niyetli olarak başlatıldığı hususu sabit olmadığından ayrı ayrı reddine karar vermek gerektiği….” gerekçesiyle davanın reddine, davacının ve davalının tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece kefalet sözleşmesinin geçerli olmadığı gerekçe gösterilerek verilen davanın reddi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, borçlular, verdikleri taahhütname hükümlerini yerine getirmemiş, bunun üzerine açılan bu hesapların kapatılarak, Beyoğlu … Noterliğin 07/09/2017 gün ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini, ihtarname ile 10.714,13- TL nakit alacağın ödenmesinin istendiğini, ayrıca davalı taraf kredi sözleşmesinin imzalandığı tarihte şirketin tek yetkilisi olduğunu, sahibi olduğu şirket adına çektiği krediye kefil olup tüm hukuki sorumluluğunu bilerek ve isteyerek sözleşmeyi imzaladığını, sonrasında ise kanunda ki katı şekil şartlarını öne sürmesinin açıkça MK’nun 2.maddesine aykırı olduğunu, bu hususu bilerek kefil olan ve kredi imkânına sahip olan davalının, şimdide sadece TBK 583.maddeye dayanarak kefalet sıfatlarının geçersiz olduğunu iddia ettiğini, bu durumun açıkça hakkın kötüye kullanılmasını gözler önüne serdiğini, kural olarak yasada öngörülen şekil şartına uyulmadan yapılan sözleşmelerin batıl olduğunu, kendi şirketine kefil olan davalının yalnızca şekil şartına dayalı olarak kefaletlerinin geçersiz sayılması hakkın kötüye kullanılması şeklinde değerlendirilmesini ve iyi niyet kuralları ile bağdaşmaması çerçevesinde değerlendirilerek Adli Tıp Kurumu raporunda da belirtildiği üzere sözleşmedeki imzanın davalının eli ürünü olduğu da göz önüne alınarak yerel mahkemece verilen davanın reddi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, istinaf itirazları doğrultusunda kararın bozulmasına karar verilmesi talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
6098 sayılı TBK’nun 583 maddesinde “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır. Kendi adına kefil olma konusunda özel yetki verilmesi ve diğer tarafa veya bir üçüncü kişiye kefil olma vaadinde bulunulması da aynı şekil koşullarına bağlıdır. Taraflar, yazılı şekle uyarak kefilin sorumluluğunu borcun belirli bir miktarıyla sınırlandırmayı kararlaştırabilirler. Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumluluğunu artıran değişiklikler, kefalet için öngörülen şekle uyulmadıkça hüküm doğurmaz….” hükmünün yer aldığı, ilk derece mahkemesince adli tıp kurumundan alınan raporda kredi sözleşmesinde kefalete ilişkin kısımda yer alan tarih, kefalet miktarı, müteselsil kefil, isim ve adrese ilişkin yazı ve rakamların …’ın elinden çıkmadığının tespit edildiği, bu nedenle kefaletin … yönünden geçersiz olduğu, …’ın şekil noksanlığını sonradan ileri sürmesinin hakkın kötüye kullanılması olarak nitelendirilemeyeceği, davacı bankanın ilk derece yargılaması sırasında sunmuş olduğu delillerle davalı kefilin şekil şartı yokluğunu bilerek davalının kredi kullandırma iradesini sakatlamak kastı ile şekil noksanlığını yarattığını ispatlayamadığı, tarafların kredi ilişkisindeki duruma göre, güçlü konumda olan ve basiretli davranma yükümlülüğünde olan davacı bankanın, davalının kefaletinin, kanundaki düzenleme çerçevesinde şekil şartlarına uygun olarak alınması gerektiğini ve buna aykırı düzenlenen kefaletin geçerli olmayacağını bilecek durumda olduğu (Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 08/06/2020 tarih 2018/2868 esas 2020/869 karar sayılı ilamı), bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacının istinaf başvuru talebinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4-İstinafa başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6-Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 19/09/2022 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

A.G