Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : …
KARAR NO : …
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar
ASIL DOSYADA
İSTİNAF EDEN DAVACI : … – (T.C Kimlik No: … )
VEKİLLERİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
BİRLEŞEN KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
… E. … K. SAYILI DOSYASINDA
İSTİNAF EDEN DAVACI : … – (T.C Kimlik No: … )
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
ASIL ve BİRLEŞEN DAVA : Kooperatif Genel Kurul Kararın İptali
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 21/10/2022
YAZIM TARİHİ : 25/10/2022
Davacı ile birleşen dosya davacısı tarafından davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali davasında … tarihinde tesis edilen karara karşı davacı ile birleşen dosya davacısının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
ASIL DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı kooperatifin peşin ödemeli 2 adet üyeliğinin bulunduğunu, davalı kooperatifin 23/04/2017 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında peşin ödemeli üyelerden, genel kurul tarihinine kadar çevre düzenlemesi, emlak vergisi, tapu ve vergi masraflarına istinaden 12.332’şer TL.nin iki eşit taksit halinde tahsil edilmesine oy çokluğu ile karar verildiğini, tahsil edilecek rakamın keyfi olarak belirlendiğini, sadece peşin ödemeli üyelerden tahsile karar verilmesi nedeniyle alınan bu kararın 1163 s. Kooperatifler Kanunu’nun üyeler arasında eşitlik prensibine ilişkin 23. maddesine, genel kurul kararıyla dahi belli bir grup ortağa külfet yüklenemeyeceğine ilişkin 32. maddesine ve anasözleşmeye aykırı olduğunu beyan ederek, … tarihli kooperatif olağan genel kurulunda alınan (peşin ödemeli üyelerden para tahsil edilmesine ilişkin … nolu) kararın Kanun’a ve Anasözleşme’ye aykırı olması nedeniyle batıl (yok hükmünde) olduğunun tespitine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde ve tavzih beyanlarıyla özetle; davacının davalı kooperatifin peşin ödemeli üyesi olduğunu, davalı kooperatifin … tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında … nolu karar ile peşin ödemeli üyelerden, normal üyelerin de istifade ettiği giderlere ilişkin olarak, çevre düzenlemesi, sigorta ve tapu bedeli ile emlak vergisi gibi masraflar için 12.332’şer TL. toplanmasına karar verildiğini, alınan bu kararın 1163 s. Kooperatifler Kanunu’nun eşitlik ilkesine ilişkin 23. maddesine, 31. ve 34. maddeleri ile ayrıca iyiniyet prensiplerine de aykırı olduğunu beyan ederek, … tarihli kooperatif olağan genel kurulunda alınan (peşin ödemelerden aidat alınmasına ilişkin 8 nolu) kararın, kanun ve iyiniyet prensiplerine aykırı olması nedeniyle iptaline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı kooperatif asıl ve birleşen davaya cevap vermemiş olup, davalı kooperatif vekili duruşmadaki beyanında asıl ve birleşen davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “….yazılı emsal içtihatlara ve yasal düzenlemelere göre, çevre düzenlemesi, tapu, sigorta, emlak vergisi giderleri gibi masrafların peşin ödemeli üyelerden istenebilecek gider kalemlerinden olduğu belirlenmiştir. Anılan masrafların sadece peşin ödemeli üyelerden istenilmesinin, diğer normal üyelerden de istenilmemek suretiyle normal ve peşin ödemeli üyeler arasında eşitliğe aykırı hareket edilmesinin veya masrafın fazla istenilmesinin ise, yasa, anasözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılık halleri olarak ileri sürülebilecek iptal sebeplerinden olduğu, dava konusu … nolu kararın bu sebeplere dayalı olarak batıl sayılamayacağı sonucuna varılmış ve davacılardan …’un alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespitine ilişkin davasının reddine karar vermek gerekmiştir. Dava konusu … nolu karar, yasa, anasözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılık hallerine dayalı olarak iptali istenebilecek kararlardan ise de; İptal davasının toplantıya katılmayanlar yönünden de, nisabı etkilemeyen çağrıda usulsüzlük hallerinde, genel kurul tarihini takip eden günden itibaren 1 aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmasının gerektiği, davacılardan …’ın iptal davasını … genel kurul tarihinden itibaren 1 aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra … tarihinde açtığı belirlenmiş, re’sen gözetilmesi gereken hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle …’ın davasının da reddine karar vermek gerekmiş ve oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle davacı …’un davasının ispat edilememesi nedeniyle reddine, birleşen davanın davacısı …’ın davasının hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Asıl davada davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; somut olayda, bir konut yapı kooperatifi ile, müvekkili ortak arasındaki bir ihtilaf olduğuna göre, olaya, 1163 Sayılı Yasa hükümlerinin (ayrıca, davalı kooperatifin anasözleşmesinin hükümlerinin) uygulanması gerektiğini, Kooperatifler Yasası’nda eşitlikle ilgili 23. ve 32. madde hükümlerinin önemli olduğunu; çünkü mutlak eşitliği düzenlediklerini, yani, her konut yapı kooperatifi davasında, mahkemenin, öncelikle, hak eşitliğinin ihlâl edilip edilmediğini, re’sen araştırması gerektiğini, somut olayda ise, yüzbinlerce TL çevre düzenlemesi giderinin, genel kurul kararına dayanılarak, mutlak eşitliğe dair yasa hükümleri açıkça çiğnenerek, müvekkili ile, emsalleri olan, peşin: maktu bedel ödeyip imtiyazlı ortaklık kazananlara yükletilmiş olduğu halde, ilk derece mahkemesi, olayı doğru anlayamadığından davalarını yasaya açıkça aykırı reddettiğini, öncelikle, tarafların davet edilmesiyle duruşma yapıldıktan sonra, 1163 sayılı Yasa’nın ortakların hak/külfetlerdeki mutlak eşitliklerine ve yine, ortakların, yasaya dayalı kazanılmış haklarının, sonradan, Genel kurul kararıyla ortadan kaldırılmayacağına dair kamu düzeninden olan hükümleriyle, davalı kooperatifin ana sözleşmesindeki, tam olarak aynı mahiyetteki kamu düzeninden olan emredici hükümlerine açıkça aykırı olduğundan, yok hükmündeki davaya konu … günlü genel kurul toplantısında alınan ve bahçe tanzimi için ödeneceklerin tamamının, maktu/peşin bedel karşılığında ortaklık satın almış eski ortaklar tarafından ödenmesine dair kararının yokluğunun tespitiyle iptaline karar verilmesi, yasal zorunluluk olduğunu beyan ederek istinafa konu ilk derece mahkemesince verilen redde dair kararın kaldırılarak, davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa göre genel kurula çağrılması ve yine genel kurul toplantısından haberdar edilmesi gerekirken; çağrılmamış haberdar edilmediğini, kanunun bu emredici hükmü uygulanmayarak müvekkilinin genel kurul toplantısından hiç bir şekilde haberdar edilmeden müvekkili aleyhine genel kurulda karar alındığını karardan da haberdar edilmediğini, müvekkilinin genel kurul toplantısına çağrılsa, haberdar edilse ve yine genel kurul kararından haberdar edilse idi müvekkilinin 1 ay içinde dava açacağının aşikar olduğunu, ilk derece mahkemesinin gerekçesinin aksine müvekkili hiçbir şekilde usulsüz de olsa çağrılmadığını, haberdar edilmediğini, dava konusu yapılan davalı kooperatifin genel kurulunda alınan 8. Maddesi; müvekkili ve müvekkili gibi peşin ödemeli üyelerin şahsi sorumluluğunu ağırlaştırmakta olup, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 52. Maddesinde “Ortakların şahsi sorumluluklarının ağırlaştırılması veya… Hakkında alınacak kararlar için bütün ortakların 3/4’ünün rızası gereklidir.” gereğince nitelikli çoğunlukla karar alınması gerektiği halde alınmadığından TBK. 27. maddesine göre kesin hükümsüz veya yok hükmünde olduğunu, mahkeme tarafından resen dikkate alınması gerektiği halde aksine düşünce ile karar verilmesinin açıkça usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini beyan ederek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl dava kooperatif genel kurul kararının butlanı, birleşen dava ise iptali istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesi uyarınca ortaklar, hak ve yükümlülüklerde eşit konumdadır. Yönetim kurulu bu ilkenin dışına çıkmak istediği takdirde, bu hususu genel kurul gündemine alarak, genel kurulun tartışmasına açıkça sunması gerekmekte veya genel kurulun yapılan uygulamayı açıkça ya da zımnen benimsemesi gerekmektedir. Bu nedenle, sabit ve peşin bedel ödemek suretiyle ortaklığa alınmadaki bu usule uyulmamışsa, böyle bir ortağın (devam eden inşaatların finansmanına katılımı için) üyelik aidat yükümlülüğü devam eder. Açıklanan usule uyulmuşsa, ortaklığa alınmadaki bu farklılık, ortaklığa alındıktan sonra üyelik aidatı istenmesini mümkün kılmaz ise de kooperatifin amacına ulaşıncaya kadar yapılan genel yönetim ve altyapı giderlerinden ortağın sorumluluğu devam eder. Genel kurulca açık yetki verilmedikçe ya da benimsenmedikçe, 1163 Sayılı Kanun’un 23. maddesine aykırı şekilde yönetim kurulunun diğer ortaklardan farklı statüde ortaklığa kabul kararı vermesine veya akçalı konularda bir ortağı farklı statüde konumlandırmasına geçerli hukuki sonuç bağlanamaz. Genel kurulca önceden ya da sonradan açıkça alınan bir karar ile üyenin peşin bedelli ortak olarak kabul edilmediğinin belirlenmesi halinde, üyeden inşaat finansmanı için uzunca bir süre aidat istenilmemişse ya da bilançolarda, hesap cetvellerinde, faaliyet raporlarında, genel kurullarda ve üye kayıt defterlerinde bu yönde bir borç kaydı yer almamışsa, üyenin peşin bedelli ortak olduğunun kooperatifçe zımnen benimsendiği ve sadece genel yönetim ve altyapı giderlerinden sorumlu olduğu sonucuna varılması gerekir.
Somut olayda davalı kooperatifin … tarihinde yapılan 2016 yılı olağan genel kurulunda, sözleşme ile peşin ödemeli üye olanlardan çevre düzenlemesi, emlak vergisi, tapu ve vergi masraflarına istinaden 12.332,00 TL’nin iki eşit taksitte tahsil edilmesinin karar altına alındığı, asıl dava davacısının bu karara red oyu kullandığı, genel kurul tutanağında red oyu kullandığının tutanağa geçirilmesini talep ettiğinin ,isminin tutanağa geçirildiğinin yazılı olduğu, birleşen dava davacısının ise genel kurula katılmadığı anlaşılmıştır.
Asıl davada davacının genel kurulda alınan bu kararın sadece peşin bedelli üyelere ödeme külfeti getirdiğinden bahisle eşitlik ilkesine aykırı olduğunu iddia ederek butlanını talep ettiği, birleşen davada da davacının aynı gerekçeyle iptalini talep ettiği anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklandığı üzere peşin bedelli üyeler kooperatifin amacına ulaşıncaya kadar yapılan genel yönetim ve altyapı giderlerinden sorumludurlar.
Bilirkişi tarafından verilen raporda davalı kooperatifin genel yönetim ve altyapı giderlerine toplam 375.255,98 TL aktardığı, üye başına düşen genel yönetim ve alt yapı giderinin 3.950,07 TL olduğu belirlenmiş olup, peşin bedelli üyeler genel yönetim ve altyapı giderlerinden sorumlu oldukları için diğer normal aidat ödeyen üyelerin ödedikleri aidatlar içinde genel yönetim ve altyapı giderleri zaten bulunduğu için genel kurul kararınında herhangi bir yokluk ya da butlan durumu bulunmadığı anlaşılmıştır. Davacının iptal talebi bulunmamakla birlikte iptal davası açma süresi olan bir aylık hak düşürücü süre de geçmiştir. Bu durumda asıl dava davacısının istinaf başvuru talebinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
Birleşen dava açısından ise, Yerleşmiş Yargıtay uygulaması, emsal Yargıtay 23. HD’nin 02.05.2017 T. ve 2015/7694 E., 2017/1296 K. sayılı ilamı ve TTK m.446/1-b gereği “usulsüz çağrı genel kurul kararlarının iptali için tek başına yeterli olmayıp, usulsüz çağrılan ortağa, genel kurulda alınan kararlara red oyu kullanıp, muhalefet şerhini tutanağa geçirtme koşulları aranmaksızın iptal davası açma hakkını sağlar. Ancak çağrı usulsüz olsa bile genel kurul kararlarının iptali davasının 1163 sayılı Yasa’nın 53. maddesi bir ay içinde açılması gerekmekte olup, davacının genel kurulda bulunmamaları sürenin başlamasına engel değildir.” şeklindedir.
Bu sebeple birleşen dava bir aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı için ilk derece mahkemesinin birleşen davayı hak düşürücü süreden dolayı reddetmesi de yerinde olduğundan birleşen dava davacısının istinaf başvuru talebinin de HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Asıl ve birleşen dosya davacılarının istinaf başvuru taleplerinin ESASTAN REDDİNE,
2-Asıl davada alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Birleşen davada alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-İstinafa başvuran asıl ve birleşen dava davacıları tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
6-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
7-Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 21/10/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır
A.Ç