Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/1533 E. 2021/1246 K. 31.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:… -…
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO:…
KARAR NO :…

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/12/2019
NUMARASI :… Esas… Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : … (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. …

DAVALILAR: 1- … (T.C. Kimlik No: …)
2- …Holding Anonim Şirketi
3- … (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av….

KISITLI : … (T.C. Kimlik No: …)
VASİ : … (T.C. Kimlik No:…) – …
DAVA : Şirket Ortağı Olmadığının Tespiti ve Alacak

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 31/05/2021
YAZIM TARİHİ : 01/06/2021
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya Asliye …. Ticaret Mahkemesi’nin… Esas sayılı dosyası ile açılan şirket ortağı olmadığının tespiti ve alacak davasında 30/12/2019 tarihinde tesis edilen karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karara karşı davaının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacı tarafın yüksek faiz getireceği ve istendiği an geri ödeneceği garantisi ile davalı tarafa para verdiğini, müvekkili davacı tarafa yatırdığı para karşılığı belge verildiğini, bu parasının müvekkili davacı tarafa iadesinin gerektiğini ancak müvekkili davacı tarafın verdiği paraları geri istemesine rağmen davalı tarafça müvekkili davacı tarafın parasının iade edilmediğini, davalı tarafın Bankacılık Kanunu ‘na aykırı şekilde mevduat topladığını, SPK ‘na aykırı olarak aracılık faaliyetinde bulunup hisse senetlerini halka arz ettiğini, davalı şirket veya şirketlerin yöneticilerinin vs. cürüm işlemek amacıyla çete oluşturmak vs. suçlarından değişik ceza dava dosyalarında yargılandıklarını, birçok devlet kuruluşunca davalı tarafın denetlendiğini ve denetlemelere ilişkin birçok rapor düzenlendiğini, davalı şirket veya şirketlerin ticari defterlerinin de usulüne uygun tutulmadığından bahisle diğer davalı gerçek kişiler …….., … ve… ‘nun da şirket veya şirketlerin yöneticilerinden olması nedeniyle müvekkili davacı tarafı zarara uğrattıklarından ve müvekkili davacı tarafa karşı sorumlu olduklarından da bahisle müvekkili davacı taraf ile davalı taraf arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespitine ve ayrıca davalı tarafa verilen para nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik aynen ödenmesi kayıt ve şartıyla 75.235 EURO nun faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının Türkiye’de mutat meskeni bulunmadığı takdirde teminat yatırması gerektiğini, davacınını iddiasına dayanak yaptığı müvekkili şirkete ait hisse senetlerinin, üçüncü kişilerden devren iktisap ettiğini, senetlerin elinde bulunması nedeniyle taraflar arasında ortaklık ilişkisi bulunduğunu, 2007 yılı genel kurul toplantısına katılarak, haklarını kullandığını, 11 yıl sonra ortak olmadığı iddiasında bulunmasının dürüstlük ve iyi niyet kurallarına uygun olmadığını, SPK raporlarının uyuşmazlığın çözümüne katkı sağlayacak nitelikte olmağını, müvekkili şirket yöneticileri hakkında mahkumiyet kararı verilmediğini, davacının hile iddiasının yasal dayanağı olmadığını, iş bu davanın zamanaşımı ve hak düşürücü süre yönünden reddi gerektiğini savunduğu görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; işbu dava hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince verilen kararın Anayasa ve AİHS ile güvence altına alınan mülkiyet hakkı ile kanunların geriye yürümeyeceği, kazanılmış haklara saygı, hukuki güvenlik, belirlilik, adil yargılama ve ayrımcılık yasağını ihlal ettiğini, davalının TTK, bankacılık kanunu ve SPK kanununu ihlal ettiklerini, davalının yaptığı usulsüzlüklerin SPK ve diğer resmi kurum raporlarında açıklandığını, müvekkilinin ortak yapılmasının hukuken mümkün olmadığını ve ortaklık ilişkisinin kurulmadığını, dosyanın tahkikat aşamasının tamamlanmadığını, itirazları doğrultusunda ek rapor alınmasını beklerken bahsi geçen düzenlemenin yürürlüğe girerek temel hakları ihlal ettiğini, yürürlüğe giren yasanın, öncesinde mahkeme kararlarıyla ödeme yapılanlarla, müvekkili arasında ayrımcılık yarattığını, mağduriyetini artırdığını, bunun da AİHS’ye aykırı olduğunu, taraflar arasında ortaklık ilişkisinin kurulmadığını, geçersiz bir sözleşmenin sonradan kanun ile geçerli hale getirilmesinin mümkün olmadığı iddialarıyla yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, anayasanın 90. Maddesi ve AİHS kapsamında korunan temel hakların bu düzenlemeyle ihlal edildiğinden yeni düzenlemenin uygulamasından sarfı nazar edilerek tahkikata devamla, itirazları doğrultusunda ek rapor alınmasına ve davalarının kabulüne karar verilmesini istinaf ettikleri görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davalı şirkete ortak olmadığının tespiti, kar payı alınması maksadıyla verilen paranın iadesi istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davaya konu … İnşaat Tarım ve Sanayi İşletmeleri Ticaret A.Ş’nin ünvanının … Sanayi Ticaret ve Yatırım Holding A.Ş. olarak değiştirildiği, bilahare … Holding A.Ş.’ye devredilmesi suretiyle birleştirilmesine ve tasfiyesiz infisahına karar verildiği ve unvanının …Holding A.Ş. olarak değiştiği dosya kapsamından anlaşılmıştır.
Somut olayda, davacının yatırım maksadı ile davalı şirkete para verdiğini, verilen para karşılığında kendisine “ortaklık durum belgesi” ve hisse senetleri verildiğini, istenmesine rağmen, parasının iade edilmediğini, verdiği paranın faizi ile tahsilini, davalı tarafın ise davacı tarafından davalı şirkete para verilmişse, şirkete ortak olmak maksadıyla verildiğini, kendisine verdiği para karşılığında nominal bedelli hisse senedi verildiğini, davacının şirket pay sahibi olarak kayıtlara geçirildiğini, anonim şirket olan davalının, 6762 sayılı TK’nın 329 ve 405. maddelerindeki düzenleme gereğince, kendi hisselerini temellük etmesinin ve bunun sonucu olarak yatırılan paranın iadesinin mümkün olmadığını, aksinin kabulü durumunda ise davanın süresinde açılmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını, belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması Ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler İle 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu Ve 3182 Sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun Geçici Madde 4 (Ek:5/12/2019-7194/41 md.) “31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez.
Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” hükmünü getirmiştir.
Öncelikle; yasal düzenlemenin taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi kapsayıp kapsamadığı ve davalı şirketin yasal düzenlemede belirtilen şirketlerden olup olmadığı yönünden delillerin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davalı şirketin, yasal düzenlemede belirtilen 31/12/2014 tarihinden önce, BIST (İMKB) yönetim kurulunun, 23/10/2012 tarihli toplantısında, ortaklık paylarını halka arz etmeksizin 2. ulusal pazarda 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmesine karar verildiği ve 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmeye başladığı mevcut delillerden anlaşılmaktadır.
Yukarıda yapılan açıklama ve tespitler gereğince; taraflar arasında görülmekte olan davanın 05/12/2019 tarihinde, 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. madde kapsamında olduğu, 743 sayılı MK 48 (4721 sayılı TMK 50. maddesi) 6762 sayılı TK 7 ve 321 (6102 Sayılı Yasanın 7/1 ve 371/5. maddeleri) ile 818 sayılı BK 145 (6098 sayılı TBK’nın 166/2. maddesi) maddelerindeki düzenlemeler ve davalı gerçek kişiler hakkında sadece davalı şirket yöneticileri olmaları sıfatıyla şirket ile birlikte müştereken/müteselsilen sorumlu oldukları, ilk derece mahkemesince verilen kararda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, her ne kadar davacı vekilince yukarıda özetlenen istinaf talepleri doğrultusunda yargılamaya kaldığı yerden devam edilebilmesi için ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istinaf etmiş ise de bahsi geçen düzenlemenin bu tür davalar için ihdas edildiği ve uygulanması gerektiği anlaşıldığından, davacıların istinaf başvuru talebinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddi gerektiği görüş ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinafa başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
6- Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 31/05/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Katip…
e-imzalıdır