Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/1527 E. 2021/1118 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:… -…
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO:…
KARAR NO …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :…
ÜYE :…
ÜYE :…
KATİP :…
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/12/2019
NUMARASI : … Esas … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI: … (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. …

DAVALILAR: 1- … Holding Anonim Şirketi
2- … (T.C. Kimlik No:…)
VEKİLİ : Av…..
DAVA : Şirket Ortağı Olmadığının Tespiti ve Alacak

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 27/05/2021
YAZIM TARİHİ : 28/05/2021
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya Asliye…. Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan şirket ortağı olmadığının tespiti ve alacak davasında 25/12/2019 tarihinde tesis edilen karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların yurt dışında bulanan binlerce kişinin milli ve de dini duygularını sömürerek yasaya aykırı olarak mevduat topladığını, davalının müvekkiline yüksek kar alabileceği ve istediği zaman geri alabileceği garantisi ile müvekkillerinden para alındığını, davalı şirket tarafından müvekkiline ortaklık durum belgesi verildiğini, müvekkilinin parasını talep ettiğinde parasını geri alamadığını, davalılarca para toplama faaliyetlerinin SPK, TTK Bankalar Kanunu, ve sair mevzuata aykırı olduğunu, haklarında açılan ceza davaları, ceza davasına konu olan fiiller bakımından düzenlenen TBMM araştırma komisyonu raporları, SPK tarafından da davalı şirketlerin usulsüz sermaye ihtarı ve fon toplama fiilleri ile ilgili düzenlediği raporlarda belirtildiğini, davalıların belirsiz durum yaratmak için çift kayıt tutmuş olduğunu, müvekkilinin zararından davalıların sorumlu olduğunu, açıklanan nedenlerle müvekkillerinin şirket ortağı olmadığının tespitine, 32.459 EURO’nun ödeme tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince hesaplanacak faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddia ettiği ödeme tarihinin çelişkili bir şekilde açıklandığını, davacıdan teminat alınması gerektiğini, davacının dayanak gösterdiği belgenin davalıyı ilzam etmediğini, davacının iş bu davada bankacılık mevzuatı hükümlerinin uygulanması gerektiği yönündeki beyanlarının yasaya aykırı olduğunu, davacının müvekkili şirkete davacının müvekkilinin bankacılık, SPK, TTK ve BK hükümlerini ihlal ettiğine dair iddialarının doğru olmadığını, davacıdan hile haksız fiiline dayalı para alındığına ilişkin iddianın doğru olmadığını, bir an doğru olduğu kabul edilse bile; davacı tarafça BK’nın 28 ve devamı maddelerinde belirtilen yasal bir yıllık hakdüşürücü dava açma süresi içerisinde dava açmadığını, bu nedenle haksız fiiller için BK’nın 60 sebepsiz zenginleşme için aynı yasanın 66 sözleşmeye aykırılıktan kaynaklanan talepler için aynı yasanın 125. maddesinde belirtilen sürelerin geçmesi sebebiyle alacağın zamanaşımına uğradığını, dava dilekçesi içeriğinde davacının yedinde hisse senetlerinin bulunduğunun belirtildiği nazara alındığında; davacının şirket ortağı olduğunu, TTK 329 ve 405. maddeleri gereğince davacının dava açma hakkının bulunmadığını, bu nedenle davacının dürüst davranmadığını, açılan davanın esastan da reddi gerektiğini belirtmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda işbu ıslah talepli dava hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 7194 sayılı yasanın 41. maddesiyle; 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. maddenin anayasaya aykırı olduğunu, anayasanın 152. maddesi uyarınca bu maddenin iptali için Anayasa Mahkemesine başvurma taleplerinin ilk derece mahkemesince kabul edilmediğini, bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak öncelikle davanın kabulüne karar verilmesini, aksi takdirde Anayasa’nın 152. maddesi uyarınca bu maddenin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davalı şirkete ortak olmadığının tespiti, kar payı alınması maksadıyla verilen paranın iadesi istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davaya son veren taraf işlemleri olan feragat, kabul ve sulh, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 307 ilâ 315. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Tasarruf ilkesinin bir sonucu olarak davaya son veren taraf işlemleri hüküm kesinleşinceye kadar yapılabilir. Bir başka ifade ile taraflar davayı kabul ederek ya da davadan feragat ederek veya sulh sözleşmesi yaparak yargılamanın her aşamasında ve hatta kanun yollarında herhangi bir hükme gerek kalmaksızın davayı sona erdirebilirler. Ancak bu işlemler vekil tarafından yapılacaksa vekilin vekâletnamesinde özel yetkinin bulunması gerekir (HMK m. 74).
Davadan feragat, davayı kabul ve sulh, içerikleri itibariyle birer maddi hukuk işlemi olmakla birlikte, yapılış şekli itibariyle birer usulü işlemdir. Bu nedenle söz konusu işlemler bir taraftan maddi hukuk anlamında uygulama imkânı bulan iradeyi bozan hâllere dayanılarak iptal edilebilirken, diğer taraftan kesin hüküm gibi sonuç doğurmaktadır.
Davadan feragat, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir (HMK m. 307). Davadan feragat eden davacı, bununla dava dilekçesinin talep sonucu bölümünde istemiş olduğu haktan kısmen veya tamamen vazgeçer. Feragat, davayı kesin olarak sonuçlandıran bir hukuki neden olup, yapıldığı anda kesin hükmün sonuçlarını doğurur.
Davacı vekilince verilen 25/05/2021 tarihli dilekçenin, davadan feragat dilekçesi olduğu, konu nizanın tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri türden olduğu, davacı vekilinin vekaletnamesinde davadan ve kanun yollarından feragate ilişkin özel bir kısım bulunduğu, HMK’nın 310. maddesi gereğince karar kesinleşinceye kadar davadan feragat mümkün olduğundan ve dairemizce henüz tarafların istinafı esastan incelenip karara bağlanmadığından; davacının feragat beyanı nazara alınarak ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince yeniden hüküm kurularak feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmesi, sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Davacının davadan feragat beyanı nazara alınarak istinaf talebine ilişkin dilekçesinin reddine,
– Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
– İstinaf kanun yoluna başvuru sırasında davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
– İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
B) Davacının davadan feragat beyanı nazara alınarak Konya Asliye … Ticaret Mahkemesi’nin 25/12/2019 tarih, … Esas … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
– Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.2 maddesi gereğince davacı talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1- Davacının davasının feragat nedeniyle reddine,
2- Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 3.307,01 TL peşin harçtan alınması gereken 59,30 TL harcın mahsubu ile fazla yatırıldığı anlaşılan 3.247,71 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
3- Davalılar davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T gereğince belirlenen 4.080,00 TL maktu ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5- Davalılar tarafından yapılan 24,35 TL posta gideri yargılama giderinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333 ve HMKGAT’nin 5/1. maddeleri gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının gider avansını yatıran tarafa iadesine
C) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince kararın dairemiz tarafından tebliğe çıkarılmasına,
D) Dava dosyasının temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 27/05/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip…
e-imzalıdır