Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:…. – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : ….
KARAR NO : …
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : ….
KATİP : …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/12/2019
NUMARASI : … Esas … Karar
İSTİNAF EDEN DAVACI : … (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av…
DAVALI : … Holding Anonim Şirketi – …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVA : Şirket Ortağı Olmadığının Tespiti ve Alacak
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 27/05/2021
YAZIM TARİHİ : 28/05/2021
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya Asliye … Ticaret Mahkemesi’nin… Esas sayılı dosyası ile açılan şirket ortağı olmadığının tespiti ve alacak davasında 23/12/2019 tarihinde tesis edilen karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızından SPK’ ya ve yasal mevzuatlara aykırı usulsüz bir şekilde paralar topladığını, bu kapsamda davacının da davalı şirkete para verdiğini, verilen paranın müvekkili tarafından defalarca istenmesine rağmen, davalı her seferinde iadeyi ileri bir tarihe ertelediği, davalı şirket yetkililerinin Türk Ticaret Kanunu, Bankacılık Kanunu, Sermaye Piyasası ve sair kanun hükümlerini ihlal ettiklerini, bu konuda şirket yetkilileri hakkında ceza davaları açıldığını, bu nedenlerle taraflar arasında geçerli bir ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik davalı tarafa verilen 10.000,00 TL’ nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının oyalama iddiasının basmakalıp olduğu, makul ve inandırıcı delillerle ispatının gerektiği, 20 yıl boyunca oyalanmış olabileceğinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacı taleplerinin zamanaşımına uğradığını, belirtilen basın açıklamalarından da anlaşılacağı üzere dava açılmasına engel bir vaatte bulunulmadığını, davacının elindeki hisse senetlerini 13/05/2016 tarihinde İMKB’ye kote ettirdiğini, buda ortaklık iradesini gösterdiğini, müvekkili şirket yöneticileri aleyhine açılan ceza davalarının bir kısmının zamanaşımına uğradığını, bir kısmında ise beraat ettiklerini, gerek mülga 818 sayılı BK’nın 60 ve gerekse merri 6089 sayılı TBK’nun 82/f.1 maddesi gereğince zamanaşımı talebinde bulunarak davanın reddini talep ettikleri görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; işbu dava hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 7194 sayılı yasanın 41. maddesiyle 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. maddesinin, Anayasanın 2, 5, 10, 13, 35, 36, 125, 136 ve 138 maddelerine aykırı olduğunu, ilgili düzenlemenin yargıyı bertaraf ettiğini, Anayasamızda belirtilen hukuki güvenlik, belirlilik, eşitlik ilkelerine aykırı olup, hak arama özgürlüğünü ortadan kaldırdığını, AİHM kararlarında da davanın taraflarından birini, diğerine nazaran önemli ölçüde avantajlı hale getiren kanuni düzenlemeler yapılmasının silahların eşitliği ilkesiyle, yargılamanın hakkaniyete uygun yürütülmesi kurallarına aykırı olduğunun belirtildiğinden bahisle, Anayasa Mahkemesi kararının beklenmeden acele karar verildiğini, bu nedenle ilk derece mahkemesince verilen kararın esası incelenmeden kaldırılarak dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesini istinaf ettikleri görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava; davalı şirkete ortak olmadığının tespiti, kar payı alınması maksadıyla verilen paranın iadesi istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davaya konu … İnşaat Tarım ve Sanayi İşletmeleri Ticaret A.Ş’nin ünvanının … Sanayi Ticaret ve Yatırım Holding A.Ş. olarak değiştirildiği, bilahare … Holding A.Ş.’ye devredilmesi suretiyle birleştirilmesine ve tasfiyesiz infisahına karar verildiği ve unvanının … Holding A.Ş. olarak değiştiği dosya kapsamından anlaşılmıştır.
Somut olayda, davacının yatırım maksadı ile davalı şirkete para verdiğini, verilen para karşılığında kendisine “ortaklık durum belgesi” ve hisse senetleri verildiğini, istenmesine rağmen, parasının iade edilmediğini, verdiği paranın faizi ile tahsilini, davalı tarafın ise davacı tarafından davalı şirkete para verilmişse, şirkete ortak olmak maksadıyla verildiğini, kendisine verdiği para karşılığında nominal bedelli hisse senedi verildiğini, davacının şirket pay sahibi olarak kayıtlara geçirildiğini, anonim şirket olan davalının, 6762 sayılı TK’nın 329 ve 405. maddelerindeki düzenleme gereğince, kendi hisselerini temellük etmesinin ve bunun sonucu olarak yatırılan paranın iadesinin mümkün olmadığını, aksinin kabulü durumunda ise davanın süresinde açılmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını, belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması Ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler İle 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu Ve 3182 Sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun Geçici Madde 4 (Ek:5/12/2019-7194/41 md.) “31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez.
Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” hükmünü getirmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 152. Maddesinde ise “Bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır.
Mahkeme, Anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia, temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır………. ” hükmü bulunmaktadır.
Yasal düzenlemenin anayasaya aykırı olduğu ve bu nedenle Anayasa Mahkemesine gidilmesine yönelik davacı iddiası yapılan müzakereler sonucunda ciddi görülmemiştir.
Öncelikle; yasal düzenlemenin taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi kapsayıp kapsamadığı ve davalı şirketin yasal düzenlemede belirtilen şirketlerden olup olmadığı yönünden delillerin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davalı şirketin, yasal düzenlemede belirtilen 31/12/2014 tarihinden önce, BIST (İMKB) yönetim kurulunun, 23/10/2012 tarihli toplantısında, ortaklık paylarını halka arz etmeksizin 2. ulusal pazarda 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmesine karar verildiği ve 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmeye başladığı mevcut delillerden anlaşılmaktadır.
Yukarıda yapılan açıklama ve tespitler gereğince; taraflar arasında görülmekte olan davanın 05/12/2019 tarihinde, 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. madde kapsamında olduğu, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 152. maddesi ile 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. Maddesine göre, gerek ilk derece mahkemesince ve gerekse dairemizce ciddi görülmediği, ilk derece mahkemesince verilen kararda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, anlatılan yasal düzenlemeler gereğince, davacının istinaf başvuru talebinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddi gerektiği görüş ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinafa başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
6- Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 27/05/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan…
e-imzalıdır
Üye…
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip…
e-imzalıdır
….