Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/1283 E. 2022/1892 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/01/2020
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. … & Av. … – …

İSTİNAF EDEN DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. … & Av. …

DAVA : Alacak

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 09/11/2022
YAZIM TARİHİ : 15/11/2022
Taraflar arasında görülen davada Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas – … Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içerisinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten ve üye hakimin görüşleri alındıktan sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
DAVA: Davacı vekili, müvekkili bankanın … /…Şubesi ile dava dışı … Şti. arasında Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını ve sözleşmeye istinaden kredi kullandırıldığını, dava dışı … Şti tarafından müvekkili bankaya kredinin ödeme aracı olarak davalı … Şti’nin keşide ettiği …keşide tarihli, 94.000,00 TL bedelli ve … keşide tarihli, 94.000,00 TL bedelli çeklerin ciro edildiğini, … Ltd. Şti tarafından sözleşmeden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi üzerine kredi hesabının kat edilerek borçluya ihtarname gönderildiğini ve takip işlemlerine başlanıldığını, TTK’nın 732. maddesi kapsamında çek bedellerinin davalıdan tahsili gerektiğini ileri sürerek, çek bedelleri olan toplam 188.000,00 TL’nin ibraz tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkilinin davacı banka ile aralarında hiçbir sözleşme bulunmadığı gibi, davacı bankadan hiçbir zaman kredi de kullanmadığını, müvekkilinin dava konusu edilen çekleri ileri tarihli farklı çekler ile … Şti’ne ödediğini ki, bu çeklerin vadesi geldiğinde bankaya ibraz edilmediğini ve karşılıksız işlemi görmediğini, müvekkilinin … Şti’ne verdiği evraklar ile bu çeklerin kendisine iade edilmesi gerekirken iade edilmediğini, müvekkilinin ne … Ltd. Şti’ne ne de davacı bankaya borcunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “…Dava, alacak davası olup, davacı davaya konu 2 adet çeke dayanarak sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca çek bedellerinin davalıdan tahsilini istemiş, davalı ise davaya konu çek bedellerini dava dışı …Şti.’ye farklı çekler vermek suretiyle ödediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davaya konu çeklerin incelenmesinde ibraz süresi içinde çeklerin bankaya ibraz edilmediği anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 818/1-m. maddesi yollamasıyla çeklerde de uygulanması gereken TTK’nın 732. Maddesine göre(1) Zamanaşımı sebebiyle veya poliçeden doğan hakların korunması için gerekli olan işlemlerin yapılmasının ihmal edilmiş olması dolayısıyla, düzenleyenin veya kabul edenin poliçeden doğan yükümlülükleri düşmüş bile olsa, bunlar poliçenin hamiline karşı, onun zararına zenginleşmiş olabilecekleri kadar borçlu kalırlar.(2) Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem, muhataba, yerleşim yerli bir poliçeyi ödeyecek olan kimseye ve düzenleyen, poliçeyi başka bir kişi veya ticari işletme hesabına düzenlemiş olduğu takdirde o kişiye veya ticari işletmeye karşı da ileri sürülebilir.(3) Poliçeden doğan borcu düşmüş olan cirantaya karşı böyle bir istem ileri sürülemez.(4) Zamanaşımı süresi, poliçenin zamanaşımına uğradığı tarihi takip eden tarihten itibaren bir yıldır; ispat yükü, sebepsiz zenginleşmediğini iddia edene aittir.
Bilindiği üzere HMK’nın 33. maddesi hükmüne göre hukuki nitelendirme hakime aittir. Somut olayda takibe dayanak olan süresinde bankaya ibraz edilmeyen çekte davalı keşideci, davacı ise hamildir. Bu durumda dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sy. TTK’nın 732. maddesi hükmü uyarınca açılan bu davada ispat yükü davalıdadır. Davalı, sebepsiz zenginleşmediğini usulüne uygun delillerle kanıtlamakla yükümlüdür. YARGITAY 19. Hukuk Dairesi 2015/11714 E 2016/3226 K
Anılan yasal düzenleme ve emsal içtihat uyarınca somut olayda ispat yükü davalıda olup, davaya konu çek bedellerinin lehtara ödendiğini ve çekler nedeniyle sebepsiz zenginleşmediğini ispat yükü altındaır.
Her ne kadar davalının ödeme iddiasının araştırılması için dava dışı … Şti.’nin ticari defterlerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş ise de dava dışı … Şti. Tarafından ticari defterlerin sunulmaması nedeniyle inceleme yapılamamıştır.
Davalının ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede; davaya konu çeklerin davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, bu çek bedellerinin dava dışı lehtara ödendiğine dair bir kayıt bulunmadığı, davalı ile dava dışı şirket arasında ticari ilişki bulunduğu, bu ilişki kapsamında 2015 yılı itibariyle davalının dava dışı şirkete 180.000,00 TL tutarında borçlu olduğu ve davalı tarafça 36.000,00’er TL’lik 5 adet çekin deftere kaydedilerek borcun kapatıldığı ve 2016 yılı sonu itibariyle taraflar arasında alacak borç ilişkisinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
Banka kayıtları üzerinde yapılan incelemede ise davaya konu çeklerin müşteriye iadesi bekleniyor şeklinde kayıt bulunduğu anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; somut olayda ispat yükünün davalı üzerinde olduğu, davalının davaya konu çek bedellerini dava dışı şirkete ödediğini yazılı delillerle ispat etmesi gerektiği, bir başka deyişle davalının çekler nedeniyle sebepsiz zenginleşmediğini ispat etmek zorunda olduğu, dava dışı şirketin defterlerinin sunulmaması nedeniyle uyuşmazlık hakkında defterler üzerinde inceleme yapılmadığı, davalı defterlerinde ise davaya konu çeklerin kayıtlı olmadığı, bunun harcinde davalı tarafça toplam 180.000,00 TL tutarındaki çeklerin kaydedilerek alacak borç durumunun sona erdiği, bu durumun davaya konu çek bedellerinin ödendiği yönündeki iddianın ispatı için yeterli olmadığı, banka kayıtlarında çeklerle ilgili müşteriye iadeyi bekliyor ibaresinin de çek bedellerinin ödendiği iddiasının spatı yönünden yeterli olmadığı, davalı tarafça davaya konu çekler nedeniyle sebepsiz zenginleşmediği savunmasının ispatlanamadığı anlaşıldığından davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davalının davadan önce temerrüde düşürüldüğü usulünce ispatlanamadığından alacağa dava tarihinden itibaren faiz işletilmeisne…” gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili, dava konusu çeklerin tahsil amacıyla değil teminat amacıyla davacı bankaya teslim edilmiş olması nedeniyle davacı bankanın yetkili hamil olmadığını ve bu nedenle aktif husumet yokluğundan davanın reddi gerektiğini, mahkemece alınan … tarihli bilirkişi raporunda çeklerin tahsil amacıyla değil teminat amacıyla davacı bankaya teslim edildiğinin rapor edildiğini ve davacı banka kayıtlarının da bu hususu teyit ettiğini, davacı tarafın rapora itiraz ve esas hakkındaki beyanlarını içeren dilekçesinde de dava konusu çeklerin teminat amacıyla davacı bankaya teslim edildiğinin davacı tarafça ikrar edildiğini, yetkili olmayan hamilin aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, aktif husumet ehliyetinin re’sen nazara alınması gerektiğini ayrıca, her ne kadar mahkemece müvekkilinin sebepsiz zenginleşmediğinin müvekkili tarafından ispat edilmediğinden bahisle karar verilmiş ise de, … havale tarihli bilirkişi raporu ile müvekkili açısından sebepsiz bir zenginleşmenin oluşmadığının tespit edildiğini ileri sürerek, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, TTK’nın 732. maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak istemine ilişkin olup, yukarıda özetlendiği şekilde karar verilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve re’sen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
6219 sayılı … Ortaklığı Kanunu’na 696 sayılı KHK ile eklenen geçici 5. maddesi gereğince; sermayesindeki kamu payı % 50’nin altına düşünceye kadar, kredi alacaklarının tahsili amacıyla “banka tarafından açılmış veya açılacak dava veya takiplerde” 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 2’nci, 23’üncü ve 29’uncu maddeleri gereğince harçtan muaftır ” hükmü uyarınca, davacı tarafça harç yatırılmaksızın dava açılıp, mahkemece de davanın görülüp, sonuçlandırılmasında davacı banka alacağının temelinin kredi alacağı olması nedeniyle herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
6102 sayılı TTK’nın 732. maddesinde ” Zamanaşımı sebebiyle veya poliçeden doğan hakların korunması için gerekli olan işlemlerin yapılmasının ihmal edilmiş olması dolayısıyla, düzenleyenin veya kabul edenin poliçeden doğan yükümlülükleri düşmüş bile olsa, bunlar poliçenin hamiline karşı, onun zararına zenginleşmiş olabilecekleri kadar borçlu kalırlar.
Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem, muhataba, yerleşim yerli bir poliçeyi ödeyecek olan kimseye ve düzenleyen, poliçeyi başka bir kişi veya ticari işletme hesabına düzenlemiş olduğu takdirde o kişiye veya ticari işletmeye karşı da ileri sürülebilir.
Poliçeden doğan borcu düşmüş olan cirantaya karşı böyle bir istem ileri sürülemez.
Zamanaşımı süresi, poliçenin zamanaşımına uğradığı tarihi takip eden tarihten itibaren bir yıldır; ispat yükü, sebepsiz zenginleşmediğini iddia edene aittir. ” hükmü düzenlenmiştir.
Benzer nitelikte hüküm, 6762 sayılı TTK’nın 644. maddesinde de düzenlenmiş olup, her iki yasal düzenleme arasında herhangi bir farklılık bulunmamaktadır.
Poliçeye ait olup, çek hakkında da uygulanması mümkün hükümleri düzenleyen TTK’nin 818. (eski 730.) rehin cirosu ile ilgili aynı Kanunun 689 (eski 601.) maddesine yapılmış bir atıf bulunmamaktadır. Yargıtay 11. HD’nin emsal kararlarında da ( 2012/11833 E- 2014/2980 K. sayılı vb.) zikredildiği üzere, çekte rehin cirosu caiz olmayıp, rehin veya bunun sonucunu elde etmeye yönelik teminat amacıyla çekin ciro edilmesi halinde çeki devir alan kişi çeke dayalı hakları kullanamaz.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde ise, dava dilekçesinde çekin davacı bankaya kredinin tahsili amacıyla devredildiği iddia edilirken, banka kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi ile çeklerin kredi borcunun teminatı olarak alındığının tespit edildiği, özellikle davacı vekili tarafından ibraz edilen bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinden de görüleceği üzere, yargılama sırasında bizzat davacı tarafça da bu kapsamda beyanlarda bulunulduğu anlaşılmakla, çekte rehin cirosu geçerli olmadığından davacı bankanın işbu davayı açamayacağı ve bu kapsamda aktif husumetinin bulunmadığı, Yargıtay 11. HD’nin 2016/2019 E-2017/4745 K. , 2012/11833 E-2014/2980 K., 2016/15070 E-2018/2588 K., 2020/4522 E-2022/4209 K. , 2020/2514 E-2022/3982 K. , 2022/2862 E-2022/4009 K. sayılı ilamlarının da bu doğrultuda olduğu anlaşılmıştır.
Oysa husumet; dava konusu subjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilen kişiler, şeklen o davanın tarafları olmakla birlikte mahkemenin bu taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatına sahip olmaları gerekir aksi halde dava konusu hakkın esasına ilişkin bir karar verilemeyeceğinden dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir.
Bir subjektif hakkı dava etme yetkisi kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bu nedenle, o hakka ilişkin bir davada davacı olma sıfatı da o hakkın sahibine aittir. (aktif husumet). Bir subkektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek olan kişi, o hakka uymakla yükümlü olan kişidir (davalı sıfatı, pasif husumet). Bir subjektif hakkın sahibinin ve o hakka uymakla yükümlü olan kişinin kimler olduğu tamamen maddi hukuka göre belirlenir ve nitelik itibariyle husumet, davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vâkıf olunduğu takdirde re’sen nazara alınması gerekli bir itiraz olup, mahkemece anılan husus göz önünde bulundurulmaksızın, yanılgılı değerlendirmeye dayalı, yazılı şekilde hüküm tesisi yerinde görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince yeniden karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Davalı vekilinin istinaf başvuru talebinin KABULÜ ile; Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/11/2019 tarih … Esas – … Karar sayılı KARARIN KALDIRILMASINA,
1-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yatırılan 3.210,57 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
2- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflara ücret-i vekalet takdirine yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf yoluna başvuru harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
B) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.2 maddesi gereğince davacı talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1- Davanın, davacının aktif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2- Davacı harçtan muaf olduğundan harç ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
3- Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince takdir edilen 29.200,00 TL ücret-i vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5- Davalı tarafından yapılan 400,00 TL bilirkişi ücretinden ibaret yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6- Hükmün kesinleşmesinden sonra HMK 333. maddesi gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının avansı yatıran tarafa iadesine,
C) İlk derece mahkemesince 28/04/2020 tarihinde yazılan harç tahsil müzekkeresinin bila ikmal iadesinin ilk derece mahkemesince istenmesine,
D) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince kararın tebliği işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına,
E) Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 09/11/2022 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır
(muhalif)

R.T

MUHALEFET ŞERHİ: Açılan dava; TTK’nın 732. maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak istemine ilişkindir.
Alacağa dayanak gösterilen çek incelendiğinde; muhatabın … Şubesi, keşidecinin davalı şirket, lehtarı dava dışı … Şti. ve hamil’in davacı … T.A.O olduğu, çekin; 94.000,00 TL meblağlı olarak … tarihinde …’da keşide edildiği, çekin ön yüzünde ve arkasında rehin karşılığı düzenlendiği veya rehin cirosuyla devredildiğine ilişkin herhangi bir ibarenin bulunmadığı ve çekin süresinde muhatap bankaya ibraz edilmediği anlaşılmaktadır.
Yukarıda vasıfları belirtilen kambiyo senedinin meşru hamili olarak görülen davalı … Bankası’nın süresinde TTK 732. maddesine dayanarak keşideciye başvurmada hukuki yararı bulunduğu kanaatinde olduğumdan sayın çoğunluğun talebe dayanak çekin rehin cirosu ile elinde bulunduran davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığına ilişkin görüşüne katılmıyorum.

Başkan …
e-imzalıdır