Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/1261 E. 2022/2023 K. 30.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/03/2020
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : … – (T.C Kimlik No: … )
VEKİLLERİ : Av. … & Av. …

İSTİNAF EDEN DAVALI : … – (T.C Kimlik No: … )
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : İtirazın İptali

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 07/12/2022
YAZIM TARİHİ : 08/12/2022
Davacı tarafından, davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasında 04/03/2020 tarihinde tesis edilen karara karşı davalının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalıya aralarındaki anlaşmaya istinaden yumurta bedeli olarak para gönderdiğini, davalının da fatura düzenlediğini ama faturaya konu yumurtaları davacıya teslim etmediğini, aldığı parayı da iade etmediğini, davacının verdiği paranın iadesi için davalı hakkında icra takibi başlattığını ancak, davalının takibe yaptığı itiraz üzerine takibin durduğunu, itirazın haksız olduğunu beyan ederek, davalının Konya … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takibine yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına ve davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, duruşmalara katılmamış ve davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “….Davalı borçlu vekili Konya … İcra Müdürlüğünün … E dosyası ile başlatılan takibe karşı yetki itirazında bulunarak, takibin esası yönünden de “ödeme emrinde belirtilen miktarda müvekkilin alacaklı firmaya borcu bulunmamaktadır. Bu sebeple ödeme emrindeki asıl alacağa, faize, ferilerine itiraz ediyoruz ” şeklinde itiraz etmiş, açılan itirazın iptali davası sırasında ise savunma ve delillerini bildirmediği görülmüştür. Mahkeme sevk irsaliyesinde malı teslim eden araç sürücüleri olduğu belli olan kişilerin isimlerini SGK’ dan sorarak, bu kişilerin -davalı şirkette çalışmadıkları gerekçesi ile malın teslim edilmediğini kabul ederek davanın reddine karar vermiş ise de; Davalı yanın icra takibine itirazı tümü ile borcun miktarı ve ferilerine yönelik olup, malın kendilerine teslim edilmediğine yönelik bir itiraz bulunmamaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 222/3 maddesinde “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir” düzenlemesi bulunmaktadır. Davacı yan HMK 222/2 maddede belirtildiği gibi eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve birbirini doğrulayan sahibi lehine kesin delil oluşturan ticari defterler ile davalıya faturalara konu malları sattığını, karşılığında malların bedeli olan takibe konu 38.598,85 TL alacağını alamadığını ispatlamış olmasına karşılık, davalı yan ticari defterlerini ibrazı için verilen süreye rağmen ticari defterlerini ibraz etmediğiden, davacı yanın ticari defterlerinindeki kayıtlara aykırı kayıt bulunduğunu gerek ticari defterleri, gerekse senet veya başka bir kesin delil ile ispatlayamamıştır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu‘nun 6.maddesindeki “kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdürdüzenlemesi uyarınca Davacı yan dosyaya sunulan sevk irsaliyeleri, faturalar ve ticari defterler ile iddiasını ispatlamış, olmasına karşılık davalı yan itirazları doğrultusunda borçun belirtilen miktarda olmadığı, bir kısmı ödenmiş ise ödendiğine ilişkin delillerini sunmadığı, davacının kesin delil oluşturan ticari defterlerinin aksini kesin delil ile ispatlayamadığından, açıklanan gerekçeler ile; davacının davasının kabulüne karar verilmesi gerekir.” Dosya kapsamına uygun görülerek hükme esas alınan … tarihli bilirkişi raporuna göre; davacı tarafından her ne kadar 754.400 TL’lik asıl alacağa istinaden icra takibi başlatılmış ise de, davacının bizzat kendi ticari defterlerine göre davalıdan olan alacağının 689.472 TL. olduğunun kayıtlı olduğu, davacının defterlerinin kendisinin hem lehine hem de aleyhine delil teşkil edeceği belirlendiğinden, davacının asıl alacağının 689.472 TL. olduğu sonucuna varılmış, davalının da mazeretsiz olarak ticari defterlerini ibraz etmemesi nedeniyle davacının ticari defterlerine üstünlük tanınmak suretiyle davacının davasının kısmen kabul, kısmen reddi ile 689.472 TL.’lik asıl alacak üzerinden davalının itirazının iptaline karar vermek gerekmiş, fazlaya ilişkin talep reddedilmiştir. Ancak davalı taraf, kısa kararın verilmesinden sonra vekalet sunduğundan, davanın reddedilen kısmı üzerinden davalı lehine vekalet ücreti tayin edilmemiştir. Davacı taraf, icra takibinde ayrıca takip öncesi dönem için faiz talebinde bulunmuş ise de ; … tarihli duruşmada, davacı vekili sadece 745.400 TL’lik asıl alacak üzerinden itirazın iptalini istediklerini beyan ettiğinden, takip talebinde yazılı ve takip öncesi döneme ilişkin işlemiş faiz yönünden değerlendirme yapılmamıştır. Davacı icra inkar tazminatı talebinde de bulunmuştur. Taraflar arasındaki alacağın miktarı her iki tarafın ticari defterleriyle ve kendilerince çok rahat bir şekilde belirlenebileceği, bu haliyle alacağın likit olduğu sonucuna varılarak davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar vermek gerekmiş ancak, Yargıtay 19. HD. nin 10.02.2005 gün ve 2004/ 8013 E. 2005/ 1022 K. sayılı emsal içtihadına göre de, dava açılmasında harçlandırılmayan icra inkar tazminatı, harç ve davacı yararına vekalet ücreti takdirinde dava değerine dahil edilmemiş ve oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulumuştur.” gerekçesiyle davacının davasının kısmen kabul, kısmen reddi ile davalı …’ın Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibine yaptığı itirazın, asıl alacağın 689.472 TL.’lik kısmı yönünden iptali ile takibin asıl alacağın 689.472 TL.’lik kısmı yönünden devamına, asıl alacak olan 689.472 TL.’ye icra takip tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine, hükmedilen 689.472 TL.’nin %20’si olan 137.894,40 TL. icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı asile yapılan tebligat, 7201 Sayılı Tebligat Kanunun 11 ve Tebligat Kanunu’nun uygulamasına dair yönetmeliğin 18. Maddeleri gereğince usulsüz olup söz konusu tebligata dayanılarak taraf teşkili sağlandığından söz edilemeyeceğini, takip dosyasına yapmış oldukları yetki itirazının kabulüne ilişkin kararın istinaf kararı ile kaldırılmış olması karşısında itirazın iptali davasına sıkı sıkıya bağlı olan takip dosyasındaki yetki itirazı hususunda bir inceleme yapılmaksızın yargılamanın sadece borca ve ferilerine yönelik incelenmesi usule aykırılık teşkil ettiğini, davacı tarafından davası 30.08.2018 tarih ve … sıra nolu faturaya istinaden gönderilen bir kısım ödemeye rağmen gönderilmeyen mala karşı açıldığını, alınan bilirkişi raporu, dosya kapsamı itibariyle açılan davanın reddi gerektiğini, davacı tarafından fatura kabul edilmiş olup ve bu faturaya TTK hükümleri uyarınca itiraz edilmediğini, davacı tarafından kabul edilen bu faturaya istinaden faturada yer alan vergiyi indirim konusu yapmış vergisinden yararlandığını, dolayısıyla anılan faturaya ilişkin sukutun, ticari hayatın getirdiği makul süreyi aşar bir süre geçtikten sonra bozulması ve malın teslim edilmediği iddiasının dinlenmemesi gerektiğini, davacının, faturayı defterine işlemesi malın teslim edildiğine ilişkin bir ispat olduğunu, diğer taraftan itiraza uğramayan faturanın 28.08.2018 düzenleme tarihinden itibaren sonra 26.11.2018 tarihinde yani 3 ay gibi uzun bir zaman sonra teslim edilmeyen malın bedeline ilişkin istemde bulunulması ya da mal teslim edilmediği yönünde iddiası hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi ticari teamüllere de aykırı olduğunu, davacı tarafın ticari defterleri üzerinde bilirkişi tarafından yapılan incelemede, davacının ticari defterlerinin kapanış tasdikin olmadığı TTK’na uygun tutulmadığı tespit edildiğini, davacının defterleri bu itibarla her iki taraf içinde sahibi lehine delil olma özelliği bulunmadığını, TTK uyarınca tacirlerin defterlerin kendi lehlerinde delil olabilmesi için yasaya uygun olarak tutulması gerektiğini, defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılmamış olması kendi lehlerine delil olarak kullanılmasına imkan vermeyeceğini, dava konusu fatura, kapalı fatura olup bu faturanın bedelinin ödendiğine ilişkin banka dekontları sunulduğunu, sunulan banka dekontlarında herhangi bir açıklama kaydı yer almadığını, banka makbuzlarının bir kısmı fatura tarihinden öcne bir kısmı da fatura tarihinden sonra olduğunu, davacının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmamış olması yanında bilirkişice tespit edildiği davacı başka bir kişiye ilişkin yapılan ödemeyi davalının cari hesabına kaydettiğini, davacının defterlerinin TTK uyarınca kendi lehinde delil olma özelliği bulunmadığından, fatura tarihinden önceki cari hesabın sıfır olarak tespit edilmesi olağan bir sonuç olduğunu beyan ederek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava; itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Dosya kapsamına göre, davacı ile davalı arasındaki yumurta alım- satımına ilişkin ticari ilişki nedeniyle, davalı tarafından davacıya kesilen 30/08/2018 tarihli 744.629,00 TL bedelli fatura nedeniyle davacının fatura bedelini davalıya gönderdiği banka havaleleri ve kredi kartı ile ödediğini ancak davalının fatura belirtilen yumurtaları göndermediğini iddia ederek davalı hakkında 745.400,00 TL asıl alacak, 15.891,18 TL de işlemiş faiz olmak üzere toplam 761.291,18 TL alacak üzerinden ilamsız icra takibi başlattığı, davalının icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz ettiği, davacının davalının icra dairesinin yetkisine yaptığı itirazın kaldırılması için Konya …İcra Hukuk Mahkemesi’ne başvurduğu, mahkemece davalının yetki itirazının kaldırılmasına karar verildiği, davalının istinafı üzerine Konya Bölge Adliye Mahkemesi …Hukuk Dairesi tarafından karar kaldırılarak davacı alacaklının isteminin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verildiği, kararın Yargıtay … Hukuk Dairesi tarafından temyiz incelemesinde onandığı anlaşılmıştır.
Davacı davada harca esas değeri asıl alacak miktarını göstererek bu miktar üzerinden peşin harç yatırmış olup, davacı vekili duruşmada asıl alacak üzerinden itirazın iptalini talep ettiklerini beyan etmiştir.
İlk derece mahkemesince davalının icra dairesinin yetkisine yaptığı itiraz, sözleşme ilişkisi nedeniyle para alacağı talebinde bulunan davacının kendi yerleşim yeri icra dairesinde takip başlatabileceği, Konya İcra Dairesi’nin yetkili olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir
Davacı tarafından başlatılan takibe davalı vekilinin itiraz etmesi üzerine takibin devamını sağlamak için davacı itirazın iptali davası açmıştır. İtirazın iptali davası ile icra takibi ayrı hukuki yardımları ve dolayısıyla ayrı ayrı avukatlık ücretini gerektirmekte olup dava dosyasına da davalı vekilinin vekalet ibraz etmesini gerektirir. Bu durumda itirazın iptali davasında davalının vekille temsil edildiğinden bahsedilemeyeceğine göre, bizzat davalı asile dava dilekçesinin tebliği gerekmektedir. O nedenle mahkemece davalı asile tebligat yapılıp davanın görülmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin dava dilekçesinin vekil olarak kendisine tebliğ edilmesi gerektiği yönündeki istinaf sebebi yerinde değildir.
Davalının icra dairesinin yetkisine yaptığı itiraz hakkında icra hukuk mahkemesince verilen karar istinafta borca ve yetkiye itiraz üzerine davacı alacaklının sadece yetki itirazının kaldırılmasını istemesinde hukuki yararı olmadığı gerekçesiyle kaldırılarak davacı alacaklının yetki itirazının kaldırılması talebi usulden reddedilmiştir. Bu durumda itirazın iptali davasına bakan mahkemenin davalının icra dairesinin yetkisine yaptığı itirazı öncelikle incelemesi gerektiğinden inceleme yaparak para alacağı ile ilgili talepte Konya İcra Dairesi’nin de yetkili olduğunu kabul ederek davalının icra dairesinin yetkisine yaptığı itirazın reddine karar vermesinde usul ve yasaya aykırı bir durum olmadığı, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin de yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
İşin esasının incelenmesinde ise; ilk derece mahkemesince davacı ticari defterlerine göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de , bilirkişi raporunda davacı ticari defterlerinin kapanış tasdiklerinin yapılmadığı, TTK’na uygun tutulmadığının belirtildiği bu haliyle davacı defterlerinin lehine delil olamayacağı anlaşılmıştır. Kaldı ki defterler tasdiki yapılmış ve usulüne uygun tutulmuş olsa bile karar tarihindeki mevzuata göre tek başına davanın ispatı için yeterli değildir. Davacı münhasıran davalı defterlerine de dayanmamıştır.
Davacı, dava konusu edilen faturayı ticari defterlerine kaydetmiştir. Faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olması faturada yazılı malları davacının teslim aldığına karine teşkil eder. Davacı malları teslim almadığını yazılı delillerle ispatlamalıdır. Davacı bu yönde yazılı bir delil ibraz edememiş, yemin deliline de dayanmamıştır. Bu durumda davanın reddi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi yerinde olmadığından davalının istinaf talebinin kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması, yeniden hüküm kurulması gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A)Davalının istinaf talebinin KABULÜ ile; Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/03/2020 tarih … Esas – … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
1-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yatırılan 11.774,50 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
2-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf yoluna başvuru harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflara ücreti vekalet taktirine yer olmadığına,
B) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.2 maddesi gereğince davacı talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 8.923,11 TL peşin harçtan karar tarihi itibariyle alınması gereken 80,70 TL harcın mahsubu ile fazla yatırıldığı anlaşılan 8.842,41‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 99.994,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-HMK’nın 333 ve HMKGAT’nin 5/1. maddeleri gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde gider avansını yatıran tarafa iadesine,
7-Arabuluculuk görüşmelerinden dolayı Hazine tarafından (suçüstü ödeneğinden) yapılan 1.320,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
C)İlk derece mahkemesince yazılan 28/05/2020 (2 adet) tarihli harç tahsil müzekkerelerinin bila infaz iadesinin istenmesine, iade işleminin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
D)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
E)Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 07/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

A.Ç