Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/1260 E. 2023/338 K. 17.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/12/2019
NUMARASI : … Esas … Karar

İSTİNAF EDEN
DAVACILAR :1-… – (T.C Kimlik No: … )
2-… – (T.C Kimlik No: … )
VEKİLLERİ : Av. … – …

İSTİNAF EDEN DAVALI :1-…
DİĞER DAVALILAR :2-… – (T.C Kimlik No:… )
:3-… – (T.C Kimlik No: … )
:4-… – (T.C Kimlik No: … )
VEKİLLERİ :Av. … – …
:5-…-(T.C No: … ) …
:6-… – (T.C Kimlik No: … ) – …
DAVA :Kira Bedelinin Tespiti – Kira Tazminatı – Manevi Tazminat

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 17/02/2023
YAZIM TARİHİ : 17/02/2023
Davacılar tarafından davalılar aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan tazminat davasında 17/12/2019 tarihinde tesis edilen karara karşı davacılar ile davalı …’nin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA:Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekilllerinin müştereken 05.06.2006 tarihinde kooperatif üyelik hakkını …’dan devraldıklarını, müvekkillerinin bu üyeliğinin 03.07.2007 tarihli toplantı ile kooperatif karar defterinin 121.sayfasına işlendiğini, üyeler arasında yapılan kura çekiminde müvekkillerine isabet eden dairenin kooperatif yetkililerince müvekkillerine kasten verilmediğini, Yönetim Kurulunun 04.03.2008 tarih ve 33 sayılı ve 11.12.2013 tarihli ve 17 sayılı kararları ile müvekkillerinin üyelikten ihraçlarına karar verildiğini, ihraca gerekçe borcun olmadığının tespiti ve ihraç kararlarının iptali için Konya …Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile (ve bu dosya ile birleştirilen …Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas ve … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyaları) kooperatif aleyhine açılan davaların sonuçlandığını, dava neticesinde müvekkillerinin borçlu olmadığına ve ihraç kararının iptaline karar verildiğini, davalı Kooperatif Başkanlığına Konya …Noterliği’nin 01.07.2009 tarihli … yevmiye no’lu ve Konya …Noterliği’nin 21.07.2014 tarihli … yevmiye no’lu ihtarları ile müvekkillerine isabet eden dairenin teslimi için 2 defa ihtar gönderildiğini ve ihtarların davalı kooperatife tebliğ edildiğini, ancak davalı kooperatifin daireyi yine teslim etmediğini, daha sonrasında müvekkillerine isabet eden dairenin, açılan davalar kooperatif aleyhine sonuçlanması ve yönetimdeki değişikliği neticesinde 06.08.2015 tarihinde tutanaktır başlıklı sözleşme ile teslim edildiğini, davalı kooperatifin ve yetkililerinin hiçbir hukuki gerekçeye ve hakka dayalı olmaksızın ve iki defa noterden gönderilmiş ihtara rağmen 72 ay sonra müvekkillerine isabet eden daireyi teslim ettiklerini, teslim tutanağında hakları baki kalmak kaydı ile ihtirazı kayıtlı olarak dairenin 06.08.2015 tarihinde teslim alındığını, dairenin teslim edilmemesi sonucu müvekkillerinin manevi olarak yıprandıklarını, müvekkili …’ın kirada oturmak zorunda kaldığını, biriken ödemeleri ödeyemediğini, daire boş kalması nedeniyle dairenin yıprandığını, müvekkillerinin yararlanmasının kasten engellendiğini, bu nedenlerle Kooperatifler Kanunu 16. maddesi son fıkrası gereği, müvekkillerine kasten teslim edilmeyen daire nedeniyle 08.07.2009 tarihinden 06.08.2015 tarihine kadar olmak üzere her ay için mahrum kalınan kira bedelinin tespitine ve şimdilik 100,00 TL tazminatın faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline, kanuna açıkça aykırı olarak konutu teslim etmeyen davalılardan 10.000,00 TL manevi tazminatın müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleriyle avukatlık ücretinin müştereken ve müteselsilen davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 01.12.2017 tarihli dilekçesi ile; Müvekkillerine kasten teslim edilmeyen daire nedeniyle 06.08.2018 tarihine kadar olmak üzere mahrum kalınan kira bedelinin/ecrimisilin 23.885,00 TL olduğunun tespitine ve 23.885,00 TL’nin faiziyle müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline, kanuna açıkça aykırı olarak konutu teslim etmeyen davalılardan 10.000,00 TL manevi tazminatın müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleriyle avukatlık ücretinin müştereken ve müteselsilen davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiş ve ıslah harcını mahkeme veznesine yatırdığını beyan etmiştir.
Davacı vekilinin 19/11/2019 tarihinde uyap sistemi üzerinden eksik harcın ikmali ve talebin açıklanması talepli dilekçesi ile; Fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; Müvekkillerine kasten teslim edilmeyen daire nedeniyle ek heyet raporunda rapor edilen 16.277,55 TL kira tazminatının 8.876,93 TL’lik kısmının davalılar … Kooperatifi Başkanlığı, …, … ve …’den, 7.400,62 TL’lik kısmının davalılar … Kooperatifi Başkanlığı, …, … ve …’den faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, kanuna açıkça aykırı olarak kasten konutu teslim etmeyen davalılardan 10.000,00 TL manevi tazminatın müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleriyle avukatlık ücretinin müştereken ve müteselsilen davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiş ve eksik harcın mahkemeler veznesine yatırdığını beyan etmiştir.
CEVAP: Davalılar …, …, …, …, … ve … Kooperatifi Başkanlığı tarafından sunulan cevap dilekçelerinde özetle;Davacı tarafın dava dilekçesinde ileri sürmüş olduğu hususları kabul etmediklerini, davacının taleplerinin hukuki dayanaktan yoksun ve mesnetsiz olduğunu, davanın belirsiz alacak davası olarak ikame edilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, belirsiz alacak davası açılabilmesinin şartının uyuşmazlık konusu miktarın objektif olarak belirlenebilmesinin imkansız olmasının gerektiğini, işbu davada hiçbir şekilde kabul etmemekle birlikte uyuşmazlık konusu olan kira bedeli ve kira tazminatının likit bir miktar olmakla birlikte açıkça belirlenebilir nitelikte olduğundan öncelikle belirsiz alacak davasının şartları oluşmadığından davanın usulden reddine karar verilmesini, TBK.md.147 hükmü çerçevesinde eser sözleşmesinden kaynaklanan alacakların 5 yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğunu, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte dava konusu alacakların eser sözleşmesinden kaynakladığından, zamanaşımına uğramış olduğunun her türlü tartışmadan vareste olduğundan dava konusu alacakların zamanaşımına uğradığından davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesini, davacıların kooperatifin eski yöneticilerinden … ve …’a üyelik aidatlarını ödediklerine dair bir miktar menfaat karşılığında karşılıksız tahsilat makbuzu düzenlettirdiklerini, Konya …ATM’nin … Esas … Karar sayılı dosyasının davacısı …’ın herhangi bir ödemede bulunmadan kooperatifin eski yöneticileri tarafından kendisine bir miktar makbuz kesilerek verildiğini açıkça ikrar ettiğini, somut olayda da davacıların ödeme belgesi olarak elinde bulundurduğu tahsilat makbuzlarının eski yöneticiler tarafından bedelsiz olarak tanzim edildiğini, davacıların davalı kooperatife Şubat 2007 tarihinden itibaren üyelik aidatlarını ödemediğini, davacıların kooperatife üyelik aidat borçlarının bulunduğunu, bu borçları ödemeleri için davalı kooperatif tarafından Konya …Noterliği’nin 05.09.2013 tarihli … yevmiye no’lu ve 08.10.2013 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamelerinin yapıldığını, yapılan bu ihtarlar neticesinde de üyelik aidatlarının davacılardan tahsil edilemeyince 11.12.2013 tarihili yönetim kurulu toplantısında oy birliği ile davacıların üyelikten ihraçlarına karar verildiğini, bu ihraç kararının Konya …Noterliği’nin 13.12.2013 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davacılara bildirildiğini, davacı tarafın kötüniyetli olduğunu, davalı kooperatifin eski yöneticileri … ve … hakkında menfaat karşılığı kooperatif üyelerine üyelik aidatlarını ödediklerine dair tahsilat makbuzu düzenledikleri için Konya …Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas ayılı dosyası ile zimmet suçundan dava açıldığını, davanın henüz sonuçlanmadığından, bu dosyanın bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, davacıların manevi tazminat taleplerinin asılsız ve mesnetsiz olduğunu, reddini talep ettiklerini, zira kooperatife üyelik aidatlarını kasten ödemeyerek, ödediklerine ilişkin karşılıksız tahsilat makbuzu düzenletenlerin davacı taraf olduğunu, bu minvalde davacı tarafın manevi tazminat talep etme hakkı olmadığından, davacı tarafın asılsız ve mesnetsiz taleplerinin tümüyle reddine karar verilmesini talep ve beyan etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacıların; müştereken 05.06.2006 tarihinde kooperatif üyelik hakkını …’dan devraldıklarını, bu üyeliklerinin 03.07.2007 tarihli toplantı ile kooperatif karar defterinin 121.sayfasına işlendiğini, üyeler arasında yapılan kura çekiminde kendilerine isabet eden dairenin kooperatif yetkililerince kendilerine kasten verilmediğini, Yönetim Kurulunun 04.03.2008 tarih ve 33 sayılı ve 11.12.2013 tarihli ve 17 sayılı kararları ile kendilerinin üyelikten ihraçlarına karar verildiğini, ihraca gerekçe borcun olmadığının tespiti ve ihraç kararlarının iptali için Konya …Asliye Ticaret Mahkemesinin …Esas sayılı dosyası ile (ve bu dosya ile birleştirilen …Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas ve …Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyaları) kooperatif aleyhine açılan davaların sonuçlandığını, dava neticesinde kendilerinin borçlu olmadığına ve ihraç kararının iptaline karar verildiğini, davalı Kooperatif Başkanlığına Konya … Noterliği’nin 01.07.2009 tarihli … yevmiye no’lu ve Konya … Noterliği’nin 21.07.2014 tarihli … yevmiye no’lu ihtarları ile davacılara isabet eden dairenin teslimi için 2 defa ihtar gönderildiğini ve ihtarların davalı kooperatife tebliğ edildiğini, ancak davalı kooperatifin daireyi yine teslim etmediğini, açılan davaların kooperatif aleyhine sonuçlanması ile davacılara isabet eden dairenin 06.08.2015 tarihinde tutanaktır başlıklı sözleşme ile davalı kooperatifin ve yetkililerinin hiçbir hukuki gerekçeye ve hakka dayalı olmaksızın ve iki defa noterden gönderilmiş ihtara rağmen 72 ay sonra kendilerine isabet eden daireyi teslim ettiklerini, teslim tutanağında hakları baki kalmak kaydı ile ihtirazı kayıtlı olarak dairenin 06.08.2015 tarihinde teslim alındığını, dairenin teslim edilmemesi sonucu manevi olarak yıprandıklarını, davacılardan …’ın kirada oturmak zorunda kaldığını, biriken ödemeleri ödeyemediğini, daire boş kalması nedeniyle dairenin yıprandığını, bu nedenlerle Kooperatifler Kanunu 16. maddesi son fıkrası gereği, kendilerine kasten teslim edilmeyen daire nedeniyle 08.07.2009 tarihinden 06.08.2015 tarihine kadar olmak üzere her ay için mahrum kalınan kira bedelinin tespitine ve şimdilik 100,00 TL tazminatın faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline, kanuna açıkça aykırı olarak konutu teslim etmeyen davalılardan 10.000,00 TL manevi tazminatın müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ettiği, davacı vekili 01.12.2017 tarihli dilekçesi ile; Kendilerine kasten teslim edilmeyen daire nedeniyle 06.08.2018 tarihine kadar olmak üzere mahrum kalınan kira bedelinin/ecrimisilin 23.885,00 TL olduğunun tespitine ve 23.885,00 TL’nin faiziyle müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ettiği ve ıslah harcını mahkememiz veznesine yatırdığı, davacı vekilinin 19/11/2019 tarihinde uyap sistemi üzerinden eksik harcın ikmali ve talebin açıklanması talepli dilekçesi ile; Fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; Davacılara kasten teslim edilmeyen daire nedeniyle ek heyet raporunda rapor edilen 16.277,55 TL kira tazminatının 8.876,93 TL’lik kısmının davalılar … Kooperatifi Başkanlığı, …, … ve …’den, 7.400,62 TL’lik kısmının davalılar … Kooperatifi Başkanlığı, …, … ve …’den faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş ve eksik harcın mahkemeler veznesine yatırdığını beyan ettiği, davalıların davanın reddine karar verilmesini talep ettikleri, taraflar arasındaki uyuşmazlığın kooperatif üyelik tahsis hakkından kaynaklandığı, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 23.maddesinde;” Ortaklar bu kanunun kabul ettiği esaslar dahilinde hak ve vecibelerde eşittirler.” şeklinde, 1163 sayılı KK’nun 59/3.maddesinde;” Yönetime veya temsile yetkili şahısların kooperatife ait görevlerini yürütmeleri esnasında meydana getirdikleri haksız fiillerden doğan zararlardan kooperatif sorumludur” şeklinde, 1163 sayılı K.K’nun 62/3.maddesinde; “Yönetim Kurulu üyeleri ve kooperatif memurları, kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumludurlar…” şeklinde, 1163 sayılı KK.Aynı Kanun’un 98. Maddesinde;” Bu kanunda aksine açıklama olmıyan hususlarda Türk Ticaret Kanunundaki Anonim şirketlere ait hükümler uygulanır.” şeklinde, 6102 sayılı TTK’nun 553/1.maddesinde;”(1) Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./28.md.) kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar.” şeklinde, TTK’nun 560.maddesinde;”(1) Sorumlu olanlara karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki ve her hâlde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki, bu fiil cezayı gerektirip, Türk Ceza Kanununa göre daha uzun dava zamanaşımına tabi bulunuyorsa, tazminat davasına da bu zamanaşımı uygulanır.” şeklinde, 6098 sayılı TBK’nun 147/1-4.maddesinde;”Aşağıdaki alacaklar için beş yıllık zamanaşımı uygulanır:…4. Bir ortaklıkta, ortaklık sözleşmesinden doğan ve ortakların birbirleri veya kendileri ile ortaklık arasındaki; bir ortaklığın müdürleri, temsilcileri, denetçileri ile ortaklık veya ortaklar arasındaki alacaklar…” şeklinde düzenlemeler yapıldığı, davacıların 05/06/2006 tarihli sözleşme ile davalı kooperatif üyesi …’dan üyelik hakkını devralmak suretiyle davalı kooperatif üyesi olduğu, Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Es. … Kar. Sayılı dosyasından davalı kooperatif aleyhine menfi tespit davası açtığı, mahkemece dava tarihi itibariyle davacının davalı kooperatife 72.780,00 TL ödeme yaptığı, ortalama bir üyenin 43.859,22 TL ödeme yaptığı gerekçesiyle dava tarihi olan 07/02/2008 tarihi itibariyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verildiği ve kararın kesinleştiği, yine davalı kooperatifin davacıyı kooperatif üyeliğinden ihracı üzerine davacının Konya (kapatılan)… Asliye Ticaret Mahkemesinin … Es. … Kar. Sayılı dosyasından ihraç kararının iptali talepli dava açtığı, mahkemece dosyanın Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Es.sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği, Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin …Es. … Kar. Sayılı dosyasından birleşen dosyadan açılan davanın kabulü ile yönetim kurulunun 11/12/2008 tarihli ihraç kararının iptaline karar verildiği, kararın kesinleştiği, bilirkişiler tarafından düzenlenen raporlar ve ek raporlar kapsamında davalı kooperatif defter ve kayıtlarında yapılan incelemede davalı kooperatif tarafından dairelerin üyelere teslimi konusunda herhangi bir kararın alınmadığı, davacı dışında benzer bir kısım üyelere dairelerin değişik tarihlerde teslim edildiği, … Belediyesinden gelen yazı içeriğinden dairelerin iskan ruhsatlarının 18/05/2011 tarihinde teslim edildiği, davacılara ait dairenin teslimin edilmesi gereken tarihin en geç 18/05/2011 tarihi olması gerektiği ancak dosya içerisinde bulunan taraflar arasında düzenlenen tutanak içeriğine göre 06/05/2015 tarihinde davacılara dairenin tesliminin yapıldığı, taraflar arasında görülen üyelikten ihraç kararının iptali ve menfi tespit davasının varlığı hususları dikkate alındığında davalıların zamanaşımı itirazlarının 6102 sayılı TTK’nun 560. 6098 sayılı TBK’nun 147/1-4.maddeleri gereğince yerinde olmadığı, davacıların kira alacağının 18/05/2011 tarihi itibariyle muaccel olduğu ve fiili teslim tarihi olan 06/05/2015 tarihleri arası için davalı kooperatiften kira alacağı tazminatını talep edebileceği, diğer davalıların kooperatifin mevcut ve eski yöneticileri oldukları, sorumlu olmaları için kusurlu bulunduklarının davacılar tarafından ispatlanması gerektiği, taraflar arasında üyelikten ihracın iptali ve üyelik borçlarından kaynaklı menfi tespit davalarının bulunduğu hususları dikkate alındığında daire tesliminin gecikmesinde yöneticilerin kusurlu olmadıkları, inşaat bilirkişisi tarafından yapılan mahkememizce hükme esas alınan inşaat bilirkişisinin 22/10/2019 tarihli ek raporunda toplam 16.277,55 TL kira alacağının hesaplandığı, davacıların davalı kooperatiften 16.277,55 TL kira alacağı talebinde haklı oldukları, taraflar arasında üyelik hak ve borçları açısından ihtilafın bulunduğu ve bu konuda çeşitli davaların olduğu hususları dikkate alındığında davacıların kişilik haklarının saldırıya uğramadığı, bu nedenle davacıların manevi tazminat yönünden manevi tazminatın şartlarının oluşmadığı anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile 16.277,55 TL mahrum kalınan kira alacağının dava tarihi olan 16/09/2015 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan … Kooperatifinden alınarak davacılara verilmesine, davacıların fazlaya ilişkin talebinin reddine, davacıların davalılardan …, …, …, …, … hakkındaki talebinin reddine, davacıların manevi tazminat talebinin şartları oluşmadığından reddine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; 16.277,55 TL mahrum kalınan kira alacağının dava tarihi olan 16/09/2015 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan … Kooperatifinden alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir.” gerekçesiyle davacıların fazlaya ilişkin talebinin reddine, davacıların davalılardan …, …, …, …, … hakkındaki talebinin reddine, davacıların manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme hiçbir hukuki gerekçeye dayalı olmaksızın sadece aynı mahkemenin … Esasında kayıtlı dosyadan alınan raporla yeknesaklık olsun diye yeniden rapor alındığını ve bu rapor nedeniyle iş uzamış ve sonuç olarak burayı geldiğini, mahkemenin hukuki olmayan ve uygulamalarda yeri bulunmayan nedenlerle aldırdığı yeni raporlara istinaden daha düşük raporlara itibar ederek verdiği bu kararın yerinde olmadığını, ayrıca zarar hesabı fiili duruma göre hesaplanması gerekirken iskan ruhsatına göre yapılan hesabı dikkate almakta doğru olmadığını, kooperatif yöneticileri aleyhine yapılan taleplerinin reddinin ve manevi tazminat taleplerinin reddinin yerinde olmadığını, dosya münderecatına göre davalıların haksız işlem ve eylemleri karşısında yasal haklarını talep etmek için müvekkillerinin çabalarına karşı davalıların haksız, kasıtlı ve kusurlu direnişleri sebebiyle müvekkilerinin olağan şartları aşan oranda yıprandıklarının sabit olduğunu, bu nedenlerle manevi tazminatı hakettikleri kanaatinde olduklarını, faiz başlangıcında temerrüt ihtarlarının dikkate alınmamış olmasıda kararın kaldırılmasını gerektirdiğini, aynı konuda iki ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi ve hükmedilen vekalet ücreti miktarları da yasalara uygun olmadığını, taleplerinin miktar yönünden kısmen kabulü ile bir durumun söz konusu olmadığını, HMK’nın 107.maddesi gereğince açılan davada mahkemenin istediği miktar üzerinden harcı ikmal ettiklerini, mahkemece kusurlarını ispat edemedikleri gerekçesi ile diğer davalılar yönünden taleplerinin reddedilmiş olması ayrı bir konu olmadığını husumet yokluğu olamayacağını, sadece sorumluluk şartları oluşmadığı için davanın reddi olduğunu, davalı kooperatif için kabul, yöneticileri için red olduğunu, iki ayrı ret gerçekçesinin varlığı söz konusu olmadığını, iş bu nedenle aynı konuya ilişkin iki ayrı vekalet ücreti hükmedilmesinin, miktarının yasal düzenlemelere aykırı olması nedenleri ile de kararın kaldırılması gerektiğini beyan ederek davalarının tümden kabulü ile 08.07.2009 tarihinden, 06.08.2015 tarihine kadar olmak üzere her ay için mahrum kalınan kira bedelinin tespitine ve şimdilik 16.277,55 TL tazminatın faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline, davalılardan 10.000,00 TL manevi tazminatın müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. Kooperatifi Başkanlığı vekili istinaf dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazlarının reddine karar veren yerel mahkeme kararının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davalı kooperatifin davacıların dairelere girmesine yönelik herhangi bir engellemesinin söz konusu olmadığını, bu konuda davacılar tarafından somut herhangi bir delil ibraz edilmediğini, açılan davayı kabul anlamına gelmemekle beraber yapılacaksa bir hesaplama ancak iskan ruhsat tarihine kadar kira mahrumiyet hesabı yapılması gerektiğini, yapılacaksa bir hesaplama iskan ruhsat tarihi olan 30.12.2011 tarihine kadar kira mahrumiyeti söz konusu olduğunu, iskan ruhsat tarihinden sonra yapılan tüm tazminat hesaplamaları tamamen hukuka aykırı olduğunu, hukuk düzeninin kötüniyeti korumayacağını davacıların kötüniyetli olduğunu, davalı kooperatif aleyhine hükmedilen maddi tazminatın kaldırılarak davacıların tazminat talebinin külliyen reddi için istinaf taleplerinin kabulü gerektiğini, davacının dosya kapsamında iki kez talep artırım talebinde bulunmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının 19.10.2019 tarihli talep artırım dilekçesine itirazlarını sunmalarına rağmen yerel mahkemenin itirazlarını değerlendirmediğini, açılan davayı kabul etmemekle beraber talep artırım dilekçesinin netice ve talebi okunduğunda davacıların 7.400,62 TL’nin davalı kooperatiften tahsilini talep etmesine rağmen yerel mahkemece davacıların talebi aşılarak 16.277.55 TL’nin kooperatiften tahsiline karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek kararın sadece 16.277,55 TL kira alacağının davalı kooperatiften alınarak davacılara verilmesi şeklindeki hükmün kaldırılarak davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kooperatif üyesi olan davacılara kasten teslim edilmediği iddia edilen daire nedeniyle mahrum kalınan kira bedelinin tespiti ile kira tazminatının tahsili ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacıların, 05.06.2006 tarihinde üyelik hakkını dava dışı şahıstan devraldıkları, bu üyeliğinin karar defterine de işlendiği, yönetim kurulunun 04.03.2008 ve 11.12.2013 tarihli kararları ile davacıların üyelikten ihraçlarına karar verildiği, ihraca gerekçe olan borcun olmadığının tespiti ve ihraç kararlarının iptali için açılan Konya .. ATM’nin … E. sayılı dosyası ve bu dosya ile birleştirilen Konya … ATM’nin … E ve Konya … ATM’nin … E. sayılı dosyalarının sonuçlandığını , davacıların borçlu olmadığı ve ihraç kararlarının iptaline karar verildiği, gönderilen ihtarlara rağmen konutun kasten teslim edilmediği ancak, 06.08.2015 tarihinde tutanakla teslim alınabildiği, davalıların bu eylemleri nedeniyle zarara uğradıkları iddia edilerek 08.07.2009 tarihinden 06.08.2015 tarihine kadar olmak üzere her ay için mahrum kalınan kira bedelinin tespiti, kira tazminatı ve manevi tazminat talep edildiği, davalılarca zamanaşımı def’inde bulunulduğu ve davacıların tazminat talebine konu teşkil edebilecek herhangi bir eylemlerinin bulunmadığı, iddiaların asılsız olduğu aksine, davacıların kooperatife olan aidat borçlarını ödemediklerinin savunulduğu görülmüştür.
Davalı kooperatif tarafından süresi içerisinde zamanaşımı def’inde bulunulmuş ise de; tapu iptali ve tescile, üyelik tespitine, tahsis hakkına dayalı davalarda olduğu üzere üyelik sıfatının devamına ve üyeliğe sıkı sıkıya bağlı talepler ile ilgili olan, diğer anlatımla üyenin parasal yükümlülükleri ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlıklarda üyelik devam ettiği sürece zamanaşımı süresinin işlemeyeceği (Yargıtay 23.Hukuk Dairesi’nin 12/02/2015 tarih, 2014/7352 Esas-2015/809 Karar sayılı ilamı) bu sebeple davalı kooperatifin zamanaşımı def’inin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Davacıların, davada reddedilen kısım bulunmadığına yönelik istinaf istemlerinin incelenmesinde, 31/10/2017 tarihli duruşmada davacılar vekilinin taleplerini artıracaklarını, eksik harcı yatırmak için süre talep ettiklerini beyan ettiği bunun üzerine mahkemece davacılar vekiline talebini artırmak ve gerekli olan harcı yatırmak üzere 2 haftalık kesin süre verildiği davacılar vekili tarafından önce 08/11/2017 tarihinde 410,00 TL tamamlama harcı yatırıldığı, daha sonra davacılar vekili tarafından ibraz edilen 01/12/2017 tarihli dilekçede, mahrum kalınan kira bedelinin/ecrimisilin 23.885,00 TL olduğunun tespit ve faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili talep edildiği, davacılar vekili tarafından daha sonra 19/11/2019 tarihli dilekçeyle bu kez ek heyet raporunda rapor edilen 16.277,55 TL’lik kira tazminatının; 8.876,93 TL’lik kısmının davalılar … Kooperatifi Başkanlığı, …, … ve, …’den,7.400,62 TL’lik kısmının davalılar … Yapı Kooperatifi Başkanlığı,…, … ve …’den faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesinin talep edildiği ve 210,00 TL daha tamamlama harcı yatırıldığı görülmüştür. Bu sebeple davacılar vekili 01/12/2017 tarihli dilekçeyle taleplerini 23.885,00 TL olarak artırdığı için daha sonra taleplerini 16.277,55 TL’ye düşürmesi aradaki farktan feragat anlamında olacağı bu sebeple davalı Kooperatif yönünden tam kabul kararı verildiğine ilişkin istinaf sebebi yerinde olmadığı gibi, davalı kooperatif vekilinin talebin aşıldığına yönelik istinaf isteminin de yerinde olmadığı zira, davacıların 19/11/2019 tarihli dilekçeyle davalı kooperatiften toplam 16.277,55 TL talep ettikleri anlaşılmıştır.
Mahkemece, dosya içerisinde birçok bilirkişi raporu alındıktan sonra kira alacağının muaccel olacağı tarih olarak 18/05/2011 tarihinin yani, yapı kullanma izin belgesinin verildiği tarihin baz alındığı, davalı kooperatif tarafından dairelerin üyelere teslimi konusunda herhangi bir karar alınmadığının, davacılar dışında benzer bir kısım üyelere dairelerin değişik tarihlerde teslim edildiğinin anlaşılması karşısında, mahkemece kira alacağının başlangıç tarihinin yapı kullanma izin belgesi tarihi olarak kabul edilmesinde bir isabetsizlik olmadığı gibi davacı tarafça da talep miktarı azaltılarak sınırlandırıldığından işbu hususun sonuca bir etkisinin de bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Öte yandan, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 59/3 maddesinde; “Yönetime veya temsile yetkili şahısların kooperatife ait görevlerini yürütmeleri esnasında meydana getirdikleri haksız fiillerden doğan zararlardan kooperatif sorumludur” hükmüne yer verilmiş, 62/1. maddesinde ise yönetim kurulu üyelerinin görevleri belirtilmiş, yönetim kurulunun, kooperatif amaçlarının gerçekleşmesi ve ortakların çıkarlarının korunması ile ilgili olarak yasalara, anasözleşme hükümlerine ve genel kurul kararlarına göre işleri titizlikle yürütecekleri ve kooperatifin başarısı ve gelişmesi yolunda gereken çabayı göstermekle görevli oldukları açıklanmıştır.
Yasa’nın 62/3. maddesinde ise; “Yönetim Kurulu üyeleri ve kooperatif memurları, kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumludurlar” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanun’un 98. maddesi yollaması ile TTK’nın 336. maddesi uyarınca, genel olarak yönetim kurulu üyeleri kooperatif adına yapmış oldukları sözleşme ve işlerden dolayı şahsen sorumlu değildir. Aynı maddede beş bent halinde sayılan durumlar, bu genel ilkenin istisnaları olarak gösterilmiştir. Anılan istisnalardan olan 5. bent ”idare meclisi azaları şirket namına gerek kanunun gerek esas mukavelelerinin kendilerine yüklediği sair vazifelerin kasden ve ihmal neticesi olarak yapılmamasından gerek şirkete, gerek münferit pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı müteselsilen mesuldürler” hükmünü içermektedir.
818 sayılı BK’nın 41, 50 ve 51. madde (TBK 50, 62.madde) hükümleri ile yukarıda anılan maddeler birlikte değerlendirildiğinde, yöneticilerin ve temsile yetkili şahısların zarar doğuran eyleminden dolayı, yöneticiler ve kooperatif müteselsilen sorumludurlar. Bu nedenle, ortaklığın, yöneticilere karşı sorumluluk davası açmasının yanı sıra ortakların, kooperatife karşı maddi ve manevi tazminat davası açma hakları bulunmaktadır.
Ortakların dava açma hakları da doğrudan doğruya zarar ve dolaylı zarar durumuna göre değişiklik içerir. Yönetim kurulu üyelerinin yasa ve anasözleşme hükümlerine aykırı davranışları ile ortaklığın malvarlığını azaltan veya kötüleştiren davranışları, ortaklar ve alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açar. Zira, bu tür tasarruflar payları oranında ortakları etkiler. Başka bir anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, ortakların dolaylı zararıdır. Ancak, ortak TTK’nın 340. madde yollaması ile 309/1. maddesi uyarınca dolaylı zarar dolayısıyla açtığı davada hükmedilecek tazminatı kendisi adına değil, ortaklığa verilmesi yönünde talepte bulunabilir. Bu tür zarar, kooperatif bakımından doğrudan, davacı bakımından dolaylı zarar olup, hükmedilecek tazminatı kendisi adına değil, ortaklığa verilmesi yönünde talepte bulunabilir. İkinci durum ise doğrudan zarar halidir. Bu halde yöneticilerin eylemleri sonucunda ortakların ortaklığın zararından müstakil olarak gördükleri zararlar söz konusudur. Anılan zarar türünde ortaklığın zarar görüp görmemesinin bir önemi bulunmamaktadır. Esasen, bu zararın üçüncü kişinin gördüğü zarardan tek farkı, ortak olmanın sonucu olmasıdır. TTK’nın 336/5. maddesinde anlamını bulan bu dava türünde ise ortaklar talep ettiği tazminatın kendisi adına hükmedilmesini isteyebilirler.
Yukarıda da açıklandığı üzere, 1163 sayılı Yasa’nın 98. maddesi yollaması ile TTK’nın 336/1 ve 5’inci maddesine göre, kanun ve ana sözleşmenin kendilerine yüklediği vazifeleri kasten veya ihmal neticesi olarak yapmayan yönetim kurulu üyelerinin müteselsilen sorumlu olacakları belirtilmiştir. Anılan maddeden anlaşılacağı üzere, kooperatif yöneticilerinin sorumluluktan kurtulabilmesi için zararın oluşumunda kusurlarının bulunmadığının ispat edilmesi gerekmektedir.
Bu durum karşısında, mahkemece diğer davalı yöneticiler aleyhine açılan davanın red gerekçesinin yerinde olmadığı zira, davalı yöneticiler yönünden ters çevrilmiş kusur sorumluluğu söz konusu olduğundan ispat yükünün davalı yöneticilerde olup, davalı yöneticilerin sorumluluktan kurtulabilmesi için zararın oluşumunda kusurlarının bulunmadığının ispat edilmesi gerektiği, bu nedenle mahkemenin ispat yükünün davacı üzerinde olduğu ve davacının, davalı yöneticilerin kusurlu olduğunu ispatlayamadığına yönelik red gerekçesi yerinde olmamakla birlikte, taraflar arasında süre gelen davaların bulunması, açılan davalarda verilen kararlar ve kararların kesinleşme süreci de nazara alındığında, davalı yöneticiler yönünden kusurlu bir eylemin bulunmadığı kanaatine varıldığından, işbu davalılar yönünden davanın reddine dair ilk derece mahkemesi kararının sonucu itibariyle yerinde olduğu kanaatine varılmıştır.
Mahkemece, davacıların manevi tazminat talebinin de reddine karar verilmiş olmakla, davalıların eyleminin manevi tazminatı gerektirir mahiyette olmadığı ve somut olayda, manevi tazminat koşullarının gerçekleştiğinin davacı tarafça ispat edilemediği kanaatine varıldığından işbu red kararı da yerinde görülmüştür.
Faiz başlangıç tarihi yönünden yapılan incelemede ise, davacılar tarafından davadan önce davalı kooperatife iki kez ihtarname gönderilmekle birlikte, dava dilekçesinde faiz başlangıç tarihi belirtilmediğinden mahkemece, faiz başlangıç tarihi olarak dava tarihinin alınmasının yerinde olduğu kanaatine varılmıştır.
Vekalet ücretine yönelik istinaf isteminin incelenmesine gelince ise, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca, davalı kooperatif ile diğer davalı yöneticiler hakkında verilen red sebepleri farklı olduğu için davalılar lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinde de herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle davacılar ve davalı koperatif tarafından ileri sürülen istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacılar ve davalı koperatifin istinaf başvuru taleplerinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar ve davalı …’nin istinaf başvuru taleplerinin ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50 TL karar ve ilam harcının davacılardan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Alınması gereken 1.111,92 TL harçtan peşin alınan 277,98 TL harcın mahsubu ile bakiye 833,94‬ TL karar ve ilam harcının davalı …’nden tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-İstinafa başvuran davacılar ve davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
6-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
7-Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 17/02/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1.a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

A.Ç