Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/1258 E. 2020/1673 K. 30.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM .. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
.. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ASLİYE .. TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/02/2020
NUMARASI : Esas – Karar

DAVACI : … – (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. … – …

İSTİNAF EDEN DAVALI : … – (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLLERİ : Av. … & Av. … –
DAVALI :

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 30/12/2020
YAZIM TARİHİ : 30/12/2020
Davacı tarafından davalılar aleyhine Konya Asliye .. Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davasında 10/02/2020 tarihinde tesis edilen davanın kabulüne ilişkin karara karşı davalı …’nin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait şahıs firması olan … Ses Sistemleri firmasının 2013 yılı sonunda müracaatla kapatılarak, ticari faaliyetinin son bulduğunu, müvekkili aleyhinde Konya .. İcra Müdürlüğü’nde davalı … tarafından ….Esas sayılı dosyası ile icra takibi açıldığını, takibin 5 adet 5.000,00 USD’lik senetle ilgili olduğunu, müvekkilinin davalıları hiçbir şekilde tanımadığı, söz konusu senetleri de icra takibinin açıldığından haberdar olduğunda ilk kez gördüğünü, aynı zamanda senetler üzerindeki imzaların da kesinlikle kendisine alt olmadığını, şirkete ait tek imza yetkilisinin davacı müvekkilinin olduğunu, müvekkilinin evine söz konusu icra takibi dosyasından Antalya .. İcra Müdürlüğü’nün … talimat sayılı dosyası ile hacze gidildiğini ve haciz işlemi de uygulandığını, diğer davalı ve ciranta … adına ve yetkisiz imza ile tanzim edilmiş, sahte ve geçersiz senetlerin devamında … tarafından davalı …’ye ciro edildiğini, davaya konu senetlerin davacı müvekkilinin imzasını taşımadığı ve herhangi bir uzman incelemesi gerektirmeden çıplak gözle bakıldığında bile bu durumun açıkça anlaşılacağını dava konusu geçersiz ve sahte senetlerin icra takibine konu edilmiş durumda olduğundan müvekkilin daha fazla mağdur olmaması için HMK’nın 392/1. maddesi gereğince teminatsız olarak dava sonuna kadar ilgili çekin icra takibine konu edilememesi ve takibe konulmuş ise takibin durdurulması, ihtiyati haciz dahil her türlü takip ve haciz işlemlerinin yapılamaması için ihtiyati tedbir konulmasına, davanın kabulü ile davaya konu yukarıda tarif edilen ve ekte fotokopisi bulunan senetler için müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile, geçerli olmayan senetlerin iptaline, Konya .. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibin iptaline ve bu dosya dahilinde müvekkiline aleyhine yapılmış hacizlerin kaldırılarak icra dosyasının kapatılmasına ve davalının % 40’dan aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesinine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davaya konu bonoları dayanak göstererek davacı borçlu ile diğer davalı borçlu hakkında Konya .. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlatıldığını, söz konusu takibe ilişkin ödeme emrinin davacı borçluya usulüne uygun bir şekilde tebliğ edildiğini ve davacı borçlunun borca veya imzaya herhangi bir itirazı olmaksızın takibin kesinleştiğini, kesinleşme sonrasında borçlunun gerek bono üzerinde olan gerekse tespit edilen işyeri adreslerine hacze gidildiğini ancak söz konusu adreslerin kapalı veya boş olması nedeni ile herhangi bir işlem yapılamadığını, davacının daha sonra mernis adresine hacze gidildiğini, 16.05.2013 tarihli haciz sırasında davacı borçlu … .. “Şimdilik borca bir diyeceğim yoktur” demek sureti ile borcu ve takibe dayanak bonoları kabul ettiğini belirterek davanın reddine, davacı hakkında alacağın % 20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmolunmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “Olayımız, bütün ile incelendiğinde, tarafların tacir olması tacir şahısların basiretli iş adamı gibi davranmaları gerekliliği gözününde bulundurularak, yapılacak ticari işlemlerde beklenen ihtimamı göstermek zorundadırlar. Olayımızda, ticari yetkisi olmayan dava dışı eşi yapmış olduğu işlem asıl ticari işletme sahibine bağlamamaktadır, kaldı ki davaya ilişkin malların davacıya teslim edildiği de ispatlanamadığından davacının davasının kabulü ile davaya konu senetlerdeki imzanın kendisine ait olmadığına, Konya .. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasında davacı vekilince yapılan hacizlerin kaldırılmasına, icra dosyasının kapatılmasına karar vermek gerekmiştir. Her ne kadar davacının davasında haklı görülmüş ise de ; dava dosyası kapsamında davalıların kötü niyetli davranışta bulundukları ispatlanamadığından kötü niyet tazminatın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece davacının, dava konusu bonolar üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığı iddiasına karşın, davacının ve eski eşinin CBS dosyasında imzanın eski eşi … eli ürünü olduğunu ikrar etmeleri nedeni ile imza incelemesinden vazgeçildiği ve imzanın davacının eski eşi …’e ait olduğunun kabul edildiğinin ifade edildiğini, CBS dosyasındaki beyanların mahkeme içi ikrar niteliğinde olduğu belirtilmişse de mahkemece tarafların yalnızca imzaya ilişkin beyanlarının ikrar olarak kabul edildiğini, yalnızca söz konusu ikrar dikkate alınarak imza incelemesi yapılmadığını, eksik incelemeye dayalı hüküm kurulduğu, davacı ve dava dışı eski eşin birlikte hareket ederek borçtan kurtulmaya çalıştıkları, mahkemece davacı ve dava dışı …’in beyanları dikkate alınarak imza incelemesi yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava dışı …’in ticari vekil sıfatına haiz olduğu, ticari temsilci sıfatına haiz olmadığı, davacı tarafından dava dışı …’e herhangi bir vekaletname verilmediği gibi ticari temsilcinin Ticaret Sicil’e de kaydedilmediği, ticari yetkisi olmayan dava dışı eşin yapmış olduğu işlemin asıl ticari işletme sahibini bağlamadığı, davaya ilişkin malların davacıya teslim edildiğinin de ispatlanamadığının belirtildiğini, davacı tarafın cevaba cevap dilekçesinde kendi adına olan işletmenin fiilen eski eşi olan … tarafından işletildiğinin ikrar edildiğini, söz konusu ikrarın mahkeme içi ikrar niteliğinde olup kesin delil niteliğinde olduğunu, dava dışı …’in isticvabına karar verilerek bu yöndeki beyanlarının ve imza örneklerinin alınmasına karar verilmesi gerekmesine karşın eksik incelemeye dayalı hüküm tesis edildiğini, davaya ilişkin malların davacıya teslim edildiği de ispatlanamadığı belirtilmişse de müvekkilinin davaya konu bonoda üçüncü kişi konumunda olup davacı ile arasında mal alım satımına ilişkin ticari bir ilişki bulunmadığını, davacı tarafın dahi bu yönde bir iddiası bulunmamasına karşın mahkemece neden bu gerekçeye dayanıldığının anlaşılamadığını, davacının haksız ve kötüniyetli olarak tamamen borçtan kurtulma amacı ile işbu davayı ikame ettiğini, alacağın likit bir alacak olup haksız ve kötüniyetli davanın reddi ile müvekkili lehine inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken usul ve yasaya aykırı olarak davanın kabulüne karar verildiğini beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılarak kötüniyetli davanın reddine, alacağın %20’sinden az olmamak kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; menfi tespit talebine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. Madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Yargıtay’ın 10.04.1992 gün 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere; Hakimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması öngörülmüş ve çelişkinin varlığı tespit edildiği taktirde başka bir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu istinaf sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Diğer taraftan; hükmün nasıl tesis edileceği, tefhimi ve kararın nasıl yazılacağı 6100 sayılı HMK madde 294-297. maddelerinde etraflıca düzenlenmiştir. Yasal düzenleme uyarınca; hüküm kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırılmayacak şekilde gösterilmesi gerekmektedir. Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur. Hukuka uygunluk denetiminin yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.
İstinafa konu kararda; ilk derece mahkemesince gerek kısa kararda, gerekse gerekçeli kararın hüküm fıkrasında “Davacının davasının KABULÜNE…” şeklindeki ifade ile yetinilerek, tesis edilen hükümde davacı talepleri hakkında taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların açık, şüphe ve tereddüt uyandırılmayacak şekilde gösterilmediği bu nedenle usule uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunmadığı kanaatiyle, istinaf kanun yoluna başvuran davalı …’nin istinaf sebepleri incelenmeksizin re’sen ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince usulüne uygun hüküm tesis etmek üzere dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davalı …’nin istinaf talebinin KABULÜ ile; Konya Asliye .. Ticaret Mahkemesi’nin 10/02/2020 tarih … Esas … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davalı … tarafından yatırılan 1.320,76 TL nispi istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5- İstinaf başvurusunda bulunan davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3 maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 30/12/2020 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

A.G