Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/1194 E. 2021/1483 K. 22.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ASLİYE … TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/12/2019
NUMARASI : … Esas – … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : … – (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. … –

DAVALI : … A.Ş.
VEKİLLERİ : Av. … & Av. …
DAVALI-KISITLI : … – (T.C. Kimlik No: …)
VASİ : … – (T.C. Kimlik No: …)
DAVA : Şirket Ortağı Olunmadığının Tespiti ve Alacak

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 22/06/2021
YAZIM TARİHİ : 14/07/2021
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya Asliye … Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile açılan şirket ortağı olunmadığının tespiti ve alacak davasında 25/12/2019 tarihinde tesis edilen karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine dava dosyasının dairemize geldiği anlaşılmakla üye hakimin görüşleri alındıktan sonra, dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacı tarafın yüksek faiz getireceği ve istendiği an geri ödeneceği garantisi ile davalı tarafa para verdiğini, müvekkili davacı tarafa yatırdığı para karşılığı belge verildiğini, bu parasının müvekkili davacı tarafa iadesinin gerektiğini ancak müvekkili davacı tarafın verdiği paraları geri istemesine rağmen davalı tarafça müvekkili davacı tarafın parasının iade edilmediğini, davalı tarafın Bankacılık Kanunu’na aykırı şekilde mevduat topladığını, SPK’ya aykırı olarak aracılık faaliyetinde bulunup hisse senetlerini halka arz ettiğini, davalı şirket veya şirketlerin yöneticilerinin vs. cürüm işlemek amacıyla çete oluşturmak vs. suçlarından değişik ceza dava dosyalarında yargılandıklarını, birçok devlet kuruluşunca davalı tarafın denetlendiğini ve denetlemelere ilişkin birçok rapor düzenlendiğini, davalı şirket veya şirketlerin ticari defterlerinin de usulüne uygun tutulmadığından bahisle diğer davalı gerçek kişi …’ın da şirket veya şirketlerin yöneticilerinden olması nedeniyle müvekkili davacı tarafı zarara uğrattıklarından ve müvekkili davacı tarafa karşı sorumlu olduklarından da bahisle müvekkili davacı taraf ile davalı taraf arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespitine ve ayrıca davalı tarafa verilen para nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 27.783,00 Euro karşılığı 82.702,00 TL’nin avans faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 04/02/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile yargılama esnasında diğer davacı … yönünden dosyanın tefrik edildiğini, bu nedenle müvekkili …’in alacak miktarının 13.992,00 Euro olduğunu belirterek bu miktarın davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesine ekli olarak sunulan belgeleri kabul etmediklerini, davalı yönünden belgelerin bağlayıcı olmadığını, TTK’nın 329 ve 405. maddeleri gereğince şirket ortaklarının hisse bedellerini şirketten geri istemesinin ve şirketin kendi paylarını geri almasının mümkün olmadığını, davacı tarafın müvekkili şirkete veya şirketlere her an geri alabileceği garantisi ile para verdiğine ilişkin iddianın gerçek olmadığını, hile iddiasının yasal dayanağı bulunmadığını, iş bu uyuşmazlıkta haksız fiil hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığını, müvekkili şirketin bankacılık mevzuatına dayanarak herhangi bir mevduat toplamadığı gibi bunun da mümkün olmadığını, aynı şekilde müvekkilinin SPK, TTK ve BK hükümlerini de ihlal etmediğini, hakdüşürücü süre ve zamanaşımı sürelerinin geçtiğini, iş bu ihtilafta zamanaşımını durduran ve kesen sebepler bulunmadığı gibi zamanaşımı defimiz dürüstlük kuralına aykırı görülemeyeceğini, davacının dürüstlük kuralına aykırı davranarak iş bu davayı açtığını, davacının ticari faiz talebinin hukuki dayanağının bulunmadığını, davacının Türkiye’de mutad meskeni olmadığından teminat yatırılması gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…işbu ıslah talepli dava hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına …” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 7194 sayılı yasanın 41. maddesiyle; 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. maddenin anayasaya aykırı olduğunu, anayasanın 152. maddesi uyarınca bu maddenin iptali için Anayasa Mahkemesi/ne başvurma taleplerinin ilk derece mahkemesince kabul edilmediğini, bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak öncelikle davanın kabulüne karar verilmesini, aksi takdirde Anayasa’nın 152. maddesi uyarınca bu maddenin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; şirket ortağı olunmadığının tespiti ve alacak talebine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Davaya son veren taraf işlemleri olan feragat, kabul ve sulh, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 307 ilâ 315. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Tasarruf ilkesinin bir sonucu olarak davaya son veren taraf işlemleri hüküm kesinleşinceye kadar yapılabilir. Bir başka ifade ile taraflar davayı kabul ederek ya da davadan feragat ederek veya sulh sözleşmesi yaparak yargılamanın her aşamasında ve hatta kanun yollarında herhangi bir hükme gerek kalmaksızın davayı sona erdirebilirler. Ancak bu işlemler vekil tarafından yapılacaksa vekilin vekâletnamesinde özel yetkinin bulunması gerekir (HMK m. 74).
Davadan feragat, davayı kabul ve sulh, içerikleri itibariyle birer maddi hukuk işlemi olmakla birlikte, yapılış şekli itibariyle birer usulü işlemdir. Bu nedenle söz konusu işlemler bir taraftan maddi hukuk anlamında uygulama imkânı bulan iradeyi bozan hâllere dayanılarak iptal edilebilirken, diğer taraftan kesin hüküm gibi sonuç doğurmaktadır.
Davadan feragat, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir (HMK m. 307). Davadan feragat eden davacı, bununla dava dilekçesinin talep sonucu bölümünde istemiş olduğu haktan kısmen veya tamamen vazgeçer. Feragat, davayı kesin olarak sonuçlandıran bir hukuki neden olup, yapıldığı anda kesin hükmün sonuçlarını doğurur.
Davacı vekilince verilen 21/04/2021 tarihli dilekçenin, davadan feragat niteliğinde olduğu, HMK’nın 310. maddesi gereğince karar kesinleşinceye kadar davadan feragat mümkün olduğundan ve dairemizce henüz davacının istinafı esastan incelenip karara bağlanmadığından; davacının feragat beyanı nazara alınarak ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince yeniden hüküm kurularak feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Davacının davadan feragat beyanı nazara alınarak istinaf talebine ilişkin dilekçesinin reddine,
– Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
– İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
– İstinaf kanun yoluna başvuru sırasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
B) Davacının davadan feragat beyanı nazara alınarak, Konya Asliye … Ticaret Mahkemesi’nin 25/12/2019 tarih, … Esas … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
C) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.2 maddesi gereğince davacı talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1- Davanın feragat sebebi ile reddine,
2- Alınması gereken 59,30 TL harçtan, davacı tarafça yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T gereğince belirlenen 6.214,50 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5- Davalı tarafından 663,85 TL adli tıp gideri, 70,85 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 734,70 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333 ve HMKGAT’nin 5/1. maddeleri gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının gider avansını yatıran tarafa iadesine
D) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince kararın dairemiz tarafından tebliğe çıkarılmasına,
E) Dava dosyasının temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 22/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır