Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/1118 E. 2022/1772 K. 26.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/02/2020
NUMARASI : … Esas … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : … – (T.C Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. … –

DAVALI : … – (T.C Kimlik No: … )
VEKİLLERİ : Av. … & Av. … –
DAVA : Menfi Tespit

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 26/10/2022
YAZIM TARİHİ : 28/10/2022
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davasında 20/02/2020 tarihinde tesis edilen karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkilinin kayınbabası olduğunu, müvekkilinin halen eşi olan …’nin, davalının kızı olduğunu, müvekkili ile … arasında Kayseri … Aile Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile boşanma davasının devam ettiğini, davalı ile müvekkilinin kayınbaba-damat ilişkisinden başka sosyal veya ticari münasebetlerinin bulunmadığını, takip konusu olan senedin müvekkilinin, davalının kızı aleyhine boşanma davası açması sonrası takibe konulduğunu, ancak müvekkilinin boşanma davası açmadan evvel 27.05.2013 tarihinde senet bedelini 42.000 Euro olarak davalının kızına nakden ödediğini, hatta senet bedeli ile birlikte davalının kızı olan …l’e boşanma nedeniyle Maddi-Manevi Tazminat ve Nafaka bedeli olarak 30.000 Euro ödediğini, ayrıca 20.000 Euro da borç verdiğini, müvekkilinin davalının kıza verdiği toplamda 92.000 Euro’nun karşılığı olarak yine davalının kızından 27.05.2013 tarihli belgeyi imzalayarak müvekkiline verdiğini, bu yazının alınma sebebinin de davalının kızı ve müvekkilinin eşi olan …l’in senedin yanında olmadığını ve sonra teslim edeceğini söylemesi üzerine olduğunu, senedin tanzim tarihi ile nikah tarihinin aynı olduğunu, müvekkilinin boşanma davasını açmadan evvel ödeme yaptığını, yaklaşık 3 ay sonra davayı açtığını, davanın açılmasından yaklaşık 3 ay sonra da davalı adına senetin icra takibi konusu yapıldığını, senedin sonradan tamamlanarak bono haline getirildiğini, tüm bu yapılanların müvekkilinden haksız kazanç elde etme saikiyle hareket edildiğinin göstergesi olduğunu, davalının müvekkilinin tüm iyi niyetine karşın kızından boşanmak istemesini fırsata çevirmek istediğini ve müvekkili aleyhine dava konusu icra takibinin başlatıldığını, müvekkilinin davalıya hiçbir borcunun bulunmadığını beyan ederek müvekkilinin Konya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına konu bono nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, davalının müvekkiline %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;dava dosyasındaki tarafların her ikisinin de tacir olmadığını bu nedenle dosyanın Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, dava dilekçesinde iddia edildiği gibi davaya konu senedin davacının müvekkiline olan borcundan kaynaklandığını, tarafların akraba olmalarının aralarında alacak borç ilişkisi olmayacağına delalet etmeyeceğini, davacının mahkemeye sunmuş olduğu 27.05.2013 tarihli belgenin davaya konu senetle alakası olmadığını, belge altındaki imzanın da davacının eşine ait olmadığını, bu belge nedeniyle Alman Mahkeme ve makamlarında davacı hakkında evrakta sahtecilik nedeni ile açılan ve devam eden dava bulunmakta olduğunu, davacının belgeyi sunmaktaki niyetinin Mahkemeyi yanıltmaya yönelik olduğunu, davacının bu belgeyi Almanya’daki boşanma davasında kullanmaya kalktığını ve belge altındaki imzanın davacının eşi …’e ait çıkmayınca …’in davacıdan şikayetçi olduğunu ve bu şikayetle ilgili davanın da devam ettiğini, davacının kötü niyetli olduğunun açık olduğunu beyan ederek tarafların tacir olmaması nedeniyle iş bölümü itirazlarının kabul ile dosyanın Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, davanın reddi ile %20’den aşağı olmamak üzere davalının tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “….Somut olayda, davacı dava ve takip konusu bonodaki imzasını inkar etmemiş, borcun varlığını kabul etmekle birlikte senedin kayınpederi olan davalıya eşi ile boşanmaları durumunda ileride muhtemel tazminat taleplerini karşılaması amacıyla düzenlediğini, daha sonra açılan boşanma davası sonrası verilen karar gereğince de senet bedelinin davalının kızına ödendiğini ileri sürmüştür. Dava konusu bono metni incelendiğinde dava taraflarının beyanlarında ve dava dilekçesi ile birlikte sureti sunulan 27/05/2013 tarihli belgede ismi geçen …’nin bononun lehtarı veya cirantası olmadığı görülmektedir. Davalı taraf cevap dilekçesinde davacının dayandığı 27/05/2013 tarihli belgenin ve davacı ile … arasındaki alacak verecek ilişkisinin dava konusu bonoyla ilgisinin olmadığını belirtmiştir. Bononun tanzim tarihinde lehtar ve keşideci arasında kayınpeder damat ilişkisi olmakla birlikte ortada düzenlenmiş bir senet bulunduğundan ve senede karşı ancak senetle ispat kuralı geçerli olduğundan bononun tarafı olmayanca imza altına alınmış herhangi bir belge ile borcun olmadığı veya ödenmediği ispatlanamayacağından, davalıya yemin teklifinde de bulunulmadığından ispatlanamayan davanın reddi gerekmiştir.” gerekçesiyle davanın reddine, dava konusu icra takibi tedbiren durdurulmadığından davacı aleyhine tazminat hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin ispat yükünün müvekkilinde olduğunu izah ettiğini, ancak delilleri tam olarak toplamadan karar verdiğini, zira; ödemenin yapıldığına tanık olan …’ı dinletme taleplerini reddettiğini, gerekçeli kararda da bu konuda “senede karşı senetle ispat” gerekliliğinden bahsettiğini, ancak HMK’nın 203. maddesi senetle ispat zorunluluğunun istisnalarını düzenlendiğini, “alt soy ve üst soy, kardeşler, eşler, kayınbaba, kaynana ile gelin ve damat arasında işlemler” hükmüne amir olduğunu, mezkur hüküm gereği işbu davada tanık dinlenmesi mevzuat gereği mümkün olduğunu, diğer taraftan; ödeme belgesi ile ilgili olarak Yerel mahkeme “…bononun tarafı olmayınca imza altına alınmış herhangi bir belge ile borcun olmadığı veya ödenmediği ispatlanamayacağından…” gerekçesi ile belgeyi kabul etmediğini, bu durumda öncelikle şu soruyu sormak gerektiğini, eğer böyle bir kanaat var ise neden yıllarca söz konusu belgedeki imzanın …’ye ait olup olmadığının neticesi beklendiğini, takip sebebi senedin verilme sebebi evlilik olduğuna göre …’nin 3. Şahıs gibi değerlendirilmesinin de hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin dava ve icra takip konusu senedin evlilik nedeniyle verildiğini beyan etmesine karşın, davalı senedin başka bir nedenle verildiğini cevap layihasında ifade ettiğini, hal böyle olunca; yerel mahkemenin izahlarını kabul edecek oldukları taktirde ispat külfeti yeniden yer değiştirdiğini ve davalının temel ilişkiyi ispat zorunluluğu doğduğunu, davalının temel ilişkiye dayalı sunduğu bir delil olmadığını, senedin verilme nedeni ve ödeme belgesine ilişkin açıklamalarına itibar edilmeyecekse; bir başka ifade ile senedin evlilik nedeniyle verildiğini beyan etmelerine karşı davalı, senedin evlilik nedeniyle verilmediğini, aksine başka bir nedenden kendisine verildiğini iddia ettiğini, bu durumda iddiası ispat külfeti yerel mahkemenin de kabulünde olduğu gibi davalı alacaklıya ait olduğunu beyan ederek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; menfi tespit istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Dosya kapsamına göre davalı tarafından davacı aleyhine Konya …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davacının keşidecisi, davalının da lehtarı olduğu 100.000,00 TL bedelli bonoya dayalı olarak toplam 111.443,15 TL alacak üzerinden kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibi başlatıldığı, davacının, davalının damadı olduğu anlaşılmıştır.
Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla yükümlüdür.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddesine göre; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” şeklindedir.
Menfi tespit davasında da anılan yasa hükümlerindeki ispat yüküne ilişkin kuralın uygulanması gerekir. Buna göre, menfi tespit davasında ispat yükü kural olarak alacaklı olduğunu iddia eden tarafa yani davalıya düşer. Ancak davalının alacağı senede dayanıyorsa ispat yükü yer değiştirerek senetten dolayı borçlu olmadığını iddia eden davacı tarafa düşer (Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2017/3521 Esas 2019/1844 Karar sayılı ilamı). Bu sebeple davada ispat yükü davacı üzerindedir.
HMK’nın 203. maddesinde; “senetle ispat zorunluluğunun istisnalarına” yer verilmiş, maddenin birinci fıkrasının a bendi uyarınca; altsoy, üstsoy, kardeşler, eşler, kayınbaba, kaynana ile gelin ve damat arasındaki hukuki işlemlerin miktar ve değerine bakılmaksızın tanıkla ispat edilebileceği belirtilmiştir. Ancak tarafların HMK’nın 203. maddesinde açıklanan yakınlık ilişkisi bulunsa bile akdi ilişki senede bağlandıysa buna karşı ileri sürülen iddia ve savunmaların senetle ispatı gerektiğinden, bu hususta tanık beyanına başvurulamayacaktır. Bu sebeple taraflar arasında kayınbaba-damat yakınlığı bulunsa da bonoya bağlanan uyuşmazlıkta tanık dinlemeyeceğinden davacının tanık dinlenmesi gerektiği yönündeki istinaf sebebi yerinde değildir.
Davacı tarafından sunulan dava dışı eşi tarafından imzalanmış görünen belgede yazılı olan 100.000,00 TL lik senet ile ilgili 42.000 Euro alındığına dair beyanın taraflar arasındaki işbu davanın konusu bononun ödenmesine ilişkin olduğu yönünde davacı iddiasını yazılı delillerle ispat edememiş olup, mahkemece hatırlatılmasına rağmen davacı tarafça davalıya yemin de teklif edilmemiştir.
Bu durumda ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir durum olmadığından davacının istinaf başvuru talebinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4-İstinafa başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6-Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 26/10/2022 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1.a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

A.Ç