Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/1116 E. 2022/1769 K. 26.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/10/2019
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : … – (T.C Kimlik No: … )
VEKİLİ : Av. … –

İSTİNAF EDEN DAVALI : .
VEKİLLERİ : Av. … & Av. … –
DAVA : Menfi Tespit

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 26/10/2022
YAZIM TARİHİ : 28/10/2022
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davasında 17/10/2019 tarihinde tesis edilen karara karşı davalının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;müvekkilinin Ereğli ilçesinde ikamet ettiğini ve çiftçilik işiyle uğraştığını; davalı tarafından başlatılan icra takibindeki ödeme emrinin 17/05/2018 tarihinde Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine göre muhtara tebliğ edildiğini; bu nedenle müvekkilinin icra takibinden haberi olmadığını; ancak aracının kaydına haciz şerhi işlenmesi üzerine dosyadan haberdar olan müvekkilinin icra takibine konu bononun fotokopisine baktığında bonodaki imzanın kendisine ait olmadığını fark ettiğini ve alacaklı görünen davalı ile iletişime geçtiğini; davalı şirket yetkililerinin yapabilecekleri birşey olmadığından bahisle dosya borcunun ödenmesini istediklerini; davaya konu takip dayanağı olan bonodaki imzanın müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin davalıya herhangi bir borcu da bulunmadığını beyan ederek mümkün olduğu takdirde teminatsız, olmadığı takdirde uygun görülecek teminat karşılığında Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibin tedbiren durdurulmasına; davanın kabulü ile takibin iptaline, davalının %20 den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, ayrıca alacağın %10’u kadar para cezasına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı senet üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığını iddia etmiş ise de aleyhine yapılan icra takibinin kambiyo senetlerine mahsus icra takibi olması nedeniyle, bu itirazını tebliğden itibaren 5 gün içerisinde icra mahkemelerine yapmış olması gerektiğini; ortada 18.000,00 TL, değerinde imzalanmış bir bono ve kanuni süresi içerisinde herhangi bir itiraz yapılmadığı için kesinleşmiş bir borç varken bu borcu inkar etmenin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu; davacının açtığı bu davada “imza bana ait değildir” demesinin hiçbir anlam ifade etmediğini beyan ederek davacının %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine; davacının mal kaçırma ihtimali bulunması nedeniyle takibin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin reddine, davanın da reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “….davalının 30703/2017 ödeme tarihli 18.000,00 TL. tutarlı bonoya istinaden Konya … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile keşideci …, lehdar … ve davacı aleyhine kambiyo senetlerine mahsus icra takibinde bulunduğu; ödeme emrinin 17/05/2018 tarihinde davacının adreste bulunmadığından bahisle Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine göre muhtarlığa bırakılmak suretiyle tebliğ edildiği; davacının süresinde haberdar olamadığı için icra mahkemesinde imzaya itiraz hakkını kullanamadığından bahisle eldeki davayı açtığı ve imzanın kendisine ait olmadığını iddia ettiği; imza inkarı nedeniyle mahkememizce Adli Tıp Kurumu’dan alınan rapora göre davacının samimi imzalarını içerir belge asıllarındaki ve huzurda alınan imza örnekleri ile takibe konu bononun arka yüzündeki davacı adına atılı imza arasında irtibat tespit edilemediği; böylelikle bonodaki imzanın davacı eli mahsulü olmadığı anlaşılmakla davanın kabulü ile davalının %20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar vermek gerekmiş; İcra İflas Kanunu’nun 170. maddesinde düzenlenmiş olan ve imza inkarı halinde haksız çıkan taraf aleyhine hükmedilmesi öngörülen % 10 para cezasının icra mahkemelerinde yapılan şekli yargılamaya mahsus olması, eldeki davada söz konusu para cezasının yasal dayanağı bulunmaması nedeniyle söz konusu talebin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle davanın kabulü ile; davacı …’un Konya … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, icra takibinin adı geçen davacı yönünden iptaline, takip konusu 19.988,14 TL. alacağın % 20’si oranındaki 3.997,63 TL. kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, takip konusu alacağın % 10’u oranında para cezasına hükmedilmesine yönelik talebin yasal şartları oluşmamakla reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece Adli Tıp Kurumu’ndan imza incelemesi için alınan rapora karşı ileri sürdükleri itirazlar dikkate alınmayarak hüküm tesis edildiğini, ilgili raporun hazırlık aşamasında laboratuvarda eksik cihazların bulunduğunu dolayısıyla yeni bir bilirkişi raporunun alınmasının zorunlu olduğunu ileri sürdükleri halde dikkate alınmadığını ve bunların ikamesi suretiyle yeni bir bilirkişi raporu alınmamasının Yargıtay uygulamasında bozma sebebi olduğunu, müvekkilinin kötü niyet tazminatına mahkum edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, tazminata mahkum edilebilmesi için ilgili alacaklının kötü niyetinin ve ağır kusurunun bulunmasının zorunlu olduğunu, müvekkili şirketin kötü niyetinden bahsetmenin söz konusu olmadığını, imzaya zamanında itiraz etmeyen davacının ilgili senetteki imzanın kendisinden sadır sayılmasının bir karine olduğunu ve davacı da işbu takibe vaktinde itiraz etmeyerek bu karinenin vücut bulmasına kendi kusuruyla sebep olduğunu, ayrıca yerel mahkemeye, davacının açmış olduğu “icra takibinin kesinleşmesinden sonra açılan menfi tespit davasında” tedbiren icra takip dosyasının durdurulmasına karar verilemeyeği ve bu husustaki ara kararından dönmesi gerektiğine dair beyan sunmak suretiyle müracaat etmiş iseler de; bu hususların hiçbir dikkate alınmadığını ve müvekkili şirket alacağın tahsil edememesi dolayısıyla hak kaybına uğradığını bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; menfi tespit istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Dosya kapsamına göre davalı tarafından davacının da içlerinde bulunduğu 3 kişi hakkında 30/03/2017 vade tarihli, 18.000,00 Tl bedelli bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibinde bulunuluğu, davacının bonoda ciranta olarak yer aldığı, bonoda davacının cirosundan sonra davalının cirosunun bulunduğu, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nden alınan imza incelemesi ile ilgili raporda bonodaki davacıya atfen atılan imza ile davacının mevcut mukayese imzaları arasında ilgi ve irtibat tespit edilemediğinin bildirildiği görülmüştür.
Tüm dosya kapsamına göre, bonodaki davacıya atfen atılan ciro imzasının davacıya ait olmadığının adli tıp raporu ile belirlendiği, raporun yeterli açıklamayı içerdiği, yeniden rapor alınmasına gerek olmadığı, bonoya göre davalı davacıdan bonoyu almış göründüğünden davalının iyiniyetli olduğu savunmasında bulunamayacağı bu sebeple ilk derece mahkemesince davanın kabul edilmesinde ve davalı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırı bir durum olmadığı anlaşıldığından davalının istinaf başvuru talebinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 1.365,39 TL harçtan peşin alınan 341,35 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.024,04 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4-İstinafa başvuran davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6-Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 26/10/2022 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1.a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

A.Ç