Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2019/774 E. 2020/578 K. 26.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ASLİYE … TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI : … – (T.C. Kimlik No:…)
VEKİLLERİ : Av. … & Av. …

DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. … & Av. …
DAVA : Menfi Tespit (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : …
YAZIM TARİHİ : …
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya Asliye … Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davasında … tarihinde tesis edilen davanın kabulüne ilişkin karara karşı davalının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı bankanın Konya Asliye … Ticaret Mahkemesinin 17/09/2018 tarih … D.İş sayılı ihtiyati haciz kararını müvekkili aleyhine alarak Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden infaza girişerek icra takibi başlattığını oysa müvekkilinin davalı bankaya hiçbir borcunun olmadığını, dava dışı … Ltd. Şti. ile … Şubesi arasındaki 17/07/2012 tarihli genel kredi sözleşmesine müvekkilinin kefil sıfatı ile imza attığını, kefalet limitinin 500.000,00 TL olduğunu, asıl borçlu şirketin kredi borcunu 05/02/2018 tarihinde 2.900.000,00 TL olarak EFT yoluyla davalı bankaya ödediğini, tüm borç ödendiği ve hesap kapatıldığı halde ve şirket tarafından başkaca kredi kullanılmadığı, akabinde müvekkilinin kefilliğinden dolayı banka tarafından tesis edilen tüm ipoteklerin fekkedildiği halde bankanın ödenmiş borcu ihtiyati haciz ve icra takibine konu ettiğini ve müvekkilinin taşınmazları üzerine ihtiyati haciz şerhleri konulduğunu, müvekkilinin başkaca bir kredi sözleşmesine kefil vs.. olmadığını başkaca varsa kredi sözleşmelerinden müvekkilinin kapanan kredideki kefaletinden dolayı sorumlu tutulamayacağını, takipte istenen temerrüt faizi oranının fahiş olduğunu, davalı bankanın takipte haksız ve kötü niyetli olduğundan bahisle müvekkilinin Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki takip ve alacaktan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine ve takibin haksız ve kötü niyetli olması sebebiyle davalı tarafın alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kredi müşterisi … Ltd. Şti.’nin kredi borcunu ödememesi üzerine Beşiktaş … Noterliğinin 28/06/2018 tarih … yevmiye sayılı kat ihtarnamesi ile şirkete ve müteselsil kefillere ihtar keşide edildiğini, davacıya çıkarılan ihtarnamenin eşi … imzasına tebliğ edildiğini, sözlü görüşmeler yapılarak davacının bankaya şirket borcunu kabul ettiğini (sözlü olarak) bildirdiğini, davacının ihtarnameye itiraz etmediği gibi sözlü görüşmelerde de bir itirazda bulunmadığını, 17/07/2012 tarihli 500.000,00 TL limitli kredi sözleşmesinde kefalet imzası bulunan davacı aleyhine kendi beyanları ve açık kabulü gözetilerek kefalet limiti üzerinden ihtiyati haciz kararı alarak icra takibine giriştiklerini, 01/10/2018 tarihinde davacının süresinde borca itiraz ettiğini, 09/10/2018 tarihinde işbu itirazın banka avukatına tebliğ edilmesi üzerine itirazdan haberdar olduklarını, banka tarafından itirazın kaldırılması veya itirazın iptali davası açılmadığını, icra dosyasını takipsiz bıraktıklarını ancak davacının itirazından hemen bir gün sonra 02/10/2018 tarihinde işbu menfi tespit davasını açtığını, 11/10/2018 tarihinde dava dilekçesini tebliğ alan bankanın davadan haberdar olduğunu, davacının davadan feragat edeceği sözünü vermesine rağmen vekili ile arasındaki sorun nedeniyle bunun mümkün olmadığını, gelinen noktada kefaletin zamanaşımına uğramadığı dikkate alınarak davacı hakkında sehven icra takibi yaptıklarını anladıklarını ve bu nedenle dava konusu icra dosyasından dolayı davacının davalı bankalarına bir borcunun olmadığını kabul ettiklerini bildirdiklerini ve davalı bankalarının kötü niyetli olmaması ve dava açılmasına sebebiyet vermemiş olması nedeniyle davacının menfi tespit talebinin kabulüne, ancak kötüniyet tazminatı talebinin reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davalının davayı kabul etmesi nedeniyle; menfi tespit davasının kabulüne, Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki icra takibinden dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacının kefaletine konu takip konusu borç ihtiyati haciz kararından ve icra takibinden önce ödendiğinden davalı bankanın icra takibine başlamasının haksız ve kötü niyetli olduğu, borca itiraz edilmesinin menfi tespit davası açılmasına engel olmayacağı gerekçesiyle kabul edilen takip konusu alacağın %20’si oranı olan 110.091,66 TL haksız takip (kötüniyet) tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının menfi tespit davası açmakta hukuki yararının olmadığını, davacının usulüne uygun olarak ihtar keşide edildiğini, davacının ihtarnameye ve hesap özetine itiraz etmeyerek icra takibine itirazla takibin durmasına rağmen müvekkili banka tarafından itirazın kaldırılması/itirazın iptali davası açılmadığını, davacının itiraz ile eş zamanlı olarak menfi tespit davası açmada hukuki yararı bulunmadığını, davalının 17/02/2012 tarihli 500.000,00 TL tutarlı kefaletten vazgeçtiğine ilişkin yazılı yada şifahi başvurusunun bulunmadığını, şube ile yaptığı görüşmelerde firmanın ticari faaliyetine devam ettiği ve borcu sahiplendiği, kefaletin de zamanaşımına uğramadığı dikkate alınarak sehven davacı hakkında takip başlatıldığının anlaşıldığını, sehven başlatılan icra takibinden dolayı davacının borcunun bulunmadığı hususunun ilk cevap dilekçesi ile kabul edildiğini, müvekkili bankanın kötüniyetli olmadığını ve davacının şahsi haklarını engelleyecek hiçbir davranışta bulunmadığını beyan ederek 110.091,66 TL kötü niyet tazminatı, masraf ve vekalet ücreti bakımından bozularak kötüniyet tazminatı talebinin reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bıralmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Genel Kredi Sözleşmesine kefalet sebebiyle yapılan ilamsız icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespiti ile kötü niyet tazminatı talebine ilişkindir.
İstinaf incelemesi kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355. Maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacının 17.07.2012 tarihli genel kredi sözleşmesine 500.000,00 TL tutarında müteselsilen kefil olduğu, kefalete konu borcun 05.02.2018 tarihinde ödendiği, davalı alacaklı banka tarafından Konya … Asliye Ticaret mahkemesi … esas … karar sayılı 17/09/2018 tarihli değişik iş ihtiyati haciz kararının Konya … İcra Dairesi … E. Sayılı dosyası ile infazına ilişkin 17.09.2018 tarihli talepte bulunulduğu, 21.09.2018 tarihinde ilamsız icra takip talebinde bulunulduğu, davacı alacaklı vekilince 01.10.2018 tarihinde borca itiraz edildiği, aynı tarihte icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiği, davacı tarafça 02.10.2018 tarihinde menfi tespite ilişkin davanın açıldığı, davalı banka şubesince verilen 25.10.2018 tarihli dilekçe ve davalı banka vekilince 27.11.2018 tarihinde verilen ikinci cevap dilekçesi ile davacının borcunun bulunmadığı kabul edilmiş, kötü niyet tazminatı talebinin reddi ile yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması istenmiştir.
Borçlu, aleyhindeki icra takibine itiraz ettikten sonra açtığı menfi tespit davasında, icra dosyasına bildirdiği itiraz sebepleriyle bağlı olmadığı gibi icra mahkemesine bildirdiği itiraz sebepleriyle de bağlı değildir.
Borçlu, aleyhindeki ilamsız icra takibine itiraz etmiş ve alacaklı itiraz üzerine duran takibin devamını sağlayabilmek amacıyla İİK’nın 67/1. maddesi uyarınca itirazın iptali davası açmış ise artık bu aşamadan sonra borçlu, aleyhindeki itirazın iptali davasında savunma yoluyla borçlu olmadığını ileri sürebileceğinden menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır.
Davalı/alacaklı tarafından davacı/borçlu hakkında 17.07.2012 tarihli genel kredi sözleşmesine kefalet sebebiyle ilamsız icra takibinde bulunulduğu, davacı / borçlunun süresi içerisinde borca itirazı üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği ve takibin durdurulmasına karar verildikten sonra davacı tarafından borçlu olmadığının tespiti amacıyla eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Bir davanın korunmaya değer, güncel hukuksal yarar bulunmaması nedeniyle reddedilebilmesi için, borçluyu tehdit edebilecek tehlike ve savsaklamalara karşı onu koruma gereksinmesinin olmaması gerekir.
Borçlunun, hakkında henüz icra takibi başlamadan önce de yapılabilecek olası bir takibi düşünerek, kendisini bir borçla tehdit eden kimseye karşı “böyle bir borcu bulunmadığının saptanması” için dahi menfi tespit davası açabileceği kabul edilmişken, hakkında yürümekte olan bir icra takibi olan borçlunun bu davayı açmasında hukuki yararının bulunduğunda hiç kuşku olmadığı gibi, böyle bir davayı açmasına da hiçbir hukuki engel bulunmamaktadır.
Alacaklının elinde İİK’nun 68. maddesinde sayılan belgeler bulunmaması, borçlu hakkında başlattığı icra takibine, borçlunun itiraz etmek suretiyle takibi durdurması da borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığını kabule yeterli olmayıp, bu halde dahi borçlu borç tehdidi altında olup, bu nedenle de menfi tespit davası açmakta hukuki yararı vardır.
Kaldı ki, davacı/borçlunun borçlu olmadığını ileri sürerek ilamsız icra takibine itiraz etmesi, ancak takibin durmasını sağlamakta olup, icra takibini ortadan kaldırmamaktadır. Takibin iptali ise eldeki davanın açılmasından sonra gerçekleşen bir sonuçtur. Bu nedenle, davacının, takibe konu icra dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespiti davası açmakta hukuki yararı vardır.
Diğer taraftan, davalı/alacaklının alacağını isteme ve dava açma tehdidi altında bulunması nedeniyle de davacının menfi tespit davasını açmakta hukuki yararı vardır.
Tüm bu açıklamalar ve özellikle İİK’nın 72. maddesinde icra takibinden önce de menfi tespit davası açılmasına cevaz verilmesi karşısında, ilk derece mahkemesince, davacı borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğunun kabulünde hukuka aykırılık bulunmadığı kabul edilmiştir (Yargıtay 19. HD. 2018/1968 E. 2018/5367 K. 31.10.2018 tarihli kararı).
Menfi tespit davasında dava borçlu lehine hükme bağlandığında borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, davacının talebi üzerine haksız takip/kötü niyet tazminatına hükmedileceği İİK’nın 72/5. maddesinde hükme bağlanmıştır. Bu durumda, davalı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilebilmesi için, davalının yaptığı icra takibinin haksız olması yeterli olmayıp aynı zamanda bu icra takibinin kötüniyetli olarak yapıldığının ispat edilmesi gerekir.
Davacı tarafından 17.07.2012 tarihinde genel kredi sözleşmesine 24.04.2014 tarihli genel kredi sözleşmesine müteselsil kefil olunduğu, davalı banka tarafından keşide edilen Beşiktaş … Noterliğince düzenlenen 28.06.2018 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamenin davacı hakkında da keşide edildiği, Konya … İcra Dairesinin … E. sayılı ilamsız icra takibinin 25/05/2017 tarihli genel kredi sözleşmesine dayalı olarak yapıldığı, 25.05.2017 tarihli genel kredi sözleşmesinde davacının kefaletinin bulunmadığı anlaşılmakla, davacının kefaletine konu borcun 05.02.2018 tarihinde ödendiği, davalı banka tarafından 17.09.2018 tarihli ihtiyati haciz kararının alındığı, infazın istendiği, 21.09.2018 tarihinde takip talebinde bulunulduğu görülmekle, davalı bankanın tacir olarak basiretli davranma yükümlülüğüne rağmen davacının müteselsil kefil olduğu 17/07/2012 tarihli genel kredi sözleşmesine konu borcun 05/02/2018 tarihinde ödenmesi sebebiyle icra takibine konu kefalet borcunun kalmadığı hususunda tereddüt bulunmayan davacıya karşı icra takibi başlatmakta kötü niyetli olduğu kabul edilmiştir.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu, davalı tarafça ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla; davalı tarafın istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davalının istinaf talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Harçlar Kanununun 22. maddesi gereğince 1/3 oranında alınması gereken 12.533,93 TL harçtan peşin alınan 1.880,09 harcın mahsubu ile bakiye 10.653,84 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
6- Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine … tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır