Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2019/678 E. 2020/479 K. 11.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ASLİYE … TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas – … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : Konya Ticaret Sicil Müdürlüğü
DAVA : Şirketin İhyası

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : …
YAZIM TARİHİ : …
Davacı tarafından, davalı aleyhine Konya Asliye … Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan şirket ihyası davasında … tarihinde tesis edilen davanın kabulüne ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Cihanbeyli Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası üzerinden verilen ara kararı gereğince … Limited Şirketinin ihyası için kendilerine yetki verdiğini, davalı tarafından 13.01.2014 tarihinde anılan şirketin 6102 sayılı TCK’nın geçici 7. maddesi gereğince sicilden resen silindiğini bildirdiği, aynı maddenin 15. bendinden bahisle sicilden silinen şirket hakkında rücuen tazminat davalarının halen derdest olduğunu davalarına dahil edebilmek için işbu davayı açtıklarını bildirdikleri görülmüştür.
CEVAP: Davalı müdürlük cevap dilekçesi vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; 6102 sayılı yasanın 643, 547 ve geçici 7. maddesinden ve Yargıtay kararlarında tasfiye memuruna ihtiyaç görülmediğinden bahisle, davacıya ara kararıyla yetki ve süre verildiği, hukuki menfaatinin bulunduğu ve 5 yıllık süre içerisinde açıldığından davanın kabulüne, bahsi geçen şirketin davalı ticaret sicilindeki terkine ilişkin kaydın silinerek şirketin ihyasına karar verdiği, davalının yasal hasım olması nedeniyle davalının yargılama giderlerinden sorumlu tutulmadığı ve davacı lehine avukatlık ücretine de hükmedilmediği görülmüştür.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalarının kabul edilmesine rağmen lehlerine vekalet ücreti verilmemesi ve yargılama giderlerinin davalıya yükletilmemesi nedeniyle istinaf ettikleri ve dilekçelerine ilk derece, BAM ve Yargıtay kararı ekledikleri görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; … Limited Şirketi’nin ihyası istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacının; dava dışı … Ltd. Şti. aleyhine Cihanbeyli Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında rücuen tazminat davası açtığı, yargılama sürecinde davalı şirketin ticaret sicil kaydının silinmesi nedeniyle kendisine ihya davası açmak üzere süre verildiği, rücuen alacak davasına devam edebilmek için iş bu ihya davasını açtığı anlaşılmıştır.
Ticaret sicil kaydının incelenmesinde; şirketin Konya Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı iken Selçuk Vergi Dairesi’nin tescil ve ilan edilmiş adresinde bulunmaması nedeniyle yazılan yazı üzerine müdürlükçe yapılan ihtar ve ilana rağmen 6102 sayılı Kanunun geçici 7. maddesi nedeniyle şirketin 13/01/2014 tarihinde silindiği, Türkiye Sicil Gazetesinin 16/01/2014 tarihli … no’lu sayısında ilan edildiği görülmüştür.
Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesinde şirketlerin hangi şartlarda ve usullerde tasfiye ve ticaret sicilinden re’sen kayıtlarının silinmesinin düzenlendiği, aynı maddenin 4. fıkrasının “a” bendinde; kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanacağı, yapılacak ihtarın, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderileceği, ilanın, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçeceği, aynı maddenin 11.bendinde ise; dördüncü fıkra uyarınca yapılan ihtar ve ilana rağmen süresi içerisinde cevap vermeyen veya tasfiye memuru bildirmeyen veyahut durumunu kanuna uygun hale getirmeyen veya faaliyette bulunduğunu adres ve kanıtları ile birlikte bildirmeyen şirketin unvanının ticaret sicilinden re’sen silineceği düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta şirketin 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi kapsamında kaldığından bahisle davalı sicil müdürlüğünce ihtarname hazırlandığı ve ihtarnamenin Ticaret Sicil Gazetesi’nin 11/10/2013 tarihinde yayınlandığı, ancak ihyası istenen şirkete tebligat yapıldığına ilişkin herhangi bir bilgi belgenin veya tebligatın dosyaya sunulmadığı gibi dosyaya sunulan ihyası istenen şirket yetkilisine çıkartılan tebligatın ise şirket yetkilisinin tanınmadığından bahisle bila tebliğ iade edildiği anlaşılmaktadır. Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesinin 4/a bendi uyarınca terkin işlemi öncesinde yapılması öngörülen ihtarın öncelikle şirkete ya da şirketin yetkisine tebliğ edilmeksizin doğrudan Ticaret Sicil Gazetesinde ilan suretiyle yapılan ihtar usule aykırıdır. Bu nedenle dava konusu ihyası istenen şirketin terkin işleminin hukuka uygun olmadığı açıktır.
Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesinde; “01/07/2015 tarihine kadar aşağıdaki hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır” denilmek sureti ile ancak kanun metninde sayılan halleri tespit edilen şirketin tasfiyesi TTK hükümlerine uyulmaksızın anılan maddedeki usule göre tasfiye edileceği belirtilmiştir. Diğer bir anlatımla bu madde belirtilen sınırlı hallere mühhasıran özel bir tasfiye yöntemi getirilmiştir. Bu nedenle tadadi nitelikteki (numerus clausus) bu haller dışındaki durumlarda geçici 7. maddeye göre değil TTK veya ilgili kanunlardaki tasfiye usulünü uygun tasfiye yapılacaktır. Maddenin geçici ve istisnai oluşu göz önüne alındığında anılan maddedeki sayılan hallerin tadadi olduğu ve genişletilmeye tabi tutulamayacağı veya genişletici yorumda bulunulamayacağı açıktır. Kanunun istisnai tasfiye usulüne (geçici 7. Maddeye göre) tabi olacağını belirtmediği bir hal ikincil bir düzenleme ile de olsa geçici 7. madde kapsamına alınamaz. Hukuk Genel Kurulu’nun 14/06/2017 tarih ve 2017/4-1358 esas 2017/1193 karar sayılı kararında; “…Diğer taraftan normlar hiyerarşisi dikkate alındığında daha alt basamakta yer alan ve tamamen idarenin düzenleyici tasarrufu niteliğinde olan yönetmelikle, daha üst basamakta bulunan ve yasama organı tarafından objektif, soyut ve genel nitelikte bir yasama tasarrufu niteliğinde bulunan kanuna aykırı düzenleme getirilmesi mümkün değildir. Yönetmelik kaynağını kanundan alır ve ancak kanunun uygulanmasını gösterir. Kanunda bulunmayan bir düzenlemenin, yönetmelikle ihdası ve bu yolla kanunun önüne geçen bir uygulamanın benimsenmesi hukukun genel teorisine de aykırıdır” denilmek sureti ile yönetmeliğin kanunla çelişen hükümlerinin değil kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Özetle ikincil düzenlemeler dayandıkları kanun maddelerine aykırı olamaz ve çelişen hallerde ikincil düzenleme hükümleri dikkate alınmaz ve kanun hükümleri uygulanır.
Doktrinde de bu çelişkiye dikkat çekilerek tebliğdeki düzenlemenin kanuni dayanağının bulunmadığı ve kanundaki sayımın sınırlı olduğu vurgulanmıştır. (Murat Kaderoğlu Anonim Şirketlerin İnfisahı, sayfa 350-351, dipnot 251 atfı Çalışkan s. 200; Şengül Al Kılıç, Anonim Şirketlerde Tasfiyeden Dönme, sayfa 168 dipnot 418-aynı yöndeki atıf Karaman Coşgun s.316,)
Davalı Ticaret Sicil Müdürlüğünce ihyası istenen şirketin tescil ve ilan edilmiş adresinde bulunmaması sebebi ile silinme hususu kanunda tadadi olarak sayılan hallerden olmadığından yapılan terkin işlemi bu nedenle de usul ve yasaya aykırıdır. Hal böyle olunca, davalı Ticaret Sicil Müdürlüğünün 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde öngörülen usul ve şartlar gerçekleşmeden ihyası istenen şirketi ticaret sicilinden re’sen terkin etmekle iş bu davanın açılmasına sebebiyet verdiği gözetilerek davalının yargılama giderleri ve harçtan sorumlu tutulması (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 30/09/2019 tarih 2019/3651 Esas 2019/6006 Karar ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesinin 20/06/2019 tarih 2019/328 Esas 2019/798 Karar sayılı ilamları.) gerektiğinden, davacının istinaf talebinin kabulüyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davacı taraf lehine ücreti vekalete hükmedilip, yargılama giderlerinden davalının sorumlu tutulduğu yönde karar ittihazına gidilmesi gerektiği görüş ve kanaatiyle davacının istinaf talebinin kabulüne, ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK’nın 353/1.b.2.maddesi gereğince yeniden karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Davacının istinaf talebinin KABULÜ ile; Konya Asliye … Ticaret Mahkemesi’nin … tarih … Esas … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
1-Davacı kurum harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
2-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,

3- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan 14,00 TL tebligat giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
B) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.2 maddesi gereğince davacı talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1-Davanın KABULÜNE, Konya Ticaret Sicili’nin … sicil numarasında kayıtlı …. Ltd. Şti.’nin ticaret sicilinden terkinine ilişkin kaydın silinmesine ve şirketin İHYASINA,
2- Alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı davada kendisini vekil sıfatı ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T gereğince 3.400,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- Davacı tarafça yapılan 65,00 TL posta ve tebligat giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Hükmün kesinleşmesinden sonra HMK 333 maddesi gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının avansı yatıran tarafa iadesine,
C) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
D) Dava dosyasının temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine … tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

M.Ç