Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2019/66 E. 2019/145 K. 14.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : .
VEKİLİ : .

DAVALILAR : …
VEKİLİ : ..
.

DAVA : Menfi Tespit

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : …
YAZIM TARİHİ : …
Davacı tarafından davalılar aleyhine Konya Asliye …Ticaret Mahkemesi’nin …Esas sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davasında …tarihinde tesis edilen davanın reddine ilişkin karara karşı, davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine üye hakimin görüşleri alındıktan sonra, dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesiyle özetle; müvekkili şirketin.. tarihinde …, … ve davalı … tarafından eşit hisselerle kurulduğunu, bazı anlaşmazlıklar nedeniyle … ‘ın hisselerini diğer ortaklara devrederek ortaklıktan ayrıldığını, …tarihli şirket genel kurulunda da kalan ortaklar mevcut son ortak ve yönetici olan … ile davalı … ‘un şirketi birlikte/müştereken yöneteceklerine dair karar aldıklarını, aralarında ibraname düzenlediklerini, adı geçen ortakların eşit hisselere sahip olduklarını, davalı … ‘un müşterek temsil için imza sirküsü çıkarmaya yanaşmaması ve kendisine çekilen ihtarnameye olumsuz cevap vermesi üzerine diğer ortak …’ün … tarihinde İstanbul Anadolu … ATM’nin … Esas sayılı dosyası üzerinden haklı nedenlerle şirket feshi davası açtığını, mahkemenin ara kararı ile… isimli kişiyi şirkete yönetici kayyım olarak atadığını, yargılama sırasında ortaklar arasında çeşitli pazarlık ve uzlaşma zeminlerinin oluştuğunu, neticeten davayı açan ortak … ‘ün şirket feshi davasından feragat etmesi kaydıyla davalı … ‘un şirketteki tüm hisselerini aralarında yaptıkları … tarihli protokol ve Kadıköy … Noterliğinin … tarih … yevmiye sayılı işlemi ile … TL bedel karşılığı …’e devrederek adı geçen davalının şirket ortaklığından ayrıldığını, … tarihli sayım tutanağı düzenlendiğini, davalı …’un işbu sayım tutanağında şirket adına düzenlenmiş tüm kambiyo evraklarını gösterdiğini ancak davaya konu ettikleri 4 adet toplam … TL bedelli bonoların sayım tutanağında gösterilmediğini, müvekkili şirketin eski yöneticisi olan ve ortaklıktan ayrılan davalı … ‘un ortaklıktan ayrıldıktan ve şirketle ilişkisi tamamen kesildikten sonra tamamen kötü niyetli olarak ve yönetici olduğu döneme isabet edecek şekilde bonolara tanzim tarihi atarak (kısacası eski yöneticinin geçmiş tarihli bonolar düzenleyerek) borçluları müvekkili şirket ve kendisi olacak şekilde (daha doğrusu kendisi borçlusu olacak şekilde, avalisti davacı şirket olacak şekilde), lehtarı diğer davalı … olacak şekilde 16/02/2012 tanzim … vade tarihli … TL bedelli, … tanzim … vade tarihli … TL bedelli, … tanzim … vade tarihli … TL bedelli ve … tanzim … vade tarihli … TL bedelli 4 adet bonoyu kötü niyetli olarak düzenleyerek diğer davalıya verdiğini, bonoların hamili olan davalı … ‘in bonoları protesto dahi ettirmeksizin Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden hem müvekkili şirket aleyhine hem de bonolarda kendi adına imzası bulunan davalı … aleyhine icra takibine konu ettiğini, davalı … ‘un da neredeyse tüm malvarlığı değerlerini icra takibinden hemen bir hafta önce güvendiği kişiler üzerine kaçırdığını, Konya … İcra Hukuk Mahkemesinin… Esas sayılı dosyası üzerinden aynı iddialara dayalı olarak açtıkları takibin iptali davasının dar yetkili olan icra mahkemesince incelenemeyeceğinden bahisle reddedildiğini (ki karar yargılama sırasında onanarak kesinleşmiştir), davalılar hakkında dolandırıcılık ve sahte senet düzenlemek suçlarından Konya CBS … Sor. sayılı dosyası üzerinden yaptıkları şikayetin takipsizlikle sonuçlandığını ancak bu karara itiraz ettiklerini ve itirazın inceleme aşamasında olduğunu, takip ve dava konusu bonoların müvekkili şirketin sorumluluğunu gerektirmeyecek şekilde sahte ve geçmiş tarihli olarak düzenlendiğinden bahisle icra takibine konu toplam … TL bedelli 4 adet bonodan dolayı müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespitine ve davalıların %20 oranında kötü niyet tazminatına mahkumiyetlerine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı … vekili cevap dilekçesi ile özetle; müvekkilinin tacir olmaması nedeniyle davanın görevsiz Ticaret Mahkemesinde açıldığını, davacının iddialarının faraziye olduğu gibi davacının kötü niyetli bir şekilde bu davayı açtığını, müvekkilinin bonoların borçlularından alacaklı olduğunu, davada tanık dinlenmesine rızalarının da olmadığından bahisle davanın reddi ile alacağın %20 sinden az olmamak üzere davacının kötü niyet tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … ‘a dava dilekçesi tebliğ edildiği halde cevap dilekçesi vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI : İlk derece mahkemesi tarafından … tarihli karar ile davanın reddine karar verildiği, hükmün gerekçesinin “….Tüm dosyalar kapsamı ve takipsizlik kararı ile imza ve mürekkep yaşını belirlemeye esas bilimsel bir yöntemin olmaması ve davacı tarafından davalılara yöneltilen yeminlerin eda edilmesi karşısında dava konusu bonoların eski yönetici tarafından geçmiş tarihli düzenlendiğine ilişkin kesin bir delil olmadığından davacının davalı lehtar davalı … ‘e yönelik davasının reddine karar verilmesi gerekmiştir. Dava konusu bonolarda davalı … borçludur/keşidecidir/düzenleyendir, davacı şirket ise (davalı … lehine) aval verendir. Davalı … nihai sorumludur. Davalı … veya bir hak sahibinin bonoları ileride davacı şirketten tahsil etmesi halinde davacının davalı … ‘a rücu hakkının olup olmadığı bu davanın konusu olmadığından burada tartışma konusu yapılmamıştır. Zaten henüz davacı şirket tarafından yapılmış bir ödeme olmadığından istirdata dönüşmüş bir dava veya dava kısmından da söz edilemez. Ancak davalı … veya bir hak sahibinin bonoları ileride davalı … ‘dan tahsil etmesi halinde adı geçen davalı … ‘un davacı şirkete rücu hakkının olmadığı açıktır. Çünkü TTK ve hukukun genel ilkeleri gereğince keşideci, avaliste rücu edemez. Belirtilen her iki durumda da davalı … ‘a karşı menfi tespit davası açılmasında davacının korunmaya değer bir hukuki yararı yoktur. Hukuki yarar dava şartıdır. Davacı şirketin, davalı … ‘a yönelik davasının dava şartı yokluğu nedeniyle reddine (usulden reddine) karar verilmesi….” şeklinde olduğu, .. tarihli tensip tutanağının 21.maddesindeki ihtiyati tedbirin tamamen kaldırılmasına, dava konusu miktarın %20 si oranı olan … TL kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak icra alacaklısı davalı …’e verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı …’un şirketin feshi davası sırasında şirket hisselerini devretme teklifinin diğer ortak … tarafından kabul edildiği, kayyum nezaretinde devir işlemlerine başlandığı, kayyumun şirketin aktif ve pasifinin çıkarılması için şirket yetkilisi davalı …’ dan … tarihinde gerekli belgeleri istediğini, davalı …’ un da tüm belgeleri verdiğini , ancak dava ve takibe konu toplamda 675.000 TL bedelle 4 adet senedi bildirmediğini (muhtemelen o tarihte … un senetleri henüz tanzim etmediğini), devir işlemleri bittikten sonra davaya konu senetleri düzenleyerek kendisini borçlu olarak göstererek diğer davalı … aracılığıyla 23/01/2015 tarihinde ihtiyati haciz kararı aldırarak Konya …İcra Müdürlüğü .. sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, haciz işlemleri başlamadan yaklaşık bir hafta önce tüm araç ve gayrimenkulleri yakınlarına devrettiğini, şirketin gayrimenkullerinin tapu bilgilerinin ve araç plaka bilgilerini verdiğini, alacaklı görünen davalı …’in bilmesinin mümkün olmadığını, davalı … un “temsilcinin kendi kendisi ile sözleşme yapma yasağına” da uymadığını, kendisini borçlu gösterdiği senetlerde müvekkili şirketi kefil göstererek borçlu konuma soktuğunu, …TL gibi büyük bir rakam ile borçlanan şirketin defterlerinde hiç bir şekilde bir kayıt veya belge olmadığını, davalı …’ in müvekkili şirketten hiçbir alacağının bulunmadığı, kaldı ki davalı …’ un da alacağının olmadığını, protesto bile edilmeden ihtiyati haciz kararı alınarak işleme konan senetlerin hisselerin devrinden sonra şirketten para sızdırmak için düzenlendiğini, yerel mahkemece bildirilen tanıkların dinlenmediğini, yine yerel mahkemece alınan 13/05/2016 tarihli rapora göre de senedin 2012 yılında imzalanmadığının kesin olduğunu, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılarak , talepleri doğrultusunda taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilince 19/12/2018 tarihinde verilen ek istinaf dilekçesinde ise; Konya …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yargılama sonuna kadar tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, dava ve takibe konu tanzim borçlusu davalı … (kefil) davacı … San. Tic. Ltd. Şti. ve lehtar alacaklısı davalı … olan 16/02/2012 tanzim tarihli 30/12/2014 ödeme tarihli … TL bedelli, 05/06/2013 tanzim tarihli 05/06/2014 ödeme tarihli … TL bedelli, 12/03/2013 tanzim tarihli 15/03/2014 ödeme tarihli … TL bedelli, 05/04/2013 tanzim tarihli 05/01/2014 ödeme tarihli … TL bedelli bonoların davacı tanzim borçlusu şirketi eski yöneticisi davalı … tarafından yöneticilikten ayrıldıktan sonra bonolara eski tanzim tarihi atmak suretiyle düzenlendiğinden bonoların düzenlenmesinde sahtecilik yapılarak bonoların hükümsüzlüğüne ilişkin mutlak def’iye dayalı menfi tespit ve kötü niyet tazminat talebi istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacı şirketin, 02/06/2010 tarihli ve 1 sayılı kararı ile şirket müdürlüğüne 10 yıl süreli olarak münferiden davalı …’un atandığı, müdürlük yetkisinin 18/11/2013 tarihli 9 nolu ortaklar kurulu kararıyla kaldırıldığı görülmüştür.
Taraflar arasında; keşideci …’un aynı zamanda aval veren şirketin temsilcisi olduğu, aval veren şirket aleyhinde davaya konu senetlere dayanılarak ihtiyati haczi kararı ve icra takibi yapıldığı konularında ihtilaf bulunmadığı, ihtilafın davaya konu kambiyo senetlerinin davalı …’ın şirket temsilcilik görevinin sona ermesinden sonra tanzim edilip edilmediği, senetlerde keşideci olan …’ın aynı zamanda söz konusu senetlerde aval veren davacı şirketi temsil etmesinin davacı şirketin senetteki borçlardan sorumluluğunu gerektirip gerektirmeyeceği noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.
Türk Ticaret Kanununun 702 – (1) maddesi gereğince; aval veren kişi kimin için taahhüt altına girmişse aynen olun gibi sorumlu olur. (2) Aval veren kişinin teminat altına aldığı borç şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da; aval verenin taahhüdü geçerlidir. (3) Aval veren kişi poliçe bedelini ödediği taktirde poliçeden dolayı lehine taahhüt altına girmiş olduğu kişiye ve ona, poliçe gereğince sorumlu olan kişilere karşı poliçeden doğan haklarını iktisap eder. Düzenlemesi nazara alındığında; senette şekle dayalı noksanlık bulunmaması durumunda aval verenin keşideci ile lehtar arasındaki ilişkiden kaynaklanan def’ileri ileri sürerek sorumluluktan kurtulması mümkün olmadığından, hamil keşideci tarafından ödenmeyen senede dayanarak avalist’e başvurabilecektir.
Her ne kadar ilk derece mahkemesince yazı yaşının tespiti yönünden toplanan delilleri taktir ve değerlendirmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamakta ise de; davacının davalı şirketin eski temsilcisi …’a karşı açtığı davayı istirdat davası olarak nitelendirmesi ve TTK 702/3. maddesindeki yasal düzenlemeyi gerekçe göstererek “hukuki yarar yokluğu” dava şartına dayanarak davayı reddetmesi, kararın gerekçe kısmında davalı …’a karşı açılan davanın usulden reddi belirtilmesine rağmen hüküm fıkrasında davanın reddine karar vermesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Dava dilekçesi incelendiğinde; davacının İİK’nın 72. maddesine dayanarak borçlu olmadığının tespiti talebinde bulunduğu, istirdata yönelik bir talebin bulunmadığı açık olup, dava dosyası içeriğinden dava konusu senetlere dayanılarak davacı aleyhinde ihtiyati haciz kararı tesis edildiği ve aleyhinde icra takibi yapıldığı anlaşıldığına göre; …’a yönelik dava açılmasında “hukuki yarar” dava şartı bulunmadığı yönündeki değerlendirme ve davalı …’un keşideci olduğu kambiyo senedine davacı şirketi temsilen aval vermesinin temsilcinin kendisi ile işlem yapma yasağı kuralını ihlal mahiyetinde olup olmadığı, letarın keşidecinin aynı zamanda şirket yetkilisi olduğunu bilen veyahut bilebilecek kişi olup olmadığı tartışılmadan yapılan değerlendirmede isabet bulunmamaktadır.
Somut olayda; davacı şirketin her iki davalı yönüyle menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğunun kabulü gerekmektedir. Bu yönüyle davalı keşideci aleyhine açılan davanın usulden reddine karar verilmesi hukuka uygun bulunmamaktadır. Bu itibarla mahkemece, davalı keşideci … aleyhine açılan dava yönüyle de işin esasına girilerek taraf delilleri değerlendirilerek hüküm kurulması gerektiğinden davacının istinaf talebinin kabulüne, bu nedenle; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, diğer istinaf nedenleri ve davanın esası incelenmeksizin yukarıda belirtilen hususlar gözönünde bulundurulmak suretiyle; toplanan deliller değerlendirilmek üzere dava dosyasının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi gönderilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacının istinaf kanun yoluna başvuru talebinin KABULÜ ile, Konya Asliye …Ticaret Mahkemesi’nin 17/10/2018 tarih, …Esas, … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince delillerin yeniden değerlendirilip hüküm verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf kanun yoluna başvuru sırasında davacı tarafından yatırılan 35,90 TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
4-Davacı tarafın istinaf başvurusu ile ilgili yaptığı yargılama giderlerinin; ilk derece mahkemesince davanın esası ile ilgili kurulacak hükümde değerlendirilmesine,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/02/2019 tarihinde oybirliği ile HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır