Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2019/635 E. 2019/730 K. 19.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACILAR : 1- … (T.C. Kimlik No: …)
: 2- … (T.C. Kimlik No:… )
: 3- … (T.C. Kimlik No:…)
: 4- … (T.C. Kimlik No:…)
: 5- … (T.C. Kimlik No:…)
VEKİLİ : Av. …

DAVALILAR : 1- … Bankası A.Ş.
VEKİLİ : Av. …

: 2- … A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Menfi Tespit ve Alacak

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : …
YAZIM TARİHİ : …
Davacılar tarafından davalılar aleyhine Konya Asliye … Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan menfi tespit ve alacak davasında … tarihinde tesis edilen mahkemenin görevsizliğine ilişkin karara karşı davacıların istinaf kanun yoluna başvurmaları üzerine üye hakimin görüşleri alındıktan sonra, dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisi …’in davalı … Bankasından tarımsal 2 adet kredi kullandığını, bankanın krediyi garanti altına almak için diğer davalı … A.Ş. tarafından iki adet hayat sigortası poliçesi düzenlendiğini, müvekkilleri murisi …’in 17/04/2018 tarihinde vefat ettiğini, davalı bankanın davalı sigorta şirketine müracaat ederek kredi borcunu tahsil etmediğini, davalı sigorta şirketinden doğrudan talepte bulunabilmeleri için davalı bankanın muvafakatının gerektiğini, davalı sigorta şirketinden ancak kredi borcu kapandıktan sonra kalan kısmının istenebilmesinin mümkün olması sebebiyle davalı bankaya karşı müvekkillerinin borcunun bulunmadıklarının tespiti ve kredinin kapatılmasından sonra artan paranın davalı sigorta şirketinden tahsili amacıyla dava açmak zorunda kalındığını, Yargıtay 11. HD’nin 2016/2466 E. 2017/4797 K. 27/09/2017 tarih ve Yargıtay 11. HD’nin 2015/14557 Esas 2017/2081 Karar 12/04/2017 tarihli kararlarında bu hususun belirtildiğini, müvekkilleri murisinin sigorta şirketine beyan edilmeyen hastalığı ile ölümü arasında doğrudan illiyet bağının bulunmadığını, sigorta şirketi tarafından sigorta bedelinin kredi borcu tutarında bankaya ve arta kalan kısmında müvekkillerine ödenmesi gerektiğini, müvekkillerinin tarımsal kredi sözleşmelerinden dolayı davalı bankaya borcu bulunmadığının tespitine, davalı bankanın kredi alacağı düşüldükten sonra sigorta bedeline karşılık fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000,00 TL’nin ihtarnamenin karşı tarafa tebliğinden itibaren işleyecek olan ticari faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden alınarak müvekkillerine verilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı banka vekili cevap dilekçesinde özetle; banka şubesi ile davacılar murisi arasında 09/01/2017 tarihli tarımsal kredi sözleşmesi imzalandığını ve kredi kullandırıldığını, müşteriden Kredi Grup Hayat Sigorta Sağlık Beyan ve Sertifika talep formu alındığını, müşterinin “böbrek yetmezliğine bağlı diyaliz tedavisi görmektemisiniz” sorusunu (Hayır) cevabı verdiğini, müşterinin hayat sigortası talebi kabul edilerek, sigorta poliçesi düzenlenerek kredi tahsisi yapıldığını, kredi kullanıldıktan sonra davacılar murisinin 17/04/2018 tarihinde vefat ettiğini, davacılar murisinin toplamda 93.217,83 TL borcu kaldığını, davacılar tarafından müvekkili banka şubesine ölüm belgesiyle müracaat edilerek kredi borcunun sigorta şirketi tarafından karşılanmasının istenildiğini, sigortalının sigorta esnasında kronik böbrek yetmezliğine bağlı diyaliz hastası olduğunun sabit olduğunu, sigortalının bu durumu bildirmemiş olması sebebiyle TTK 1439 maddesi gereğince yasal olarak haklı sebeple ödeme yapmadığını, hukuki mesnetten yoksun davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; banka ile sigorta şirketi arasında düzenlenen grup hayat sigorta sözleşmesi kapsamında sigorta ettiren bankanın sigorta sözleşmesinden doğan hak ve alacakları talep edebileceğini rehin alacaklısı ve lehtar bankanın muvafakatı olmadan sigortalı varislerinin doğrudan sigorta tazminatını talep hakları bulunmadığından, diğer davalı banka aleyhine ikame edilen menfi tespit davasını müvekkil şirkete karşı ileri sürülmesini mümkün olmadığından davacıların davasının husumet yokluğu sebebiyle, reddi gerektiğini, davacılar murisi sigortalının beyan yükümlülüğüne aykırı davranması sebebiyle sigorta bedelinin ödenmemesi gerektiğini, sigortalının vefatının ana temel nedeninin sigortalıda var olan kronik böbrek yetmezliği olduğunu, sigorta öncesi var olan hastalığının varlığının beyanı halinde sigortanın yapılmayacak olması ve bu hususa poliçede de yer verilmiş olması, yapılmaması gereken bir sigortanın yapılmasına sebebiyet verilmesi nedenleri ile davanın esastan reddine karar verilmesi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince, “….davacıların murisleri …’in davalı … Bankasından tarımsal kredi kullandığını, bankanın krediyi garanti altına almak için diğer davalı … A.Ş.’ye hayat sigortası yaptırdığını, murislerinin öldüğünü, davalı bankaya kredi borcunu diğer davalıdan tahsil etmesi için başvuruda bulunduklarını, bankanın herhangi bir işlem yapmadığını aynı zamanda diğer davalıya kredi borcu ödendikten sonra kalan kısmın kendisine ödenmesini istedikleri halde ödemediğini belirterek borçlarının olmadığının tespiti ile kalan kısmın kendilerine ödenmesini talep ettikleri, taraflar arasındaki uyuşmazlığın kredi borcunun hayat sigortalarından ödenmesi gerekip gerekmediği, ve kalan kısım varsa bunun davacılara ödenmesi gerekip gerekmediği hususlarında olduğu, 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda tüketici kavramı, 3/1- k maddesinde Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek ve tüzel kişiler “tüketici” 3/1-1 maddesinde ise mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da banka hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemler “tüketici işlemi” olarak kabul edildiği ve Tüketici Kanununun kapsamı esaslı şekilde genişletildiği, aynı kanunun 73/1 maddesinde “tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda” tüketici mahkemelerinin görevli olduğu, 83/2 maddesinde de “taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez” hükmüne yer verildiği, davacıların murisinin tüketici olduğu, davacıların murisleri ile davalı … Anonim Şirketi arasında yapılan hayat sigortası sözleşmesine göre talepte bulundukları, Yargıtay 17. HD’nin 16.04.2018 tarih 2017/3086 Esas 2018/4129 Karar nolu ilamında da belirtildiği gibi bunun Tüketici Kanunu kapsamında kaldığı” gerekçesiyle mahkeminin görevsizliğine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisi …’in davalı bankadan tarımsal kredi kullanmış, sözleşmeyi garanti altına almak için davalı sigorta şirketi tarafından iki adet hayat sigortası poliçesi düzenlenmiş olduğunu, uyuşmazlığın kaynağının tarımsal kredi sözleşmesi olduğunu, 6502 sayılı TKHK’nun 3/1-k bendinde tükecitinin ticari ve mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi olarak tanımlanmış olduğunu, davanın ” Genel Tarımsal Kredi Sözleşmesinden” kaynaklanmakta olup 6102 sayılı TTK’nın 4. ve 5. maddeleri uyarınca mutlak nitelikte ticari dava vasfında olduğunu, görevsizlik kararının yasaya aykırı olduğunu, açıklanan nedenlerle kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; tarımsal kredi müşterileri grup hayat sigorta sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit ve alacak istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacılar kredi borçlusu murisin kredi borcunun garanti altına alınması için davalı sigorta şirketi tarafından iki adet hayat sigortası poliçesi düzenlendiğini, davalı bankanın davalı sigorta şirketine müracaat ederek kredi borcunu tahsil etmediğini, davalı bankanın rehin alacaklısı/ dain-i mürtehin olması nedeniyle hayat sigortası teminat tutarını davalı sigorta şirketinden tahsil etmesi gerektiğini ve bu nedenle kendilerinin borçlu olmadıklarının tespitini, sigorta bedelinin bakiye kısmının ise kendilerine ödenmesini istemişlerdir. İddianın ileri sürülüş biçimi itibariyle böyle bir davanın görülebilmesi için alacaklı olan banka ile sigorta poliçesini düzenleyen sigorta şirketine birlikte husumet yöneltilmesi gerekmektedir.
Davanın dayanağı hayat sigorta sözleşmesi olup tarımsal kredi sözleşmesi değildir. Hayat sigorta sözleşmelerinin niteliği gereği, sigortalı tarafın mesleği ne olursa olsun (tacir, esnaf, işçi, memur vs.) sigortalı gerçek kişi ve tüketicidir.
Davanın 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı yasadan sonra (01.11.2018 tarihinde) açılmış olmasına göre, 6502 sayılı TKHK’un 73/1. maddesindeki düzenlemede belirtildiği üzere, sigortalı murisin tüketici konumunda olup davalı sigorta şirketi ile aralarında akdedilen sigorta sözleşmesinin bir tüketici işlemi olmasından dolayı, tüketici işleminden kaynaklanan bu uyuşmazlığın tüketici mahkemesi tarafından görülmesi gerekmektedir (Yargıtay 17.HD’nin 2017/3086 Esas 2018/4129 Karar 16/04/2018 tarihli kararı).
Davacıların ilk derece mahkemesine karşı istinaf kanun yoluna başvuru sebeplerinin hukuka uygun olmadığı sonuç ve kanaatiyle istinaf başvurularının HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacıların istinaf başvuru taleplerinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinaf başvurusunda bulunan davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6- Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda … tarihinde oybirliği ile HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır