Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2019/530 E. 2020/78 K. 17.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :…
KARAR NO :…

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/01/2019
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : … (T.C Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. …

DAVALILAR : 1- … (T.C Kimlik No: …)
: 2- … (T.C Kimlik No: …)
: 3- … Holding A.Ş. (Eski Ünvan: … Holding A.Ş)
VEKİLİ : Av. … – …
: 4- … (T.C Kimlik No: …)
VASİSİ : … (T.C Kimlik No: …)

DAVA : Şirket Ortağı Olunmadığının Tespiti ve Alacak
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 17/01/2020
YAZIM TARİHİ : 17/02/2020
Davacı tarafından davalılar aleyhine Konya …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… esas sayılı dosyası ile açılan şirket ortağı olunmadığının tespiti ve alacak davasında 11/01/2019 tarihinde tesis edilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karara karşı taraf vekillerinin istinaf kanun yoluna başvurmaları üzerine dava dosyasının dairemize geldiği anlaşılmakla üye hakimin görüşleri alındıktan sonra, dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin istediği zaman geri alabileceği kârlı bir yatırıma dönüştürmek için davalı şirket ve bağlı şirketlerine hatırladığı kadarı ile 18.700 Euro yatırdığını, müvekkilinin bir süre sonra ihtiyacı nedeniyle ödediği parayı talep ettiğini, ancak paranın iade edilmediğini, davalılarca Bankacılık Kanunu, Sermaye Piyasası Kanunu, TTK ve TBK’nun ihlal edildiğini, hukuken ortaklığın kabulünün mümkün olmadığını, davalıların planlı olarak belirsiz bir durum yarattığını ve çift kayıt tuttuklarını, şirket pay defterlerinin usulüne uygun tutulmadığını, davalı kişilerinde hukuken zarardan sorumlu olduklarını, davacının davalı şirket ile geçerli bir ortaklık ilişkisi kurulmadığının tespiti ile fazlaya dair her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL’nin davalılara ödeme tarihinden, ıslah dilekçesi ile talebini 23.300,00 TL artırarak 24.300,00 TL nin ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddia ettiği ödeme tarihini dilekçesinde çelişkili bir şekilde açıkladığını, davacının taleplerinin hakdüşürücü süre ve zamanaşımına uğradığını, davacının iddialarına dayanak gösterdiği “belge”nin davalıyı ilzam etmeyeceğini, iş bu davada bankacılık mevzuatı hükümlerinin uygulanması gerektiği yönündeki beyanlarının kabulünün yasal olarak mümkün olmadığını, davacının davalı tarafça SPK mevzuatının ihlal edildiği yönündeki iddiasının gerçeğe aykırı olduğunu, davacının davalıların eski TTK ve BK hükümlerini ihlal ettiği yönündeki iddialarının gerçeğe uygun düşmediğini, davacının hile iddiasının yasal dayanağı bulunmadığını, hile iddiasına hukuki üstünlük tanındığı takdirde taleplerinin hak düşürücü süre yönünden reddi gerektiğini, uyuşmazlıkta haksız fiil hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığını, davacının 18.700 Euro’nun TL karşılığının şimdilik 1.000,00 TL’sinin davalılardan tahsiline yönelik talebi ile faiz talebinin hukuki dayanağı bulunmadığını, davalı gerçek kişilerin zarardan sorumlu oldukları yönündeki iddiaların reddi gerektiğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; “…davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; davacı ile davalı şirket arasında geçerli bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tespitine, 21.938,20 TL’nin dava tarihi olan 19/10/2017 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin kısmen kabul kararının hukuka uygun olmadığını, davacının 6.348 Euro yatırdığı ve 205 Euro tediye makbuzu ile ödeme aldığının çekişme konusu olmadığını, davacının 155 hissesinin borsaya kote edildiğini, mahkemenin 155 hisse karşılığı 544 Euro pasif kabul ederek davacı alacağından düşmesi gerekirken 310 pay karşılığı 1.088 Euro pasifi davacı aktifinden düşüldüğünü, mahkemenin yorum hatası yaptığını, bu nedenle usul ve yasaya aykırı yerel mahkeme kararının “kısmen red” yönündeki kararının kaldırılarak, davanın ıslah edilmiş haliyle tümden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı tüzel ve gerçek kişi istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesindeki savunmalarının kabul edilmemesi, ayrıca yargılama sırasındaki isticvap ve yemin taleplerinin reddedilmesinin, davacı tarafın ıslah talebinin kabulünün ve bunun yanında hükümde faize hükmederken ıslah tarihini nazara almamasının hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak cevap dilekçesindeki savunmaları doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davalı şirkete ortak olmadığının tespiti, kar payı alınması maksadıyla verilen paranın iadesi istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davaya konu … İnşaat Tarım ve Sanayi İşletmeleri Ticaret A.Ş’nin ünvanının … Sanayi Ticaret ve Yatırım Holding A.Ş. olarak değiştirildiği, bilahare … Holding A.Ş.’ye devredilmesi suretiyle birleştirilmesine ve tasfiyesiz infisahına karar verildiği ve unvanının … Holding A.Ş. olarak değiştiği dosya kapsamından anlaşıldığı,
İlk derece mahkemesince delillerin esastan değerlendirilmesi ve tarafların istinaf kanun yoluna başvurmasından sonra dairemizce henüz istinaf sebepleri esastan incelenmeden; 7194 sayılı yasanın 41. Maddesiyle; 3332 sayılı yasaya “31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez.
Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” şeklinde Geçici 4.Madde eklenmiştir.
Sermaye Piyasası Kanunu
Madde 16 “(1) (Değişik birinci cümle: 28/11/2017-7061/109 md.) Payları borsada işlem gören ortaklıklar ile kitle fonlaması suretiyle halktan para toplayan ortaklıklar hariç olmak üzere pay sahibi sayısı beş yüzü aşan anonim ortaklıkların payları halka arz olunmuş sayılır. Bu ortaklıklar halka açık ortaklık hükümlerine de tabi olurlar. (2) Payları borsada işlem görmeyen anonim ortaklıklar, halka açık ortaklık statüsünü kazandıktan sonra en geç iki yıl içinde paylarının işlem görmesi için borsaya başvurmak zorundadırlar. Aksi durumda, Kurul, bu payların borsada işlem görmesi veya ortaklığın halka açık ortaklık statüsünden çıkarılması için, ortaklığın talebini aramaksızın gerekli kararları alır. (3)(Ek: 28/11/2017-7061/109 md.) (Değişik Cümle: 27/12/2018-7159/8 md.)….”
Öncelikle; yasal düzenlemenin taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi kapsayıp kapsamadığı ve davalı şirketin yasal düzenlemede belirtilen şirketlerden olup olmadığı yönünden delillerin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davalı şirketin yasal düzenlemede verilen 31/12/2014 tarihinden önce, BIST (İMKB) yönetim kurulunun 23/10/2012 tarihli toplantısında ortaklığın paylarının halka arz edilmeksizin 2.ulusal pazarda 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmesine karar verildiği ve 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmeye başladığı mevcut delillerden anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacının yatırım maksadı ile davalı şirkete para verdiğini, verilen para karşılığında kendisine “ortaklık durum belgesi” ve hisse senetleri verildiğini istenmesine rağmen parasının iade edilmediğini verdiği paranın faizi ile tahsilini, davalı tarafın ise; davacı tarafından davalı şirkete para verilmişse; şirkete ortak olmak maksadıyla verildiğini, kendisine verdiği para karşılığında nominal bedelli hisse senedi verildiğini , davacının şirket pay sahibi olarak şirket kayıtlarına kaydedildiğini Anonim şirket olan davalının TTK.nun 329. (…) ve 405.(…) Maddelerindeki düzenleme gereğince kendi hisselerini temellük etmesinin ve bunun sonucu olarak yatırılan paranın iadesinin mümkün olmadığını aksinin kabulü durumunda ise; davanın süresinde açılmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Yukarıda yapılan açıklama ve tespitler nazara alındığında; taraflar arasında görülmekte olan davanın 05/12/2019 tarihinde 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. madde kapsamında olduğu kabul edilmiştir. Bu nedenle; tarafların iddia ve savunmaları ile ilgili bildirdiği deliller esastan değerlendirilmeden,743 sayılı MK. 48 (4721 sayılı TMK 50. maddesi), 6762 sayılı TK 7 ve 321 (6102 Sayılı Yasanın 7/1 ve 371/5. maddeleri) ile 818 sayılı BK 145 (6098 sayılı TBK’nın 166/2. maddesi) maddelerindeki düzenlemeler ve davalı gerçek kişiler hakkında sadece davalı şirket yöneticileri olmaları sıfatıyla şirket ile birlikte müştereken / müteselsilen sorumlu olduklarına ilişkin iddia gözönünde bulundurulmak suretiyle 7194 sayılı yasanın 41. Maddesiyle 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına, davacı lehine davalı şirket aleyhine karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan asgari ücret tarifesi gereğince maktu ücret-i vekalet taktirine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Yasal düzenleme gereğince tarafların istinaf talebinin KABULÜNE; Konya …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/01/2019 tarih 2017/686 Esas 2019/21 Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
1- İstinaf talebinde bulunan davacı tarafından yatırılan 44,40 TL maktu istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
2- İstinaf talebinde bulunan davalılar tarafından yatırılan 374,65 TL nispi istinaf karar harcının talep halinde davalılara iadesine,
3- İstinaf kanun yoluna başvuru sırasında davacı tarafından yatırılan 121,30 TL başvurma harcının davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
4- İstinaf kanun yoluna başvuru sırasında davalı tarafça yapılan yargılama giderinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına,
5- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
B) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.2 maddesi gereğince davacı talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1- Açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
2- Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 31,40 TL peşin ve ıslah talebi sırasında yatırılan 397,91 TL olmak üzere toplam 429,31 TL harçtan alınması gereken 54,40 TL harcın mahsubu ile fazla yatırıldığı anlaşılan 374,91 TL’nin talep halinde davacıya iadesine,
3- Davacı tarafından yapılan 31,40 TL başvurma harcı, 54,40 maktu karar harcı, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti gideri, 176,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 1.261,80 TL yargılama giderinin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
4- Davacı davada kendisini vekil sıfatı ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T gereğince 3.400,00 TL maktu ücreti vekaletin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333 ve HMKGAT’nin 5/1. maddeleri gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının gider avansını yatıran tarafa iadesine,
6- Konya … İcra Dairesinin … Esas sayılı icra dosyası üzerinden tehiri icra talebi ile ilgili İİK’nın 36/5 maddesi gereğince yatırılan teminatın (30.097,79 TL) yatırana iadesine,
7- Konya …. İcra Dairesinin… Esas sayılı icra dosyası üzerinden tehiri icra talebi ile ilgili İİK’nın 36/5 maddesi gereğince yatırılan teminatın (2.367,00 TL) yatırana iadesine,
C) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
D) Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 17/01/2020 tarihinde oybirliği ile HMK’nun 362/1.a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır