Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2019/519 E. 2020/394 K. 13.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO :…
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ASLİYE … TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/12/2018
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI : … Bankası A.Ş.
VEKİLİ : Av. … -…

İSTİNAF EDEN DAVALI : … (T.C. Kimlik NO: …)
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 13/03/2020
YAZIM TARİHİ : 13/03/2020
Davacı tarafından, davalı aleyhine Konya Asliye … Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasında 21/12/2018 tarihinde tesis edilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karara karşı davalının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı banka ile üçüncü kişi arasında 04/09/2015 tarihinde imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi’nde, davalının müşterek müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunduğunu, kredi borcu ödenmediğinden, hesabın kat edilerek, 31/10/2016 tarihli kat ihtarnamesinin keşide edildiğini, kat ihtarına rağmen borç yine ödenmediğinden, Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borca ve tüm ferilerine itiraz ettiğini, takibin durduğunu, itirazın mesnetsiz ve müvekkili bankanın alacağını sürümcemede bırakmayı amaçladığını, bu nedenlerle itirazın iptali ile Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın; 74.858,87 TL asıl alacak, 2.157,19 TL takibe kadar işlemiş faiz, 107,86 TL işlemiş faizin BSMV’si, 1.087,18 TL ihtar masrafı olmak üzere toplam 78.211,10 TL üzerinden devamına, alacağa takip tarihinden itibaren temerrüt faizi işletilmesine, ayrıca %20 oranında inkar tazminatına karar verilmesini dava ve talep etmişlerdir.
CEVAP: Davalı cevap dilekçesinde özetle; sözleşmeyi bir tüketici gibi imzaladığını, emekli olup ticaretten anlamadığını, sözleşmeyi imzalarken tek seferlik bir kredi olduğunu söylediklerini, Genel Kredi Sözleşmesi olduğunu bilseydi kesinlikle imzalamayacağını, görevsizlik kararı verilerek dosyanın tüketici mahkemesine gönderilmesini istediğini, asıl borçlular için yapılan takibin kesinleştiği, bunlardan tahsil etmek yerine kendisine başvurduklarını, 31/10/2016 tarihli ihtarnameye itiraz edildiğini, davanın usulden ve esastan reddini talep ettiğini, asıl borçlu ve bankanın uzlaştığını, kötü niyetli olmadığını, alacağın likit olmadığını, bu nedenlerle tazminata da hükmedilmemesi gerektiğini belirtmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davacı banka ile dava dışı asıl borçlu … Malz. San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında farklı tarihlerde kredi genel kredi sözleşmeleri imzalandığı, söz konusu sözleşmelerde davalının 500.250,00 TL kefalet limitinin bulunduğunu, kat ihtarnamesinin davalıya 02/11/2016 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine davalının 06/11/2016 tarihinde temerrüte düştüğünü, davalının sözleşmedeki imzalara herhangi bir inkarının bulunmadığı, bilirkişice düzenlenen 10/04/2018 tarihli raporunun usul ve yasaya uygun olup denetime elverişli ve gerekçeli olduğu gerekçeleriyle; Davacının davasının kısmen kabulüyle Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile 74.358,87 TL asıl alacak, 2.157,19 TL işlemiş akdi faiz, 107,86 TL BSMV, 394,43 TL noter masrafı ve asıl alacağı, 16/11/2011 tarihinden itibaren %32 oranında temerrüt faizi üzerinden devamına, dava tarihinden sonra yapılan ödemelerin icra müdürlüğünce dikkate alınmasına davacının fazlaya ilişkin talebin reddine, asıl alacağın (74.358,88) TL %20’si oranında (14.871,77TL) icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin aynı borç için verdiği ipoteğin, aile Mahkemesince iptal edilmiş olmasına rağmen bekletici mesele yapılmadığını, davalı müvekkil eşinin Konya … Aile Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası üzerinden davacı banka ile davalı müvekkili aleyhine dava açtığını, eş rızası olmadan ipotek tesis edildiği gerekçesiyle … Karar sayısı üzerinden davanın kabulüne karar verildiği, kararın istinaf dairesince de onaylandığı, bu dosyanın incelenip iade edilmesine ilişkin ara karar kurulmasına rağmen dosya incelenmeden karar verildiğini, müvekkilinin dava dışı eşinin rızası olmadan kefil olması nedeniyle kefaletinin TBK 584 maddesi uyarınca eş rızası olmadığından geçerli olmadığını, ayrıca TMK 194. Maddede aile konutunun elden çıkmasına dönük işlemlerin ancak her iki eş tarafından yapılabileceğinin açıkça düzenlendiğini, borcun müvekkili açısından likit olmadığını, bu nedenle inkar tazminatı yargılama giderleri ve ücreti vekalete hükmedilmemesi gerektiğini, davacı bankanın asıl borçludan tahsil işlemlerini sonlandırmadan ve üstelik haricen taksitlendirmiş iken davalı aleyhine takip işlemlerine devam ettiğini, bu nedenlerle hükmün ortadan kaldırılmasını davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklanan müteselsil kefalet nedeniyle alacağın tahsiline yönelik ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Alacağa dayanak kredi sözleşmeleri:
a- Davacı bankanın dava dışı borçlu şirket ile; 25/01/2010 tarihli, … değişmez sayılı … nolu 35.000,00 TL limitli GENEL TİCARİ KREDİ SÖZLEŞMESİ yaptığı, bu sözleşmenin davalı tarafından müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla 40.250,00 TL limitle, bilahare 30/12/2010 tarihinde sözleşme limitinin 48.000,00 TL ve kefalet limitinin 60.000,00 TL’ye çıkarıldığı,
b- Davacı bankanın dava dışı borçlu şirket ile; 09/05/2012 tarihli, … müşteri numarasıyla 112.000,00 TL limitli GENEL TİCARİ KREDİ SÖZLEŞMESİ yaptığı, davalının bu sözleşmede herhangi bir sıfatla imzasının bulunmadığı,
c- Davacı bankanın dava dışı borçlu şirket ile; 21/03/2014 tarihli, … müşteri numarasıyla ….. sözleşme nolu 350.000,00 TL limitli GENEL TİCARİ KREDİ SÖZLEŞMESİ yaptığı, davalının bu sözleşmede herhangi bir sıfatla imzasının bulunmadığı,
d- Davacı bankanın dava dışı borçlu şirket ile; 04/09/2015 tarihli, 400.000,00 TL limitli GENEL KREDİ SÖZLEŞMESİ yaptığı, davalının aynı tarihte 400.000,00 TL limitli düzenlenen kefalet sözleşmesini MÜTESELSİL KEFİL sıfatıyla imzaladığı,
Dava konusu alacağın 60.000,00 TL’sinin 08/07/2014 tarihli, …-… numaralı TAKSİTLİ TİCARİ KREDİ, 70.000,00 TL’sinin 02/02/2015 tarihli …-… numaralı TAKSİTLİ TİCARİ KREDİ, 20.000,00 TL’sinin 31/03/2016 tarihli …-… numaralı KREDİLİ MEVDUAT HESABI hesaplarından kullandırıldığı görülmüştür.
Davacı banka tarafından 31/10/2016 tarihi itibariyle kredi hesabının kat edildiği, kat ihtarnamesinde davalının rehin ipotek veren olarak yer aldığı ve 74.858,87 TL asıl alacak 2.157,19 TL işlemiş faiz, 107,86 TL %5 BSMV 1.087,18 TL ihtar masrafları olmak üzere toplam 78.211,10 TL üzerinden Konya … İcra Müdürlüğü’nün … takip sayısıyla 15/11/2016 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı,
Bilirkişi tarafından 10/04/2018 tarihte düzenlenen raporda; davacı banka ile asıl borçlu şirket arasında imzalanan 25/01/2010 ve 04/09/2015 tarihli genel kredi sözleşmelerinde davalının toplam 500.250,00 TL limitle müşterek borçlu müteselsil kefil olarak sözleşmeyi imzaladığı, aynı zamanda en son imzalanan 04/09/2015 tarihli sözleşme ile diğer sözleşmeler arasında bağlantı kurulduğu, davalıya ait gayrimenkul üzerine 25/01/2010 tarihli 300.000,00 TL bedelli ipotek tesis edildiği, davacı banka tarafından …-… nolu KMH kredisinin 31/03/2016 tarihinde kullandırımına başlandığı, davalının 06/11/2016 temerrüt tarihi itibariyle 20.000,00 TL anapara alacak 2.946,49 TL işlemiş akti faiz, 147,31 TL BSMV olmak üzere toplam 23.093,80 TL alacaklı olduğu, davacı banka tarafından …-… nolu taksitli ticari kredinin 02/08/2016 tarihinde kullandırımına başlandığı, davalının 06/11/2016 temerrüt tarihi itibariyle 21.399,91 TL anapara alacak 673,38 TL işlemiş akti faiz, 33,67 TL BSMV olmak üzere toplam 22.106,96 TL alacaklı olduğu, davacı banka tarafından …-… nolu taksitli ticari kredinin 08/08/2016 tarihinde kullandırımına başlandığı, davalının 06/11/2016 temerrüt tarihi itibariyle 32.958,96 TL anapara alacak 1.112,36 TL işlemiş akti faiz, 55,62 TL BSMV olmak üzere toplam 34.126,94 TL alacaklı olduğunun hesaplandığı belirtilmiştir.
Bu konuda Yargıtay 19. Hukuk Dairesi; “….Taraflar arasındaki uyuşmazlık genel kredi sözleşmelerine kefaletten kaynaklanmaktadır. Davacı vekili, alacağın dayanağı olarak dosyaya 3 ayrı genel kredi sözleşmesi sunmuştur. Ancak bu sözleşmelerin bazılarında davalının kefalet imzaları bulunmamaktadır. Davalının imzasını taşıyan sözleşmelerden sonra düzenlenen ve kefaletleri bulunmayan sözleşmeler kapsamında kullandırılan kredilerden dolayı kefalet sorumluluklarından söz edilemez…”( Yargıtay 19.HD. 19.02.2015 tarih, 2014/5081 esas 2015/2214 karar), “…Ancak dava konusu kredinin, davalının kefaletinin bulunmadığı kredi sözleşmesi çerçevesinde kullandırılmış olduğunun saptanması halinde ise davalının sorumluluğundan söz edilemeyecektir…” (Yargıtay 19.HD 20.01.2016 tarih, 2015/4619 esas 2016/379 karar)
Dava konusu kredinin hangi sözleşme kapsamında kullandırılmış olduğununun belirlenmesi gerekmektedir. Zira, kredinin davalının geçerli kefaletinin bulunduğu genel kredi sözleşmelerine dayanılarak kullandırıldığının saptanması halinde cari hesap şeklinde işleyen Genel Kredi Sözleşmesinde borcun bir şekilde sıfırlanmış olması kefaletin sona ermesini gerektirmediğinden aynı sözleşme çerçevesinde yeniden kredi kullandırılması halinde kefil ya da kefillerin kefalet limiti ve kendi temerrüdlerinin hukuki sonuçları ile sınırlı olma kaydıyla sorumlu olduklarının kabulü gerekecektir.
Yukarıda yapılan tespit ve açıklamalar doğrultusunda mevcut deliller değerlendirildiğinde; davacı banka tarafından kullandırılan ve takibe konu edilen kredilerin davalı …’nin 60.000,00 TL limitli kefaleti bulunan 25/01/2010 tarihli sözleşme ile ilgili olmadığı, davalının imzasının bulunmadığı, 21.03.2014 ve 04.09.2015 tarihli sözleşmeler kapsamında kullandırılan TAKSİTLİ TİCARİ KREDİLER olduğu, dolayısıyla davalının, kullandırılan krediden dolayı davacı bankaya karşı kefalet akdine dayalı bir sorumluluğunun bulunmadığının kabulü gerekir.
Her ne kadar davacı taraf kredinin kullandırıldığı sözleşmelerin davalının müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı 25/01/2010 tarihli genel ticari kredi sözleşmesi ile bağlantılı olduğu ve 04/09/2015 tarihli sözleşmede davalının kefil sıfatıyla imzası bulunduğu iddia etmiş ise de; söz konusu sözleşmeler incelendiğinde; sözleşmelerde bağlantıya ilişkin hüküm bulunmasına rağmen sözleşmelerde davalının kefil veya başka bir sıfatla imzası bulunmadığından bağlantı hükmünün ve 04/09/2015 tarihli sözleşmenin davalı tarafından kefil sıfatıyla imzalanmasının eş rızası alınmadığından geçerli kabul edilmesi mümkün değildir. Bu hususlar nazara alınarak davanın reddi yerine davanın kısmen kabulüne karar verilmesine ilişkin ilk derece mahkemesi kararında hukuka uygunluk bulunmadı sonuç ve kanaatiyle davalının istinaf talebinin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde yeniden karar verilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Davalının İstinaf talebinin KABULÜ ile Konya Asliye … Ticaret Mahkemesi’nin 21/12/2018 tarih … Esas – … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekaletle ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yatırılan 1.270,00 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde talep halinde davalıya iadesine,
-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf başvuru harcına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
B) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.2 maddesi gereğince davacı talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1-Davanın REDDİNE
2-Davacı tarafından yatırılan 944,60 TL harçtan alınması gereken 54,40 TL harcın mahsubu ile fazla yatırıldığı anlaşılan 890,20 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı davada kendisini vekil sıfatı ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 10.967,00 TL nispi ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333 ve HMKGAT’nin 5/1. maddeleri gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde gider avansını yatıran tarafa iadesine,
C) İlk derece mahkemesince 29/03/2019 tarihinde yazılan harç tahsil müzekkeresinin bila infaz iadesinin ilk derece mahkemesince istenmesine,
D) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince kararın tebliğ işlemlerinin dairemizce yapılmasına,
E) Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 13/03/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır