Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2019/476 E. 2020/121 K. 17.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … -…
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/01/2019
NUMARASI : … Esas …Karar

DAVACILAR : 1 -… (T.C. Kimlik No: …)
: 2 -… (T.C. Kimlik No:…)
: 3 -… (T.C. Kimlik No: …)
: 4 -… (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. Y… – …
DAVALILAR : 1 … (T.C. Kimlik No:…)
: 2 -… (T.C. Kimlik No: …)
: 3 -… Holding Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. … -…
KISITLI : 4 -… (T.C. Kimlik No: …)
VASİ : …(T.C. Kimlik No: …) – …
DAVA : Şirket Ortağı Olmadığının Tespiti ve Alacak

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 17/01/2020
YAZIM TARİHİ : 13/02/2020
Davacı tarafından, davalı aleyhine Konya… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan şirket ortağı olmadığının tespiti ve alacak davasında 11/01/2019 tarihinde tesis edilen karara karşı tarafların istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacılar vekili dava ve ıslah dilekçesinde özetle; Davacı müvekkillerinin, …’ın yasal mirasçıları olduğunu, murisin, biriktirdiği kazancının hem ülkesinde değerlendirilmesini istediği hem de istediği zaman geri alabileceği kârlı bir yatırıma dönüştürmek için davalılara müvekkillerinin hatırladığı kadarı ile 38.700 Euro yatırdığını, davalı şirketin de içinde bulunduğu … grubu tarafından Almanya’da yaşayan binlerce Türk işçilerinden aynı yöntemle para topladığını, para tahsil edilme anında ve sonrasında defalarca davalı şirket temsilcileri tarafından parasını her istediği an geri alabileceği ve yüksek oranda kâr verileceği taahhüdünde bulunulduğunu, sonrasında da bizzat … tarafından gönderilen mektuplarla istenildiği zaman parasını geri alabileceğinin murise defalarca bildirildiğini, davacıların murisinin, bir süre sonra ihtiyacı nedeniyle ödediği parasını talep ettiğini ancak her defasında sonraki tarihte ödeneceği sözü verilerek bir türlü ödenmediğini, davalılarca yürütülen bu para toplama faaliyetinin SPK, T.T.K., Bankalar Kanunu ve sair mevzuata aykırı olduğu haklarında açılan ceza davaları, ceza davasına konu olan fiiller bakımından düzenlenen TBMM araştırma komisyonu raporları, keza SPK tarafından da davalı şirketlerin usulsüz sermaye ihracı ve fon toplama fiilleri ile ilgili olarak düzenlendiğinin raporlarda belirtildiğini, davalıların dolandırmak kastı ile gerçek olmadığı halde müvekkilleri ve binlerce kişiyi kandırarak bir takım belgeler karşılığında şirket kayıtlarına geçirdiklerini, müvekkilleri ve binlerce mağdurun hangi şirkete ortak olduklarını çok sonraları öğrendiklerini, davalılarca gerçekleştirilen faaliyetin kanunlara aykırı olması nedeniyle müvekkilinden tahsil edilen paranın geri verilmesinin gerekmekte olduğu gibi davalıların bu paranın iadesinden de sorumlu olduklarından bahisle müvekkilinin murisinin davalı şirket ile geçerli bir ortaklık ilişkisi kurulmadığının tespitine, fazlaya dair her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak ve alacaklarının net olarak belirlendiğini müddeabihi artırmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL’nin, ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen davalılardan tahsili ile davacılara iadesine karar verilmesini talep ve dava ettikleri, 28/06/2018 tarihli ıslah dilekçesinde ise neticeten müddeabihlerini 116.795,00 TL daha artırarak toplam 117.795,00 TL’ye yükselterek bu paranın ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müşterek ve müteselsil olarak davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar … Holding, …, ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacılardan… haricindekilerin davalılara karşı husumeti bulunmadığından bu kişiler yönünden davanın husumet yokluğundan reddinin gerektiğini, davacının ödeme tarihini çelişkili bir şekilde açıklamış olduğunu, davacıdan teminat alınması gerektiğini, davacının dayanak gösterdiği belgenin davalıyı ilzam etmediğini, davacının iş bu davada bankacılık mevzuatı hükümlerinin uygulanması gerektiği yönündeki beyanlarının yasaya aykırı olduğunu, davacının müvekkili şirkete davacının müvekkilinin bankacılık, SPK, TTK ve BK hükümlerini ihlal ettiğine dair iddialarının doğru olmadığını, davacıdan hile haksız fiiline dayalı para alındığına ilişkin iddianın doğru olmadığını, bir an doğru olduğu kabul edilse bile; davacı tarafça BK’nın 28 ve devamı maddelerinde belirtilen yasal bir yıllık hakdüşürücü dava açma süresi içerisinde dava açmadığını, bu nedenle haksız fiiller için BK’nın 60., sebepsiz zenginleşme için aynı yasanın 66., sözleşmeye aykırılıktan kaynaklanan talepler için aynı yasanın 125. maddesinde belirtilen sürelerin geçmesi sebebiyle alacağın zamanaşımına uğradığını, dava dilekçesi içeriğinde davacının yedinde hisse senetlerinin bulunduğunun belirtildiği nazara alındığında; davacının şirket ortağı olduğunu, TTK 329 ve 405. maddeleri gereğince davacının dava açma hakkının bulunmadığını, bu nedenle davacının dürüst davranmadığını, davacının davalı gerçek kişilerin zarardan sorumlu olduğu yönündeki iddiasının reddinin gerektiğini, açılan davanın esastan da reddi gerektiğini belirtmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince “…davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, davacılar ile davalı şirket arasında geçerli bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tespitine, 102.956,06 TL’nin dava tarihi olan 17/10/2017 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara Seydişehir Sulh Hukuk Mahkemesinin 18/08/2009 tarih ve …E.-… K. sayılı veraset ilamındaki miras hisseleri oranında verilmesine, davacıların fazlaya ilişkin taleplerinin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kısmen kabul kararının hukuka uygun olduğunu, kısmen ret kararının ise açıkça hukuka aykırı olması nedeniyle kaldırılması gerektiğini, davacılar murisinin 30.751 Euro yatırdığının çekişme konusu olmadığını, mahkemenin kararına dayanak teşkil ettiği borsaya kote edilen hisse miktarının hesabında yorum hatası yaptığını, çünkü borsaya kote edilen 980 hissenin 1.960 paya denk geldiği, bilirkişi görüşünün mali ve hukuki bir dayanağının bulunmadığını, bu miktarın pay karşılığılının 3.440 Euro pasif kabul edilerek davacılar alacığından düşmesi gerekirken 6.880,45 Euro’nun aktiften düşüldüğünü, bu hisseler bilirkişi raporunda belirtilmiş ise de hukuki ve mali bir dayanağının bulunmadığını, mahkemenin bu konuda yorum hatası yaptığını, açıklanan nedenlerle davanın tümden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacılardan … haricindekilerin aktif husumeti bulunmadığından bu kişiler yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, yerel mahkemenin dava tarihindeki yabancı paranın değeri üzerinden zarar hesabı yapılmasının hatalı olduğunu, davacının hile ve/veya kesin hükümsüzlük (haksız fiil) iddiasını ispat ettiğine yönelik kabulünün dosya münderecatına ve yasaya aykırı olduğunu, taraflar arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığına yönelik kabulünün TTK 329 ve 405.maddelerine aykırı olduğunu, geçersiz, hükümsüz bir ilişkide zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin uygulanamayacağı ve zamanaşımı def’inin dürüstlük kuralına aykırı bulunduğu yönündeki gerekçenin usul ve yasaya aykırı bulunduğunu, mahkemenin hile-haksız fiil iddiasına hukuki üstünlük tanıdığını açıklamasına rağmen davacının taleplerini hak düşürücü süre yönünden reddetmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ıslah talebinin kabul edilmesinin yasaya aykırı olduğunu, davacının yedinde bulunduğu iddia edilen hisse senetlerniin davalı şirkete iadesine karar verilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı gerçek kişiler hakkında ispatlanamayan davanın hem esastan hem de zamanaşımından reddi gerektiğini, yemin delilini kullanma haklarının engellendiği gibi isticvap istemlerinin usul ve yasaya aykırı bir şekilde reddedildiğini, ıslah ile artırılan miktar bakımından ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, mahkemenin yasal faiz yerine avans faizine hükmetmesinin hukuka aykırı olduğunu, açıklanan nedenlerle istinaf taleplerinin kabulü ile yerel mahkeme kararın kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava; davalı şirkete ortak olmadığının tespiti, kar payı alınması maksadıyla verilen paranın iadesi istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davaya konu … İnşaat Tarım ve Sanayi İşletmeleri Ticaret A.Ş’nin ünvanının … Sanayi Ticaret ve Yatırım Holding A.Ş. olarak değiştirildiği, bilahare … Holding A.Ş.’ye devredilmesi suretiyle birleştirilmesine ve tasfiyesiz infisahına karar verildiği ve unvanının … Holding A.Ş. olarak değiştiği dosya kapsamından anlaşıldığı,
İlk derece mahkemesince delillerin esastan değerlendirilmesi ve tarafların istinaf kanun yoluna başvurmasından sonra dairemizce henüz istinaf sebepleri esastan incelenmeden; 7194 sayılı yasanın 41. Maddesiyle; 3332 sayılı yasaya “31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez.

Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” şeklinde Geçici 4.Madde eklenmiştir.
Sermaye Piyasası Kanunu
Madde 16 “(1) (Değişik birinci cümle: 28/11/2017-7061/109 md.) Payları borsada işlem gören ortaklıklar ile kitle fonlaması suretiyle halktan para toplayan ortaklıklar hariç olmak üzere pay sahibi sayısı beş yüzü aşan anonim ortaklıkların payları halka arz olunmuş sayılır. Bu ortaklıklar halka açık ortaklık hükümlerine de tabi olurlar. (2) Payları borsada işlem görmeyen anonim ortaklıklar, halka açık ortaklık statüsünü kazandıktan sonra en geç iki yıl içinde paylarının işlem görmesi için borsaya başvurmak zorundadırlar. Aksi durumda, Kurul, bu payların borsada işlem görmesi veya ortaklığın halka açık ortaklık statüsünden çıkarılması için, ortaklığın talebini aramaksızın gerekli kararları alır. (3)(Ek: 28/11/2017-7061/109 md.) (Değişik Cümle: 27/12/2018-7159/8 md.)….”
Öncelikle; yasal düzenlemenin taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi kapsayıp kapsamadığı ve davalı şirketin yasal düzenlemede belirtilen şirketlerden olup olmadığı yönünden delillerin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davalı şirketin yasal düzenlemede verilen 31/12/2014 tarihinden önce, BIST (İMKB) yönetim kurulunun 23/10/2012 tarihli toplantısında ortaklığın paylarının halka arz edilmeksizin 2.ulusal pazarda 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmesine karar verildiği ve 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmeye başladığı mevcut delillerden anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacının yatırım maksadı ile davalı şirkete para verdiğini, verilen para karşılığında kendisine “ortaklık durum belgesi” ve hisse senetleri verildiğini istenmesine rağmen parasının iade edilmediğini verdiği paranın faizi ile tahsilini, davalı tarafın ise; davacı tarafından davalı şirkete para verilmişse; şirkete ortak olmak maksadıyla verildiğini, kendisine verdiği para karşılığında nominal bedelli hisse senedi verildiğini , davacının şirket pay sahibi olarak şirket kayıtlarına kaydedildiğini Anonim şirket olan davalının 6762 sayılı TK’nın 329 ve 405. maddelerindeki düzenleme gereğince kendi hisselerini temellük etmesinin ve bunun sonucu olarak yatırılan paranın iadesinin mümkün olmadığını aksinin kabulü durumunda ise; davanın süresinde açılmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Yukarıda yapılan açıklama ve tespitler nazara alındığında; taraflar arasında görülmekte olan davanın 05/12/2019 tarihinde 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. madde kapsamında olduğu kabul edilmiştir. Bu nedenle; tarafların iddia ve savunmaları ile ilgili bildirdiği deliller esastan değerlendirilmeden, 743 sayılı MK. 48 (4721 sayılı TMK 50. maddesi), 6762 sayılı TK 7 ve 321 (6102 Sayılı Yasanın 7/1 ve 371/5. maddeleri) ile 818 sayılı BK 145 (6098 sayılı TBK’nın 166/2. maddesi) maddelerindeki düzenlemeler ve davalı gerçek kişiler hakkında sadece davalı şirket yöneticileri olmaları sıfatıyla şirket ile birlikte müştereken / müteselsilen sorumlu olduklarına ilişkin iddia gözönünde bulundurulmak suretiyle 7194 sayılı yasanın 41. Maddesiyle 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına, davacı lehine davalı şirket aleyhine karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan asgari ücret tarifesi gereğince maktu ücret-i vekalet taktirine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Yasal düzenleme gereğince tarafların istinaf talebinin KABULÜNE; Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/01/2019 tarih … E.- … K. sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
1- İstinaf talebinde bulunan davacılar tarafından yatırılan 44,40 TL maktu istinaf karar harcının talep halinde yatıran davacıya iadesine,
2- İstinaf talebinde bulunan davalı şirket tarafından yatırılan 1.758,23 TL nispi istinaf karar harcının talep halinde davalı şirkete iadesine iadesine,
3- İstinaf kanun yoluna başvuru sırasında yapılan yargılama giderinin taraflar üzerinde bırakılmasına,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
B) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.2 maddesi gereğince davacı talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1-Açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
2- Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 31,40 TL peşin ve ıslah talebi sırasında yatırılan 1.994,56 TL olmak üzere toplam 2.025,96 TL harçtan alınması gereken 54,40 TL harcın mahsubu ile fazla yatırıldığı anlaşılan 1.971,56 TL’nin talep halinde davacıya iadesine,
3- Davacı tarafından yapılan 31,40 TL başvurma harcı, 54,40 maktu karar harcı, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti gideri, 176,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 1.261,80 TL yargılama giderinin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
4- Davacı davada kendisini vekil sıfatı ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T gereğince 3.400,00 TL maktu ücreti vekaletin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333 ve HMKGAT’nin 5/1. maddeleri gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının gider avansını yatıran tarafa iadesine,
6- Konya … İcra Dairesinin… Esas sayılı icra dosyası üzerinden tehiri icra talebi ile ilgili İİK’nın 36/5 maddesi gereğince yatırılan teminatın yatırana iadesine,
7- Konya… İcra Dairesinin… Esas sayılı icra dosyası üzerinden tehiri icra talebi ile ilgili İİK’nın 36/5 maddesi gereğince yatırılan teminatın yatırana iadesine,
C) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
D) Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 17/01/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır