Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2019/462 E. 2019/1182 K. 26.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar
ASIL DAVADA
DAVACI : … (T.C Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … Kooperatifi
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Alacak

BİRLEŞEN KONYA ASLİYE … TİCARET MAHKEMESİNİN
… ESAS … KARAR SAYILI DAVA DOSYASINDA

DAVACI : … (T.C Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … Kooperatifi
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Kooperatif Ortağına Konut Tahsisine İlişkin Kura İşleminin İptali

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : …
YAZIM TARİHİ : …
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … ve bu dosya ile birleşen Konya Asliye … Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile açılan davalar ile ilgili … tarihinde tesis edilen asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine ilişkin karara karşı taraf vekillerinin istinaf kanun yoluna başvurmaları üzerine üye hakimin görüşleri alındıktan sonra, dosya incelendiğinde;
DAVA: Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacının davalı kooperatifin üyesi olduğunu ve üyelikten doğan tüm sorumluluklarını yerine getirdiğini, davalı kooperatifin Konya ili, … ilçesi, … Mah. … ada, … paftadaki arsa, … ada, … pafta … parseldeki arsa, … ada, … parseldeki arsa üzerine toplam 9 bloktan oluşan 122 daire yaptırdığını ve bunlardan 13 dairenin arsa sahibine ayırmak suretiyle geri kalan 109 daireyi kuraya soktuğunu, 31/08/1995 tarihli kura ile konutları üyelere tahsis ettiğini, Konya … Noterliği’nin 31/08/1995 tarih ve … numaralı düzenleme suretiyle kura zaptıyla bu durumun belgelendirildiğini, 31/08/1995 tarihinde çekilen kura ile müvekkili davacıya Konya ili, … ilçesi, … Mh. … ada, … parsel 2. katında bulunan … bağımsız bölüm numaralı dairenin davalı kooperatif tarafından müvekkiline tahsis edildiğini, daha sonra arsa sahibi … tarafından Konya … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında tapu iptal ve tescil davası açıldığını, mahkemece yapılan yargılama sonunda Konya ili, … ilçesi, … Mh. … ada, … parsel 2. Kat … bağımsız bölüm ile birlikte 12 adet taşınmazın arsa sahibi … adına tapuda tesciline karar verildiğini, söz konusu taşınmazda müvekkilinin fiilen oturduğunu ve taşınmaza ciddi masraflar yaptığını, davalı kooperatifin 01/04/2006 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında bahse konu mahkeme kararı neticesine arsa sahibine dairelerin verildiğini, D bloktaki müvekkiline kurada çıkan dairenin de aralarında bulunduğu 6 adet dairenin bilirkişilerce tespit edilecek fiyattan paralarının ödenmesinin kararlaştırıldığını, ancak bugüne kadar ortadaki muarazanın giderilmesi, müvekkilinin ve diğer tüm üyelerin mağduriyetinin çözümü noktasında herhangi bir adım atılmadığını, davalı kooperatifin kusuru neticesinde Konya … AHM kararıyla ortaya çıkan fiili durum nedeniyle müvekkilinin ciddi anlamda zararlarının bulunduğunu, müvekkiline isabet eden taşınmazın değerinin 130.000 TL’nin üzerinde olduğunu, müvekkili tarafından taşınmaza 35.000 TL üzerinde masrafın yapıldığını, bu hususun bilirkişi raporlarında da ortaya çıkacağını, davalı kooperatif tasfiye işlemlerinin dava sonuna kadar tedbiren durdurulmasını, davalı kooperatif adına kayıtlı taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, davanın kabulü ile Konya ili, … ilçesi, … Mh. … ada, … parselde kayıtlı 2. Kat … bağımsız bölüm numaralı taşınmazın değerinin ve daireye müvekkilince yapılan masrafların fazlaya ilişkin hakları kalmak kaydıyla şimdilik 100.000 TL’sinin davalıdan işleyecek reeskont faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın bu aşamada konusuz olduğunu zira davacıya kura sonucu verilen dairelerle ilgili henüz kesinleşmiş bir yargı kararının bulunmadığını, bu nedenle de davanın reddi gerektiğini, davacılara yargı kararı gereğince daire verilmesi gerekli olsa dahi kuranın iptali yerine zararlarını talep etme hakkı hukuken söz konusu iken anılan şekilde kura iptali için dava açılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacının davalı kooperatifin üyesi olduğunu ve üyelikten doğan tüm sorumluluklarını yerine getirdiğini, Konya ili, … ilçesi, … Mah. … ada, … parsel sayılı taşınmazın 2. katında bulunan … bağımsız bölüm dairenin kendisine tahsis edildiğini, daha sonra arsa sahibi … tarafından Konya … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile tapu iptal ve tescil davası açıldığını, mahkemece yapılan yargılama sonunda müvekkiline kura sonucu isabet eden taşınmazın arsa sahibine tesciline karar verildiğini, müvekkilinin taşınmazda fiilen oturduğunu, taşınmaza ciddi masraflar yaptığını, davalı kooperatifin 01/04/2006 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında mahkemece iptaline karar verilen taşınmazların bedellerinin tespiti ile üyelerine ödenmesinin kararlaştırıldığını, ancak ödeme olmadığından müvekkili tarafından kooperatif aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı alacak tazminat davasının açıldığını, davalı kooperatifin davadan sonra …’nde daire bulunduğunu belirtip bu daireyi vermeyi teklif ettiğini, müvekkilinin 01/04/2006 tarihli genel kurul kararı gereğince zararın karşılanmasını istediğini, taraflar arasındaki ihtilaf devam ederken davalı kooperatifin 01/09/2012 tarihinde kura çektiğini ve müvekkiline … Sitesindeki … nolu dairenin düştüğünü bildirdiğini, taraflar arasında 2009 yılından bu yana ihtilaflı olan dava konusuna ilişkin kooperatifin kuraya gitmesi ve daire isabet ettiğinin bildirmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, kuraya ilişkin genel kurul olmadığı gibi müvekkili gibi mağdur üyelere dairelerin parasal karşılığının verileceğine ilişkin genel kurul kararını ortadan kaldırıcı nitelikteki kura işleminin yok hükmünde olduğundan aralarındaki hukuki ve fiili bağlantı nedeniyle dosyanın Konya … ATM … esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, davanın kabulü ile Konya … Noterliği’nin 01/09/2012 tarihli kura işleminin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne; 82.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Kooperatifinden alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacının birleşen davadaki Konya … Noterliği’nin 01/09/2012 tarihli kura işleminin iptali isteminin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın kısmen kabul kısmen reddi hükmünün yerinde olmadığını, birleşen davanın reddi kararının kaldırılması gerektiğini, lehlerine hükmedilen vekalet ücretinin hatalı ve eksik olduğunu, lehlerine toplamda 9.310,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesi gerektiğini, davalı vekili lehine hükmedilen vekalet ücretinin hatalı olduğunu, reddedilen kısım 18.000,00 TL olup A.A.Ü.T gereğince yapılacak olan hesaplama kabul anlamına gelmemek kaydıyla 2.180,00 TL olarak hesaplanması gerektiğini, yerel mahkeme ilamının bildirilen kısımlarının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının alacağının kısa kararda 82.000,00 TL olarak belirtildiğini, bu hususun son bölümde 40.000,00 TL olarak belirtildiğini, kısa kararla hüküm farklı olamayacağı gerekçesiyle tazminat miktarının hüküm kısmındaki 82.000,00 TL’nin infaz aşamasında bir takım hukuki sorunlar çıkacağından kararın bozulması gerektiğini, davacıya ödenmesine karar verilen tazminatın dava tarihinden geçerli yasal faiz ödenmesine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu şekilde faiz kararının verilmesinin davacı için sebepsiz zenginleşmeye neden olacağını, bilirkişi raporunda davacının taşınmaza 17.000,00 TL masraf yaptığı belirlenmiş iken diğer bilirkişinin yaklaşık 20.000,00 TL masraf olabilir şeklindeki kesin olmayan görüşünün hükme esas alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Konya … AHM … esas sayılı davada iş bu davanın davacısı ile aynı konumda olan diğer iki üyeden … lehine 25.000,00 TL, … mirasçıları lehine 27.000,00 TL tazminata hükmedilmiş olmasına karşın bu davada (82.000,00 TL) 40.000,00 TL’ye hükmedilmesinin hakkaniyete aykırı olup hukuka karşı güven sarsıcı bir durum olduğunu, kararının bozulmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl dava, kooperatif ortağına konut tahsis olunmaması ve konut tahsisinin kaldırılması sebebiyle uğranılan zarara ilişkin alacak olup, birleşen dava ise kooperatif ortağına konut tahsisine ilişkin kura işleminin iptali istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
İlk derece mahkemesi hüküm gerekçesinde “…davalı kooperatifin arsa sahibinin kuranın iptaline dayanak teşkil eden davaya konu hususta basiretli şekilde davranmadığı, bu bakımdan ilk kuranın iptal edilmesinde kusurunun bulunduğu, bu iptalden dolayı davacının dava tarihi itibariyle her iki bağımsız bölüm arasındaki 20.000,00 TL’lik değer farkı ve … nolu bağımsız bölüm için yapılması gerekli 20.000 TL’lik harcama olmak üzere toplam 40.000,00 TL’yi dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı kooperatiften isteyebileceği kanaatine varılmakla birlikte kısa kararda basit maddi yazım hatası yapılmış ancak kısa kararla gerekçeli karardaki hüküm fıkraları farklı olamayacağından Mahkememizce bu hususta hüküm fıkrasında bir değişiklik yapılmamış, yargılama giderleri, harç ve vekalet ücreti bakımından yukarıda gerekçesi belirtildiği üzere kabul edilen 40.000,00 TL üzerinden değerlendirmede bulunulmuş ve 26.01.2017 tarihli bilirkişi raporu ile 08.08.2017 tarihli bilirkişi ek raporu denetime elverişli, gerekçeli, usul ve yasa ile vakaya uygun kabul edildiği…” gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne; 82.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı tasfiye halindeki …’den alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacının birleşen davadaki Konya … Noterliği’nin 01/09/2012 tarihli kura işleminin iptali isteminin reddine karar verilmiştir.
Anayasanın 141/3. maddesinde, “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır” hükmü yer almaktadır. Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı HMK’nın 297. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Kararın asli unsurlarından olan gerekçenin de hüküm fıkrasına uygun biçimde kararda yer alması gerekir. (YİB Büyük Genel Kurulunun 1991/7 Esas 1992/4 Karar sayılı 10.04.1992 tarihli kararı)
Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Davanın reddine veya kabulüne dair karar tefhim edildikten sonra bundan dönülerek yeni ve bundan farklı bir hüküm kurulamayacağı gibi, gerekçeli kararın kısa karara uygun yazılması ve kısa kararla çelişik olmaması da gerekir. Aksinin kabulü mahkemelere güveni sarsacağı gibi Anayasa ve kanunlarda yer alan açık kurallara aykırılık oluşturur.
İlk derece mahkemesi hükmü ile hükmün gerekçesi arasında çelişki bulunduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay’ın 10.04.1992 gün 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere; Hakimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması öngörülmüş ve çelişkinin varlığı tespit edildiği taktirde başka bir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu istinaf sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Diğer taraftan; hükmün nasıl tesis edileceği, tefhimi ve kararın nasıl yazılacağı 6100 sayılı HMK madde 294-297.maddelerinde etraflıca düzenlenmiştir. Yasal düzenleme uyarınca; hüküm kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırılmayacak şekilde gösterilmesi gerekmektedir. Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur. Hukuka uygunluk denetiminin yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesi hükmü ile hükmün gerekçesi arasındaki çelişkinin giderilmesi için tarafların istinaf kanun yoluna başvuru taleplerinin kabulüne, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava dosyasının yeniden değerlendirme yapılmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Tarafların istinaf taleplerinin KABULÜ ile; Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih … Esas … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yatırılan 683,10 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
4- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 88,80 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
5- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6- İstinaf başvurusunda bulunanlar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
7- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3 maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda … tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır