Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2019/420 E. 2019/692 K. 11.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ASLİYE … TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … – (T. C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : …
YAZIM TARİHİ : …
Davacı tarafından, davalı aleyhine Konya Asliye … Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan alacak davasında … tarihinde tesis edilen davanın kabulüne ilişkin karara karşı davalının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıdan 24/09/2013 tarihinde noter satış sözleşmesi ile … plakalı, 2007 model X5 3.00 tipi BMW marka aracı satın aldığını, araç satın alındıktan sonra aracın plakasının değiştirilerek … olduğunu, müvekkilinin aracı alırken davalının aracın satışında herhangi bir sıkıntı olmadığını söylediğini, müvekkilinin aracı aldıktan sonra motorun yağ yakma sorunu olduğunu anlayarak motoru yaptırdığını, bu durumu iyi niyetli davranarak davalıya karşı yasal haklarını kullanmadığını, bir süre sonra müvekkilinin aracı satmak istediğini ancak Bakırköy … Ağır Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyasından araca tedbir konulduğunun ortaya çıktığını, aracın satışını yapamadığını, sözleşmeye konu satın alınan araçta hukuki ayıp olduğunun aşikar olduğunu, müvekkilinin araç üzerinde tasarruf edemediğini, müvekkilinin aracı satamadığını, aracın muhafaza altına alınması korkusuyla da aracını kullanamadığını, aracını kar elde ederek satabilecekken satamadığını bu nedenle zarara uğradığını, dava sonunda alacaklarının semeresiz kalmaması için davalının taşınmaz ve araçlarına tedbir konulmasını, taraflar arasındaki sözleşmenin iptalini, 150.000,00TL yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının aracın satışından sonra yaptığı masraflara ilişkin talebi olmadığından bu hususta cevap vermenin hukuki yararı olmadığını, davacının ayıplı malın satışına ilişkin bedelin kendilerine iadesi taleplerinin hukuka aykırı olduğunu, bu bedeli talep edebilmesi için öncelikle malı iade etmesi gerektiğini, malı iade etmeyerek bedelini talep etmesi sebepsiz zenginleşmeye sebep olacağını, müvekkilin bilgisi olmadığı ve bilgisi olmasınında mümkün olmadığı sebeplerden dolayı aracın satışından sonra araca tedbir konulduğunu, BK’nın 231.maddesi gereğince da talebin zamanaşımına uğradığını dava konusunun ticari bir ilişki olduğundan görevli mahkemenin Ticaret Mahkemeleri olduğunu bu nedenlerle öncelikle görevsizlik kararı verilmesini, davacının davasının tümüyle reddini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince “… davacı vekilince davalı aleyhine açılan davada; davalının ayıplı bir şekilde aracı müvekkiline sattığını ileri sürerek taraflar arasında yapılan 24/09/2013 tarihli Konya … Noterliğice düzenlenen … yevmiye nolu araç satış sözleşmesinin iptali ile araç satış bedeli olan 150.000,00TL’nin davalıdan tahsilini talep ettiğini, ilk derece mahkemesince toplanan delillerle davaya ve taraflar arasındaki noter satışına konu olan aracın kayıtlarına Bakırköy … Ağır Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyasından tedbir kararı verilerek kayıtlara işlendiği anlaşıldığı, davalı vekilince zamanaşımı itirazında bulunulmuş ise de 6098 sayılı BK’nun 231/2. maddesinde; “satıcı satılanı ayıplı olarak devretmekle ağır kusurlu ise, iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz.” hükmü mevcut olduğunda, davaya konu uyuşmazlıkta iddia edilen ayıbın niteliği nazara alındığında satıcı davalının ağır kusurlu olduğu kanaatine varıldığından zamanaşımı itirazının reddine karar vermek gerektiğini esastan yapılan değerlendirmede ise; 6098 sayılı Borçlar Kanunun 219 maddesinde; “Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. ” şeklinde satıcının ayıba karşı tekeffül hükümlere düzenlenmiş olduğunu, somut olayda davaya konu araçta hukuki nitelikte ayıp olduğunu, davalı satıcının ayıba karşı tekeffül hükümleri gereğince bu ayıptan sorumlu olduğunu ve davacının bu hukuki ayıp nedeniyle sözleşmenin feshi ve alış bedelini talep etme hakkı bulunduğu kanaatine varıldığını, davacının davasının kabulü ile taraflar arasında 24/09/2013 tarihli Konya …Noterliğince düzenlenen … yevmiye nolu araç satış sözleşmesinin iptali ile araç satış bedeli olan 150.000,00TL’nin davaya konu … (eski plakası …) plakalı BMW X5 3.0D 2007 model, metalik siyah renkli, motor şase numarası … olan aracın aynı anda davalıya iadesi zamanında davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine dair ” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı taraf dava dilekçesinde vekil edenden satın almış olduğu aracın üzerine bağlayıcı bir ihtiyati tedbir şerhi konulduğunu beyan ettiğini, ayıplı mal hükümlerine ilişkin TBK’nın 219. Maddesine dayanarak bedelin kendisine iade ettiğini, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 231. Maddesi ayıptan sorumlulukta zamanaşımı düzenlenmektedir. Söz konusu düzenlemeye göre; “Satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanan alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.” eldeki davaya konu olayda vekil edenin satım tarihi itibariyle bilmediği ve bilmesi de mümkün olmayan geçmişte gerçekleşen bir olay sebebiyle satış tarihinden sonra aracın kaydına ihtiyati tedbir konulduğunu, bu olayda vekil edenin herhangi bir kastı ya da kusurunun olmadığını, davacının vekil edene karşı yönelttiği söz konusu talebi zamanaşımına uğradığını, satışa konu araç taraflardan kimsenin tanımadığı bir kişi tarafından ithal edildiğini ve Türkiye’de satışa konu edildiğini, bu satış sonrasında araç birçok kez el değiştirdikten sonra Konya iline geldiğini, vekil eden söz konusu aracı aldığında araç üzerinde herhangi bir şerh bulunmadığını, ayıp olarak ileri sürülen şerh davacı aracı aldıktan uzun müddet sonra aracın kaydına işlendiğini, söz konusu şerhin vekil edenle hiçbir ilgisinin olmadığını, vekil edenin ağır kusurlu olarak nitelendiğini, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ve davacının davasının reddini talep etmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının arzu ettikleri yönde çıktığını, dava tarihinden itibaren yasal faizin talep edildiğini, bu sebeple yerel mahkeme kararına yasal faiz eklenerek kararın düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, sözleşme iptali ile bedel iadesine ilişkin alacak davasıdır.
Davalının davanın esasına ve zamanaşımına yönelik istinaf talebinin incelenmesinde taraflar arasındaki uyuşmazlık, Türk Borçlar Kanunu’nun 219-231 maddelerinde düzenlenen, ayıba karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklanmaktadır. Satım sözleşmesinde satıcının ayıba karşı tekeffül borcunu düzenleyen Türk Borçlar Kanununun 219. Maddesinde, satıcı alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumlu olacağı hüküm altına alınmıştır. Alıcı ayıbı ihbar etmek suretiyle satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, imkan varsa satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme haklarına sahiptir. Davacının 2013 yılında davalıdan satın aldığı aracına Bakırköy .. Ağır Ceza Mahkemesinin 23/06/2015 tarihli kararıyla ihtiyati tedbir kararı konulduğu, bunun hukuki ayıp mahiyetinde olduğu bu nedenle davacının ayıba karşı tekeffül hükümleri uyarınca Türk Borçlar Kanunun 227. Maddesi uyarınca sözleşmeyi feshederek davalıya verdiği bedeli talep edebileceği ayıbın niteliği göz önünde bulundurulduğunda Türk Borçlar Kanunun 231/son maddesi uyarınca davalı ağır kusurlu olduğundan zamanaşımına yönelik istinaf talebinin yerinde olmadığı anlaşıldığından davalının buna yönelik istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalının görevsizlik kararı nedeniyle vekalet ücreti hükmedilmesine yönelik istinaf talebinin incelemesinde; “Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28/02/2019 tarih 2017/2-3004 esas, 2019/217 karar ilamında da belirtildiği gibi görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararlarından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu dudumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum eder. Söz konusu hüküm, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda (HMUK) yer almayan, 6100 sayılı HMK’nın getirdiği bir yenilik olarak karşımıza çıkmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki,1086 sayılı HMUK’un yürürlükte olduğu dönemde Yargıtay Büyük Genel Kurulu’nun 25/04/1945 tarih ve 1943/21 esas, 1945/9 karar sayılı İçtihadı Birleştirme kararı gereğince “yargılama masraflarıyla avukatlık ücretine dair olan istemlerin görevsizlik yahut yetkisizlik kararı veren mahkemece hüküm altına alınmasının gerekli olduğu” belirtildiğinden uygulamada görevsizlik veya yetkisiz mahkemece harca, yargılama giderlerine ve vekillerine temsil edildiği takdirde davalı/davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesini yasal zorunluluk olduğu kabul edilmekteydi. Hukuk Muhakemeleri Kanununun yürürlük tarihinden sonra ise “Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri” başlığı altında düzenlenen HMK’nın 331. Maddesinin 2. Fıkrası ile yargılama tekliği esası benimsemiş ve görevsizlik/yetkisizlik mahkemece yargılama giderlerine hükmedilmeyeceği kabul edilmiştir. Şöyle ki, görevsizlik ya da yetkisizlik halinde verilecek karar “usulden ret” kararıdır. (HMK m.115/2)diğer bir anlatımla görevsizlik ve yetkisizlik kararları ile mahkeme davadan elini çekmiş olsa da söz konusu kararlar davanın esasını çözmeyip, davacı bu kararların kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde görevli veya yetkili mahkemeye başvurarak davaya kaldığı yerden devam olunmasını sağlayabilmektedir. (HMK m.20). Ne var ki HMK’nın 331/2. Maddesi ile görevli ve yetkili mahkemede yargılamaya devam edilmesi halinde ilk kararı veren mahkemedeki yargılama için ayrıca bir yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmolunması gerektiği sonucu çıkarılmamalıdır. Çünkü usule ilişkin nihai kararla davanın esası hakkında herhangi bir karar verilmediğinden davanın sonunda hangi tarafın haklı, hangi tarafın haksız olduğu tespit edilemez. Ancak “yargılama giderlerinin, kural olarak aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilmesi” gerektiğine ilişkin HMK’nın 326. maddesi ve yargılama giderlerine, mahkemece resen hükmedileceği; yargılama gideri, tutarı, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği ve dökümünün hüküm altında gösterileceği; hükümden sonraki yargılama giderlerini hangi tarafın ödeyeceği, miktarı ve dökümü ile bu giderlerin hangi tarafa yükletileceğinin, mahkemece ilamın altına yazılması” gerektiğine ilişkin HMK’nın 332. Maddesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde henüz yargılamayı sona erdirmeyen görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararları üzerine yetkili mahkemede davaya devam edildiği hallerde uyuşmazlığın esası hakkında verilecek nihai kararda haklılık durumuna göre yargılama giderlerinin hüküm altına alınması yerinde olacaktır. İlgili maddenin gerekçesinde de; 1086 sayılı HMUK’da bu konuda açık bir düzenleme bulunmaması sebebiyle yerel mahkemeler ile Yargıtay’ın birbirinden farklı kararlar verdiği ve uygulamada yaşanan bu karışıklığın önlenmesi bakımından maddenin ikinci fıkrasında “görevsizlik, yetkisizlik ve gönderme kararlarından sonra, dosyanın gönderildiği mahkemede dava görülmeye başlanmış ise yargılama giderlerine davayı gören ikinci mahkemece hükmedileceği” hususunun düzenlendiği ifade edilmiştir. Öte yandan, görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin dosya üzerinde bu durumu tespit ederek davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceği de maddede belirtilen diğer bir husus olduğu bu nedenle ilk derece mahkemesince Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararı nedeniyle davalı lehine vekalet ücretine hükmetmemesinin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının faiz talebi hakkında karar verilmediğine ilişkin istinaf talebinin incelenmesinde davacının dava dilekçesinde faiz talebinde bulunduğu, mahkemece bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği, Türk Borçlar Kanunu’nun edimlerin birlikte ifası kuralı gereği davacının araç teslim tarihinden itibaren faiz talep edebileceği anlaşıldığından (Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 14/01/2019 tarih 2017/1564 esas – 2019/52 karar sayılı ilamı) davacının istinaf talebinin kabulü ile 6100 sayılı HMK 353/1.b.2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davacının talebine ilişkin yeniden hüküm kurulması gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Davalının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE
1- Alınması gereken 10.246,50 TL harçtan peşin alınan 2.561,63 TL harcın mahsubu ile bakiye 7.684,87 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
2- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
3- Davalının istinaf başvuru sırası yapmış olduğu masrafların kendisi üzerinde bırakılmasına,
B) Davacının istinaf başvuru talebinin KABULÜ ile; Konya Asliye … Ticaret Mahkemesi’nin … tarih, … Esas – … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
1- İstinaf talebinde bulunan davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
2- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
3- İstinaf talebinde bulunan davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcı ile 4,50 TL posta giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
B) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.2 maddesi gereğince davacı talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1- Davacının davasının KABULÜ İLE;
Taraflar arasında 24/09/2013 tarihli Konya … Noterliğince düzenlenen … yevmiye nolu araç satış sözleşmesinin iptaline, ve araç satış bedeli olan 150.000,00 TL’nin davaya konu … (eski plakası … ) plakalı BMW X5 3.0D 2007 model, metalik siyah renkli, motor şase numarası … olan aracın davalıya iade edildiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2- Alınması gereken 10.246,50 TL harcı peşin alınan 2.561,63 TL ve ilk derece mahkemesince 22/01/2019 tarihinde 7.684,87 TL’nin davalıdan tahsili için yazılan harç tahsil müzekkeresi karşıladığından bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
3- Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T gereğince 14.750,00 TL ücret-i vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- Davacı tarafından yapılan 31,40 TL başvuru harcı, 2.561,63 TL peşin harç ve 939,80 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 3.532,83 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333 ve HMKGAT’nin 5/1. maddeleri gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının gider avansını yatıran tarafa iadesine,
C) Karar tebliğ işleminin HMK’nın 359/son cümlesi gereğince dairemizce yapılmasına,
D) Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine … tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır