Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2019/405 E. 2019/761 K. 26.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ASLİYE … TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI : … Sigorta A.Ş.
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … Oto. San. Tic. Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …
DAVA : İtirazın İptali (ZMSS Poliçesinden Kaynaklanan
Rücuen Tazminat Alacağı Hakkında)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : …
YAZIM TARİHİ : …
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasında … tarihinde tesis edilen davanın reddine ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine üye hakimin görüşleri alındıktan sonra, dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket adına kayıtlı … plakalı aracın müvekkili şirkete ZMMS ile sigortalı olduğunu, davalının maliki olduğu sigortalı araç sürücüsü … ün sevk ve idaresindeki … plakalı aracın istiap haddini aşacak şekilde yük taşıması sırasında ağır kusurlu olarak kaza yaptığını, sürücünün hayatını kaybettiğini, sürücünün mirasçılarının destekten yoksun kalma tazminatı olarak müvekkili sigorta şirketine Ankara … ATM … Esas … Karar sayılı davayı açtıklarını, dava sonucunda müvekkili ile sürücü mirasçıları arasında Sulh Protokolü ve İbraname aktolunarak 169.715,40TL ödeme yapıldığını, müvekkili sigorta şirketinin 169.715,40TL asıl alacak ve 6.360,84 TL işlemiş yasal faizi olmak üzere toplam 176.076,24 TL’nin tahsili için davalı sigortalı borçlu şirket aleyhine Konya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının itirazı ile takibin durduğunu, itirazın haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu, 21/08/2006 tarihinde meydana gelen kazada davalının maliki olduğu müteveffa sürücü aracın istiap haddinin neredeyse iki katı olan 6890 kg yük aldığını ve ağır kusuru neticesinde kazanın meydana geldiğini, davalının müvekkili şirket tarafından ödenen tazminattan TTK 1472.madde KTK 95/2 ve Karayolları Motorlu Araçlar ZMSS sigortası genel şartları B.3, B.4, a, b, c uyarınca sorumlu olduğunu, tazminat ödeyen müvekkili şirketin davalıya rücu hakkına sahip olduğunu, bu nedenlerle itirazın iptalini, borçlu aleyhine %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı sigorta şirketinin rücu hakkının ZMSS Genel Şartları B.4. hükümlerinde düzenlendiğini, rücuya ilişkin belirtilen durumlarda hiçbirisi gerçekleşmemiş ise sigorta şirketinin rizikonun gerçekleşmesi sonucu meydana gelen zarara ve bundan … tazminata kendisinin katlanmak zorunda olduğunu, mevcut olayda kazanın münhasıran istiap haddinden fazla yük taşınması sebebiyle olmadığından davacı sigorta şirketi lehine rücu hakkı doğmadığını, kazanın istiap haddinden fazla yük taşıması sebebiyle olup olmadığının mahkemece bilirkişi aracılığıyla araştırılması gerektiğini, kaza sonrası tutulan tutanaklarda istiap haddinden fazla yük ya da yolcu olduğuna ilişkin bir bilgi yahut belgenin mevcut olmadığını, Ankara … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporunda da karşı taraf sürücüsünün %40 kusurlu olduğunun, müvekkil şirketin maliki olduğu araç sürücüsünün %60 kusurlu olduğunun tespit edildiğini, ispat yükünün davacı tarafta olduğunu, bu nedenlerle davanın reddini, icra dosyasının iptalini, %20 oranında kötüniyetli olan davacı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “….davacı vekilince davalı aleyhine açılan bu davada; davalı borçlunun Konya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazların iptali, takibin devamı ve % 20 tazminat talep edilmiş olup; davacı sigorta vekilince ZMMS poliçesi kapsamında 3.kişilere ödenen tazminatın sigortalısı olan davalı şirketten rücuen tahsili için takip yapıldığı, davadaki uyuşmazlığın, kazanın oluşumunun münhasıran istiap haddinin aşılmasından meydana gelip gelmediği ve Sigorta Genel Şartları B-4 maddesi gereğince davacının sigortalısı olan davalıya rücu şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplanmaktadır. Mahkememizce kazanın münhasıran istiap haddinin aşılması suretiyle meydana gelip gelmediği, bunun dışında başka unsurların kazanın gerçekleşmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması amacıyla İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesine dosyamız ve ekleri gönderilerek rapor alınmış, bu rapora davacı vekilince itiraz edilmekle ve alınan rapor tam bir tespit hükmü içermediğinden Hacettepe Üniversitesi Makine bölümünden seçilen bilirkişi heyetinden rapor alınması için Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmıştır. Bilirkişi heyetince düzenlenen 15/03/2018 ve 24/07/2018 tarihli raporlar ile kazanın münhasıran istiap haddinin aşılmasına bağlı olarak gerçekleştiğini yönünde herhangi bir delil olmadığı tespit edildiğinden ve davacının sigortalısına rücu şartlarının oluşmadığı kanaatine varıldığından davacının davasının reddine, alacak likit olmayıp alacağın varlığı yargılama ve rapor alınmasını gerekli kıldığından davalı tarafın da şartları bulunmayan tazminat talebinin reddine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının öncelikle ZMSS Genel Şartları B-4.ç bendi uyarınca meydana gelen zarardan sorumlu olduğunu, ATK raporu ve bilirkişi raporu ile yapılan tespitler ile aracın istiap haddinden fazla yük alması sonucunda aracın fren tertibatı ile teknik aksamı gerektiği gibi çalışmamasının sebep olduğunun sabit olduğunu, aracın istiap haddinin iki kat oranından aşıldığını, ve yolda fren izi bulunmaması da nazara alındığından bu hususunda kazaya sebebiyet verdiğini, IDM’nin dava konusu olayın istiap haddi aşılmasına bağlı olarak gerçekleştiği yönünden delil bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davaya konu somut olayda ZMSS Genel Şartları B-4 a, b ve ç bentleri uyarınca rücu sebeplerinin ayrı ayrı vuku bulduğunu, tazminatı gerektiren olayın sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucu meydana gelip gelmediğini, davalı araç sürücüsünün davalı sürücünün ağır kusurunun ve/veya trafik kurallarının ağır kusuru ile ihlalinin sonucunda meydana gelip gelmediği, hususlarının değerlendirilmediğini, istiap haddinin %100 oranında aşılması sureti ile araca üzüm yüklenmesi ve aracın istiap haddini iki kat aşar şekilde yük ile emniyetli şekilde sevk ve idare edilemeyeceği açıkça olmasına rağmen iş bu araçla sürücü tarafından trafiğe çıkılması açıkça ağır kusurun ve trafik kurallarının ağır kusur ile ihlalinin ispatı olduğu, dava konusu ve dava sebebi aynı olan ve kesinleşen Ankara … Asliye Ticaret Mahkemesi … E. … K sayılı dosyada bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 17/08/2011 tarihli raporda bilirkişilerin dava dışı … Ltd.Şti. nin işveren ve araç işleteni sıfatı ile dava konusu olayın oluşumunda %60 oranında kusurlu bulunulduğunu, davacı taraf muris sürücü …’ün olayda %40 oranında kusurlu olduğunu belirttiklerini, belirtilen kusur ve destek tazminatının usulüne uygun hesaplandığı kanaatine varılarak verilen kararın gerek maddi gerek şekli anlamda kesinleştiğini, kesinleşen mahkeme hükmünün ihlal edildiğini, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını itirazın iptali ile borçlu hakkındaki takibin devamına davalının itiraz edilen kısmın %20’sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, ZMSS poliçesi sebebiyle sigorta şirketinin 3.kişiye ödediği hasar bedelinin kendi sigortalısından rücuen tahsiline ilişkin ilamsız icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. Madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Uyuşmazlık; davacı Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Şirketinin, sigortalı araç sürücüsünün hak sahiplerine ödediği destekten yoksun kalma maddi tazminat hasar bedelini, kendi sigortalısı olan aracın davalı işleteninden rücuen talep edebilmesi için gerekli olan şartların oluşup oluşmadığı hakkındadır.
Davacı sigorta şirketi tarafından … poliçe nolu 02/03/2006 tanzim tarihli 02/03/2006 başlama tarihli 02/03/2007 bitiş tarihli, ZMSS poliçesi ile davalı sigortalı şirkete ait … plakalı aracın sigortalandığı, 21/08/2006 tarihinde saat 00:10 sıralarında sigortalı araç sürücüsü …’ün … plakalı kamyon ile otoyol üzerinden sağ şeridi takiben Adana istikametinden Pozantı istikametine seyri sırasında olay mahalline geldiğinde idaresindeki aracın ön kısımlarıyla kendisiyle aynı istikamette önünden seyreden sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı çekicinin arkasına takılı römorka arkadan çarpması sonucu sigortalı araç sürücüsünün öldüğü ve maddi hasarla neticelenen dava konusu kazanın meydana geldiği, kaza neticesinde vefat eden sigortalı araç sürücüsü …’ün mirasçıları tarafından açılan Ankara … Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas sayılı … Karar sayılı 25/01/2016 tarihli kararı uyarınca sigorta şirketince yapılan 08/03/2016 tarihli sulh protokolü ve ibraname uyarınca 09/03/2016 tarihinde 169.715,40 TL hasar ödemesinde bulunulduğu, davacı sigorta şirketince meydana gelen kazada davalının maliki olduğu sigortalı araca istiap haddinin neredeyse iki katı yük alınması ve sigortalı araç sürücüsünün ağır kusuru neticesinde kazanın meydana gelmesi, trafik kurallarının ağır kusur ile ihlali sonunda meydana gelmesi sebebiyle sigortalının sigorta sözleşmesine aykırı davranışından dolayı hasar ödemesinin rücuen tahsili için ilamsız icra takibinde bulunulmuştur.
Karayolları Trafik Kanunu’na göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde ZMSS genel şartlarında içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, sigorta şirketi kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dâhilinde karşılamakla yükümlüdür. Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır.
Karayolları Trafik Kanunu’nun 95. maddesi ile sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden … ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran hâllerin zarar görene karşı ileri sürülemeyeceği, ödemede bulunan sigortacının, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabileceği hüküm altına alınmıştır. Burada düzenlenen rücu hakkı kaynağını sigorta sözleşmesi ilişkisinden almaktadır. Eş söyleyişle; bu rücu hakkı kaynağını halefiyet ilkesinden almamakta, sözleşme ve Yasa gereği sigorta ettirene karşı defi hakkı bulunan sigortacının, bu hakka dayanarak kendi akidine dönmesini sağlamaktadır (Ulaş, I: Uygulamalı Zarar Sigortaları Hukuku, Ankara 2012, s:1010 ).
Hangi hâllerin sigortalıya rücu hakkı vereceği Genel Şartlar’ın “Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve İşletene Rücu Hakkı” başlıklı B.4. maddesinde düzenlenmiş ve bu madde ile de sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden … ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran hâllerin zarar görene karşı ileri sürülemeyeceği vurgulanmıştır.
Taraflar arasında akdi ilişkiyi düzenleyen sigorta poliçesinin sigortacının işletene rücu hakkını düzenleyen B.4/a maddesi; sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise sigortacının zarar görene ödeme yaptıktan sonra kendi sigortalısına rücu edebileceği hükme bağlanmış bulunmaktadır. Görüldüğü gibi maddede tam kusurdan değil, kasıt veya ağır kusurdan söz edilmektedir.
Kast, ceza hukukunda suçun manevi unsuru olup, yasanın suç saydığı bir fiili bilerek ve isteyerek işlemek iradesi anlamına gelir. Kast, özel hukukta ise kusur çeşitlerinden olup, haksız bir sonucun elde edilmesi için bilerek ve isteyerek yapılan iradi faaliyettir. Kusur ise, tazminatı (ödenceyi) veya cezalandırılmayı gerektiren hukuka aykırı davranış biçimidir. Kusur, ihmal veya tedbirsizlik sonucunda ortaya çıkar. Ayrıca borçlunun sözleşmenin gereklerini yerine getirmemesi akdi kusurdur. İhmal; haksız sonuca yönelmemekle birlikte, durumun ve koşulların gerektirdiği dikkat ve özeni göstermeme hâli, dikkatsizlikten ve/veya özensizlikten kaynaklanan kusur; savsama ve gerekli özeni göstermeme durumudur (Yılmaz, E: Hukuk Sözlüğü, Ankara 1996, s:363, 451, 490). Öğretide ve yargısal uygulamada yerleşik şekliyle sadece kusurun “ihmal türü” kusur sözcüğü ile ifade edilmekte, “kast türü” ise yine “kast” olarak anılmaktadır.
Karayolları Trafik Kanunu’nda, Yönetmelikte karayolundan yararlanan motorlu araç sürücüleri, yayalar ve hayvan güdücülerin hâl ve hareketleri belli kurallara bağlanmıştır. Bu kurallar kusurun belirlenmesinde önemli bir unsur olup, bunlara aykırı davranış, sorumluluk hukuku açısından kusurlu davranış olarak kabul edilir. Trafik kuralları nitelik açısından iki grupta toplanır. Bunlardan ilkinde, karayolundan yararlanacakların davranış biçimi teknik ve objektif olarak tüm kapsamıyla belirlenip tanımlanmış ve objektif hukuk normu hâline getirilmiştir. İkincisi ise; karayolundan yararlananlara belli durum ve koşullarda özen yükleyen kurallardır. Ayrıca, her kusur, sorumluluk için mutlak bir değer ifade etmez; zararın uygun sebebi olan ve zarar tehlikesi ihtimalini artıran kusurlar önemlidir.
Ağır kusur, yargısal kararlarda “aynı durum ve koşullar altında her mantıklı insanın göstereceği en ilkel (basit) dikkat ve özenin gösterilmemesi” şeklinde tanımlanmaktadır. Başka bir anlatımla ağır kusurda; hâl ve şartların yüklediği özen gösterme ve tedbir alma ödevlerine veya bir hareket tarzı emreden kurallara “tam bir aldırmazlık” söz konusudur. Ağır kusur, bağışlanması kesinlikle olanaksız olan irade eksikliği esasına dayanır. Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre de ağır kusur kavramı bir özel hukuk kavramı olarak; kasıt olmamakla beraber kasta yakın bir kusurun varlığını ifade etmektedir.
Trafik kurallarının büyük çoğunluğu, karayolundan yararlanan sürücü ve yayalara belli durumlarda kesin olarak belirlenmiş (objektif) nitelikte bir hareket tarzı emreder. Bu kurallar karşısında kişinin bir takdir ve değerlendirme hakkı yoktur. Ne emredilmişse ona uymak zorunluluğu vardır; özenin ölçüsü kuralın kendisidir. Ancak, kusurun derecelendirilmesinde somut olayın özelliği de gözetilmelidir; belli bir hareket tarzını emreden mutlak nitelikteki bir trafik kuralı ihlal edilmesine rağmen, ağır kusur kavramından ayrılmak gerekebilir (Yargıtay HGK’nun 10.12.2003 tarihli ve 2003/11- 756 E., 2003/743 karar sayılı ilamı).
Olay hakkında Pozantı … Hazırlık Nolu … E. Nolu … İddianamesi ile karşı araç sürücüsü … hakkında açılan kamu davasında ATK Ankara Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi 12/09/2006 tarih … sayılı rapor uyarınca sigortalı araç sürücüsü …’ün kamyonuyla seyri sırasında yola gereken dikkati vermediği, geldiği olay mahallinde nizami biçimde sağ şeritte seyreden, çekicinin arkasına bağlı dorsenin arka kısmına kamyonun ön kısmının önlemsizce çarpmasıyla meydana getirdiği olayda, dikkatsizliği tedbirsizliği ve kurallara aykırılığı nedeniyle, tamamen kusurlu olduğu, kabul edilerek karşı araç sürücüsü sanığın müsnet suçtan dolayı beraatine karar verilmiştir.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile sigortalı araç sürücüsünün desteğinden yoksun kalanlar tarafından davacı aleyhine açılan Ankara … ATM … E. … K. 25/01/2016 tarihli kararı ile “bilirkişi kurulu tarafından kusura ilişkin düzenlenen 17/08/2011 tarihli raporda bilirkişiler, dava dışı … Tarım Ltd. Şti.’nin işveren ve araç işleteni sıfatıyla dava konusu olayın oluşumunda %60 oranında kusurlu bulunduğu, davacı taraf murisi sürücü …’ün olayda %40 oranında kusurlu olduğu kabul edilerek davanın kısmen / tamamen kabulüne” karar verildiği, kararın temyiz edilmeyerek 08/09/2016 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
İlk derece mahkemesince alınan ATK İstanbul Trafik İhtisas Dairesi 06/12/2017 tarih 13787 sayılı raporda “dava konusu kazanın münhasıran istiap haddinin aşılması sebebiyle meydana geldiğinin, mevcut verilerle söylenemeyeceği” kanaati belirtilmiş, 15/03/2018 tarihli bilirkişi kurulu raporunda istiap haddinin aşılması ile dava konusu olan kazada illiyet rabıtası olmadığı kanaati belirtilmiş, 24/08/2018 tarihli ek raporda da aynı kanaat belirtilmiştir.
Somut olayda; dava konusu olaya ilişkin alınan kusur raporları ile dava konusu kazanın münhasıran istiap haddinin aşılması sebebiyle meydana geldiğinin söylenemeyeceği ve istiap haddinin aşılması ile dava konusu olan kazada illiyet rabıtası olmadığı kanaati belirtilmiş olup sigortacının ZMSS genel şartları B.4 maddesi uyarınca sigortalısına rücu edebilmesi için istiap haddinden fazla yük taşınması ve istiap haddinden fazla yük taşınması hâlinin de münhasıran kazanın oluşumunda etken olması gerekmektedir (Yargıtay HGK’nun 05.12.2001 tarih 2001/11-1109 Esas 2001/1108 Karar sayılı ilamı).
Davalı sigortalı araç sürücüsünün salt tam kusurlu olması sigorta şirketinin sigortalısı olan davalıya rücu hakkını vermez. Tazminatı gerektiren olay, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmediği anlaşılmıştır.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi tanzim tarihi ve olay tarihi itibariyle geçerli bulunan ZMSS genel şartları uyarınca ilk derece mahkemesince davacı sigorta şirketi tarafından açılan davada sigortalıya rücu koşullarının bulunmadığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.

Dosya kapsamı, mevcut delil durumu, hükme esas alınan bilirkişi raporunun gerekçeli, denetimine elverişli ve somut olayın özelliklerine uygun olması, davacı tarafça ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla; davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
6- Dava dosyasının temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine … tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır