Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2019/384 E. 2019/790 K. 27.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : …. (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : … İmalat Sanayi Ve Ticaret Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. … –

DAVALI : … Soğutma Ve Raf Sistemleri Gıda San. Tic. Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …

DAVA : Menfi Tespit
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : …
YAZIM TARİHİ : …
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya Asliye … Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davasında … tarihinde tesis edilen karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine üye hakimin görüşleri alındıktan sonra, dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında mal alım satımına dair sözlü anlaşma yapıldığını, anlaşmaya istinaden davalı şirket tarafından müvekkili şirkete verilecek olan mallara karşılık müvekkili şirket tarafından … Bankası A.Ş. Aykent Şube Müdürlüğü’ne ait 30/09/2016, 15/10/2016, 31/10/2016 keşide tarihli 75.000,00’er TL bedelli ve 30/11/2016 keşide tarihli 50.000,00 TL bedelli, … A.Ş. Karatay Şubesi’ne ait 28/12/2016 keşide tarihli 40.000,00 TL bedelli, 28/12/2016 keşide tarihli 10.000,00 TL bedelli, 28/01/2017 keşide tarihli 50.000,00 TL bedelli ve 28/02/2017 keşide tarihli 50.000,00 TL bedelli çeklerin davalıya teslim edildiğini, söz konusu çeklerin davalı şirketin talebi doğrultusunda müvekkili şirket yetkilisi …’nın teminat maksatlı şahsi kefaletinin doğması için cirolanarak davalı şirkete teslim edildiğini, her ne kadar şirket yetkilisi … çeklerde lehtar olarak görünse de … tarafından atılan ciroların kefalet niteliğinde olup, bu işlemin davalı tarafın isteği üzerine yapıldığını, davalı tarafın ticari defter ve kayıtları incelendiğinde … ile davalı şirket arasında herhangi bir ticari ilişkinin bulunmadığını, davalı ile müvekkili şirket arasında yapılan anlaşma gereğince müvekkili şirketin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini ancak davalının anlaşma gereği müvekkili şirkete teslim etmesi gereken malları teslim etmediğini, davalı tarafın ayrıca bahse konu çekleri icra işlemine konu ederek müvekkilinin mahfına sebep olduğundan bahisle haklı davalarının kabulü ile müvekkili şirketin davalı şirkete iş bu çeklerden dolayı borçlu olmadığının tespitine, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin iştigal konusu ile davalı şirketin iştigal konusunun birbirinden tamamen farklı olduğunu, davacı şirketin iştigal alanının konsantre boya, ambalaj plastik, kimya, kalıp imalatı olduğunu, davalı şirketin ise … alış-veriş merkezinde “…” ismiyle restoran işletmeciliği yaptığını, davacı şirketin dava dilekçesinde aldığı malın niteliğini belirtmediğini, bunun sebebinin ise davacı şirketin müvekkili şirketten alabileceği bir malın bulunmamasından kaynaklı olduğunu, tarafların karşılıklı ticari defterleri incelendiğinde mal alım satımına ilişkin hiç bir ticari ilişkinin olmadığını, davacı şirket yetkilisi … ile müvekkili şirketin yetkilisi …’ın oğlu … arasında yıllara dayalı yakın bir arkadaşlık ilişkisinin bulunduğunu, tarafların ailecek görüştüklerini, davacı şirket yetkilisi …’nın müvekkili şirket yetkilisi …’ın oğlu …’dan işlerinde kullanmak üzere bankadan alacağı kredinin karşılığı olarak hatır çeki aldığını, davalı şirketin keşideci, kendisinin lehtarı olduğu çekler tanzim ederek davacı şirket yetkilisi …’ya verdiğini, aynı şekilde bu ödünç olarak verilen çeklerin karşılığı olarak da davacıdan davaya konu çekleri aldığını, çeklerin karşılıklı olarak taraflar arasında yazılı bir sözleşme yapılmaksızın teslim edildiğini, davacı şirketin isteği üzerine kendilerine tanzim edilerek verilen çeklerin, davacı tarafından kullanıldığını ve kredi borçlusu bulunduğu bankalara müşteri çeki olarak teslim edildiğini, davacının kredi borçlarını ödememesi üzerine, davacının kredi alacaklısı bankanın müvekkili şirketin keşidecisi olduğu çekleri tahsil ettiğini, piyasada güvenilirliği olan ve ticari itibarına halel gelmemesini isteyen davalı müvekkilinin … Bankası Nalçacı Şubesinde bulunan hesabından bu çek karşılıklarını ödediğini, bu ödemenin karşılığı olarak tahsil amacıyla aldığı davacı şirketin çeklerinin ise karşılıksız çıkması nedeniyle tahsil edilemediğini, davacının kötüniyetli, haksız ve mesnetsiz olarak bu davayı açtığını, ödünç olarak verilen davalı çeklerinin karşılığı olarak alınan davacı şirket çekleri ödenmediğinden icra takibi yoluna başvurmak zorunda kalındığını, kebap, etliekmek gibi anında hazırlanan ve tüketilen gıda işiyle uğraşan müvekkilinin 425.000,00 TL gibi bir meblağda bir ürünü satması ve teslim etmesinin mümkün olmadığını, haksız davanın reddi ile davacı şirket aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, “….dava konusu çeklerin her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, ticari defterlerde kayıtlı olmamasının kambiyo senedi vasfında olan dava konusu edilen çekleri hükümden düşürmeyeceği gibi çekin sebepten mücerret olduğu, davacı tarafın dava konusu edilen çeklerin teminat çeki olarak verildiğini ve karşılığında satın aldığı malların gönderilmediği dolayısıyla çeklerin bedelsiz kaldığını yönelik iddasını yazılı belge ile ispat edemediği gibi yemin deliline dayandığından mahkememizce davalıya yemin teklifine yönelik beyan için kesin süre verildiği, davacı vekilinin mahkememizin 09/10/2018 tarihli duruşmasında yemin teklifinde bulunmayacaklarını dava dilekçesi ve talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep ettiği, davalıya yemin teklif etmemesi nedeniyle yemin delilinden vazgeçmiş sayıldığı, davacının davasını ispat edemediği anlaşılmakla davanın reddine, davalının kötüniyet tazminatı talebinin tedbir yolu ile takip durdurulmadığından İİK.72/4. maddesi gereğince şartları oluşmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirket ile müvekkili arasında mal alım satımına dair sözlü anlaşma yapıldığını, anlaşmaya istinaden davalı şirket tarafından müvekkili şirkete verilecek olan mallara karşılık müvekkili şirket tarafından … Bankası A.Ş. Aykent Şube Müdürlüğü’ne ait 30/09/2016, 15/10/2016, 31/10/2016 keşide tarihli 75.000,00’er TL bedelli ve 30/11/2016 keşide tarihli 50.000,00 TL bedelli, … A.Ş. Karatay Şubesi’ne ait 28/12/2016 keşide tarihli 40.000,00 TL bedelli, 28/12/2016 keşide tarihli 10.000,00 TL bedelli, 28/01/2017 keşide tarihli 50.000,00 TL bedelli ve 28/02/2017 keşide tarihli 50.000,00 TL bedelli çeklerin davalıya teslim edildiğini, davalının edimini yerine getirmemesi üzerine müvekkili tarafından verilen çeklerin bedelsiz kaldığını, öncelikle çeklerin bu sebeple bedelsiz olduğunu, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda müvekkil şirketin keşide ettiği çeklerin müvekkil şirkete ait ticari defterlerde kayıtlı olduğu, çeklerin davalı firmaya verildiğinin kayıt altında olduğu ancak davalı şirket defterinde dava konusu çeklerin kayıtlı olmadığının belirtildiğini, davalının bir hukuki işlem nedeniyle alacaklı ise bunu defterlerine kayıt etmek zorunda olduğunu, davalının kaydı zorunlu olmasına rağmen ticari defterlerine bunu kaydetmemiş olması nedeniyle müvekkili şirketin davalı şirkete borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerektiğini, davalı şirketçe davacı müvekkili şirketin hatır çeki aldığını ve karşılığında kendisininde hatır çeki verdiğini iddia ederek ispat külfetini üzerine aldığını, davalının müvekkili şirketten aldığı çeklerin hatır çeki olduğunu kabul etmesi karşısında müvekkili şirketten aldığı çeklerin bedelsiz olduğunun ortaya çıktığını, davalı şirketin müvekkili şirketten aldığı hatır çekleri karşısında hatır çeki verdiğini yazılı olarak ispat edemediği dikkate alınarak müvekkil şirketin davaya konu çekler sebebiyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerektiğinden hukuka aykırı olan yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, talepleri doğrultusanda karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davacı keşideci tarafından mal alım satım sözleşmesine istinaden avans olarak verilen çeklerin davalı tarafça anlaşma gereği teslimi gereken malları teslim etmemesi sebebiyle bedelsiz olduğu iddiasına dayanan menfi tespit davasıdır.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
TMK.’nun 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla yükümlüdür.
HMK.’nun 190. maddesine göre; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” şeklindedir.
Menfi tespit davasında da anılan Yasa hükümlerindeki ispat yüküne ilişkin kuralın uygulanması gerekir. Buna göre, menfi tespit davasında ispat yükü kural olarak alacaklı olduğunu iddia eden tarafa yani davalıya düşer. Ancak bazı durumlarda ispat yükünün yer değiştirdiği ve borçluya geçtiği de görülmektedir. Menfi tespit davasını açan borçlu, kendisinden talep edilen alacağın ve bunun dayandığı hukuki ilişkinin hiç doğmadığını iddia etmeyip başka bir nedenle aradaki hukuki ilişkinin geçersiz olduğunu ya da sona erdiğini ileri sürmüş ise bu takdirde ispat yükü davacı borçluya düşer.
Davacı, davalıdan satın alınacak mal karşılığı avans olarak davaya konu çeklerin verildiğini davalı tarafça mal teslimi gerçekleşmediğinden çeklerin bedelsiz kaldığını iddia etmiş, davalı ise taraflar arasında mal alım satımına ilişkin hiçbir ticari ilişkinin olmadığını, davacı şirket yetkilisi … ile müvekkil şirket yetkilisi …’ın oğlu … arasında yıllara dayalı yakın bir arkadaşlık ilişkininin olduğunu, davacı şirket yetkilisinin dava dışı bankadan alacağı kredinin karşılığı olarak hatır çeki verildiğini, verilen bu çeklerin davalı şirketçe ödenmesinin karşılığı olarak da davacı şirketin keşidecisi olduğu ve …’nın lehtar olduğu çeklerin tanzim edilerek kendilerine verildiğini, davacı şirkete verilen çeklerin davacı tarafından kullanıldığını ve kredi borçlusu bulunduğu dava dışı bankalara müşteri çeki olarak teslim edildiğini, davacı şirketin kredi borçlarını ödememesi üzerine davacının kredi alacaklısı dava dışı banka tarafından davacı şirketin keşidecisi olduğu çeklerin tahsil edildiğini, davacıya ödünç olarak verilen çeklerin karşılık ödemesi olarak alınan davaya konu çeklerin ödenmediğini, icra takibine başvurmak zorunda kalındığını, çeklerin mevcut borca yönelik olduğunu savunmakla gerekçeli inkar (vasıflı ikrar) da bulunmuştur (Yarg. HGK 20/04/2016 gün 2016/19-269 Esas 2016/529 Karar sayılı ilamı ).
Davalının cevapları gerekçeli inkar niteliğindedir. Bu durumda somut olayda davacı tarafın çeklerin avans için verildiği ve bedelsiz kaldığı yolundaki iddiasını usulen kanıtlamakla yükümlüdür.
Kambiyo evrakı çekin bir ödeme aracı olup çeklerin mevcut bir borcu ödenmesi amacıyla verildiği yolunda yasal karine mevcuttur. Davacı davaya konu çeklerin avans olarak verildiğini, ancak malların teslim edilmediğini ileri sürmüş olup davaya konu çekin avans olarak verildiğinin ispat yükü davacıya aittir. Davacı bu iddiasını ancak yazılı delillerle/ kesin delillerle ispatlaması gerekir.
Davacı tarafça davaya konu çeklerin avans için verildiği ve bedelsiz olduğu iddiası HMK 190, 200 ve 201 maddeleri uyarınca usulen yazılı delillerle / kesin delillerle ispatlanmadığından, HMK 222. maddesinde ticari defterlerin ibrazı ve delil olması düzenlenmekte olup davaya konu çeklerin tacir olan tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olmaması sonuca etkili olmayıp, kambiyo senedini çekleri hükümden düşürmez.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve davacı tarafça ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacının istinaf kanun yoluna başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
6- Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine … tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır