Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2019/348 E. 2019/1028 K. 21.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ASLİYE … TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI : … Loj.San.ve Tic. Ltd.Şti.
VEKİLİ : Av. …

DAVALILAR : 1- … Şirketi
VEKİLİ : Av. …
: 2- … Sigorta A.Ş.

DAVA : Maddi Tazminat (Kasko Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklı)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : …
YAZIM TARİHİ : …
Davacı tarafından davalılar aleyhine Konya Asliye … Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile açılan maddi tazminat davasında … tarihinde tesis edilen davanın usulden reddine ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra, dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket sürücüsü … sevk ve idaresindeki … plakalı çekici ve arkasına bağlı … plakalı dorsesinde tuz yükü ile Cihanbeyli ve Yunak ilçeleri arasında seyrederken karşıdan gelen otomobile daha rahat bir geçiş imkanı sunmak adına iyice sağa yanaştığını, bu sırada yolun sağındaki yumuşak zemin etkisiyle şoförün öngöremeyeceği bir şekilde yükün de etkisi ile aracın dorsesinin sağ yana devrildiğini, bu şekilde tek taraflı maddi hasarlı ve şoförün hafif yaralandığı bir kazanın meydana geldiğini, olay yerine gelen hastane görevlileri tarafından alkol testi yapıldığını, müvekkilinin 0,61 promil alkollü olduğu gerekçesiyle idari yaptırıma maruz kaldığını, bunun üzerine Cihanbeyli … D.İş Esas sayılı tespit, Yunak … D.İş Esas sayılı sürücü belgesinin geri alınması ve Yunak SC Hakimliği … D.İş Esas sayılı alkollü araç kullanma ile ilgili üç davanın da müvekkili lehine sonuçlanarak idari yaptırımların iptal edildiğini, müvekkilinin kaza akabinde sigortaya başvuru yaptığını, hasar dosyası açıldığını, hasar dosyası ve eksper raporları ile sabit olan ve müvekkilinin zararını oluşturan … plakalı çekici için 43.506,00 TL tazminatın … Sigorta A.Ş.’den, … plakalı dorse için 14.750,00 TL tazminatın … Sigorta A.Ş.’den fazlaya dayalı hakları saklı tutularak muacceliyet tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte ayrı ayrı alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı … Şirketi cevap dilekçesinde özetle; dosyaya sunulan trafik kazası tespit tutanağına göre sigortalı araç sürücüsünün alkollü olduğunu, bu nedenle araçtaki bu hasar sigorta teminatı kapsamının dışında olduğunu, poliçe … şartlarına göre hasar gören aracın rayiç değerinin hasar tarihi itibari ile belirlenmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydı ile davacının gerçek zararının sigorta poliçesinin tabi olduğu esas ve usullere göre belirlenmesi gerektiğini, davacı tarafça ileri sürülen taleplerin zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin temerrüde düşmediğini, bu nedenle davacı tarafın ticari temerrüt faizi talep etmesinin hukuka uygun olmadığını, bu nedenlerle davanın zamanaşımı nedeni ile reddine, her halde davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “…davacının davalılar tarafından sigortalanan araçların tek taraflı meydana gelen trafik kazasında hasarlandıklarını belirterek uğradığı zararın tazminini talep ettiği, sigorta poliçelerinde … Bankası A.Ş. Cihanbeyli Konya Şubesi lehine dain ve mürtehin kaydı bulunduğu, Yargıtay 17. HD’nin 16/04/2018 tarih 2015/5883 E. 2018/4113 K.; 27/11/2012 tarih 2012/13728 E. 2012/13118 K. nolu ilamlarında da belirtildiği gibi anılan banka şubesinin sigortalı araçlar üzerinde rehin hakkı bulunduğundan sigortadan tazminat talep etme hakkının öncelikle ona ait olduğu, sigortalının ancak lehine rehin verilen alacaklının açık muvafakatini almak şartıyla ve kendi menfaati de zedelendiği takdirde tazminat isteme hakkına sahip olduğu, rehin hakkı sahibi bankanın 08/08/2018 tarihli yazısında rehin hakkından feragat anlamına gelmemek kaydıyla davaya muvafakat ettiğini, bu nedenle rehin hakkı sahibinin açık bir muvafakatinin bulunmadığı” gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece dava şartı yokluğu rehin alacaklısı bankanın muvafakatının şartlı olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verildiğini, yerel mahkemenin hatalı yorum yaptığını, gerekçesinde dayanılan Yargıtay 17.HD’nin 2015/5883 esas 2018/4113 karar ve Yargıtay 17.HD’nin 2012/13728 esas 2012/13118 karar sayılı kararlarında şartlı muvafakat bulunduğunu, bu kararlarda tazminat bedelinin veya ödemenin kendilerine yapılması şartı ileri sürüldüğünü, şartlı muvafakatın paranın kendilerine ödenmesi çerçevesinde olduğunu, somut olayda ise mahkemece açılan davaya muvafakat olup olmadığının sorulduğunu, verilen cevapta sigorta bedeli üzerindeki öncelikli rehin hakkımızdan feragat anlamına gelmemek kaydı ile dava açılmasına muvafakat edildiğini, bunun şartlı bir muvafakat olmadığını, bu şekilde bir yorumun hakkaniyeti zedelediğini, müvekkilinin 48 taksit olan kredinin 40 taksitini ödediğini, 8 taksit borcu kaldığını, sadece “rehin hakkımızdan feragat anlamına gelmemek kaydı ile” cümlesinin bir şart olmadığını, mahkemece sözlü yargılamaya geçilmediğini, usul hukuku anlamında yanlış bir uygulama yapıldığını, savunma ve iddia haklarının kısıtlandığını, HMK 115 maddesi uyarınca taraflarına süre verilse idi davanın bu şekilde neticelenmeyeceğini, istinaf taleplerinin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan kasko tazminatı istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davaya konu … plakalı çekici aracın … Şirketi tarafından 07/08/2015-07/08/2016 başlangıç ve bitiş tarihli bileşik kasko sigorta poliçesi ile sigortalandığı, sigortalısının … Ltd.Şti., … Bankası A.Ş. Cihanbeyli Konya Şubesi lehine dain ve mürtehin kaydı bulunduğu,
Davaya konu … plakalı dorse römorkun … … Sigorta A.Ş tarafından 10/08/2015-10/08/2016 başlangıç ve bitiş tarihli genişletilmiş kasko sigorta poliçesi ile sigortalandığı, sigortalısının … Ltd.Şti., … Bankası A.Ş. Cihanbeyli Konya Şubesi lehine dain ve mürtehin kaydı bulunduğu görülmüştür.
… Bankası A.Ş Cihanbeyli Şubesi’nin 25.10.2019 tarihli … sayılı yazı cevabı ile davaya konu poliçelerde bankanın dain ve mürtehin olduğunu, dava tarihi 05/02/2018 tarihi itibariyle kredi alacakları olup araçlar üzerinde rehin alacaklısı sıfatlarının devam ettiğini, TTK 1456 vd. maddeleri gereğince sigorta tazminatının ve bu kapsamdaki sigorta bedellerinin sigorta poliçesinin lehtarı olan bankalarına ödenmesi gerektiğini, açılan iş bu davaya sigorta bedellerinin ve dava sonunda hükmolunacak tutarların sigorta şirketleri tarafından dain ve mürtehin bankalarına ödenmesi kaydıyla muvafakat ettiklerini, 25/10/2019 tarihi itibariyle sigortalının bankalarına 175.147,23 TL kredi borcu bulunduğunu, ilerleyen tarihlerde bu tutarda değişiklik meydana geleceğinden ödeme tarihinde alacak miktarının yeniden sorulması belirtilmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun dava şartlarını düzenleyen 114/1-d maddesindeki dava ehliyeti, fiil ehliyetinin medeni usûl hukukunda büründüğü şeklidir. Fiil ehliyetine sahip olan bütün gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptir.
Aynı Kanun’un 114/1-e maddesindeki dava takip yetkisi, davada taraf olan kişinin o davayı kendi adına yürütebilme ve talep sonucu hakkında kendi adına hüküm alabilme yetkisidir (HMK md. 53). Sözü edilen kurum, şeklî taraf kuramının kabulünün sonucu olarak ortaya çıkmış ve sözü edilen kuramı tamamlamak amacıyla geliştirilmiştir. Davayı takip yetkisi, maddi hukuktaki tasarruf yetkisinin usul hukundaki karşılığını oluşturur. Ayrıca, bu kavram, davada taraf olmadığı hâlde kanun gereği taraf gibi davranmakla görevli kılınmış olanların hukukî konumlarının açıklanmasında başvurulan bir kavram konumundadır. Kural olarak taraf ehliyeti ve dava ehliyeti bulunan kişinin dava takip yetkisi vardır. Ancak bazı istisnai durumlarda davada taraf olarak gösterilen kişinin taraf ve dava ehliyeti olmasına rağmen dava takip yetkisi olmayabilir. Örn: Hakkında iflas kararı verilen kişinin taraf olduğu hukuki davalarda da istisnai durumlar dışında davayı takip yetkisi iflas idaresine aittir.
Taraf sıfatı (husumet) ise, maddi hukuka göre belirlenen, bir subjektif hakkı dava etme yetkisini ya da bir subjektif hakkın davalı olarak talep edilebilme yetkisini gösteren bir kavramdır. Taraf ehliyeti; davada taraf olabilme, usulî hukuki ilişkinin süjesi olabilme ehliyetidir. Taraf ehliyetine sahip olan kişi, davada davacı veya davalı olabilecektir. Bu nedenle, taraf ehliyeti usûli bir kavramdır. Taraf ehliyetine sahip olabilmek için medeni hukuktaki hak ehliyetine sahip olmak gerekir. HMK’nın 50. maddesine göre, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, taraf ehliyetine de sahiptir. Buna göre tüm insanlar, hak ehliyetine ve dolayısıyla taraf ehliyetine sahiptir. Dava ehliyeti ise, medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir. (HMK md. 51) Fiil ehliyetine sahip olan kişi, dava ehliyetine de sahiptir ve davayı yürütebilir, usûl işlemlerini yapabilir. Reşit olan ve temyiz kudretine sahip olan kişiler fiil ehliyetine sahiptir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve dava takip yetkisi davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu subjektif hakka ilişkindir. Davacı tarafta yer alan taraf için aktif dava sıfatı, davalı tarafta yer alan taraf için pasif taraf sıfatından söz edilebilir. Uygulamada, “sıfat” yerine “husumet” terimi de kullanılmaktadır. Sıfat dava şartı olmayıp, itirazdır. Çünkü bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir. Bu durumda ise dava esastan ret veya kabul edilir. Oysa, dava şartları davanın esasına girilmesini engelleyen niteliktedir. Ancak sıfat bir itiraz olduğundan, hâkim diğer itirazlar gibi taraf sıfatını da dava dosyasından anlayabildiği sürece kendiliğinden nazara alır. Sıfat, davada taraflardan birinin davaya konu subjektif dava hakkının bulunup bulunmadığı ile ilgili bir husustur. Tarafların sıfatının yargılama sonuna kadar devam etmesi zorunludur. Bu husus mahkemece re’sen gözönünde bulundurulmalıdır. Bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık bu davanın esasının çözümüne girilmeden, davanın husumet yokluğundan reddi gerekir. Bir kişinin belli bir davada davalı veya davacı sıfatını haiz olup olmadığı şeklinde nitelendirilen husumetin ileri sürülme zamanı yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi davalı veya davacı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def’i de değildir. Davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde re’sen nazara alınması gerekli hukuki bir durumdur (Yarg. HGK’nun 2017/11-91 Esas 2018/924 Karar 18/04/2018 tarih ve Yargıtay 17 HD’nin 2015/5883 Esas 2018/4113 Karar 16/04/2018 tarihli ilamları)
Türk Medeni Kanunu’nun 879.maddesine göre, muaccel olan sigorta tazminatının ödenebilmesi için rehinli alacaklısının rızasının bulunması gerekmekte olup, davacı sigortalının davalı sigorta şirketlerinden sigorta tazminatı talebinde bulunabilmesinin ön şartı rehinli alacaklının muvafakatının alınmasıdır. YHGK’nun 14.04.2002 gün 2002/284-324 sayılı ilamında da açıkça vurgulandığı üzere, TTK’nın 1273.maddesi uyarınca rehinli bir malın maliki tarafından kendi adına yaptırılan sigorta alacaklı lehine yapılmış bir sigorta değilse de sigorta tazminatı ancak o mal üzerinde rehin hakkına haiz olan bütün alacaklıların muvafakatları alınmak suretiyle sigorta ettiren malike ödenebilir. Başka bir anlatıma, sigorta süresi içinde riziko meydana geldiği taktirde hasar bedeli, rehin alacaklısı bankaya rehinli olan malın kredi borcunun da bir güvencesi niteliğindedir. Bu bağlamda, sigortadan tazminat talep etme hakkı da öncelikle rehin hakkı sahibine ait olduğundan, koşulsuz olarak rehin alacaklısının muvafakatı bulunmaksızın hasar ödemesinin sigortalıya yapılamayacağı ve yapılan bu ödemede davalı sigorta şirketini borçtan kurtarmaz.
Tüm bu açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesince rehin alacaklısı bankanın muvafakatının şarta bağlı olduğu, açık bir muvafakatının bulunmadığı gerekçesiyle davanın davacının aktif dava/husumet ehliyeti dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine ilişkin kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından; davacının istinaf başvuru talebinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6- Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda … tarihinde oybirliği ile HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır