Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2019/2811 E. 2020/1114 K. 16.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : ../….
KARAR NO : ../…

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ASLİYE .. TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/09/2019
NUMARASI : …/.. Esas – ../.. Karar

DAVACI : … – (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. … – .. Selçuklu/ KONYA

İSTİNAF EDEN DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. … &Av. … -.. Karatay/ KONYA
DAVA : Şirket Ortağı Olunmadığının Tespiti ve Alacak

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 16/07/2020
YAZIM TARİHİ : 29/07/2020
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya Asliye .. Ticaret Mahkemesi’nin ../.. esas sayılı dosyası ile açılan şirket ortağı olunmadığının tespiti ve alacak davasında 25/09/2019 tarihinde tesis edilen davanın kabulüne ilişkin karara karşı davalının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine dava dosyasının dairemize geldiği anlaşılmakla üye hakimin görüşleri alındıktan sonra, dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava ve ıslah dilekçesinde özetle; davalı şirket tarafından birçok ülkede “yatırılan paraların istendiği her an geri çekilebileceği ve karşılığında yüksek oranlarda faiz verileceği” garantisi ile para toplanıldığını,davacının yurtdışında çalışarak biriktirmiş olduğu parasını Türkiye’de değerlendirilmesi, ülke ekonomisine katkı sağlanması ve yatırım yapılması amacıyla verdiğini, ayrıca kâr payı dağıtılacağının söylendiğini ve daha sonra verilecek olan hisse senetleriyle şirkete ortak olacağı konusunda ikna edildiğini, hisse senetlerinin iadesiyle istediği her an parasını geri alabileceğinin söylendiğini, faizin haram olduğu kavramından hareketle, müvekkilinin bu beyanlara güvenerek davalıya bir miktar para verdiğini, müvekkili davacı tarafın verdiği parayı geri istemesine rağmen davalı tarafça müvekkilin parasının iade edilmediğini, davalının TTK, Bankacılık Kanunu, SPK ve sair kanun hükümlerini ihlal ettiğini, davalı şirket veya şirketlerin yöneticilerinin özetlenen eylemleri nedeni ile ceza dava dosyalarında yargılandıklarını, birçok devlet kuruluşunca davalı tarafın denetlendiğini ve denetlemelere ilişkin birçok rapor düzenlendiğini,davalı şirket veya şirketlerin ticari defterlerinin de usulüne uygun tutulmadığını, SPK’dan gelen yazılarında incelenmesi sonucunda ortaklardan hisse karşılığı tahsil edilen tutarlar ile ortaklar arasındaki hisse değişimi nedeniyle tahsil edilmiş gibi gözüken meblağlara ilişkin listeler incelendiğinde davacının davalı şirketlere yaptığı ödemeler ve miktarların belirlenebileceğini belirterek müvekkilinin hukuka uygun surette kurulmuş bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tespiti, davacıdan tahsil edilen paranın şimdilik, 1.000 Euro’sunun ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek Merkez Bankası yabancı para cinsi faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, davacı vekili 02/08/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile talep miktarını 264.000,00 Euro artırarak toplamda 265.000,00 Euro’ya çıkarmıştır.
CEVAP: Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesine ekli olarak sunulan belgeleri kabul etmediklerini, davalı yönünden belgelerin bağlayıcı olmadığını, TTK nun 329 ve 405. maddeleri gereğince şirket ortaklarının hisse bedellerini şirketten geri istemesinin ve şirketin kendi paylarını geri almasının mümkün olmadığını, davacı tarafın müvekkili şirkete veya şirketlere her an geri alabileceği garantisi ile para verdiğine ilişkin iddianın gerçek olmadığını, hile iddiasının yasal dayanağı bulunmadığını, iş bu uyuzmazlıkta haksız fiil hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığını, aynı şekilde müvekkilinin SPK, TTK ve BK hükümlerini de ihlal etmediğini, zamanaşımı sürelerinin geçtiğini, davacının dürüstlük kuralına aykırı davranarak iş bu davayı açtığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…davacının davasının kabulü ile, davacı … ile davalı …Ş. arasında geçerli bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tespitine, 265.000 Euro’nun, dava tarihi olan 15/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek, 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince Devlet bankalarınca 1 yıl vadeli Euro cinsinden açılan hesaplara uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalı …Ş.’den alınarak davacıya verilmesine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının hile ve veya kesin hükümsüzlük (haksız fiil) iddiasını ispat ettiğine yönelik kabulü dosya münderecaatına ve yasaya aykırı olduğunu, taraflar arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığına yönelik talebin kabulünün TTK 329 ve 405 maddelerine aykırı olduğunu, geçersiz, hükümsüz bir ilişkide zamanaşımı definin dürüstlük kurallarına aykırı bulunduğu gerekçesiyle reddedilmesinin usul ve yasa aykırı olduğunu, davacının elinde bulunan hisse senetlerinin iadesine karar verilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı tarafından SPK’ya sunulan CD ve üst yazı içeriklerinin de yanlış değerlendirildiğini, yerel mahkemece cevap dilekçesi ekinde sundukları 8.580-460-440-480 hissenin devrine ilişkin belgeler incelenmeksizin hukuka aykırı bir şekilde CD kayıtlarındaki 01/01/2001 tarihli bedellerin tamamı davalı tarafından yapılan tahsilat olarak kabul edilmesinin eksik inceleme olduğunu, buna ilişkin üç adet ödeme belgelerini ibraz ettiklerini, SPK tediye kayıtları ile uyumlu olan ödeme belgeleri nazara alınmadan hüküm tesis edildiğini, isticvap isteminin de reddedildiğini, ıslah ile artırılan miktar bakımından ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davalı şirkete ortak olmadığının tespiti, kar payı alınması maksadıyla verilen paranın iadesi istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davaya konu … İnşaat Tarım ve Sanayi İşletmeleri Ticaret A.Ş’nin ünvanının … Sanayi Ticaret ve Yatırım Holding A.Ş. olarak değiştirildiği, bilahare … Holding A.Ş.’ye devredilmesi suretiyle birleştirilmesine ve tasfiyesiz infisahına karar verildiği ve unvanının … Holding A.Ş. olarak değiştiği dosya kapsamından anlaşıldığı,
İlk derece mahkemesince delillerin esastan değerlendirilmesi ve davalının istinaf kanun yoluna başvurmasından sonra dairemizce henüz istinaf sebepleri esastan incelenmeden; 7194 sayılı yasanın 41. Maddesiyle; 3332 sayılı yasaya “31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez.
Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” şeklinde Geçici 4. madde eklenmiştir.
Sermaye Piyasası Kanunu
Madde 16 “(1) (Değişik birinci cümle: 28/11/2017-7061/109 md.) Payları borsada işlem gören ortaklıklar ile kitle fonlaması suretiyle halktan para toplayan ortaklıklar hariç olmak üzere pay sahibi sayısı beş yüzü aşan anonim ortaklıkların payları halka arz olunmuş sayılır. Bu ortaklıklar halka açık ortaklık hükümlerine de tabi olurlar. (2) Payları borsada işlem görmeyen anonim ortaklıklar, halka açık ortaklık statüsünü kazandıktan sonra en geç iki yıl içinde paylarının işlem görmesi için borsaya başvurmak zorundadırlar. Aksi durumda, Kurul, bu payların borsada işlem görmesi veya ortaklığın halka açık ortaklık statüsünden çıkarılması için, ortaklığın talebini aramaksızın gerekli kararları alır. (3)(Ek: 28/11/2017-7061/109 md.) (Değişik Cümle: 27/12/2018-7159/8 md.)….”
Öncelikle; yasal düzenlemenin taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi kapsayıp kapsamadığı ve davalı şirketin yasal düzenlemede belirtilen şirketlerden olup olmadığı yönünden delillerin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davalı şirketin yasal düzenlemede verilen 31/12/2014 tarihinden önce, BIST (İMKB) yönetim kurulunun 23/10/2012 tarihli toplantısında ortaklığın paylarının halka arz edilmeksizin 2.ulusal pazarda 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmesine karar verildiği ve 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmeye başladığı mevcut delillerden anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacının yatırım maksadı ile davalı şirkete para verdiğini, verilen para karşılığında kendisine “ortaklık durum belgesi” ve hisse senetleri verildiğini istenmesine rağmen parasının iade edilmediğini verdiği paranın faizi ile tahsilini, davalı tarafın ise; davacı tarafından davalı şirkete para verilmişse; şirkete ortak olmak maksadıyla verildiğini, kendisine verdiği para karşılığında nominal bedelli hisse senedi verildiğini , davacının şirket pay sahibi olarak şirket kayıtlarına kaydedildiğini Anonim şirket olan davalının 6762 sayılı TK’nın 329 ve 405. maddelerindeki düzenleme gereğince kendi hisselerini temellük etmesinin ve bunun sonucu olarak yatırılan paranın iadesinin mümkün olmadığını aksinin kabulü durumunda ise; davanın süresinde açılmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Yukarıda yapılan açıklama ve tespitler nazara alındığında; taraflar arasında görülmekte olan davanın 05/12/2019 tarihinde 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. madde kapsamında olduğu kabul edilmiştir. Bu nedenle; tarafların iddia ve savunmaları ile ilgili bildirdiği deliller esastan değerlendirilmeden, 7194 sayılı yasanın 41. Maddesiyle 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına, davacı lehine davalı şirket aleyhine karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan asgari ücret tarifesi gereğince maktu ücret-i vekalet taktirine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Yasal düzenleme gereğince davalının istinaf talebinin KABULÜNE; Konya Asliye .. Ticaret Mahkemesi’nin 25/09/2019 tarih ../.. Esas – ../.. Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
1- İstinaf talebinde bulunan davalı tarafından yatırılan 30.552,00 TL nispi istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
2- İstinaf kanun yoluna başvuru sırasında yapılan yargılama giderinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
B) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.2 maddesi gereğince davacı talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1-Açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
2- Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 117,21 TL peşin ve ıslah talebi sırasında yatırılan 27.973,00 TL olmak üzere toplam 28.090,21 TL harçtan alınması gereken 54,40 TL harcın mahsubu ile fazla yatırıldığı anlaşılan 28.035,81 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3- Davacı tarafından yapılan 80,30 TL (35,90+44,40) başvurma harcı, 54,40 maktu karar harcı, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti gideri, 128,20 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 1.262,90 TL yargılama giderinin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
4- Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına
5- Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T gereğince 3.400,00 TL maktu ücreti vekaletin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
6- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333 ve HMKGAT’nin 5/1. maddeleri gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde gider avansını yatıran tarafa iadesine,
C) Konya .. İcra Dairesinin ../.. Esas sayılı icra dosyası üzerinden tehiri icra talebi ile ilgili İİK’nın 36/5 maddesi gereğince yatırılan teminatın yatırana iadesine,
D) İlk derece mahkemesince davalıdan tahsiline karar verilen tamamlama harcı ile ilgili harç tahsil müzekkeresi düzenlenmiş ise; müzekkerenin bila infaz iadesinin istenmesine, iade işleminin İlk derece mahkemesince yapılmasına,
E) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
F) Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 16/07/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

E/Y