Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2019/281 E. 2020/79 K. 17.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO :…

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ASLİYE … TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/11/2018
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACILAR : 1- … (T.C Kimlik No: …)
: 2- … (T.C Kimlik No: …)
VEKİLLERİ : Av. … & Av. …

DAVALILAR : 1- … Holding A.Ş (Eski Ünvan: … Holding A.Ş)
VEKİLİ : Av. … – …
: 2- … (T.C Kimlik No: …)
VASİSİ : … (T.C Kimlik No: …)

DAVA : Şirket Ortağı Olunmadığının Tespiti ve Alacak
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 17/01/2020
YAZIM TARİHİ : 14/02/2020
Davacılar tarafından davalılar aleyhine Konya Asliye … Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile açılan şirket ortağı olunmadığının tespiti ve alacak davasında 19/11/2018 tarihinde tesis edilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karara karşı taraf vekillerinin istinaf kanun yoluna başvurmaları üzerine dava dosyasının dairemize geldiği anlaşılmakla üye hakimin görüşleri alındıktan sonra, dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacı tarafın yüksek faiz getireceği ve istendiği an geri ödeneceği garantisi ile davalı tarafa 48.515 DM karşılığı olan 24.805,33 Euro miktarında para verdiğini, müvekkili davacı tarafa yatırdığı para karşılığı belge verildiğini, bu parasının müvekkiline iadesinin gerektiğini, ancak müvekkilinin verdiği paraları geri istemesine rağmen davalı tarafça paranın iade edilmediğini, davalı tarafın Bankacılık Kanunu ‘na aykırı şekilde mevduat topladığını, SPK ‘na aykırı olarak aracılık faaliyetinde bulunup hisse senetlerini halka arz ettiğini, davalı şirket veya şirketlerin yöneticilerinin vs. cürüm işlemek amacıyla çete oluşturmak vs. suçlarından değişik ceza dava dosyalarında yargılandıklarını, davalı şirket veya şirketlerin ticari defterlerinin de usulüne uygun tutulmadığından, diğer davalı gerçek kişi … ‘ın da şirket veya şirketlerin yöneticisi olması nedeniyle müvekkili davacı tarafı zarara uğrattıklarından ve müvekkili davacı tarafa karşı sorumlu olduklarından bahisle müvekkili davacı taraf ile davalı taraf arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespitine ve ayrıca fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik davalı tarafa verilen para nedeniyle 24.805,33 Euro nun paranın davalı tarafa verildiği tarihten (ödeme tarihinden) itibaren işleyecek döviz faiziyle birlikte
davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların davalı şirkete yaptıkları iddia edilen ödemenin tarihlerinin dilekçede açıklanmadığını, delil listesinin HMK 119 ve 194.maddesine aykırı olduğunu, davacılar arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunmadığından davanın tefrik edilmesi gerektiğini, davacının iş bu davada bankacılık mevzuatı hükümlerinin uygulanması gerektiği yönündeki beyanlarının kabulünün mümkün olmadığını, davacının iddialarına dayanak gösterdiği “belge”nin davalıyı ilzam etmeyeceğini, davacıların tüm taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “….davacı …’ nın davası nedeniyle; davacı tarafın, davalı şirketin ortağı olunmadığının tespiti ile ilgili talep kısmının kabulü ile davacı tarafın davalı şirketin ortağı olmadığının tespitine, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 99. maddesi gereğince aynen veya fiili ödeme günündeki Merkez Bankasınca belirlenen efektif satış kuru karşılığı üzerinden Türk parası ile ödenmesi kayıt ve şartıyla; 3095 Sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunun 4/a maddesi gereğince dava tarihi olan 28/01/2015 tarihinden itibaren (davacının talebi de nazara alınarak) Devlet Bankalarının Euro cinsinden açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek döviz faizi ile birlikte 7.696,16 Euro nun davalılar … Holding A.Ş. ve … ‘dan alınarak davacı …’ ya verilmesine, davacı tarafın fazlaya ilişkin taleplerinin reddine, davacı …’ nın davası nedeniyle; davalı … Holding A.Ş. yönünden dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine (kesin hüküm nedeniyle davanın usulden reddine), davalı … yönünden davanın esastan reddine..” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili … adına ikame edilen davanın usulden reddinin hatalı olduğunu, bir mahkemede şekli anlamda kesinleşmiş olan bir hükmün başka bir davada maddi anlamda kesin hüküm teşkil edebilmesi konusunda HMK’nın 303.maddesinde açıklık getirildiğini, yerel mahkemenin kesin hüküm itirazına mesnet yaptığı Yabancı Mahkeme kararının farklı olduğu iki davanın talep sonuçlarının tarafların ve dayandığı vakıaların farklı olduğunun dosyadaki yabancı mahkeme kararında açıkça görüldüğünü, müvekkili … adına ikame etmiş oldukları davaların her ne kadar talepleri doğrultusunda davalı şirket ortağı olmadığı tespiti ile kısmen kabul edilmiş ise de müvekkilinin alacağı miktardan yapılan düşümler hatalı olduğundan müvekkili aleyhine reddedilen kısım açısından kaldırılarak tam kabulüne karar verilmesi gerektiğini, yerel mahkeme diğer davalı …’ın dosyada herhangi bir savunması herhangi bir itirazının davanın hiçbir safhasında olmaması karşı sorumluluğunun bulunmadığından bahisle davanın esastan reddedilmesinin hatalı olduğunu, açıklanan nedenlerle yerel mahkemenin 19/11/2018 tarihli ilamının müvekkilleri aleyhine reddedilen kısımlar açısından kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesindeki savunmalarının kabul edilmemesi, ayrıca yargılama sırasındaki isticvap ve yemin taleplerinin reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müşterek ortaklardan biri hakkında kesin hüküm kesin delilin diğer müşterek ortağı da bağladığını, bu nedenle; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak cevap dilekçesindeki savunmaları doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davalı şirkete ortak olmadığının tespiti, kar payı alınması maksadıyla verilen paranın iadesi istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davaya konu … İnşaat Tarım ve Sanayi İşletmeleri Ticaret A.Ş’nin ünvanının … Sanayi Ticaret ve Yatırım Holding A.Ş. olarak değiştirildiği, bilahare … Holding A.Ş.’ye devredilmesi suretiyle birleştirilmesine ve tasfiyesiz infisahına karar verildiği ve unvanının … Holding A.Ş. olarak değiştiği dosya kapsamından anlaşıldığı,
İlk derece mahkemesince delillerin esastan değerlendirilmesi ve tarafların istinaf kanun yoluna başvurmasından sonra dairemizce henüz istinaf sebepleri esastan incelenmeden; 7194 sayılı yasanın 41. Maddesiyle; 3332 sayılı yasaya “31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez.
Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” şeklinde Geçici 4.Madde eklenmiştir.
Sermaye Piyasası Kanunu
Madde 16 “(1) (Değişik birinci cümle: 28/11/2017-7061/109 md.) Payları borsada işlem gören ortaklıklar ile kitle fonlaması suretiyle halktan para toplayan ortaklıklar hariç olmak üzere pay sahibi sayısı beş yüzü aşan anonim ortaklıkların payları halka arz olunmuş sayılır. Bu ortaklıklar halka açık ortaklık hükümlerine de tabi olurlar. (2) Payları borsada işlem görmeyen anonim ortaklıklar, halka açık ortaklık statüsünü kazandıktan sonra en geç iki yıl içinde paylarının işlem görmesi için borsaya başvurmak zorundadırlar. Aksi durumda, Kurul, bu payların borsada işlem görmesi veya ortaklığın halka açık ortaklık statüsünden çıkarılması için, ortaklığın talebini aramaksızın gerekli kararları alır. (3)(Ek: 28/11/2017-7061/109 md.) (Değişik Cümle: 27/12/2018-7159/8 md.)….”
Öncelikle; yasal düzenlemenin taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi kapsayıp kapsamadığı ve davalı şirketin yasal düzenlemede belirtilen şirketlerden olup olmadığı yönünden delillerin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davalı şirketin yasal düzenlemede verilen 31/12/2014 tarihinden önce, BIST (İMKB) yönetim kurulunun 23/10/2012 tarihli toplantısında ortaklığın paylarının halka arz edilmeksizin 2.ulusal pazarda 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmesine karar verildiği ve 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmeye başladığı mevcut delillerden anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacının yatırım maksadı ile davalı şirkete para verdiğini, verilen para karşılığında kendisine “ortaklık durum belgesi” ve hisse senetleri verildiğini istenmesine rağmen parasının iade edilmediğini verdiği paranın faizi ile tahsilini, davalı tarafın ise; davacı tarafından davalı şirkete para verilmişse; şirkete ortak olmak maksadıyla verildiğini, kendisine verdiği para karşılığında nominal bedelli hisse senedi verildiğini , davacının şirket pay sahibi olarak şirket kayıtlarına kaydedildiğini Anonim şirket olan davalının 6762 sayılı TTK.nun 329. ve 405. Maddelerindeki düzenleme gereğince kendi hisselerini temellük etmesinin ve bunun sonucu olarak yatırılan paranın iadesinin mümkün olmadığını aksinin kabulü durumunda ise; davanın süresinde açılmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Yukarıda yapılan açıklama ve tespitler nazara alındığında; taraflar arasında görülmekte olan davanın 05/12/2019 tarihinde 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. madde kapsamında olduğu kabul edilmiştir. Bu nedenle; tarafların iddia ve savunmaları ile ilgili bildirdiği deliller esastan değerlendirilmeden, 743 sayılı MK. 48 (4721 sayılı TMK 50. maddesi), 6762 sayılı TTK 7 ve 321 (6102 Sayılı Yasanın 7/1 ve 371/5. maddeleri) ile 818 sayılı BK 145 (6098 sayılı TBK’nın 166/2. maddesi) maddelerindeki düzenlemeler ve davalı gerçek kişiler hakkında sadece davalı şirket yöneticileri olmaları sıfatıyla şirket ile birlikte müştereken / müteselsilen sorumlu olduklarına ilişkin iddia gözönünde bulundurulmak suretiyle 7194 sayılı yasanın 41. Maddesiyle 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. maddesi gereğince açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına, davacı lehine davalı şirket aleyhine karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan asgari ücret tarifesi gereğince maktu ücret-i vekalet taktirine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Yasal düzenleme gereğince tarafların istinaf talebinin KABULÜNE; Konya …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/11/2018 tarih … Esas … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
1- İstinaf talebinde bulunan davalı şirket tarafından yatırılan 351,00 TL nispi istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
2- İstinaf talebinde bulunan her bir davacı tarafından ayrı ayrı yatırılan 44,40 TL maktu istinaf karar harcının talep halinde davacılara iadesine,
3- İstinaf kanun yoluna başvuru sırasında davacılar tarafından yatırılan 242,60 TL başvurma harcının davalı şirketten alınarak davacılara verilmesine,
4- İstinaf kanun yoluna başvuru sırasında davalı tarafça yapılan yargılama giderinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına,
5- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
B) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.2 maddesi gereğince davacı talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1- Açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
2- Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 1.131,01 TL peşin harçtan alınması gereken 54,40 TL harcın mahsubu ile fazla yatırıldığı anlaşılan 1.076,61 TL’nin talep halinde davacılara iadesine,
3- Davacı tarafından yapılan 27,70 TL başvurma harcı, 54,40 maktu karar harcı, 195,40 TL keşif harcı, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti gideri, 232,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 3.509,50 TL yargılama giderinin davalı şirketten alınarak davacılara verilmesine,
4- Davacılar davada kendisini vekil sıfatı ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T gereğince 3.400,00 TL maktu ücreti vekaletin davalı şirketten alınarak davacılara verilmesine,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333 ve HMKGAT’nin 5/1. maddeleri gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının gider avansını yatıran tarafa iadesine,
C) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince kararın ilk derece mahkemesi tarafından tebliğe çıkarılmasına,
D) Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 17/01/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır