Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2019/278 E. 2019/538 K. 20.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : …

DAVACI : … San. Ve Tic. Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. … – …

DAVALI : … Nakliyat İnşaat Turizm Petrol Ürünleri Maden Ve Kuyumculuk Sanayi İç Ve Dış Ticaret Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. … … – …

DAVA : İtirazın İptali

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : …
YAZIM TARİHİ : …
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya Asliye … Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasında … tarihinde tesis edilen karara karşı davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra, dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişkinin bulunduğunu, takibe konu edilen miktarda faturalardan kaynaklanan cari hesap bakiyesi alacağının davalı/borçlu tarafından ödenmemesi üzerine, davalı şirket hakkında icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin takibe yaptığı itiraz üzerine takibin durdurulduğunu, davalının Konya … İcra Müdürlüğü’nün …. sayılı takibine yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına ve davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Mahkemenin ve icra dairesinin yetkisiz olduğunu, yetkinin davalının ikametgahının bulunduğu yerdeki icra dairesinin olduğunu, davacının icra takibine konu ettiği faturanın şirkette bulunmadığını, 19/06/2017 tarihli 4.700,01 TL.lik faturanın posta ve başka bir yolla kendisine ulaşmadığını, davacının alacağın konusunu teşkil eden temel hukuki ilişkiyi ispatlayamadığını, faturanın tek başına bir hukuki ilişkinin varlığını ortaya koymak için yeterli olmadığını, icra takibine esas kabul edilen borca ilişkin sözleşme bulunmadığını, davacı şirketin 14/03/2016 tarihli 125.000,00 TL. bedelli teklif formunun kendilerine faks yoluyla ulaştığını ve kendilerinin de bu fiyatı kabul ettikleri beyanıyla evrakın altını kaşeleyip imzalayarak aynı formu faks yoluyla geri gönderdiklerini, aralarında 125.000,00 TL. bedelli mal alışverişi olduğunu, ilgili tutarın davacıya ödendiğini, Konya … İcra Dairesi’nin …. sayılı dosyanın takip açılış tarihinin 19/06/2017 olduğunu ve alacaklı olduğunu iddia eden davacının fatura tarihinin de 19/06/2017 olduğunu, davacının bu alacağa dair herhangi bir delilinin olmadığını, böyle bir alacağın olmadığını, davacının kötü niyetli olduğunu beyan ederek, yetki itirazının kabulü ile davanın reddine, icra takibinin iptaline ve kötü niyetli olan davacının alacağının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince “….davacının davasının kabulü ile borçlunun Konya … İcra Dairesi’nin …. sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, davalı tarafın yapmış olduğu haksız itirazın nedeniyle esas alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine” karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yetki yönünden itirazlarının olduğunu, yetkili mahkeme ve icra dairelerinin müvekkilin yerleşim yeri adresi ve sözleşmenin kurulmuş ve ifa edilmiş olduğu yer olan … Mahkeme ve icra daireleri olduğunu, taraflar arasında bir sözleşme bulunmasına rağmen mahkemenin sadece ticari defter kaydına göre karar vermesinin hukuka aykırı olduğunu, taraflar arasındaki anlaşma sağlandıktan sonra ticari hayatın genel gidişatına aykırı olarak müvekkil şirkete fazladan borç çıkartılıp fatura edildiğini, fazla kesilen fatura olduğundan ticari defterlerde alacağın gözüktüğünü, takip dayanağı icra takibini ve aradaki sözleşmeyi hiç değerlendirmeyen bilirkişi raporlarının dayanak gösterilerek davanın kabulüne karar verilmesini kabul etmediklerini, açıklanan nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılarak, yargılamanın yeniden yapılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, taraflar arasındaki ticari satım sözleşmesinden kaynaklı cari hesap bakiye alacağına ilişkin ilamsız icra takibine karşı itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davalı tarafın ilk derece mahkemesinin ve icra dairesinin yetkisine ilişkin istinaf talebinin incelenmesinde, davalı tarafça taraflar arasındaki ticari ilişki kabul edilerek sözleşme ilişkisi bulunduğu ileri sürülmüş davacı tarafça cari hesap bakiye alacağına ilişkin ilamsız icra takibinde bulunulması sebebiyle davacının 6100 sayılı HMK 10. Madde ve TBK 89. Maddeleri uyarınca sözleşmeden doğan para borçlarının takibi için başlatılan takipte sözleşmenin ifa edileceği yer icra dairesinin yetkili olması, itirazın iptaline konu takibin sözleşmede aksine bir şart konulmaması halinde alacaklnın ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ödeneceğinden ifa yeri de alacaklının yerleşim yeri olacağından,ticari defter kayıtları ile BA/BS formlarıyla açık hesap ticari ilişkisi sebebiyle davacı alacaklının kendi yerleşim yerinde bulunan icra dairesinde takip yapmasında ve itirazın iptali davası açmasında haklı bulunduğundan hukuka uygunluk görülmemiştir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/19-902 Esas 2018/973 Karar sayılı 25/04/2018 tarihli kararı).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri Yasa’da belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2018/2696 Esas 2018/3431 Karar sayılı 26/09/2018 tarihli kararı).
Davacı tarafın defter ve belgelerinde inceleme yapan E. Vergi Müfetttişi M.M. bilirkişi …’in 30/03/2018 havale tarihli bilirkişi raporuna göre; davacının yasal defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin HMK.222/2.maddesine uygun olarak yasal süresinde yapıldığı, davacının yasal defter kayıtlarına kaydettiği faturanın ilgili dönem BA/BS formları ile vergi idarelerine bildirdiği, dava ve takip konusu cari hesap bakiyesini oluşturan faturaların açık fatura düzenlendiği ve davacı tarafın yasal defterlerine açık satış olarak muhasebeleştirildiklerini, davacı tarafın 2016 ve 2017 yıllarında davalı taraf adına ticari defterlerine 5 adet fatura karşılığı toplam 199.700,83 TL. KDV dahil satış kaydı yaptığını ve bu satışlara ilişkin 3 adet çek ile toplam 195.000,00 TL. tahsilat yapıldığını, davacı tarafın defterlerine göre dava/takip tarihi itibariyle davalı taraftan 4.700,83 TL. tutarında cari hesap bakiyesi alacaklı olduğunu bildirmiştir.
Davalı tarafın ticari defter ve belgelerinde talimat yoluyla incelenmesine ilişkin … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin…..Talimat sayılı dosyasına sunulan S.M.M. bilirkişisi …’in 15/10/2018 tarihli bilirkişi raporuna göre ; davalının 2016 yılına ait yevmiye defterinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı TTK.nın ilgili maddesine göre kendi lehine teşkil edebileceği, 2017 yılına ait yevmiye defterlerinin ise açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılmadığı, bu nedenle davalı lehine delil teşkil edemeyeceği, dava konusu 5 adet faturanın açık (veresiye) olarak düzenlendiği, söz konusu faturaların, davalının yasal defterlerine kaydedilip kaydedilmediğinin yevmiye defter kayıtlarının kümülatif olarak kaydedilmiş olması nedeniyle ilk etapta tam ve detaylı bilgiye ulaşılamadığı açıklayıcı ve yevmiye kayıtlarını doğrulayıcı bilgilerin mevcut olmadığı, hangi satıcıdan hangi tarihte ne kadar tutarlık fatura alındığının açık olarak görülmediği bu sebeple davacının 2015/2016 yıllarında davalı şirkete düzenlediği bahse konu 5 adet faturanın ve bu faturalara ilişkin çek ödemelerine ait kayıtların yapılıp yapılmadığının tespitinin mümkün olmadığı, ancak davalının banka hesap ekstresinin incelenmesinde bahse konu faturalara ilişkin ödemelerin davacının muadil defterdeki kayıtlarla örtüştüğü, söz konusu faturaların davalının yasal defterlerine kaydedilip kaydedilmediğinin dosyaya sunulan yevmiye defterlerinden tespitinin mümkün olmadığı, davalıya ait banka hesap ekstresinin incelenmesi neticesinde, taraflar arasında açık cari hesap ilişkisinin bulunduğunu, faturalar ve cari hesap ilişkisinden dolayı takip tarihi itibariyle davalının davacıya 4.700,03 TL tutarında borcunun bulunduğu belirtilmiştir.
Davacı ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, taraflar arasında açık hesap ilişkisinin bulunduğu, 6100 sayılı HMK 222. Md. uyarınca davacı lehine delil teşkil ettiğini, davalı ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı HMK 222. Md. uyarınca davalı aleyhine delil teşkil ettiği davacı ticari defter ve kayıtlarına göre davacının taraflar arasındaki ticari ilişki sebebiyle icra takip tarihi itibariyle 4.700,01 TL alacaklı olduğu usulen ispatlanmış, davalının HMK 200 ve devamı maddeleri uyarınca ödemeye ilişkin herhangi bir belge ibraz etmediği anlaşılmıştır.
Davacı taraf 6100 sayılı HMK 222.maddesi uyarınca ticari defter ve kayıtları ile takibe konu alacağın varlığını usulen ispatladığından davalı tarafça defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması sebebiyle davalının istinaf talebinin 6100 sayılı HMK 353/1-b-1 madde ve bendi uyarınca esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davalının istinaf kanun yoluna başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınması gereken 321,05 TL harçtan peşin alınan 80,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 240,75 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yapılan istinaf kanun yolu giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6- Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda … tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır