Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2019/2768 E. 2020/941 K. 16.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ASLİYE … TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI : … – (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. … – …

İSTİNAF EDEN DAVALI : …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : Şirket Ortağı Olmadığının Tespiti

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : …
YAZIM TARİHİ : …
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan şirket ortağı olmadığının tespiti davasında … tarihinde tesis edilen karara karşı davalının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava ve ıslah dilekçesinde özetle; davalı şirket tarafından birçok ülkede “yatırılan paraların istendiği her an geri çekilebileceği ve karşılığında yüksek oranlarda faiz verileceği” garantisi ile para toplanıldığını, davacının yurtdışında çalışarak biriktirmiş olduğu parasını Türkiye’de değerlendirilmesi, ülke ekonomisine katkı sağlanması ve yatırım yapılması amacıyla verdiğini, ayrıca kâr payı dağıtılacağının söylendiğini ve daha sonra verilecek olan hisse senetleriyle şirkete ortak olacağı konusunda ikna edildiğini, hisse senetlerinin iadesiyle istediği her an parasını geri alabileceğinin söylendiğini, müvekkilinin bu beyanlara güvenerek davalıya bir miktar para verdiğini, müvekkili davacı tarafın verdiği parayı geri istemesine rağmen davalı tarafça müvekkilin parasının iade edilmediğini, davalının TTK, Bankacılık Kanunu, SPK ve sair kanun hükümlerini ihlal ettiğini, belirterek müvekkilinin hukuka uygun surette kurulmuş bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tespiti, tespitler sonucunda davacıdan tahsil edilen paranın şimdilik 1000 Euro’sunun yasal faizi ile birlikte, 08/05/2019 tarihli ıslah dilekçesiyle, dava değerini 75.601 Euro artırarak toplamda 76.601 Euro’nun dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte şirketten tahsilini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıdan teminat alınması gerektiğini, davacının iddia ettiği ödeme tarihinin çelişkili bir şekilde açıklandığını, davacının dayanak gösterdiği belgenin davalıyı ilzam etmediğini, davacının iş bu davada bankacılık mevzuatı hükümlerinin uygulanması gerektiği yönündeki beyanlarının yasaya aykırı olduğunu, davacının müvekkili şirkete davacının müvekkilinin bankacılık, SPK, TTK ve BK hükümlerini ihlal ettiğine dair iddialarının doğru olmadığını, davacıdan hile haksız fiiline dayalı para alındığına ilişkin iddianın doğru olmadığını, bir an doğru olduğu kabul edilse bile; davacı tarafça BK’nın 28 ve devamı maddelerinde belirtilen yasal bir yıllık hakdüşürücü dava açma süresi içerisinde dava açmadığını, bu nedenle haksız fiiller için BK’nın 60., sebepsiz zenginleşme için aynı yasanın 66., sözleşmeye aykırılıktan kaynaklanan talepler için aynı yasanın 125. maddesinde belirtilen sürelerin geçmesi sebebiyle alacağın zamanaşımına uğradığını, dava dilekçesi içeriğinde davacının yedinde hisse senetlerinin bulunduğunun belirtildiği nazara alındığında; davacının şirket ortağı olduğunu, TTK 329 ve 405. maddeleri gereğince davacının dava açma hakkının bulunmadığını, bu nedenle davacının dürüst davranmadığını, açılan davanın esastan da reddi gerektiğini belirtmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davacının davasının kısmen kabulü ile davacının davalı şirketin ortağı olmadığının tespitine, davacının alacak davasının ıslah dilekçesi de nazara alınarak kısmen kabulü ile; 73.404,92 Euro’nun 6098 sayılı Borçlar Kanununun 99. maddesi gereğince aynen veya fiili ödeme günündeki merkez bankasınca belirlenen rayici üzerinden davacı vekilinin ıslah dilekçesindeki talebi de nazara alınarak dava tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince devlet bankalarının Euro ile açılmış bir yıl vadeli mevduata ödediği en yüksek döviz faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesince verilen karar davalı tarafça istinaf edilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesindeki savunmalarının kabul edilmemesinin, ayrıca yargılama sırasındaki isticvap ve yemin taleplerinin reddedilmesinin, davacı tarafın ıslah talebinin kabulünün ve bunun yanında hükümde faize hükmederken ıslah tarihini nazara almamasının hukuka aykırı olduğunu, davacının yedinde bulunduğu iddia edilen senetlerin davalı şirkete iade edilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, mahkemece celbi gereken belgelerin toplanmadan eksik inceleme yapıldığını, bu nedenle; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak cevap dilekçesindeki savunmaları doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; şirket ortağı olunmadığının tespiti ve alacak istemine ilişkindir.
Dosyanın yapılan incelenmesinde; ilk derece mahkemesince açılan dava ile ilgili … tarihinde davanın kabulüne ilişkin karar verildiği, ancak yargılama devam ederken 29/01/2020 tarihinde davacının vefat ettiği anlaşılmıştır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 55. maddesinde “Taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hâkim, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir” hükmü yer almaktadır.
Yargılama sırasında (ilk derece mahkemesince deliller esastan değerlendirilip karar verildikten sonra) öldüğü anlaşılan davacı ile vekili arasındaki vekalete dayalı hukuki ilişki sona erdiğinden mahkemece davacı vekiline davacı mirasçılarının vekili olduğuna dair vekaletnameleri ibraz etmesi veyahut mirasçıları davadan haberdar etmesi gerekirken; ölüm olayı gözardı edilerek vekil sıfatıyla delillerin esastan değerlendirilip hüküm kurulması doğru değilse de; davacı vekilinin mirasçılardan vekalet almış olması ihtimaline binaen yargılamanın uzamaması bakımından öncelikle davacı vekiline davacı mirasçılarının vekili olduğuna ilişkin vekaletnameleri ibraz etmesi için muhtıra düzenlenmesi, davacı vekiline verilen sürenin geçmesi sonucu usulüne uygun vekaletnameler ibraz edilmediği taktirde kararın davacı mirasçılarına tebliğ edilip yasal süreler beklendikten sonra istinaf incelemesi yapılmak üzere dava dosyasının dairemize gönderilmesi için dosyanın mahkemesine geri çevrilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- Dava dosyasının HMK’nın 352. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendi gereğince, İlk Derece Mahkemesi’ne GERİ ÇEVRİLMESİNE,
2- Yukarıda belirtilen işlemler yapıldıktan sonra istinaf talebinin incelenmesi için dosyanın dairemize gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda, … tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır