Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. KONYA BAM .. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
.. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO :
KARAR NO :
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/07/2019
NUMARASI : …. Esas – … Karar
ASIL DAVADA
İSTİNAF EDEN DAVACI : … –
VEKİLLERİ :
BİRLEŞEN DAVADA
DAVACI : … – (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLLERİ :
İSTİNAF EDEN
ASIL VE BİRLEŞEN
DAVADA DAVALILAR : 1- … – (T.C. Kimlik No: …)
2- … – (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLLERİ : Av. … &
VEKİLLERİ : Av. …
ASIL VE BİRLEŞEN DAVA: İstirdat
BİRLEŞEN DAVA: KONYA .. ATM’NİN … E- …. K.
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 22/03/2022
YAZIM TARİHİ : 23/03/2022
Taraflar arasında görülen davada Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas – …. Karar
sayılı kararın Dairemizce incelenmesi asıl davada davacı vekili ve birleşen davada davalılar vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içerisinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten ve üye hakimin görüşleri alındıktan sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
DAVA: Asıl davada davacı vekili, müvekkilinin, davalı kooperatif üyesi olduğunu, davalı … ve …’ın kardeş olup, işleri birlikte idare ettiklerini, davalı …’ın da, davalı … gibi kooperatif yetkilisi izlenimi verdiğini, davalı Kooperatif’in de bu duruma rıza gösterdiğini, müvekkilinin davalı Kooperatif’e yaptığı ödemelerin bir kısmını davalı …’ın bildirdiği banka hesabına havale ettiğini, kura çekimi aşamasında müvekkilinin borcunun bittiğini düşünürken bir kısım taksitlerin ödenmediği gerekçesiyle aleyhinde takip başlatıldığını ve mükerrer tahsilat yapıldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkilinden mükerrer olarak tahsil edilen 18.000,00 TL ile icra harç ve masrafları olarak 4.000,00 TL olmak üzere toplam 22.000,00 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren avans faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili, müvekkilinin davalı Kooperatife üye olmak istediğini, davalı … ve ….nın kardeş olup işleri birlikte idare ettiklerini, davalı …’ın da davalı … gibi kooperatif yetkilisi izlenimi verdiğini, müvekkilinin üye olmak için gönderdiği paranın Kooperatif hesaplarına aktarılmadığını ve kendisinin üye yapılmadığını öğrendiklerini ileri sürerek, müvekkilinden haksız olarak tahsil edilen 8.300,00 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Asıl ve birleşen davada davalılar … ve … vekili, husumet itirazında bulunmuş, davacıların iddialarının yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı Kooperatif vekili, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, ”…Davacı …’ın davalı kooperatif üyesi olmak için verdiği toplam 8.300 TL’ ni sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre öncelikle …’tan isteme hakkı mevcuttur. Çünkü …, 8.300 TL’ nin, 4.550 TL’sinin doğrudan bizzat kendisi tahsil etmiş, kalan 3.750 TL’nin ise, … tarafından tahsil edilmesinde … ile birlikte hareket etmiştir.
…’ın paranın yatırıldığı dönemde davalı kooperatifin temsilcisi (yönetim kurulu başkanı) olması, kardeşi …’ın yetkisi ve görevi olmadığı halde davalı Kooperetif adına para toplamasına ve davalı kooperatife üye olan veya olmak isteyen kişilere karşı …’ın da işlem yapmaya yetkili olduğu izlenimi oluşturması nedeniyle kusurlu olduğu ve 8.300 TL’ nin 3.750 TL’ sini doğrudan kendisi tahsil etmesi kalan 4.550 TL’nin de yetkisiz … tarafından tahsil edilmesinde … ile birlikte hareket etmesi nedeniyle davacı …’ın zararıdan sorumlu olduğu kabul edilmiştir.
Davacı …’ın yatırdığı paraların davalı kooperatifin kayıtlarına intikal etmediği sabit ise de; davalılardan …’ın davacının para yatırdığı dönemde davalı kooperatifin temsilcisi (yönetim kurulu başkanı) olması nedeniyle davalı Kooperatifin de paranın ödendiği tarihte yürürlükte bulunan 818 s. BK’nin 55. (3098 s. TBK’nin 66.) maddesi gereğince adam çalıştıran sıfatıyla (…’ın bizzat kendisinin ve …’ın izin verdiği ve sebep olduğu kardeşi …’ın eyleminden …’ın temsilci sıfatı nedeniyle) sorumlu olduğu, davalı Kooperatif tarafından sorumluluktan kurtuluş kanıtının da getirilemediği sonucuna varılmıştır.
Davacı …’ın 29/06/2000 tarihinde …’a (11.250/3=) 3.750 TL ödediği, en sonuncusu 30/09/2004 tarihinde olmak üzere diğer ödemelerin davalı …’a yapıldığı, davacı …’ın (kendi adına) yatırdığı toplam paranın 8.300 TL olduğu (bilirkişi raporları ve ödeme belgelerinden) görülerek davacının davasının kabulü ile 8.300 TL’nin her üç davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar vermek gerekmiştir.
Davacı … yatırdığı paralara ödeme tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesini istemiştir. Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 s. BK’nin 101/1. maddesine göre, “Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtariyle, mütemerrit olur.” Ancak, 6098 s. TBK’den farklı olarak, 818 s. BK’nin uygulandığı dönem için geçerli olan Yargıtay HGK’nin 13.11.1991 gün ve 1991/11-303 E. 1991/567 K. sayılı emsal içtihadına göre ise, “gerek uygulamada gerekse öğretide borçlunun temerrüdü için ihtara gerek olmadığı hallerden biri olarak da borçlunun, iade veya tazmin borcunun haksız fiili veya iktisabından kaynaklanan hal olarak gösterilmektedir. Bu kuralın uygulanması meri hukukumuzda bir yasa hükmü ile düzenlenmemiş ise de “gasbeden veya hırsız daima temerrüt halindedir” şeklindeki müşterek hukuktan gelme genel ilkenin haksız fiilden kaynaklanan tazminat borçlarında da uygulanması gerektiği doktrinde benimsenip, kabul edilmektedir”
Yukarıda yazılı emsal içtihat gereğince, davacının yatırdığı bedelleri, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre yatırdığı tarihten itibaren işleyecek faizleri ile birlikte isteyebileceği, ihtilafın sebepsiz zenginleşmeden doğmasına rağmen davalılar yönünden ticari iş teşkil etmesi nedeniyle faize de talep gibi avans faizi olarak hükmedilebileceği sonucuna varılmıştır.
Asıl davanın davacısı …’n davası yönünden yapılan incelemede ise ;Konya .. İcra Müdürlüğü’nün …. E. sayılı takip dosyasında 06/12/2006 tarihinde 2 hissenin birikmiş aidat borcu olarak 24.810 TL. üzerinden ve …. E. sayılı takip dosyasında da 06/12/2006 tarihinde aidat borcu olarak 3.000 TL. üzerinden icra takibi başlatıldığı, her iki icra dosyasına doğrudan herhangi bir ödeme yapılmadığı sadece davalı Kooperatif’e (vekiline) 4.000 TL. ödediğine dair tutunak sureti ibraz ettiği görülmüştür.
Davacı …, her iki dosyasına ödediği toplam 18.000 TL ile her iki icra takip masrafları olan 4.000 TL olmak üzere toplam 22.000 TL’nin iadesi için mevcut davayı açmış ise de; Davalılar … ve … vekilinin 27/06/2011 tarihli dilekçe ekinde sunduğu Ek-13 nolu (davacı … tarafından da itiraz edilmeyen) belgede, davacı …’ın 20/03/2007 tarihi itibariyle 2 hisseden dolayı davalı kooperatife 63.090 TL ödediği, 33.810 TL borcunun kaldığı, 23/01/2007 tarihinde toplam 33.800 TL bedelli ve ileri vadeli 6 adet çek verdiği ve 10 TL nakit ödeme yaptığı, dolayısıyla 23/01/2007 tarihi itibariyle borcunun kalmadığının davalı kooperatif tarafından bu belgeye yazıldığı görülmüştür.
Dosya kapsamına uygun görülerek hükme esas alınan 3. bilirkişinin 11/03/2019 tarihli ek raporuna göre, davacı …’ın dava konusu her iki icra takibinin başlatıldığı tarihi itibariyle, davalı Kooperatif’e olan borcunun 91.650 TL olduğu, yaptığı ödemelerin 63.090 olup kalan borcunun ise 28.560 TL olduğu, davalı Kooperatif tarafından da her iki icra dosyasında toplam 27.810 TL üzerinden icra takibi yapıldığı, davacının takipten sonra 6 adet çek ile 33.800 TL ödeme yaptığı anlaşılmıştır.
Davacının 06/12/2006 takip tarihi itibariyle 28.560 TL borcunun olmasına rağmen, her iki icra dosyasında toplam 27.810 TL üzerinden icra takibi başlatıldığı, icra dosyalarına yapılmış bir ödeme olmadığı, icra takibinden sonra kooperatif ile davacı arasında yapılan 23/01/2007 tarihli anlaşmaya göre davacı …’ın ileri vadeli 6 adet ve toplam 33.800 TL bedelli çek (ve 10 TL. nakit para) vererek borcu sona erdirdiği görülmüştür.
Her iki icra takip tarihi itibariyle davacı …’ın borcu, icra takiplerinde yazılan miktarlardan da fazla olup, icra takiplerine ödeme yapılmadığı gibi mükerrer ödeme de söz konusu olmadığından, her iki icra dosyasına yapıldığı bildirilen 18.000 TL.ye ilişkin talebin ispat edilememesi nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı …’ın her iki icra takip tarihi itibariyle takip taleplerinde yazıldığı kadar (hatta daha fazla) borçlu olduğu anlaşıldığından, her iki icra takibine ilişkin takip masraflarından da sorumlu olduğu ve her iki icra dosyasından dolayı yapılan 4.000 TL’lik icra takip masraflarını da geri isteyemeyeceği sonucuna varılmış, davacı …’ın bu şekilde ispat edilemeyen toplam 22.000 TL’lik alacak davasının reddine karar vermek gerekmiş…” gerekçesiyle, davacı …’ın davasının kabulü ile 8.300,00 TL alacağın, 3.750,00 TL’lik kısmının 29/06/2000, 1.500,00 TL’lik kısmının 23/11/1999, 700,00 TL’lik kısmının 13/09/2004, 1.000,00 TL’lik kısmının 13/10/2004, 500,00 TL’lik kısmının 30/09/2004 ve 850,00 TL’lik kısmının 20/09/2004 tarihinden itibaren işleyecek, avans faiziyle davalılar …, … ve Mesaj Konut Yapı Kooperatifi’nden müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, asıl davanın davacısı …’ın, her üç davalıya karşı açtığı davanın ispat edilememesi nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Asıl davada davacı vekili, müvekkilinin kooperatife olan tüm borçlarını gerek para gerekse iş karşılığı olarak zamanında ödediğini, 2006 yılının sonuna doğru kooperatifte yönetimin değiştiğini ve müvekkiline icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin icra takibinden sonra 33.810,00 TL daha ödeme yaptığını, icra takibinin vekalet ücreti ve masrafları için 4.000,00 TL daha ödeme yapıldığını, mahkemece en azından bu fazla ödenen 4.000,00 TL’nin iadesine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin şehir dışında olması sebebiyle hiçbir bilgilendirme, ihtar vs. yapmadan müvekkiline karşı icra takibi başlatıldığını, müvekkili tarafından haksız şekilde yapılan ödemenin davalılardan alınarak müvekkiline ödenmesi gerektiğini ileri sürerek, mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davalı Kooperatif vekili, davaya konu edilen ödemelerin müvekkili kooperatif adına değil, davalı … …. adına yapıldığını, davacının iddia ettiği ödemeleri müvekkiline yaptığını ispat etmekle yükümlü olduğunu, diğer davalıya yapılan ödemelerin müvekkili kooperatifle ilgisinin bulunmadığını, davanın müvekkili yönünden husumetten ve esastan reddi gerektiğini ileri sürerek, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davalılar … ve … vekilli, husumet itirazında bulunmuş, davacı lehine hükmedilen 8.300,00 TL’nin istenebilmesinin yasal dayanağının bulunmadığını, davanın kabulü ile avans faiziyle iadesine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl dava, kooperatif üyeliğinden kaynaklı edimlerin yerine getirilmesine rağmen davalılar tarafından Kooperatif kayıtlarına aktarılmaması ya da aktarılmış olmasına rağmen haksız olarak mükerrer tahsilat yapılması iddialarına dayalı, haksız ve fazla ödenen bedelin istirdadı, birleşen dava ise, üye olma isteği ile para yatırılmasına rağmen üye yapılmamasından kaynaklı haksız ve sebepsiz ödenen bedelin istirdadı istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlendiği şekilde karar verilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve re’sen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Asıl davada davacı vekilinin, asıl davaya yönelik istinaf istemlerinin incelenmesinde, davacı tarafça asıl davada, Kooperatife üye olmak için muhtelif tarihlerde nakit, çek ya da Kooperatifin doğrama işlerinin yapılması karşılığı olarak ödemelerde bulunmasına ve herhangi bir borcu olmamasına rağmen, davalı Kooperatif tarafından aleyhine icra takipleri başlatıldığı ve işbu takipler nedeniyle mükerrer ödemeler yapmak zorunda kaldığı iddia edilmiş ve işbu mükerrer ödemelerin tahsili istenilmiştir.
Mahkemece yargılama sırasında bilirkişi incelemesi yaptırılmış, taraflarca ibraz edilen ödemeye ilişkin belgeler ve kooperatif kayıtları incelenmiş ve bilirkişi raporlarında, asıl davada davacının, icra takiplerinin başlatıldığı sırada, iki daire alan normal bir üyenin ödemesi gereken aidat borcunu ödemediği ve davalı Kooperatife icra takiplerine konu olan miktardan daha fazla borçlu olduğu ve ayrıca, İcra Müdürlüğü’ne yazılan müzekkere cevapları ile davacı tarafından icra dosyalarına ödenen bir miktar olmadığı tespit edilmiştir.
Bu itibarla, dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf istemleri nazara alındığında ilk derece mahkemesinin asıl davanın reddine dair kararının yerinde olduğu ve asıl davaya yönelik davacı vekilinin istinaf isteminin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Birleşen davaya yönelik, davalılar vekillerinin istinaf istemlerinin incelenmesi halinde ise, mahkemece birleşen davada davalıların, davacının üye olma iradesi ile yatırdığı kabul edilen bedellerden müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarına karar verilmiştir.
Birleşen davada yaptırılan bilirkişi incelemeleri ile davalı Kooperatif kayıtlarında davacının üye olarak görünmediği ve kayıtlarda davacı adına yatırılan bir miktarın bulunmadığı tespit edilmiştir. Davacı tarafça davalıların imzalarını taşıyan iki adet tahsilat makbuzu ve banka havale dekontlarına dayalı olarak toplam 8.300,00 TL yatırıldığı iddia edilmiş, davalı tarafça ise, asıl davada davacının Kooperatife üye olma iradesi ile başvurduğu, 3 adet üyelik almak istediği ancak hepsinin kendisi adına değil davacı ve dava dışı bir şahıs adına yapılmasını istediği, parayı işbu şahsın verdiği ancak, başta makbuza diğer şahısların da isminin yazıldığı, daha sonra davacının 3 üyeliği yerine getiremeyeceği kanaatine varılınca iki üyeliğe indirilmesi konusunda anlaştıkları ve asıl davada davacının, tüm ödemelerin kendisi adına yazılması talimatı vermesi üzerine, gerek kendisi gerekse de başka şahısların ismi ile yatırdığı tüm bedellerin asıl davada davacının aidat borcuna karşılık olarak defterlere işlendiği, bu nedenle birleşen davada davacı tarafından verilen bir para olmayıp, tüm ödemelerin asıl davada davacı tarafından yapılarak asıl davada davacının aidat ödemesi olarak yazıldığı savunulmuştur.
Davacı tarafça, iki adet makbuz dışındaki diğer ödemelerin banka havalesi yolu ile davalı …’ın hesabına yatırıldığı ve havale makbuzlarında herhangi bir açıklama bulunmadığı anlaşılmakla, bu paraların Kooperatif üyeliği için yatırılan aidat ödemeleri olduğunu ispat yükü davacı üzerinde olduğundan ve davacı tarafça mevcut delil durumu itibariyle bu husus ispat edilemediğinden ancak yemin deliline de dayanıldığından yapılan bu havalelerin aidat ödemesi olduğu hususunda yemin delili hatırlatılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gibi, iki adet makbuz kapsamında yapılan ödeme yönünden davalıların, yukarıda da açıklandığı üzere, tüm ödemelerin asıl davanın davacısı tarafından yapıldığı ve onun aidat ödemesi olarak kayıtlara geçirildiğine yönelik savunması, asıl davada davacının diğer ödemelerinin bazılarının da farklı isimlerle yapıldığı ve alınan bilirkişi raporunda da bu yönde bir değerlendirmeye yer verildiği halde davalıların işbu savunması üzerinde durularak bu hususun tespiti gerekirken eksik incelemeye ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı, yazılı şekilde hüküm tesisi de yerinde olmadığından davalılar vekillerinin istinaf istemlerinin ayrı ayrı kabulü ile HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması, kararın kaldırılma sebebine göre davalılar … ve … vekilinin faiz türüne yönelik istinaf istemlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Asıl davada davacı vekilinin istinaf talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL karar ve ilam harcının asıl davada davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- İstinaf başvurusunda bulunan asıl davada davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4- Birleşen davada davalılar vekillerinin istinaf taleplerinin KABULÜ ile, Konya ..Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/07/2019 tarih, … Esas- …. Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
6- İstinaf başvurusunda bulunan davalılar tarafından ayrı ayrı yatırılan 141,75 TL istinaf karar harcının talep halinde davalılara iadesine,
7- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
8- İstinaf başvurusunda bulunanlar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
9- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4 maddesi gereğince kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/03/2022 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.
Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır
R.T