Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2019/2653 E. 2022/263 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA …ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/07/2019
NUMARASI : … Esas… Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : … – (T.C Kimlik No: … )
VEKİLİ : Av. … –

DAVALI : … – (T.C Kimlik No: … )
VEKİLLERİ : Av. … & Av. … – F
DAVA : Alacak

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ :03/03/2022
YAZIM TARİHİ :04/03/2022
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile açılan alacak davasında 05/07/2019 tarihinde tesis edilen karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;müvekkilinin …’nde 1000 adet hisse sahibi olduğunu, şirket sermayesine göre 1000 adet hisse değerinin 100.000,00 TL olduğunu, müvekkilinin aldığı duyumlar üzerine Ticaret Sicil Gazetesinden yaptığı araştırmalar neticesinde şirketteki hisselerin tamamının şirket ortaklarından …’e satıldığının tespit edildiğini, müvekkilinin şirket işlerini itakip etmesi için kardeşi olan davalıya verdiği vekaletnameyi, davalının kötüye kullanarak şirket hisselerini sattığını, davalı şirket hisselerinin karşılığı olarak müvekkiline hiçbir ödeme de yapılmadığını, hisselerin ne kadara satıldığının da bilinemediğini, nominal değer olarak 100.000 TL yazılı ise de gerçek değerinin çok yüksek olduğunu, davada gerçek değer tespit edilmesi gerektiğini ve açıkladığı nedenlerle ileride gerçek değere artırmak üzere şimdilik 100.000 TL’nin satış tarihinden itibaren en yüksek faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının hisse devir bedeli olarak almış bulunduğu bedelin 2.000.000 USD olduğunu, yani müvekkiline satılan hisse bedeli karşılığı olarak alınan ve bu dava ile istenilen gerçek bedelin 2 milyon dolar olduğunu, dolayısı ile bu miktar üzerinden harç ikmali yapılması gerektiğini, davacının hisseleri yüksek fiyatla sattığı iddiası ile müvekkilinin sebepsiz zenginleştiğini ileri sürdüğünü, bu davalarda zamanaşımı süresinin 2 yıl olduğunu, davanın kötüniyetle açıldığını, sunulan hisse devir sözleşmesine göre davacının hisse devir bedeli olan 2 milyon doları peşin olarak aldığının sabit olduğunu, kendi imzasının mevcut olduğunu, müvekkilinden herhangi bir talepte bulunamayacağını beyan ederek davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Hisse Satış Sözleşmesi Vaadi başlıklı belgedeki imza davacı tarafından inkar edilmesine rağmen yaptırılan imza incelemesinde imzanın davacının eli ürünü olduğu tespit edilmiştir. Bu bakımdan HMK’nın 205. Maddesi uyarınca bu belgenin içeriği taraflar yönünden kesin delil niteliğindedir. İlgili belgenin kesin delil niteliğinde olduğu dikkate alındığında taraflar arasında hisselerin devri hususunda anlaşma yapıldığının ve hisse bedellerinin davacıya peşinen ödendiğinin kabulü gerekmektedir. Davacı, hisse bedellerinin kendisine ödenmediğini tanık delili ile ispatlamak istese de HMK’nın 201. Maddesi uyarınca tanık dinletme talebi yerinde görülmemiştir. Her ne kadar davacı yemin deliline dayanmış ise de değinildiği üzere anılan belge ve içeriği taraflar yönünden kesin delil niteliğinde olup, bu belgenin hüküm ve kuvvetini azaltacak nitelikte işlem yapılması mümkün değildir. Bu bakımdan davacının yemin teklifi de yerinde görülmemiş ve usulüne uygun delillerle ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” davacının davasının reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının müvekkilinin abisi olduğunu, müvekkilinin abisine güvendiğini ve bu güven nedeni ile aldatıldığını, taraflar arasında abi-kardeş ilişkisi olmasına rağmen, yerel mahkeme bu durumu dikkate almadığını ve sadece şekli inceleme üzerinden karar verdiğini, davalı tarafın dosyaya sunduğu “Hisse Satış Sözleşmesi Vaadidir” başlıklı sözleşmeyi kabul etmediklerini, müvekkilinin kesinlikle böyle bir sözleşmeyi imzalamadığını, müvekkilinin dava konusu şirket hisselerini Konya … Noterliği’nin 09.06.2015 tarih ve … yevmiye numaralı hisse devri kararı ile satın aldığını, davalı tarafın sunduğu belge ise müvekkilinin şirket hisselerini aldığı tarihten 1 gün sonra 10.06.2015 tarihli olduğunu, müvekkilinin aldığı şirket hisselerini hemen 1 gün sonra davalıya satmış olmasının olağan hayat tecrübelerine aykırı olduğunu, bu durum belgenin gerçeği yansıtmadığının da açık bir kanıtı olduğunu, davalı tarafın sunduğu belgede, şirket hisselerini müvekkilinin davalıya sattığının yazılı olduğunu, ancak dava dilekçelerinde de belirttikleri üzere, davalının müvekkiline ait şirket hisselerini dava dışı …’e sattığını, bu yönde de belge içeriği ile gerçek durumun örtüşmediğini, yerel mahkemenin müvekkilinin iradesinin fesada uğratılıp, uğratılmadığı, boş kağıda imzasının alınıp alınmadığı hususlarını incelemediğini, bildirdikleri tanıkları dinlemediğini, mahkemenin müvekkilinin iradesinin fesada uğratıldığı iddialarının araştırılması gerektiğini, zira hiç kimse, şirket hisse bedeli karşılığı olarak 2.000.000 USD aldım diye imza attıktan sonra, bile bile tekrar bu bedelin tahsili için dava açmayacağını, şirket hisseleri davalı tarafından müvekkilinin haberi olmadan, müvekkilinden gizlice satıldığını, müvekkilinin kesinlikle hiçbir para almadığını, müvekkilinin kesinlikle, davalı tarafın sunduğu belgeyi imzalamadığını, davalı taraf muhtemelen ya benzer bir imza attığını ya da yukarıda izah ettikleri üzere, müvekkilini kandırarak, iradesini fesada uğratarak, bir sürü kağıda imza attırırken, boş kağıtlara da imza aldığını ve sonradan bu belgeyi düzenlendiğini, bu hususların araştırılması gerektiğini, 2.000.000 USD kadar yüksek bir miktarın elden verilmesinin düşünülemeyeceğini bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; vekalet sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Dosya kapsamına göre tarafların kardeş oldukları, davacının Konya …Noterliği’nin 09/06/2015 tarih, … yevmiye nolu vekaletnamesi ile ….’deki hisselerini dilediği kişiye devretme ve devir bedellerini tahsil etme konusunda davalıyı vekil tayin ettiği, davalının bu vekaletname ile davacının şirketteki 1.000 adet payını Konya …Noterliği’nin 31/08/2015 tarih, … yevmiye nolu pay devri sözleşmesi ile sözleşmede yazdığına göre 100.000,00 TL bedelle dava dışı …’e devrettiği, devrin şirkete bildirildiği, ortaklar kurulu kararı ile devrin onaylandığı ve davacının ortaklıktan çıkmasına karar verildiği, ortaklar kurulu kararını da davacıya vekaleten davalının imzaladığı görülmüştür.
Davalı tarafından 10/06/2015 tarihli ”Hisse Satış Sözleşmesi Vaadidir” başlıklı davacı ile davalı arasında düzenlenen imzalarının bulunduğu adi yazılı bir sözleşme sunulduğu, bu sözleşmede davacının Konya … Noterliği’nin 09/06/2015 tarih, … yevmiye numaralı hisse devrine ilişkin belgesi ile devraldığı …’deki 100.000 adet hissesini davalıya sattığının, devir bedelinin 2.000.000,00 USD olduğunun ve bu bedelin sözleşmenin imzalandığı anda davalı tarafından davacıya peşin olarak ödendiğinin yazılı olduğu, sözleşmede tanık olarak 2 kişinin daha imzasının bulunduğu görülmüştür.
Davacı böyle bir sözleşme imzalamadığını, imzalamış ise başka evraklar arasında kendisine hile ile imzalatılmış olabileceğini, davalıdan 2.000.000,00 USD gibi bir para almadığını iddia etmiş olup, mahkemece Adli Tıp Kurumu’ndan alınan raporda sözleşmedeki imzanın davacının eli ürünü olduğu bildirilmiştir.
Davacı her ne kadar yeniden imza incelemesi ile ilgili rapor alınması gerektiğini beyan etmiş ise de sözleşmedeki imzanın davacıya ait olduğu adli tıp raporu ile belirlenmiş olduğundan yeniden rapor alınmasına gerek bulunmamaktadır. Ancak davacının bir diğer iddiası ise bu sözleşmenin kendisine hile ile imzalatıldığı yönündedir.
Senede karşı senetle ispat zorunluluğuna ilişkin kuralın istisnaları bulunmakta olup; hata, hile ve ikrah iddiaları bu istisnalar arasında yer almaktadır.(HMK. 203/ç,)
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.11.2013 tarih, 2013/11-200 E, 2013/1540 K sayılı ilamında açıklandığı üzere; hata, hile ve ikrah vakıaları senede bağlanması mümkün olmayan iddialar olup, senetle ispat edilmesinde maddi imkansızlık bulunduğundan, bu iddiaların tanıkla ispat edilebilmesi mümkündür.
Bu sebeple davacının sözleşmenin kendisine hile ile imzalatılmış olduğu iddiası yönünden sözleşmede tanık olarak imzası bulunan kişilerin ve diğer tanıkların dinlenmesi, ayrıca davacının, davalının kendisine 2.000.000,00 USD vermediği iddiasıyla ilgili yemin teklif etme hakkı olduğunun da gözetilmesi ve tüm deliller değerlendirildikten sonra bir karar verilmesi gerektiğinden davacının istinaf talebinin kabulü ile, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının istinaf talebinin KABULÜ ile Konya… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/07/2019 tarih … Esas … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 03/03/2022 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

A.Ç