Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2019/2529 E. 2020/216 K. 14.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ASLİYE … TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas

ASIL DAVADA
DAVACI : …

VEKİLİ : Av. … – …

DAVALI : …

VEKİLİ : Av. … – …

BİRLEŞEN KONYA ASLİYE … TİCARET MAHKEMESİNİN
… ESAS … KARAR SAYILI DOSYASINDA

DAVACI : …

VEKİLİ : Av. … – …

DAVALI : …

VEKİLİ : Av. … – …

DAVA : Menfi Tespit

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : …
YAZIM TARİHİ : …
Davacı tarafından, davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan menfi davasında … tarihinde tesis edilen davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararına karşı …’nin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendi;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Tarafların adi şirket sözleşmesi imzaladıklarını, şirketin amacının Yazır Mahallesinde … ada … parsel üzerine inşaat yapmak olarak belirtildiğini, inşaatın yapıldığını, adi şirketin bütün kayıtlarının resmi olarak tutulduğunu, müvekkili şirketin büyük oranda mal tedarikinde bulunduğunu, alacağını daire satışlarından alınan kıymetli evraklardan tahsil ettiğini, son zamanlarda bazı kıymetli evrakların ödenmediğini ve 1.336.000 TL yekun tuttuğunu, listesi verilen kıymetli evrakların, müvekkili şirketin, adi ortaklığa fatura ettiği alacağı karşılığı alındığını fakat ödenmediğini, müvekkili şirketin alacağının bu şekilde oluştuğunu, evrakların büyük kısmının adi şirketin müşterek yetkili temsilcileri tarafından ciro edildiğini, fakat icra takiplerinde imzaya itiraz edildiğini, adi şirketin tasfiyesi nedeniyle oluşan alacağın tahsili amacıyla 10.000.-TL’lik kısmi dava açtıklarını belirtmiş, ayrıca; ortaklığa ait olduğunu bildirdikleri 44 adet çek ve senet ile yine 17 adet bononun mahkeme kasasında emanete alınması yönünde tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinde konu adi ortaklığın tasfiyesi istemli … Esas sayılı davanın bulunduğunu, her iki dava arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğunu, birleştirilmesi gerektiğini, davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığını, kıymetli evrakların adi şirkete verildiğini, davacının adi ortaklık adına tek başına dava açamayacağını, davacının dava dilekçesinde anlattıkları gibi alacaklarının bulunmadığını, senetlerin adi ortaklığın kasasında bulunması gerekirken davacı tarafından ele geçirildiğini, Konya Cum Bşs. Suç duyurusunda bulunduklarını … sor dosyasının bulunduğunu ve sair nedenlerle davanın birleştirilmesine ve yargılama sonunda reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ: Dava dilekçesinde adi ortaklığa ait olduğu bildirilen 44 adet çek ve senet ile 17 adet bononun mahkeme kasasında saklanmasını talep etmişse de çek ve senetlerin ödeme aracı olması, adi ortaklığın ticari ilişkilerini etkileyecek tedbir kararı verilmesinin mümkün olmaması ve mevcut delil durumu gereğince ayrıca kendilerine yönelik icra takiplerinin durdurulması talebinin menfi tespit davasına yönelik bir tedbir olup bu dava içerisinde bu yönde bir tedbir kararı verilmesi mümkün olmadığından ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir isteyen davacılar … İnş A.Ş ile …’ın tedbir red kararını istinaf ederek; kıymetli evrakların, adi ortaklık faaliyetinden elde edildiğini, adi ortaklığında feshi talep edildiğinden, adi ortaklığın aktif ve pasiflerinin, mallarının ve kıymetli evrakların bu davanın konusu olduğunu, tedbire konu kıymetli evrakların adi ortalığın faaliyeti sonucunda kazanıldığını davalı tarafından ikrar edildiğini, adi ortaklığın tasfiyesi için iş bu davanın açılması nedeniyle ortaklığın devam etmeyeceği, başkaca alacak ya da borç doğumuna yol açacak anlaşmalar yapamayacağını, kıymetli evrakların ele geçirilerek asılsız cirolarla takibe konulması nedeniyle tedbir taleplerinin yerinde olduğunu,
Müvekkili şirket aleyhine yapılan … Müdürlüğü’nün …, …, …, …, …, ve … nolu takipler hakkındaki tedbir taleplerini, menfi tespit davası konusu olması nedeniyle reddettiğini, davalının, müvekkilinin de alacaklı olduğu kıymetli evrakları usulsüz ele geçirerek maddi durumu çok iyi olan müvekkilini borçlu olarak göstermek için cirolar üzerinde karalamalar yapıldığını, bahsi geçen senetlerin adi şirketin tasfiyesinde hesaba katılacak olan aktifler olduğunu, bu nedenle eldeki dava kapsamında icra takiplerinin durdurularak müvekkilinin aleyhine azalmanın önüne geçilmesi gerektiğini,
Tedbir istenen icra dosyaları incelendiğinde kıymetli evrakların adi ortaklığı temsil eden … ve … tarafından icraya konulduğunun görüleceğinin, henüz takibe konmayan ve tedbir talep edilen kıymetli evrakların ise adi ortaklığın davalı ortağı olan … Ltd. Şti’nin elinde olduğunu, 3. Kişilere ciro edilmesinin hakkın kötüye kullanılmasına sebebiyet vereceğini,
Adi ortaklığın tasfiyesi davasının niteliği gereği, ortakların hak ve borçlarının ortaya konulması için mahkemenin bir çok tedbir kararı vermesi gerekirken tüm tedbir taleplerini reddetmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ayrıca büyük hak kayıplarına yol açacağını, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucunda verilen kararların kaldırılarak Konya … Müdürlüğünün …, …, …, …, … ve … Esas sayılı takip dosyalarının dava sonuna kadar tedbiren ve takdiren teminatsız/teminatlı olarak durdurulmasına karar verilmesini talep ettikleri görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava menfi tespit istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
İncelemeye konu kararın yasal dayanağı:
Hukuk Usulü Muhakemeler Kanunu
Madde 389/1: “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.”
Madde 390/3: “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.”
İhtiyati tedbir kararına karşı itiraz
Madde 394: “(2) İhtiyati tedbirin uygulanması sırasında karşı taraf hazır bulunuyorsa, tedbirin uygulanmasından itibaren; hazır bulunmuyorsa tedbirin uygulanmasına ilişkin tutanağın tebliğinden itibaren bir hafta içinde, ihtiyati tedbirin şartlarına, mahkemenin yetkisine ve teminata ilişkin olarak, kararı veren mahkemeye itiraz edebilir.” hükümlerini getirmiştir.
Adi şirket, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK)’nın 620. maddesinde; “Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleşmeyi üstlendikleri sözleşmedir.” şeklinde düzenlenmiştir. Adi ortaklık; bir yönüyle borç sözleşmesi olmasının yanı sıra, bir yönüyle de ortak bir gayenin yerine getirilmesini amaçlayan sosyal bir birliktir. Bu nedenle, ticari ilişkide ortakların şahsı da önem arz etmektedir.
Adi ortaklık ilişkisi, TBK’nın 639. maddesinde sayılan sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ile sona erer. Bu şekilde ortaklığın sona ermesinin başlıca iki sonucu ortaya çıkar. Bunlardan ilki, yöneticilerin görevlerinin sona ermesi, diğeri de ortaklığın tasfiyesidir.
Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Diğer bir anlatımla tasfiye memuru tarafından yapılacak bir arıtma işlemi olup; hesap ve işlemlerin incelenip, bir bilanço düzenlenerek, ortaklığın aktif ve pasifi arasındaki farkı ortaya koymaktır.
Bir ortak tarafından adi ortaklığa ilişkin olan sermaye payının istenmesi, ortaklığın faaliyetlerinden dolayı uğradığı zararın veya kâr payının talep edilmesi, aynı zamanda ortaklığın feshini ve tasfiyeyi de kapsar. Tasfiye usulünü düzenleyen TBK’nın 644.maddesine göre; “Ortaklığın sona ermesi hâlinde tasfiye, yönetici olmayan ortaklar da dâhil olmak üzere, bütün ortakların elbirliğiyle yapılır. Ancak, ortaklık sözleşmesinde, ortaklardan biri tarafından kendi adına ve ortaklık hesabına belirli bazı işlemlerin yapılması öngörülmüşse, bu ortak, ortaklığın sona ermesinden sonra da o işlemleri tek başına yapmak ve diğerlerine hesap vermekle yükümlüdür.
Ortaklar, tasfiye işlerini yürütmek üzere tasfiye görevlisi atayabilirler. Bu konuda anlaşamamaları hâlinde, ortaklardan her biri, tasfiye görevlisinin hâkim tarafından atanması isteminde bulunabilir.
Tasfiye usulüne veya tasfiye sonucunda her bir ortağa dağıtılacak paya ilişkin olarak doğabilecek uyuşmazlıklar, ilgililerin istemi üzerine hâkim tarafından çözüme bağlanır.
Kazanç ve zararın paylaşımı başlıklı TBK 643.maddesinde ise “Ortaklığın borçları ödendikten ve ortaklardan her birinin ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve koymuş olduğu katılım payı geri verildikten sonra bir şey artarsa, bu kazanç, ortaklar arasında paylaşılır. Ortaklığın, borçlar, giderler ve avanslar ödendikten sonra kalan varlığı, ortakların koydukları katılım paylarının geri verilmesine yetmezse, zarar ortaklar arasında paylaşılır.” hükmü yer almaktadır.Katılım payı olarak bir şeyin mülkiyetini koyan ortak, ortaklığın sona ermesi üzerine yapılacak tasfiye sonucunda, o şeyi olduğu gibi geri alamaz; ancak koyduğu katılım payına ne değer biçilmişse, o değeri isteyebilir. Bu değer belirlenmemişse, geri alma, o şeyin katılım payı olarak konduğu zamandaki değeri üzerinden yapılır (TBK’nun 642. md.).
Kazanç ve zarara katılma başlıklı TBK 623. maddesine göre de; “Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, her ortağın kazanç ve zarardaki payı, katılım payının değerine ve niteliğine bakılmaksızın eşittir. Sözleşmede ortakların kazanç veya zarara katılım paylarından biri belirlenmişse bu belirleme, diğerindeki payı da ifade eder. Bir ortağın zarara katılmaksızın yalnız kazanca katılacağına ilişkin anlaşma, ancak katılma payı olarak yalnızca emeğini koymuş olan ortak için geçerlidir.” şeklinde hükümler ihdas edilmiş ayrıca tasfiye halinde yapılması gerekenler aşama aşama kanunda gösterilmiştir.
Dosya içeriğinde bahsi geçen tüm icra dosyaları dosyamız arasına celp edilerek heyetimizce incelenmiştir.
Asıl dava içerisinde dosyaya konu edilen ve davalı … İnş. Ltd. Şti’nde olduğu iddia edilen toplam 61 adet kambiyo senedinin mahkeme kasasında saklanması yönünde ve Konya … Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına, davacılar … İnş. A.Ş. ve … yönünden teminatlı/teminatsız durdurulmasına yönelik olduğu, adi ortaklığın tasfiye halinde olması bu nedenle tüm aktif ve adi ortaklığın faaliyeti sonucu kazanılmış kıymetli evrakların tasfiye hesabında göz önünde bulundurulmasının bu kıymetli evrakların mahkeme kasasında saklanacağı anlamına gelmediği, kıymetli evrakların tasfiye hesabında kayden göz önünde bulundurulabileceği, kuvvetle muhtemel gibi lafzi sözlerin delil mahiyetinde olmayıp yaklaşık ispat kuralını sağlayamayacağı, bu nedenle yerel mahkeme kararında belirtilen gerekçelerin isabetli ve yerinde olduğu, bahsi geçen takiplerin durdurulmasına ilişkin taleplerin ise yargılamayı gerektirdiği, kıymetli evraklar üzerinde, tahrifat yapıldığına dair Ceza Mahkemesi kararı bulunmadığı gibi, lafzi anlatımları destekleyecek dosyaya bilgi ve belge de sunulmadığı, bu nedenle verilen kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu, HMK 353/1.b.1 maddesi gereğince aleyhine ihtiyati tedbir istenen alacaklının istinaf kanun yoluna başvuru talebinin esastan reddi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- … İnşaat A.Ş’nin istinaf talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00 TL karar ve ilam harcının … İnşaat A.Ş’den tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinaf başvurusunda bulunan … İnşaat A.Ş tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince davanın esası ile ilgili kurulacak hükümde değerlendirilmesine,
5-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6- Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda … tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır