Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2019/2516 E. 2022/176 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM . HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/05/2019
NUMARASI : Esas Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI
VEKİLİ : Av. …

İSTİNAF EDEN DAVALI :
VEKİLLERİ : Av. … & Av. …
DAVA : İtirazın İptali

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 17/02/2022
YAZIM TARİHİ : 18/02/2022
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasında 03/05/2019 tarihinde tesis edilen davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin karara karşı tarafların istinaf kanun yoluna başvurmaları üzerine üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendi;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin CNC ve benzeri iş makinası, yedek parça ve buna benzer ihtiyaçların satış faaliyetini yürütmekte olduğunu, davalı şirketin ise iş makineleri ithal ederek satışı ile ilgili ticaret yapmakta olduğunu, davalı şirket ile müvekkili arasında müvekkiline araç sağlanmak suretiyle CNC makinalarının satışı konusunda müvekkiline satış bedelinin %4 oranında bedel karşılığı aracılık yapması konusunda 25.02.2012 tarihli protokolün yapılmış olduğunu, bu protokol gereği müvekkiline … plakalı aracın teslim edildiğini, protokolün 2. maddesi gereğince müvekkiline ödenecek aylık 6.000,00-TL bedelin birkaç ay ödendiğini, müvekkilinin gerek iş çevresi ve gerekse de yeni kurduğu iş ilişkileri ile davalı şirket adına iş makinası satışları yaptığını, satış öncesi temas ve pazarlıkların müvekkili tarafından yapıldığını, satışların ise davalı şirket nezdinde gerçekleştiğini, müvekkilinin bu çerçevede toplam değeri 2 milyon doları geçen birçok satış gerçekleştirdiğini, protokolün 6. maddesi gereği davalı şirketin Ankara İli içerisinde yapmış olduğu tüm satışların müvekkili tarafından yapılmış sayılacağı ve %4 komisyon ödeneceği belirlenmiş olmasına rağmen müvekkilinin bizzat aracılık ettiği ve protokol gereği hak ettiği tüm komisyonların davalı tarafından ödenmediğini, komisyon bedellerini alamayan müvekkilinin davalı şirket aleyhine Konya .. İcra Müdürlüğünün …. E. numaralı dosyası ile alacağının bir kısmı olan 65.000 USD için icra takibi başlattığını, davalının icra takibine itirazı üzerine takibin durduğunu, itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, açıklanan nedenlerle itirazının iptali ile alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle 25.02.2012 tarihli protokoldeki tarafların ne davacı şirket ne de davalı şirket olduğunu, protokolde tarafların …. ve …. olduğunu, her ne kadar protokol şahıslar arasında yapılmış olsa da aslında protokolün şirketler arasında akdedilmek istendiğini, ancak Türkiye’de şirketlerin sahibi eşittir şirket gerçeği olduğundan protokolü imzalayanların şirket yetkililerinin olduğunu, bu protokol ile 30.06.2012 tarihli dilekçedeki şirket ve şahıs iradelerinin aynı olduğunu, bahsedilen 30.06.2012 tarihli dilekçe ile yapılan protokolün bağlayıcı bir yanının kalmadığını, işbu dilekçe ile 25.02.2012 tarihli protokolün …… ………… isteği ile sonlandırıldığını, bu sebeple davanın reddine karar verilmesinin gerektiğini, diğer bir hususun da davacının 65.000 Doları hangi delil, bilgi ve belgeye dayalı olarak tespit ettiği olduğunu, zira protokolde Ankara’da satılacak ürünlerden %4 komisyon alınacağının kararlaştırılmış olduğunu, ancak yurt dışından getirilen makinalarda kâr marjının çok yüksek olmayıp ortalama %5 olduğunu, müvekkilinin davacıya % 4 vermesi durumunda kendisine herhangi bir kârın kalmayacağını, aksi düşünülerek toplam bedelin % 4’ü kâr payı olarak verilecek olsa bile müvekkilinin davacı şirkete 65.000 Dolar ödemesi için sadece Ankara ilinde 1.625.000 Dolarlık satış yapmasının gerektiğini, davacının icra dosyasına sadece 25.02.2012 tarihli protokolü sunmuş olduğunu ve alacağın kaynağını belirtmediğini, sunulan protokol 30.06.2012 tarihli dilekçe ile hükümsüz hale getirildiğinden alacağın kaynağının meçhul olduğunu, bu sebeple dava aşamasında sunulacak başkaca belgelere muvafakatlerinin olmadığını, davanın reddi ile takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; “…davanın kısmen kabulü ile davalı şirketin Konya .. İcra Müdürlüğünün …. sayılı dosyasına vaki itirazının kısmen iptali ile, takibin 6.729,79 USD üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, hükmolunan 6.729,79 USD alacağın %20si oranında 1.345,95 USD icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kötüniyet tazminat talebinin reddine….” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosyaya sundukları 30/06/2012 tarihli ….’ın fesih beyanının dikkate alınmadığını, davacı tarafından müvekkiline hitaben verilen 30/06/2012 tarihli beyanında bahse konu 25/02/2012 tarihli sözleşmenin feshedildiğinin yazdığını, yani davacının tek taraflı irade beyanı olan fesh iradesini ortaya koyarak sözleşmeyi sona erdirdiğini, sözleşmede zikredilen %4 ün karın %4’ü olup, brüt satıştan %4 hesabının yapılmasının hatalı olduğunu, brüt satış bedeli üzerinden %4 komisyon hesabı yapılarak alınan bilirkişi raporunun ve bu rapora itibar edilerek tesis edilen hükmün hatalı olduğunu, mevcut raporlar çelişkili olup, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmediğini, ihale kapsamında satılan mallardan davacıya komisyon verilmesinin yerinde olmadığını, sözleşmenin fesih ile sona erdirildiğini, aksi düşünülse dahi icra takibi aşamasında alacağın likit olmadığının ve olmasının da mümkün olmadığının açık olduğunu, bu sebeple müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin kabul edilemeyeceğini, açıklanan nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın tamamen reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin taraflar arasındaki sözleşmeyi TTK’nın 102 vd. maddelerinde düzenlenen acentecilik sözleşmesi olarak değerlendirdiğini, bu değerlendirmeden sonra taraflar arasındaki sözleşmelere ilişkin finansal kiralamaya konu edilecek makinelere ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığı gerekçesi ile bu kapsamdaki satışlara ilişkin müvekkilinin ücret talebini bu sözleşme kapsamında değerlendirmediğini, hükme esas alınan bilirkişi raporlarının sağlıklı olmadığını, ilk rapora göre müvekkilinin 4 adet makine satışına aracılık ettiğinin açıklandığını, ancak rapora karşı itirazlarında müvekkilinin çok daha fazla makine satışına aracılık ettiğinin beyan edildiğini, banka kayıtları ile başlayacak araştırmada hangi firmaya ürün teslimi ve kurulumu yapıldığının tespit edilebileceğini, müvekkilince bu hususta sunulan evrakların değerlendirmeye alınmadığını, müvekkilinin delillerinin toplanmadan hüküm kurulduğunu, kararın bu yönleri ile reddedilen kısım üzerinden yanlış olduğunu, bilirkişi raporunda şirket dışı kişiler tarafından …. hesabına aktarılan tutarların müvekkili şirket komisyon tutarlarından mahsup edilmesini kabul etmediklerini, kararı bu yönüyle de istinaf ettiklerini, istinaf nedenleri baki kalmak üzere müvekkili lehine 2.725,00 TL vekalet ücretine karar verilmesinin doğru olmadığını, vekalet ücretinin mahkemece kabul edilen 6.729,79 amerikan dolarının icra takibi tarihindeki 2.94 TL kuru ile çevrilerek hüküm altına alınmasının doğru olmadığını, hüküm altına alınan 1.345,95 amerikan doları için icra inkar tazminatı yönünden bir vekalet ücreti belirlenmediğini, toplam 8.075,74 amerikan dolarının hüküm tarihindeki kuru üzerinden hesaplanması gerektiğini, kararın bu yönüyle de hukuka aykırı olduğunu, söz konusu kararın kaldırılarak müvekkilinin davasının tümü ile kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla yükümlüdür. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddesine göre; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir”. Alacak davasında ispat yükü kural olarak alacaklı olduğunu iddia eden tarafa yani davacıya düşer. Zira hukuki ilişkinin varlığını iddia eden ve bundan dolayı alacaklı olduğunu ileri süren taraf davacı olduğu için TMK.’nın 6. maddesi (HMK. md. 190) uyarınca ispat külfeti davacı alacaklıdadır. Kuşkusuz bu kuralın uygulanabilmesi için davalı borçlunun dava konusu hukuki ilişkiyi inkar etmesi ve borcun hiç doğmadığını ileri sürmesi gerekmektedir.
Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK 222. maddede yer almaktadır. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olacağı da hüküm altına alınmıştır. (HMK 222/4).
Davacının CNC ve benzeri iş makinası, yedek parça ve buna benzer ihtiyaçların satış faaliyetini yürütmekte olduğunu, davalı şirketin ise iş makineleri ithal ederek satışı ile ilgili ticaret yapmakta olduğunu, davalı şirket ile aralarında kendisine araç sağlanmak suretiyle CNC makinalarının satışı konusunda kendisine satış bedelinin %4 oranında bedel karşılığı aracılık yapması konusunda 25.02.2012 tarihli protokolün yapılmış olduğunu, bu protokol gereği kendisine … plakalı aracın teslim edildiğini, protokolün 2. maddesi gereğince kendisine ödenecek aylık 6.000,00-TL bedelin birkaç ay ödendiğini, gerek iş çevresi ve gerekse de yeni kurduğu iş ilişkileri ile davalı şirket adına iş makinası satışları yaptığını, satış öncesi temas ve pazarlıkların kendisi tarafından yapıldığını, satışların ise davalı şirket nezdinde gerçekleştiğini, kendisinin bu çerçevede toplam değeri 2 milyon doları geçen birçok satış gerçekleştirdiğini, protokolün 6. maddesi gereği davalı şirketin Ankara İli içerisinde yapmış olduğu tüm satışların kendisi tarafından yapılmış sayılacağı ve %4 komisyon ödeneceği belirlenmiş olmasına rağmen kendisinin bizzat aracılık ettiği ve protokol gereği hak ettiği tüm komisyonların davalı tarafından ödenmediğini, komisyon bedellerinin tahsili için davalı şirket aleyhine Konya .. İcra Müdürlüğünün …. E. numaralı dosyası ile alacağının bir kısmı olan 65.000 USD için icra takibi başlattığını, davalının icra takibine itirazı üzerine takibin durduğunu, itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, açıklanan nedenlerle itirazının iptali ile alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak kendisine verilmesine karar verilmesini talep ettiği, davalının ise davanın reddini talep ettiği, her ne kadar davaya konu protokol gerçek kişiler arasında imzalanmış ise de; davacı ile davalının bu protokolün şirketler adına imzalandığını kabul ettikleri, dava dışı İbrahim Polat’ın 30/06/2012 tarihli fesih beyanının 25/02/2012 tarihli protokolde ….a ödenmesi kararlaştırılan ücret alacağına yönelik olduğu, ayrıca davalının Konya ..Noterliğin den çektiği 31/05/2016 tarihli ihtarname ile 25/02/2012 tarihli protokolü feshettiğini bildirdiği, taraflar tacir olup davacının her iki tarafın ticari defterlere dayandığından ve tarafların ticari işletmesiyle ilgili bu hususta davacının ticari defterleri incelenmeden karar verilmesinin doğru olmadığı, bu nedenle davacının ticari defterler de incelenerek taraf defterlerindeki kayıtlar karşılaştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmadığı, davacının Leasing firmaları aracılığıyla yapılan satışlar nedeniyle de komisyon talebinde bulunduğu ve bu satışlara ilişkin beyanda bulunduğu, 25/02/2012 tarihli protokolde finansal kiralamaya konu edilen mallar ile ilgili bir hüküm bulunmadığı ve faturaların finansal kiralama şirketlerine kesildiğinden tarafların buna ilişkin bildirdiği deliller toplanarak inceleme yapılması gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı, ayrıca davacının yemin deliline de dayandığı, yemin delilinin HMK’nın 225 ve devamı maddelerinde düzenlendiği, yeminin kesin delil olduğu, yemin deliline dayanan taraf, iddia veya savunmasının diğer delillerle ispatlanmamış olması nedeniyle bu delile sıra gelmiş olduğunu başka türlü bilemeyeceğinden; mahkeme, yemin teklif etmek hakkı bulunduğunu istek sahibine hatırlatmakla yükümlü olduğu, şu durumda kural olarak, yemin teklifi hakkı kullandırılmadan karar verilemeyeceği, ispat yükü davacı üzerinde olduğundan davacıya yemin teklif etme hakkı olduğu hatırlatılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinden ilk derece mahkemesince davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için gerekli olan deliller toplanmamış ve bu konuda herhangi bir değerlendirme yapılmamış olması bakımından; tarafların diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin tarafların istinaf talebinin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtilen şekilde inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmek üzere HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıda şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Tarafların istinaf başvuru taleplerinin KABULÜ ile; Konya ..Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/05/2019 tarih … Esas …. Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yatırılan 338,00 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6-İstinaf başvurusunda bulunanlar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
7-Konya ..İcra Dairesi’nin …. Esas sayılı icra dosyası üzerinden tehiri icra talebi ile ilgili İİK’nın 36/5 maddesi gereğince yatırılan teminatın yatırana iadesine,
8-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4 maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 17/02/2022 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

A.G