Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2019/2275 E. 2022/1089 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/07/2019
NUMARASI : … Esas … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : … – (T.C Kimlik No: … )
VEKİLİ : Av. … –

İSTİNAF EDEN
DAVALILAR : 1-… – (T.C Kimlik No: … )
VEKİLLERİ : Av. … & Av. … & Av. …
: 2-… – (T.C Kimlik No: … )
VEKİLİ : Av. … –
DİĞER DAVALI : 3-… – (T.C Kimlik No: … )
DAVA : Menfi Tespit

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 23/06/2022
YAZIM TARİHİ :27/06/2022
Davacı tarafından davalılar aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davasında 09/07/2019 tarihinde tesis edilen davanın kısmen kabul, kısmen reddine ilişkin karara karşı davacı ile davalılar … ve …’in istinaf kanun yoluna başvurmaları üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davalı … vekili tarafından Konya …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyadan müvekkili aleyhine icra takibinde bulunulduğunu, takibe konu senedin müvekkilinden dolandırılarak alındığı ve bononun sahte olduğuna dair Konya C.Başsavcılığı’nın … Soruşturma sayılı dosyasındaki şikayetlerinin devam ettiğini, müvekkilinin, davalı … ile uzun süreden beri tanıştığını, …’in müvekkilinin ekonomik ve sosyal durumunu iyi bildiğini, yaklaşık 2 yıl önce davalı …’in müvekkiline gelerek kendisine ait taşınmazın yıllık 75.000,00 TL’den İzmir’li birisine kiraya verilmesi konusunda anlaştığını, davalı …’in kiracıların ismini vermeden yıllık 75.000,00 TL’ye anlaştığı, kira ücretinden şimdilik 30.000,00 TL’sini getirdiğini, bakiye kısmının da müşteri İzmir’den geldiğinde ödeyeceğini beyanla 30.000,00 TL’yi teslim edip gittiğini, birkaç gün sonra davalı …’in müvekkiline gelip ”Abi adamlar Büsan Sanayide yer bulmuşlar, onun için 4 ay sonrasına vade yazıp 2 adet 15.000,00 TL lik bono verelim” diyerek müvekkilinden 2 adet 15.000,00 TL bedelli bono aldığını, davalı …’in birkaç gün sonra tekrar gelerek ” Abi 4 ayı uzun buldular başka bir senet ver de onların da yanında vadesini yazıp 30.000,00 TL bedelli tek bono vereyim” diyerek müvekkilini ikna ettiğini, ardından 2 adet 15.000,00 TL’lik senedi vade tarihi yazdırmadan apar topar alarak ayrıldığını, davalı …’in birkaç gün sonra müvekkiline gelerek ”Abi senedi kabul etmediler” deyip müvekkili ve tanık huzurunda ne olduğu belirsiz kağıtları yırtarak” bak tüm bonoları yırttım” deyip 30.000,00 TL’yi alıp kaçtığını, dava konusu bonıonun hile yoluyla müvekkilinden alındığını , bononun karşılıksız olduğunu , eve hacze gelinince müvekkilinin dolandırıldığını anladığını, bono bedelinin aslında 15.000,00 TL olduğunu, rakamla yazılan 9 ve yazıyla yazılan dokuzyüz ibarelerinin sonradan eklendiğinin açık olduğunu icra takibinden dolayı müvekkiline ait taşınmazlara haciz konulduğunu ve mahcuzların 14.06.2017 tarihinde satışa çıkarıldığını, müvekkilinin, telafisi imkansız zararlarla karşı karşıya kaldığını, icra takibine konu bononun davalılarca yapılan hile ve oyunlarla müvekkilinden zorla alındığını beyan ederek öncelikle İİK’nun 72.maddesi’ne göre, sahtecilik ve dolandırıcılık iddialarının gözönüne alınarak, telafisi imkansız zararların önlenmesi için davanın yargılaması sonucuna kadar takdiren teminatsız olarak icra takibinin durdurulmasına, satışın düşürülmesine, taleplerinin uygun görülmemesi halinde icra veznesine yatırılan paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararına, icra dosyasındaki hacizlerin fekkine, davanın kabulü ile müvekkilinden tahsil edilen kısmın istirdatına, müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline, icra takibinin konusu borcun %20’sinden aşağı olmayacak oranda davalıların icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Hukuki dayanaktan yoksun ve hayatın olağan akışına açıkça aykırı işbu iddiaları kabul etmediklerini, davada ispat yükünün davacıda olduğunu, davacının iddialarını yazılı belgeyle ispat etmekle yükümlü olduğunu, müvekkilinin iyi niyetli 3.şahıs olup, davacının ileri sürdüğü iddialarının müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini, davanın müvekkili bakımından reddinin gerektiğini, davacının kötüniyetli olduğunu, davacının işbu davayı açmaktaki tek amacının müvekkilinin alacağına kavuşmasını engellemek olduğunu, zira davacı hakkında Konya …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile 6.000.000,00 TL bedelli bir adet bono ile icra takibi yapıldığını, davacının tüm varlığına işbu dosya üzerinden haciz konulduğunu beyan ederek davanın öncelikle usulden reddine, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde davanın esastan reddine, %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili duruşmalardaki beyanlarında özetle;Müvekkilinin ceza dosyası içerisindeki ifadelere göre …’e vermiş olduğu paranın karşılığında almış olduğu senet olduğunu, dolayısıyla müvekkilinin iyi niyetli olduğunu, ceza yargılamasının sonucunun bu manada müvekkilinin iyi niyetli olup olmadığı yönündeki durumunu ortaya çıkaracağından bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde iyi niyetli olan müvekkili yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “….Davanın İİK.72.maddesine dayalı menfi tespit ve istirdat davası olduğu, İİK.72.maddesinde; “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir. Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir. Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir. Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispata mecburdur.” şeklinde, 6102 sayılı TTK.778/1-d maddesi yollaması ile TTK. 677. Maddesinde; “Bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını, sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse, diğer imzaların geçerliliği bundan etkilenmez.” şeklinde, TTK. 778/1-a maddesi yollaması ile TTK’nun 687.maddesinde; “Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun. (2) Alacağın temliki yoluyla yapılan devirlere ilişkin hükümler saklıdır.” şeklinde, 6102 sayılı TTK’nun 825.maddesinde;”(1) Borçlu, emre yazılı bir senetten doğan alacağa karşı ancak senedin geçersizliğine ilişkin veya senet metninden anlaşılan def’ilerle alacaklı kim ise ona karşı, şahsen haiz bulunduğu def’ileri ileri sürebilir.(2) Borçlu ile önceki hamillerden biri veya senedi düzenleyen kişi arasında doğrudan doğruya varolan ilişkilere dayanan def’ilerin ileri sürülmesi, ancak senedi iktisap ederken hamilin bilerek borçlunun zararına hareket etmiş olması hâlinde caizdir.” şeklinde,6100 sayılı HMK.nun 200.maddesinde;”Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz.(2) Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir. ” şeklinde, HMK’nun 201.maddesinde:”Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz.” şeklinde düzenlemelerin yapıldığı, davalı … tarafından, davacı …, dosyamız diğer davalıları … ve … aleyhine Konya …İcra Müdürlüğünün … Es.sayılı dosyasından Kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibi yapıldığı, takip dayanağının 30.12.2014 tanzim tarihli 30.01.2015 vade tarihli 915.000,00 TL bedelli senet(bono) olduğu, davacının takibe konu bono bedelinin aslında 15.000,00 TL olduğunu, tahrif edilerek 915.000,000 TL şeklinde doldurulduğunu iddia ettiği, sahtecilik (imza inkarı) def’inin senedin geçersizliğine ilişkin mutlak nitelikte def’i olduğu ve herkese karşı ileri sürülebileceği, mahkememizce davaya konu senet dosya aslı ile birlikte İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesi Başkanlığı’na bilirkişi incelemesi için gönderildiği, İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şube Müdürlüğü’nün 04.03.2019 tarih ve … no’lu bilirkişi raporunda; İnceleme konusu senette miktarın rakam ile yazıldığı bölümün baş tarafındaki “9” rakamı ile miktarın yazı ile yazıldığı bölümün baş tarafındaki “dokuz yüz” yazısı kendilerinden sonra gelen rakam ve yazılardan konum, ebat, sıkışıklık, satır hizası ve baskı derecesi bakımından farklılıklar gösterdiklerinden bulundukları yerlerine sonradan ilave edilmiş olduklarının bildirildiği, mahkememizce alınan raporun ayrıntılı ve denetime açık olması nedeniyle hükme esas alındığı, takibe konu senette(bono) miktarın rakam ile yazıldığı bölümün baş tarafındaki “9” rakamı ile miktarın yazı ile yazıldığı bölümün baş tarafındaki “dokuz yüz” yazısı kendilerinden sonra gelen rakam ve yazılardan konum, ebat, sıkışıklık, satır hizası ve baskı derecesi bakımından farklılıklar gösterdiklerinden bulundukları yerlerine sonradan ilave edilmiş olduğu, davacının senet altındaki imzayı inkar etmediği, bu nedenle senedin gerçek rakamı olan 15.000,00 TL üzerinden geçerli olduğu, tahrif edilen 900.000,00 TL alacak yönünden ise senet geçersiz olduğu, davalı …’ın yetkili son hamil ve alacaklı durumunda, davalı …’in lehdar, davalı …’in avalist, davacının keşideci olduğu, TTK.778. madde yollaması ile 725 ve 26. Maddeleri kapsamında birbirlerine rücu imkanının olması nedeniyle davacının davalılara dava açmakta hukuki yararının bulunduğu, senet metninde “9” ve “dokuzyüz” ibarelerinin sonradan eklenmesi ve davacının bu kısımlarla ilgili düzeltmesi(paraf)’nin bulunmaması nedeniyle senedin tahrif edilmemiş halindeki miktar üzerinden sorumluluğunun bulunduğu, aksinin (takip miktarı kadarlık borçlu olduğunun) davalılarca ispat edilemediği, yine davacının hile ile senedin alındığını ve hiç borçlu olmadığını iddia ettiği ancak senet altındaki imzayı inkar etmediği gibi HMK’nun 200.ve 201.maddesi kapsamında aksini yazılı belge ile ispat edemediği, takip konusu senetle ilgili davalı …’ın icra takibinde ayrıca 80.808,29 TL (%10,5)işlemiş faiz (değişen oranlarda Reeskont-Avans Faizi) talibinde bulunmuş olup, senet bedelinin tamamı üzerinden faiz talebinde bulunulduğu, halbuki senedin 15.000,00 TL üzerinden geçerli olması nedeniyle 30/01/2015 vade tarihinden 03/12/2015 icra takip tarihine kadar 15.000,00 TL’lik miktar üzerinden işlemiş faiz istenilebileceği, senedin kambiyo senedi niteliğinde olduğundan 3095 sayılı yasanın 2.maddesi gereğince ticari işlerdeki avans oranında temerrüt faizinin istenilebileceği TCMB nin 2015 yılı için avans işlerinde uyguladığı faiz oranın %10,5 olduğu, bununda (30/01/2015-03/12/2015=307 gün X 10,50/360/100 formülüne göre 1.324,73 TL) edeceği, bunun dışındaki faizden dolayı, yine senet tahrif edildiğinden komisyon ücretinden dolayı davacının sorumluluğunun bulunmadığı, Yargıtay 19.Hukuk dairesi’nin 19/06/2013 tarih 2013/8799 Esas 2013/11469 Karar sayılı ilamının da bu doğrultuda olduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabul kısmen reddi ile davacının Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas. sayılı icra takip dosyası ve takip dayanağı 30/12/2014 düzenleme tarihli, 30/01/2015 ödeme tarihli 915.000,00 TL bedelli bonodan dolayı 900,000,00 TL asıl alacak, 79.483,56 TL işlemiş faiz ve 2.745,00 TL 0%3 komisyon ücreti olmak üzere toplam 982.228,56 TL yönünden davalılara borçlu olmadığının tespitine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, davacı ve davalı … ‘ın tazminat taleplerinin ise; İİK.72/4.ve 5.maddesi gereğince tazminatın şartları oluşmadığından tazminat taleplerinin reddine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; Davacının Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas. sayılı icra takip dosyası ve takip dayanağı 30/12/2014 düzenleme tarihli, 30/01/2015 ödeme tarihli 915.000,00 TL bedelli bonodan dolayı 900,000,00 TL asıl alacak, 79.483,56 TL işlemiş faiz ve 2.745,00 TL 0%3 komisyon ücreti olmak üzere toplam 982.228,56 TL yönünden davalılara borçlu olmadığının tespitine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, davacı ve davalı … ‘ın tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın kabulüne ilişkin kısmın yerinde olduğunu, bu duruma itirazlarının olmadığını, yalnız davanın kısmen reddine ilişkin kısmın usul ve yasaya aykırı olduğunu, tazminat taleplerinin tazminat şartları oluşmadığı gerekçesiyle reddedildiğini, oysaki gerek ağır ceza mahkemesinde görülmekte olan dava, gerekse daha öncesinde yine aynı taraflar arasında, aynı hukuki ilişkideki bir başka senetten dolayı diğer menfi tespit davası olduğu halde, davalı tarafın yine icra takibinde bulunduğunu, bu durumun davalı tarafın haksız ve kötüniyetle icra takibinde bulunduğunu gösterdiğini, bu itibarla da kendileri açısından tazminat şartlarının oluştuğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın tümüyle kabul edilmesini talep etmiştir.
Davalı … istinaf dilekçesinde özetle; mezkur sayılı dosya ile davacı taraf, dava dilekçesinde kendisinin diğer davalı …’e ticari işlerinden dolayı 15.000,00 TL bedelli bonoları imzalayarak verdiğini, sonrasında … tarafından bu senetlerin imha edildiğini belirttiğini, ancak icra takibi ile karşılaştığında bu bonolara karşı suç duyurusunda bulunduğunu ve hali hazırdaki davayı ikame ettiğini beyan ettiğini, müvekkili …’in, …’ten alacağı karşılığında bono istediğini, … tarafından da davacının imzasını taşıyan ve … tarafından da borçlu olarak imzalanan dava konusu edilen bononun lehdar kısmına müvekkilinin ismi yazılarak verildiğini, müvekkilinin de bu bonoyu diğer davalı …’a verdiğini, davalı …’ın borç ödenmediği için bu bonoyu icra takibine konu ettiğini, sonrasında müvekkilinin hali hazırdaki dava ve ceza soruşturması ile karşı karşıya kaldığını, müvekkilinin tamamen alacağını almaya çalışan ve ticaret ile iştigal eden bir kişi olduğunu, bunun haricinde … ve … arasındaki ticarete tamamen uzak bir kişi olduğunu, Konya …Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile yargılama devam etmekte olup, bononun ne şekilde düzenlendiği ve kabul etme anlamına gelmemekle birlikte bono üzerindeki tahrifatın ne şekilde ya da kim tarafından yapıldığının henüz tespit edilebilmiş olmadığını, müvekkilinin bononun düzenlenmesi hususunda iyiniyetli üçüncü kişi konumunda olduğunu, müvekkilin yargılama giderleri ile vekalet ücretinden sorumlu tutulabilmesi için kötüniyetinin ispatlanması gerektiğini, mahkemece ceza davasının sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiğini, bilirkişi raporlarına itirazlarının değerlendirilmediğini, bonoyu düzenleyen kişinin davacı ile diğer davalı … olduğunu bononun altındaki imzanın davacıya ait olduğunu, bu hususun bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, bu nedenlerle u kararın kaldırılarak ceza mahkemesi dosyasının bekletici mesele yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın usul yönünden reddi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını, 14.11.2017 tarihli ön inceleme duruşması HMK137/1 ve 140/3’e açıkça aykırı olduğunu, dava şartları ve ilk itirazların incelenmediği gibi, uyuşmazlık konularının tam olarak belirlenmediğini, ve taraflara HMK 140/5 uyarınca süre verilmediğini, dosya eksik olup, gelinen aşamanın hüküm kurmaya elverişli olmadığı halde, yerel mahkemece itirazları konusunda karar verilmeksizin eksik inceleme sonucu davanın kabulüne kar verilmesinin doğru olmadığını, senet borçlularından … senetteki yazı ve rakamların kendisi tarafından yazıldığını söylediğini, bu durum karşısında; rakamın önce veya sonradan yazılmış olmasının hukuksal olarak önemi olmadığını, eğer senetteki rakam ve yazılar davacıya ait olsa idi, rapora bu yönüyle itibar edilebileceğini, ancak senet metnindeki yazıların diğer borçluya aidiyeti nedeniyle, senetteki miktarın farklılığı iddiası ancak ve ancak yazılı delille ispatlanabileceğini, kaldı ki senet metnine kanun gereği imza dahil olmadığını, senedin üzerindeki bulunan unsurlarda tahrifatın da olmadığının açık olduğunu, dolayısıyla senedin bir borçlusu tarafından senede sonradan ilave yapıldığına dair iddiaya itibar edilemeyeceğini, bunun davacı ile davalı … arasındaki ilişki olduğunu, müvekkilini ilgilendirmeyeceğini, ispat edilemeyen davanın iyiniyetli 3. Şahıs olan müvekkili bakımından reddi gerekirken, aksi kabul ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını, davacının ileri sürdüğü iddiaların müvekkile karşı ileri sürülemeyeceğini, davacı, müvekkilinin kambiyo senedini iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket ettiğini ispat edemediğini, buna dair dosyaya hiçbir delil sunmadığı gibi, bu yönde bir iddiası da olmadığını, mahkemece alınan rapor bilimsellikten uzak olduğunu, itirazları doğrultusunda adli tıptan yeniden karar aldırılması gerekirken itirazlarının dikkate alınmadan kısmen kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının imzaya itirazının olmaması, dava dilekçesindeki gerçeğe aykırı beyanları birlikte değerlendirildiğinde tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin doğru olmadığını bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine, %20’den aşağı olmamak üzere tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; menfi tespit istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Dosya kapsamına göre Konya …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davalı … tarafından davacı ve diğer davalılar aleyhine, 30/12/2014 tanzim, 30/01/2015 vade tarihli 915.000,00 TL bedelli bonoya dayalı olarak 03/12/2015 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibi başlatıldığı, bono keşidecisinin davacı olduğu, davalı …’in aval veren olduğu, davalı …’in lehtar olduğu, bonoyu ciro ettiği, bononun hamilinin davalı … olduğu anlaşılmıştır.
Davacı tarafından dava konusu bono ile ilgili davalılar hakkında Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’na 28/03/2018 tarihinde evrakta sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından şikayette bulunulduğu, soruşturmanın … soruşturma numaralı dosyada devam ettiği anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nden alınan raporda, bonoda miktarın yazı ile yazıldığı bölümün baş tarafındaki ”9” rakamı ile miktarın yazı ile yazıldığı bölümün baş tarafındaki ”DOKUZ YÜZ” yazısının kendilerinden sonra gelen rakam ve yazılardan konum, ebat, sıkışıklık, satır hizası ve baskı derecesi bakımından farklılıklar gösterdiklerinden bulundukları yerlerine sonradan ilave edilmiş olduğu bildirilmiştir.
Adli tıp raporu ile dava konusu bononun 15.000,00 TL bedelli olmasına rağmen ”1” rakamının başına ”9” rakamı eklenmek ve yazı ile yazan kısma da ”DOKUZ YÜZ” yazısı eklenmek suretiyle 915.000,00 TL bedelli hale getirildiği sabit olup, tahrifat konusunda yeniden bir rapor alınmasına gerek olmadığı, bu durumda bononun tahrifattan önceki haliyle 15.000,00 TL için geçerli olduğu anlaşılmıştır.
Davacının dava dilekçesinde 2 adet 15.000,00 TL bedelli bonodan bahsettiği, bonolardan birinin işbu davanın konusu olduğu, diğer bono ile ilgili de davalılardan … tarafından davacı ve diğer davalılar aleyhine 115.000,00 TL bedelli bono olarak Konya …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıdığı, davacının o bonoya karşı da Konya …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında menfi tespit davası açtığı, mahkemece yapılan yargılama sonucunda adli tıp kurumundan alınan rapora göre 15.000,00 TL bedelli bononun 115.000,00 TL bedelli hale getirildiği kabul edilerek bononun tahrifattan önceki hali ile 15.000,00 TL üzerinden geçerli olduğu kabul edilerek karar verildiği, bonoyla ilgili Konya …Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında sahtecilikten dolayı ceza davasının devam ettiği, karara karşı davacı ile davalılar … ve …’in istinaf kanun yoluna başvurdukları, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22.Hukuk Dairesi’nin 25/03/2019 tarih, 2017/2683 Esas-2019/522 Karar sayılı kararı ile istinaf başvurularının esastan reddine karar verildiği, kararın davalılar … ve … tarafından temyiz edildiği, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 16/12/2021 tarih, 2021/8033 Esas-2021/7211 Karar sayılı kararı ile davalı …’ın temyiz itirazlarıyla ilgili bölge adliye mahkemesi kararının onanmasına karar verildiği, davalı …’in temyizi ile ilgili ise bu davalının istinafı süresinde olmadığından istinaf dilekçesinin süreden reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bölge adliye mahkemesi kararının davalı … yönünden bozulduğu anlaşılmıştır.

Bu açıklamalardan sonra tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu bononun 15.000,00 TL bedelli olmasına rağmen ”1” rakamının başına ”9” rakamı eklenmek ve yazı ile yazan kısma da ”DOKUZ YÜZ” yazısı eklenmek suretiyle 915.000,00 TL bedelli hale getirildiği, istinafa başvuran davalıların iyiniyetli oldukları yönündeki savunmalarının dinlenemeyeceği, bu durumda bononun tahrifattan önceki haliyle 15.000,00 TL için geçerli olduğu, davacının 15.000,00 TL için de borçlu olmadığında dair bir ispatta bulunmadığı, davalı …’ın kötüniyetli olarak icra takibi yaptığına dair delil bulunmadığı bu sebeple aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilemeyeceği, davalılar davanın reddini talep ettikleri için kabul edilen kısımla ilgili yargılama giderlerinden ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmaları gerektiği, soruşturma dosyasının sonucu beklenmeden karar verilmiş ise de diğer bono ile ilgili davada karar verildiği tarihte de o bonoyla ilgili ceza davasının da Konya …Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında devam ettiği, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi tarafından ceza davasının sonucunun beklenmesi gerektiği yönünde bir bozma yapılmadığı, emsal bu karar da dikkate alındığında adli tıp raporuna göre tahrifatın sabit olduğu kabul edilerek soruşturma dosyasının sonucu beklenmeden karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı ile davalılar … ve …’in istinaf başvuru taleplerinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı ile davalılar … ve …’in istinaf başvuru taleplerinin ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davalı …’dan alınması gereken 67.096,03 TL harçtan peşin alınan 16.774,01 TL harcın mahsubu ile bakiye 50.322,02‬ TL karar ve ilam harcının bu davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davalı …’den alınması gereken 67.096,03 TL harçtan peşin alınan 16.788,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 50.307,63‬ TL karar ve ilam harcının bu davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6-İstinafa başvuran davacı ile davalılar … ve … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
7-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
8-Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 23/06/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

A.Ç