Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2019/2117 E. 2022/117 K. 04.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM . HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/03/2019
NUMARASI : Esas Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI :
VEKİLİ : Av. … –

DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. … & Av. …

DAVA : İtirazın İptali

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 04/02/2022
YAZIM TARİHİ : 08/02/2022
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya ..Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasında 26/03/2019 tarihinde tesis edilen davanın reddine ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendi;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından 16/10/2017 tarihinde internet bankacılığı yoluyla, aralarında ticari ilişki bulunan …’nin … Şubesindeki … nolu hesaba 10.000,00 TL. havale yapmak isterken hesap numarasının bir rakamını yanlış yazması sonucunda havaleyi sehven … ismindeki şahsa ait … numaralı hesaba yaptığını, durum fark edilmesi üzerine bankaya haber verilmiş olmasına rağmen … hesabında bloke olduğundan bahisle işlemin geri alınmasının mümkün olmadığının söylendiğini, müvekkilinin mağduriyetinin giderilmesi için borçlular aleyhine icra takibi başlatıldığını, ancak davalı bankanın ödeme emrine itiraz etmesi nedeniyle takibin durdurulduğunu, açıklanan nedenlerle itirazının iptali ile takibin devamına, kötüniyetle itiraz eden davalı bankanın takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davada müvekkili bankaya husumet yöneltilmesinin hatalı olduğunu; havale yapılan … dava dışı olsa da bu kişinin icra takibinde borçlu olduğunu, …’in hesabında bulunan birçok bloke ve haciz kaydı nedeniyle havale alıcısının tasarruf yetkisinin ortadan kalkmış bulunduğunu, dava konusu tutarın …’in uhdesine geçmesinden sonra davacı ile illiyet bağının kesildiğini, müvekkili bankanın söz konusu hesap üzerinde tasarruf hakkı olmadığı gibi hesap üzerinde çeşitli icra daireleri tarafından konulan hacizlerin ve blokelerin bulunduğunu, hesap sahibinin rızası ile dahi söz konusu hesaptan paranın çekilerek havale göndericisine iade edilmesinin hukuken mümkün olmadığını; davacının kendi kusuru ile yaptığı yanlış havale sonucunda ortaya çıkan zararından müvekkili bankanın sorumlu tutulamayacağını, davanın öncelikle husumet yönünden reddine, uyuşmazlık konusu olayda herhangi bir kusurlarının bulunmaması nedeniyle davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; “…davalı bankaya husumet yöneltilemeyeceği; paranın dava dışı borçlunun hesabına geçmesinden sonra, davalı bankanın artık hesabı üzerinde tasarruf yetkisi olmayan bu kişiye sehven gönderilen parayı onun adına davacıya iade etmesinin hukuken mümkün olmadığı; kendi adına iade etmesi halinde ise, dava dışı hesap sahibinden olan alacağının 10.000,00 TL’lik kısmını bu yolla tahsil etmiş olan davalı bankanın bu kişiye karşı olan alacak hakkını bu tutar kadar kaybederek zarara uğrayacağı; davacının hatasından dolayı davalı bankanın böyle bir zarara katlanma yükümlülüğünün bulunmadığı; davacının hatalı işleminden dolayı sebepsiz zenginleşen tarafın dava dışı takip borçlusu Ahmet Bildik olduğu ve davacının söz konusu tutarı ancak bu kişiden talep edebileceği anlaşılmakla husumet yönünden ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiş; kısa kararda sehven sadece “ispatlanamayan davanın reddine” şeklinde belirtilmişse de yazım hatasından kaynaklanan bu durum hükmün henüz taraflara tebliğ edilmemiş olması nedeniyle HMK 304/1 maddesi uyarınca re’sen düzeltilerek…” gerekçesiyle husumet yönünden ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; öncelikle müvekkilinin ne davalı ne de dava dışı Ahmet Bildik ile hiçbir alış-veriş ve ticaret yapmadığını, müvekkili şirketin dava dışı …’e borcunun bulunmadığını, yanlış yapılan havaleye bankanın müvekkili şirketten doğmuş bir alacağı varmış gibi el koyduğunu, yapılan ödemenin hukuka uygun olduğu iddiasının kabul edilemeyeceğini, hukuka uygun olduğu iddia edilen bu işlem sonrası müvekkilinin 10.000 TL ve yasal faizinden mahrum kaldığını, müvekkili şirket hesabından sehven yapılan havale nedeniyle davalı bankanın sebepsiz zenginleştiğini, müvekkilinin zarara uğradığının aşikar olduğunu, açıklanan nedenlerle davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacının aralarında ticari ilişki bulunan ….’nin …. Şubesindeki … nolu hesaba 10.000,00 TL. havale yapmak isterken hesap numarasının bir rakamını yanlış yazması sonucunda havaleyi sehven … ismindeki şahsa ait … numaralı hesaba yaptığını, durum fark edilmesi üzerine bankaya haber verilmiş olmasına rağmen … hesabında bloke olduğundan bahisle işlemin geri alınmasının mümkün olmadığının söylendiğini, müvekkilinin mağduriyetinin giderilmesi için borçlular aleyhine icra takibi başlatıldığını, ancak davalı bankanın ödeme emrine itiraz etmesi nedeniyle takibin durdurulduğunu, açıklanan nedenlerle itirazının iptali ile takibin devamına, kötüniyetle itiraz eden davalı bankanın takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ettiği, talebin TBK’nın 77.maddesine dayalı sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak istemi olduğu, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 30/10/2017 tarih …. esas … karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi davalı bankaya husumet yöneltilmesinin hukuka uygun olmadığı, ayrıca; ilk derece mahkemesinin kısa kararı ile gerekçeli kararı arasında çelişki bulunduğu nazara alınarak ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerektiği, ancak; mevcut dava dosyasındaki deliller nazara alındığında, tespit edilen hukuka aykırılıkların giderilmesi yönünden herhangi bir araştırma yapılmasının ve dolayısıyla yeniden yargılama yapılmasını gerektiren bir durumun bulunmadığı kanaatiyle Bölge Adliye Mahkemelerinin kuruluş amacı, bu tür davalarda hedeflenen yargılama süresi ve yargılamanın temel ilkeleri (çabukluk, ekonomik v.b) nazara alınarak davacının istinaf talebinin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK’nın 353/1.b.2. maddesi gereğince davacı talebi ile ilgili yeniden hüküm kurulmasına ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Davacının istinaf başvuru talebinin KABULÜ ile, Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/03/2019 tarih … Esas … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
1-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
2-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı ile 4,50 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 125,80 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
B) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.2 maddesi gereğince davacı talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1-Davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Davacı tarafından yatırılan 123,16 TL peşin harçtan alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile fazla yatırıldığı anlaşılan 42,46 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T gereğince 1.200,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333 ve HMKGAT’nin 5/1. maddeleri gereğince gider avansının kullanılmayan kısmının talep halinde yatıran tarafa iadesine,
C) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince kararın ilk derece mahkemesi tarafından tebliğe çıkarılmasına,
D) Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 04/02/2022 tarihinde oy çokluğuyla HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır
(muhalif)
A.G

MUHALEFET ŞERHİ: İlk derece mahkemesinin kısa kararında ispatlanamayan davanın reddine karar verildiği, gerekçeli kararda ise husumet yönünden ispatlanamayan davanın reddine karar verildiği, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay’ın 10.04.1992 gün 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere; Hakimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması öngörülmüş ve çelişkinin varlığı tespit edildiği taktirde başka bir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu istinaf sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Diğer taraftan; hükmün nasıl tesis edileceği, tefhimi ve kararın nasıl yazılacağı 6100 sayılı HMK madde 294-297. maddelerinde etraflıca düzenlenmiştir. Yasal düzenleme uyarınca; hüküm kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırılmayacak şekilde gösterilmesi gerekmektedir. Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur. Hukuka uygunluk denetiminin yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.
Yukarıda belirtilen nedenlerle; gerekçeli kararın hüküm fıkrası ile kısa karar arasında çelişkinin giderilmesi için; davacının istinaf kanun yoluna başvuru talebinin kabulüne, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava dosyasının yeniden değerlendirme yapılmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiği düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.

Üye …
e-imzalıdır