Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2019/2077 E. 2022/145 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM .. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
.. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/06/2019
NUMARASI : … Esas …. Karar

DAVACI-KARŞI DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVALI-KARŞI DAVACI :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 10/02/2022
YAZIM TARİHİ : 14/02/2022
Davacı karşı davalı tarafından davalı karşı davacı aleyhine Konya ..Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasında 17/06/2019 tarihinde tesis edilen davanın kabulüne ilişkin karara karşı davalı karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendi;
DAVA: Davacı – karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalıdan makine satın almış olduğunu, ancak makinenin ayıplı çıktığını, davacının davalıya makinedeki ayıpları defalarca ilettiğini, herhangi bir sonuç alamadığını, bunun üzerine …. Asliye Hukuk Mahkemesinin … D. İş sayılı dosyası ile tespit yapıldığını, ayıba ilişkin rapor alındığını, makineye ilişkin ayıpların mahkeme kararıyla tespit edilmiş ve davalıdan zararı tahsil etmek amacıyla Konya .. İcra Müdürlüğü’nün …. E. sayılı dosyasıyla icra takibinin başlatıldığını, borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu beyan ederek haksız ve kötü niyetli itirazının iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davacı vekili 20/12/2017 tarihinde verdiği dilekçe ile davasını tamamen ıslah ederek davasını alacak davasına dönüştürmüştür. Davacı vekili 20/12/2017 tarihli dilekçesinde davalının kendilerine … seri nolu 09/09/2015 tarihinde fatura edilen sehven … seri nolu 08/07/2015 tarihli faturaya gönderdiğini öğrendiğini, makinenin 2 adet vibro motorunun bağlı olduğu bölümde çatlama, kırılma ve kopmalar başladığını, makinenin asli görevi olan tahıllar öğütmeden önce diğer granül ürünlerin kaba ve ince atıklarından ayrıştırılması için tane iriliğine göre elenmesi işini yapmadığını, bu hususu davalıya bildirdiğini, arızanın giderilmesi yönünden olumlu bir yanıt olamadığını, …. Asliye Hukuk Mahkemesinin …. D.İş Esas sayılı dosyasında delil tespiti talebinde bulunduğunu belirterek 20.000,00 TL ayıplı makine bedelinin fatura tarihi olan 09/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ettiği,
CEVAP: Davalı-karşı davacı vekili dava ve cevap dilekçesinde özetle; davacının iddiasının gerçeği yansıtmadığını, gerçekte malda böyle bir ayıp olmadığını, müvekkilinin söz konusu makineleri senkronize bir şekilde çalışır vaziyette montajlayıp alıcıya teslim ettiğini, ancak alıcının aynı motor ve dizaynlara rağmen sistemi çok yüksek kapasitede çalışmaya zorlaması ve mevcut kurulumun buna müsait olmaması nedeniyle anılan arızanın ortaya çıktığını, davacı tarafın mahkemede yaptırdığı tespit sonucunda bir kısım zararı varmış gibi sonuç elde etmiş ise de; maldaki zararın bir zafiyetten mi yoksa hatalı kullanımdan mı, senkronize olmamaktan mı olduğunun yani kusurun malda mı kullananda mı, alanda mı, satanda mı, yani kimde olduğunun tespit edilemediğini, davalının müvekkiline montajı da yapmasını bunun bedelini de ayrıca ödeyeceğini beyan etmesi karşısında müvekkilinin montajı yaptığını, çıplak ücreti 4.000 TL olan KDV ile birlikte 4.720,00 TL olarak davacıya fatura edilen hizmet bedelinin ödenmediğini, 25/02/2016 tarihli …. nolu faturayı muhatap adresine gönderilmesine rağmen karşı davalı alıcı tarafından alınmayıp iade edildiğini, açıklanan nedenlerle bu karşı davayı açarak fatura tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 4.720,00 TL’nin tahsiline karar verilmesini, davanın da reddini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; “…1-Davacı karşı davalının davasının kabulüne, ıslah dilekçesi doğrultusunda fatura miktarının temerrüte düştüğü (arızanan ilk ihtar edildiği tarih) tarihden itibaren ticari avans faiziyle birlikte davalı karşı davacıdan tahsiline, 2-Davaya konu makinenin davalı karşı davacıya iadesine, 3-Davalı karşı davacının açmış olduğu davanın reddine….” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı-karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın alacak davasına dönüştürülmesi ıslah ile mümkünken, davaya esas değerin artırılmasının davalı rızası hilafına olması durumunda davayı genişletme yasağına tabi olduğunu, davanın temelinin Konya ..İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine yaptıkları vaki itiraz üzerine itirazın iptali davası olarak açıldığını, ancak anılan icra dosyasının akıbeti hakkında bir karar verilmediğini, davacı taraf Konya ..İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı itiraza konu icra dosyasında takibe devam etmek yerine ayrı bir alacak davası gibi Bursa …İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyası ile bağımsız bir takibi açtığını, bu karara dayılı olarak ihtiyati haciz kararı aldığını, müvekkili firmanın banka hesaplarına bloke koydurarak mağdur ettiğini, Konya ..İcra Müdürlüğü dosyasının ise halen derdest olduğunu, yetersiz ve adil olmayan bilirkişi raporuna yapılan itirazları mahkemece muteber kabul edilip ikinci bir bilirkişiden açıkta kalan bir kısım hususlar da belirtilerek yeni bir rapor tanzim ettirilerek hükme gidildiğini, anılan icra dosyaları nedeniyle tekerrür tahsilat tehlikesiyle savunmasız hale geldiklerini, açıklanan nedenlerle yerel mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; asıl davada itirazın iptali, karşı davada alacak talebine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Yargıtay’ın 10.04.1992 gün 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere; Hakimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması öngörülmüş ve çelişkinin varlığı tespit edildiği taktirde başka bir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu istinaf sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Diğer taraftan; hükmün nasıl tesis edileceği, tefhimi ve kararın nasıl yazılacağı 6100 sayılı HMK madde 294-297. maddelerinde etraflıca düzenlenmiştir. Yasal düzenleme uyarınca; hüküm kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırılmayacak şekilde gösterilmesi gerekmektedir. Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur. Hukuka uygunluk denetiminin yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.
İstinafa konu kararda; ilk derece mahkemesince gerek kısa kararda, gerekse gerekçeli kararın hüküm fıkrasında “…Davacı karşı davalının davasının kabulüne, ıslah dilekçesi doğrultusunda fatura miktarının temerrüte düştüğü (arızanan ilk ihtar edildiği tarih) tarihden itibaren ticari avans faiziyle birlikte davalı karşı davacıdan tahsiline …” şeklindeki ifade ile yetinilerek, tesis edilen hükümde davacı-karşı davalının talepleri hakkında taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların açık, şüphe ve tereddüt uyandırılmayacak şekilde gösterilmediği bu nedenle usule uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunmadığı kanaatiyle, istinaf kanun yoluna başvuran davalı-karşı davacı şirketin istinaf sebepleri incelenmeksizin re’sen ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince usulüne uygun hüküm tesis etmek üzere dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıda şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı karşı davacının istinaf başvuru talebinin KABULÜ ile; Konya ..Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/06/2019 tarih …. Esas …. Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı karşı davacı tarafından yatırılan 341,55 TL istinaf karar harcının talep halinde davalı karşı davacıya iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-İstinaf başvurusunda bulunan davalı karşı davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4 maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 10/02/2022 tarihinde oyçokluğu ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Katip
e-imzalıdır
(Muhalif)

A.G

MUHALEFET ŞERHİ: İstinaf incelemesine konu dava dosyasında; davacının, davalı aleyhinde alım satım akdine dayalı olarak Konya .. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına davalının yapmış olduğu itirazın iptalini, bilahare 20/12/2017 tarihli dilekçesiyle davayı tamamen ıslah ettiğini, davasını alacak davasına dönüştürdüğünü belirterek 20.000,00 TL’nin 09/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ettiği,
Davalı – karşı davacının ise; alım – satım akdine konu makinelerin montaj ücreti karşılığı düzenlenen 4.720,00 TL meblağlı fatura bedelinin yasal faizi ile birlikte davacıdan alınmasını talep ettiği,
Yapılan yargılama sonucunda; davacı – karşı davalının davasının kabulüne, davalı karşı davacının davasının reddine karar verilmiştir.
Davalı – karşı davacının talebi üzerine yapılan istinaf incelemesi sonucunda; ilk derece mahkemesince delillerin değerlendirilmesi sonucunda; Yargıtay 10.04.1992 tarih 7/4 içtihadı birleştirme kararı ve HMK 294-297. maddelerine uygun hüküm kurulmaması gerekçesiyle HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince, yeniden yargılama yapılmak üzere dava dosyasının mahkemesine gönderilmesine oy çokluğu ile karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemelerinin istinaf kanun yoluna başvurulan ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili dava dosyalarının istinaf ön inceleme ve inceleme aşamasında vereceği kararların HMK’nın ön inceleme başlıklı 352 ve duruşma yapılmadan verilecek kararlar başlıklı 353. Maddelerinde açıkça belirtildiği,
Ön inceleme
Madde 352- (Değişik: 20/7/2017-7035/28 md.)
(1) Bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince dosya üzerinde yapılacak ön inceleme sonunda aşağıdaki durumlardan birinin tespiti hâlinde öncelikle gerekli karar verilir:
a) İncelemenin başka bir dairece veya bölge adliye mahkemesince yapılmasının gerekli olması
b) Kararın kesin olması
c) Başvurunun süresi içinde yapılmaması
ç) Başvuru şartlarının yerine getirilmemesi
d) Başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin hiç gösterilmemesi
(2) Ön inceleme heyetçe veya görevlendirilecek bir üye tarafından yapılır ve ön inceleme sonunda karar heyetçe verilir.
(3) Eksiklik bulunmadığı anlaşılan dosya incelemeye alınır.
Duruşma yapılmadan verilecek kararlar
Madde 353- (1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa;
a) Aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir:
1) Davaya bakması yasak olan hâkimin karar vermiş olması.
2) İleri sürülen haklı ret talebine rağmen reddedilen hâkimin davaya bakmış olması.
3) Mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması (…) (1)
4) Diğer dava şartlarına aykırılık bulunması.
5) Mahkemece usule aykırı olarak davanın veya karşı davanın açılmamış sayılmasına, davaların birleştirilmesine veya ayrılmasına, (…) (1) karar verilmiş olması. (1)
6) (Değişik:22/7/2020-7251/35 md.) Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.
b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak;
1) İncelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde başvurunun esastan reddine,
2) Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında,

3) Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra başvurunun esastan reddine veya yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verilir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yukarıda metinleri verilen maddelerindeki düzenleme nazara alındığında; Bölge Adliye Mahkemelerince; yeniden yargılamayı gerektirecek bir noksanlık bulunmadığı durumlarda sadece kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasındaki çelişki gerekçe gösterilerek dava dosyasının yeniden yargılama yapılmak üzere ilk derece mahkemesine gönderme kararı verilmesinin hukuka uygun olmadığı, yeniden yargılamayı gerektirmeyen durumlarda HMK 353/1.b.2 maddesi gereğince yeniden hüküm kurulması gerektiği kanaatindeyim.
Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemelerince Yargıtay’ın 10.04.1992 gün 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına dayanılarak dava dosyasının yeniden yargılama yapılmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmekte ise de; dayanak Y.İ.B.K’nın tarihi, 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin kuruluş görev ve yetkileri hakkındaki kanunun yürürlük tarihi nazara alındığında Y.İ.B.K’nın Yüksek Mahkeme Yargıtay Dairelerinin kararlarına yönelik olduğu, Yüksek mahkeme Yargıtay dairelerinin yeniden yargılamayı gerektirmeyen basit hataları düzeltmek suretiyle kararı onama dışında ilk derece mahkemesi kararında hukuka aykırılık tespit ettiği taktirde ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilerek yeniden yargılama yapılmak üzere dava dosyası mahkemesine gönderilmekte ise de; Bölge Adliye Mahkemelerinin derece mahkemesi olması sıfatıyla Yüksek Mahkemenin uygulamasının aksine istinaf incelemesi yaptığı dava dosyasında HMK 353/1.b.2 maddesi gereğince; kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı durumlarda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesi sıfatıyla yeniden hüküm kurma görev ve yetkisine sahip olduğu yasa gereğidir.
Yukarıda yapılan tespit ve açıklamalar değerlendirildiğinde; dava dosyasının HMK 353/1.a.6 maddesine dayanılarak yeniden yargılama yapılmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesinin istinaf mahkemelerinin kuruluş amacı, yargıda hedef sürelerini uzatmaya sebebiyet vermesi ve yargılamanın temel ilkeleri (çabukluk, ekonomik v.b) ile bağdaşmadığı, tarafların talepleri ile ilgili karar verilmesi için araştırılması gereken bir husus bulunmaması nedeniyle istinaf talebinin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK 353/1.b.2 maddesi gereğince yeniden hüküm kurulması gerektiği kanaatiyle sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.

Başkan
e-imzalıdır